Boşnak Kızımızın Kaleminden : Delilik Alametleri ve Hayalimdeki Sen ve Ben » Boşnak HaberBoşnak Haber

28 Nisan 2024 - 13:04

Boşnak Kızımızın Kaleminden : Delilik Alametleri ve Hayalimdeki Sen ve Ben

Boşnak Kızımızın Kaleminden : Delilik Alametleri ve Hayalimdeki Sen ve Ben
Son Güncelleme :

04 Aralık 2023 - 20:53

Delilk Âlâmetleri

Yazan: Zeynep İLBAY

Yine bir şeyler yazıyorum. İnsanlar yazdıklarımı neden anlamıyorlar? Oscar alacağım. Televizyonda benden bahsediyorlar. Ünlü olmaya başladım. Nasa’ da bilim adamı olacak çocuk da benim sevgilim. Gerçi biraz kötü bir çocuk. Kızları kullanıp kullanıp atarmış. Ama beni seviyor. Kuzenimin arkadaşı. Benim hayatında gördüğü en güzel kız olduğumu düşünüyor. Bunu düşünen ilk kişi değil. Ben insanlara yardım edeceğim. Nobel Barış Ödülü’ nü bile alacağım. Öyle şeyler başaracağım ki; babam bana cam fırlatmayı bırakacak.  O zaman gözüne gireceğim.  Annem odama girdi. Parmağımı kontrol etti. “Kanıyor.” diyor. Ama ben ona,” Kan yok.” dedim. “ Sahile sevgilinle mi gittin.” Diye sordu. Henüz sevgilimden söz etmedim. Kırmızı eşofman altımın popo hizasında ip sökülmüş. Annem bağırıyor. “Seni şeytan! Arkandaki kuyruğa bak!” Defterimi kontrol etti. Hiçbir şey yazmıyormuş. Tükenmez kalemle bir şeyler yazdı. Yazıları o görmüyor, ben görüyorum. Acaba annem renk körü mü oldu?

Annem bana bağırınca hiç korkmadım.  Sen hayatta kimden korktun ki?  Galiba bir tek abinden. Yarın beni bir yere götüreceklermiş. Gidelim bakalım. Belki sesleri kesilir, benimle uğraşmayı bırakırlar.

 Hayalimdeki Ben ve Siz

Hayat bize yapılmış bir sihirdir. Biz insanlar ise; bu kurmaca dünyanın içindeki büyülü kahramanlarız.  Ali o gün oldukça üzgün evine gelmişti. Her zaman yaptığının aksine; o gün sofraya oturmadan resim defterini ve boyalarını almaya koyulmuştu. Resim defterinin beyaz sayfasını açtı. Üzerine bir çember çizdi.  Yapmaları gereken bir iş olmazsa; Ali önce yemeğini yer, sonra ödevlerini bitirirdi.  Annesi Sevinç ona sorduğunda küçük çocuk, “Bugün sınıfta kimsenin çözemediği problemi ben çözdüm.” demişti.  Annesi de bu duyduklarının üzerine oğluna biraz tolerans göstermişti. Çemb6erin üzerine pamuk çizdi.  Annesi baktı.

“Oğlum bu ne?”

“Bu bir dünya, üzerindeki de pamuk. Sen dikiş dikerken kıyafetlerin pamuktan yapıldığını söylemiştin.”

“Neden böyle bir şey yaptın?”

“Bugün okulda arkadaşım Ahmet, pantolonu yırtılmış. Annesi yırtığa yama dikmiş. Arkadaşlarım da onunla dalga geçtiler. Top oynuyorduk. En çok golü Ahmet attı. O yüzden kavga çıktı.”

Annesi oğluna bir şey demese de düşündü. Kimisi oyunda şanslıdır, kimisi hayatta.

Ali resim çizmeye devam etti O kadar çok pamuk olmalıydı ki; belki fazla kıyafet kalır, böylece de kimse pantolonsuz kalmazdı. Sonra yeşil topraklar, çiçekler, vadiler çizdi. Dağlar, uçurumlar yoktu. İnsanlar arasında da olmazdı belki. Burada hiç kış yoktu. Hava hep güneşliydi.  Artık soğukta üşüyen çocuklar da yoktu. Resme ara verip yemeğini yedi. Arta kalanları da annesine bahçedeki köpeğe götürmesini söyledi.  Annesi onu yalnız bırakamadığından görevliyi çağırdı. Görevli yemekleri alıp gitti. Yapmaya devam etti. Kurak yerlere nehirler çizdi. Bir de yağmurlar yağdırdı. Artık kimse açlıktan ölmeyecekti.

“Pazar günü Ahmet’ i çağırabilir miyiz?”

“Tabii oğlum. Kahvaltıya çağırırız.”

Sonra dedesi telefonla aradı. Her sene yaptığı gibi bu sene de torununa hediye alacaktı.  Torununa ne istediğini sordu. Ali, dedesinden bir şey istememiş, onun yerine montu olmayan bir çocuğa üşümesin diye mont almasını söylemişti.  Dedesi torununun bu dileğine çok gururlanmıştı.  Ali sonra kumbarasını açtı.

“Anne ben bunu istemiyorum. Biriktirdiğim paraları yoksul çocuklara verelim. “

Annesi oğlunun bu dileğini yerine getirmek istedi. Ertesi gün okul tatildi. Ali sabah annesinden erken kalktı. Annesi ona kıyafetler hazırlamış, ama o bunun yerine annesinin pek giydirmediği daha gösterişsiz kıyafetlerini giymişti. Annesinin yanına gitmişti. Oğlu ne kadar da iyi kalpli ve akıllıydı. Oğlunun ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Giderken oyuncakçıdan bir akülü araba almışlardı çocuklara hediye etmek için. Bir de yemeleri için pasta. Binanın önüne gelmişlerdi. İçeri girdiklerinde müdire hanım onları çocukların yanına götürdü. Arabayı gören çocuklar binmek için bir yarış hâline girmişti.  Çocuklara pastayı ikram ettiler. Ali’ ye kalmayınca bir çocuk pastasının yarısını Ali’ ye vermek istemişti. Ali bunu kabul etmese de, çocuk boğazından geçmeyeceğini söylemiş, annesi almasını söyleyince almıştı. Annesi düşündü. Çocukların yüreği ne kadar da saftı. Yine de oradan buruk ayrılmışlardı. Ali okulun en çalışkanıydı. Ertesi hafta babası iş yerinden terfi almıştı. Artık yetkisi vardı. Bütün bunları oğlunun güzel yüreğine bağlamış, yeni bir kumbara almış, kumbaranın içini doldurup Ali’ ye hediye etmişti

YORUM YAP