Boşnak Kabadayı Muharrem Dedo ( Hayatı ve Geçmişi) » Boşnak HaberBoşnak Haber

25 Nisan 2024 - 22:02

Boşnak Kabadayı Muharrem Dedo ( Hayatı ve Geçmişi)

Boşnak Kabadayı Muharrem Dedo ( Hayatı ve Geçmişi)
Son Güncelleme :

13 Nisan 2022 - 0:21

O yıllarda Boşnak Muharrem diye anılan bu Ankara Kabadayısı, 1924 yılında, Dörtyol aile bahçesi semtindeki Sakarya Mahallesinde (Boşnak mahallesi) dünyaya gelir. Babasının, kapalı cezaevi karşısında ve Yeni Camii yakınında bir kahvesi vardır. Nur yüzlü ve bembeyaz sakallı bir ihtiyardır. Mahallenin tüm çocukları ona Dede demektedir ve Dede sözcüğü Boşnakça da Dedo olduğundan, bu nur yüzlü insanın oğlu Muharrem’in lakabını da mahalle sakinleri Dedo Muharrem takmışlardır. Bu ailenin soyadının da (ŞUVAR) olduğu herkesçe bilinir. Boşnak Muharrem’in ölümünün üzerinden elli yıldan fazla geçmiş olmasına rağmen, onun insanlığı, onun yiğitliği ve cesareti bu mahallede hala rahmetle anılmaktadır. Bugün bile mahallenin büyükleri, Muharrem’in örnek hareketlerini kendilerinden küçüklere anlatıp, onu örnek göstermektedirler.

Cumhuriyetin 10. yılında (1933) Boşnak Muharrem henüz 9 yaşındadır. Ele avuca sığmayan, yaramaz mı yaramaz ve sapsarı saçlarıyla çok sevimli ve zeki bir çocuktur. O da diğer mahalle çocukları gibi, Ulucanlar semtindeki İltekin Okulu’na gider. Orasını bitirir ve o günlerin ağır geçim şartları içinde daha fazla okuyamaz. Mahallede kendisinden 5 yaş büyük olan Boşnak Selim ile dolaşmaya başlar. Boşnak Selim’in Cezaevine giden ana cadde üzerinde bir berber dükkanı vardır. Bu yüzden kendisine Berber Selim de derler. Muharrem 17-18 yaşlarına geldiğinde, 1.90 boyunda sarışın, çok yakışıklı güçlü kuvvetli bir genç olmuştur. Sokağa çıkıp da yürümeye başladı mı, mahallenin bütün kızlarının gözü Muharrem’le birlikte yürür. Fakat Muharrem, hiçbir zaman, başını kaldırıp da bu kızlara bakmaz.

Muharrem’in yakın arkadaşlarından birisi de, ses sanatçısı Muazzez Abacı’nın babası boksör Oktay Altıok’tur. Oktay, o yıllarda Ankara ringlerinde yenilmesi mümkün olmayan ünlü bir boksördür. Oktay’ın ısrarı ile Boşnak Muharrem de boks kurslarına katılır, bu arada arkadaşları gibi Ankara Boks İhtisas Kulübüne kaydını yaptırır. Muharrem’in de kilosunda Ankara birinciliklerinin olduğu söylenir.

ÇOCUKLARI ÇOK SEVERDİ

Muharrem’in en önemli özelliklerinden birisi çocukları çok sevmesiydi. Mahallede karşısına kimin çocuğu çıkarsa çıksın mutlaka kucağına alır sever, omuzlarına bindirdiği gibi Cebeci çayırı taraflarına götürür, gezdirir orada bisiklete bindirir. Onlara simit, kurabiye, dondurma, elma şekeri alır. Bunun için mahallenin bütün çocukları Muharrem ağabeyleri için canlarını verirler.

Boşnak Muharrem’in çevresindeki yahut mahalledeki fakir fukarayı sık sık toplayıp sinemaya götürmesi, yahut Şakir Ağa’nın çay bahçesine güçleri yetmeyenleri davet etmesi dillere destandır. Muharrem bundan çok büyük memnuniyet duyar. Sinemaya, çay bahçesine götürdükleriyle teker teker ilgilenir, ihtiyaçlarını sağlar. Çekirdek, sigara, fındık fıstık alır.

Muharrem dedikoduyu, kalleşliği ve bunları yapanları da sevmez. Özü sözü bir insandır. Kendisine bir kalleşlik yapılacağını hissettiği anda, karşısındakinin işi bitmiştir. Muharrem’in kavgalarında bazı bazı muşta kullandığını da söylerler. Tabancaya rağbet etmediği, bıçaksız da gezmediği yine söylenenler arasındadır. Muharrem’in sık sık Hacettepe’ye gittiğini ve o semtin yiğit delikanlıları ile yakın arkadaşlık kurduğunu, onu yakından tanıyanlarla akrabaları anlatmışlardır. O mahallenin insanlarıyla daha güzel anlaşmaktadır.

Gazeteci Yazar Abbas Satır’ın arşivinden

“Kabadayılar, şairi çok severdi”

“Halil Soyuer, ULUS Gazetesi’ne hemen hemen her gün gelirdi. Tabiri yerinde ise sohbetine doyum olmazdı. Eski Ankara’yı anlatır, şehirdeki bazı değişikliği eleştirirdi. Örneğin Kızılay Meydanındaki Kızılay binasının yıkılıp, yerine büyük alış-veriş merkezi yapılmasını eleştirirdi.

Ünlü şair, gerek yazma, konuşma kabiliyeti, gerekse insan ilişkilerindeki başarısı ile kendisine hatırı sayılır bir yer edinmişti. Gazetecilik mesleği gereği, Ankaralı kabadayılarla arkadaş olmuş, onların üzerinde büyük bir saygınlık kazandırmıştı.

Halil Soyuer’e göre, kabadayı, zalimin, değil mazlumun yanında yer alan kişiydi.

Kabadayılar; Mahallenin saygın delikanlıları.. Kötülükten uzak duran, yiğit, iyi yürekli, yardımsever insanlar olarak bilinirdi kabadayılar.. Kabadayılar, kendilerini mahallenin düzenini sürdürmekten sorumlu sayarlar, sorunları çözmeye çalışır, özellikle kızları ve kadınları ayak takımının kaba davranış ve tacizlerinden korumaya çalışırlardı. Gençlerin meyhane ve kumarhanelere gitmelerine de engel olurlardı.

Kabadayılar, cahil ama terbiyeli, zevkli, iyi giyinen hatta iyi terzilerden giyinen adamlardı. Dost meclislerinde içki de içen bu adamlar asla sululuk yapmaz, kendilerini kaybedip çevreye zarar vermezlerdi. Aynı zamanda sportif adamlardı kabadayılar.”

Kaynak: https://anayurtgazetesi.com/haber/Aile-Bahceli-Bosnak-Muharrem-Dedo-/636349

YORUM YAP