SANCAK ve SANCAKLI BOŞNAKLAR ÜZERİNDE OYNANAN OYUNLAR !
Karadağ ve Sırbistan, 1878 Berlin Kongresi kararları sonucu devlet olarak kabul edilmişlerdi. Aynı Berlin Kongresi kararlarında Sancak (Yenipazar Sancağı) “özerk bölge” olarak kabul edilmişti. Ancak her iki ülke, 1913 yılında Sancak’ı işgal etmişler ve bu uluslararası yasalara aykırı durum, 2. Dünya Savaşı, AVNOJ ve ZAVNOS toplantıları hariç Sancak’ın özerkliği hiç gündeme getirilmedi.
Günümüzde Sırbistan idaresi altındaki Kuzey Sancak, özel statüye kavuşmuş olsa da Karadağ idaresindeki Güney Sancak için hiçbir hak tanınmamıştır ! Tam tersi “Sancak” kelimesi dahi ağıza alınmadığı gibi Boşnaklar üzerinde kendi ata yurtlarında büyük ve sinsi politikalar uygulanmaktadır.
Maalesef Türkiye’ye gelmiş olan bazı Güney Sancaklılar, bu sinsi politikalara hizmet etmekte ve Sancak ile Boşnakların uzun vadedeki yok edilme projelerine bilerek veya bilmeyerek hizmet etmektedirler.
Bu duruma Türkiye’deki Bosna Sancak dernek, vakıf ve ilgili kuruluşlar yeterince ses çıkarmamakta, Türkiye’deki Güney Sancaklı Boşnaklar üzerinde sinsi oyunları oynatanlara da hak ettikleri derecede tepki verememektedirler.
Birinci ve ikinci Dünya Savaşlarındaki Boşnak Soykırımları, daha sonra Bosna Herseke yapılan işgal amaçlı saldırıdaki Boşnak Soykırımı, Avrupa’da soykırıma uğramış ikinci millet olan biz Boşnakların, barış dönemlerinde devam ettirilen ve de soykırımın bir devamı olan Boşnakları kendilerine devşirme projelerine sessiz kalmamız, yeni soykırım yapmayı planlayanları cesaretlendirmez mi?
Türkiye’deki Sancaklı Boşnaklar olarak Bosna Hersek’te soydaşlarımıza, Sancak Bölgesinde ise 1912’den beri aralıklarla babalarımıza, dedelerimize ve büyük dedelerimize katliam ve soykırım uygulamış olanlara, Türkiye’den beş milyonun üzerindeki bizlerin söyleyecek bir sözü yok mu ?
Bu sözü söylemek için illa Bosna Hersek’te veya Sancak’ta soydaşlarımıza katliam ve soykırımların başlaması mı gerekiyor? Oralarda yaralıların ve canlarını kurtarmak için Türkiye’ye kaçanların akın, akın gelmesi mi lazım?
İnşaAllah o günleri bir daha yaşamayız ama, ortalık başta Karadağ olmak üzere Bosna Hersek’te çok karışık ! Karadağ’da Sırplar ile Karadağlılar birbirlerine girdi. Bosna Hersek’te Bosnalı Sırplar Bosna Hersek diye bir devlet yok diyor ve bağımsızlıklarını ilan edeceklerini söylüyorlar ! Önümüzdeki günlerin neler getireceğini bilmiyoruz. Kafkasya, Gürcistan, Kırım, Suriye’deki olanlara bakıldığında Naoı Balkanlarda her an herşey olabilir.
Merak ediyorum; ya o kötü, tecavüzler, toplama kampları, katliamlar ve soykırımın yapıldığı o günler tekrarlanırsa ?
Türkiye’deki Boşnak mahallelerindeki bazı tabelalar yerinde kalabilir mi ?
Bazı insanlar sokaklara çıkıp, yüzlerine tükürülmeden yürüyebilirler mi ?
Aileleri, çocukları, komşuları, akrabaları, arkadaşları ne duruma düşerler ?
Gördüğüm kadarı ile birilerinin ayakları hala yere değmek bilmiyor. Lafım o biriler içinde ne yaptığını bilen birilerine değil. Lafım o biriler içinde ne yaptığını bilmeyenlere.
Yukarıda sözünü ettiğim, adeta komplo teorisi gibi olan olaylar gerçekleşir mi? Herkese şu Türk atasözünü hatırlatmak isterim; “Sü uyur, düşman uyumaz”.
SANCAK’IN BUGÜNKÜ DURUMU
Osmanlı dönemi ardından, Yugoslavya Krallığı’na (1918-1941) terkedilen, 1945’ten sonra kurulan Sosyalist Yugoslavya’sındaki Sırbistan ve Karadağ federal cumhuriyetleri arasında 1913 işgaline göre paylaşılan Sancak bölgesi günümüzde kuzey ve güney Sancak olmak üzere ikiye ayrıldı.
Kuzey Sancak bugünkü Sırbistan’ın güneybatısındaki araziyi teşkil eder ve tamamen Sırbistan’ın idaresindedir.
Bunun dışındaki kısım ise Sancak bölgesinin güneyi olup yeni kurulan (2006) Karadağ Cumhuriyeti sınırları içinde bulunmaktadır.
Sancak bölgesi bir bütün halinde düşünüldüğünde yüzölçümü 8.687 km2’dir ve günümüzde toplam nüfusu 450.000 civarındadır. Boşnak ve kısman Arnavut nüfus 365.000 kadar olup toplam nüfusun % 80’ini oluşturyor.
Bölgenin kuzey kısmı Novi Pazar (Yenipazar), Tutin, Sjenica (Seniçe), Prijepolje, Nova Varoş, Priboj gibi şehirlerden oluşmaktadır.
Güney kısmı ise Pljevlja (Taşlıca), Bijelo Polje (Akova), Berane, Rojaye ve Plav ie Gusinje şehirlerinden ibarettir.
1913 yılından 1970″li yıllara kadar kimse Karadağ’dan, Sırbistan’dan Türkiye’ye şu veya bu nedenle gelmedi. Gelenlerin hepsi Karadağ sınırları içindeki Güney Sancak ve Sırbistan sınırları içindeki Kuzey Sancak’tan geldiler. Dolayısı ile Türkiye’ye tek bir Karadağlı ve tek bir Sırp gelmiş değildir. Türkiye’de birilerinin dediği gibi “Karadağlı Göçmenler” de yoktur, tıpkı “Sırbistanlı Göçmenler” olmadığı gibi.
Dünya literatürüne, yazılanlara ve belgelere bakın; “Karadağlı Göçmenler” ve “Sırbistanlı Göçmenler”, Avrupa Devletleri’nde, Kanada’da, Amerika Birleşik Devletleri’nde, Arjantin’de ve Avustralya’da varlar.
Türkiye’de Bosna Hersek, Sancaklı, Kosovalı ve Makedonya’dan gelmiş Boşnak Arnavut, Goralı, Torbeş ve Pomak muhacirler var.
Bir de Türkiye’de Karadağlı hiç yoktur !
Birileri (Kolaşin, Akova, Pleyvlya, Taşlıca, Plav, Gusinye ve Rojaye’den gelenler için) “biz Karadağlıyız” diyor. Eğer doğru söylüyorlarsa bu durumda Sırbistan tarafından yani Kuzey Sancak’tan (Yenipazar, Syenitsa, Tutin, Nova Varoş, Priyepolye, Priboy’dan) gelenler kendilerine “biz Sırbistanlıyız” mı diyecekler ?
Neden Kuzey Sancak’tan gelenler “biz Sırbistanlıyız” demiyorlar da “biz Sancaklıyız” ve “biz Sancaklı Boşnaklarız” ve “biz Boşnağız” diyorlar.
Güney Sancaktan gelen o birileri neden “biz Karadağlıyız” diyorlar?
Lütfen bunu onlara sorar mısınız ?
Nusret SANCAKLI