Türkiye Bosna Hersekte Ne Yapma(ma)lı -3 » Boşnak HaberBoşnak Haber

25 Nisan 2024 - 03:44

Türkiye Bosna Hersekte Ne Yapma(ma)lı -3

Türkiye Bosna Hersekte Ne Yapma(ma)lı -3
Son Güncelleme :

07 Eylül 2016 - 3:14

Bosna’da yatırım yapmak isteyen Türk vatandaşlarının yapacakları yatırım girişimleri, Boşnaklara bilgi, teknoloji, yenilik ve tecrübe taşıyabilecek alanlardan olmasını sağlamak ve yatırım girişimleri planlanırken veya yönlendirilirken, zaten Boşnaklarca iyi şekilde yürütülen sektörlerde öfke uyandıracak bir rekabete kalkışmaları gerekir. Kuşkusuz, istihdam oluşturacak her türlü büyük-küçük Türk yatırımının Büyükelçiliğimizin Ticaret Ataşeliğiyle temasa geçilerek oluşturulması oluşabilecek kargaşa ve plansızlığı engelleyebilir.

Bosna için diğer bir stratejik ve hayatî yatırım da; Başkent ile Mostarı ve Bihac’ı birbirine bağlayacak ve Bosna’yı baştanbaşa geçecek bir otobanın yapılmasıdır. Böyle bir otoban, ülkenin geleceği ve bütünlüğü için stratejik önem taşıyor. Şu anda, Bihac bölgesi Başkentten fiziken ve diğer yönlerden hemen hemen kopuk vaziyette. Mostar ise sanki başkent Saraybosna’ya değil de Hırvatistan’a bağlıymış gibi duruyor. Bu otoban ve yukarıda bahsettiğim havaalanı bu yanlış algıyı değiştirebilir. Halbuki, komşu Hırvatistan dış destekle ülkeyi baştan başa otobanlarla döşemede ciddi bir borç altına girmeyi de üstlenerek başarı elde etti. Çünkü ülke içinde sadece ekonomik ve ticari hayatın canlanması bakımından değil, ülkeye hakimiyet, homojen bir sosyal ve demografik yapının oluşması ve devletleşebilme bakımından önemlidir.

Boşnak yetkililerinin ve halkın görüşü alınarak, artık sistemi kaldırmayacak kadar eski nostaljik tramvay hattı yerine, böyle bir talebin varlığı halinde tramvay hattının ve vagonlarının tamamen modernize edilmesi unutlmayacak bir katkı oluşturacaktır. 1885’te Avusturya-Macaristan tarafından yapılan ve 1960 yılında revize edilerek orjinalliği kaybolan tramvay servisi için 130 yıl sonra hala halkın minnetarlığı devam ediyor. Bu konudaki katkı, gözle görülebilir bir katkı olacaktır

Daha önce başka bir yazımda da belirttiğim gibi bir diğer hata da, Bosna’yı Saraybosna’dan ve özellikle de sadece Başçarşı üzerinden tanımlama veya bunun Bosna’yı- Saraybosnayı tanımaya ve tanıtmaya yeteceğini düşünmektir. Bu durum, filin hortumunu tutup da bunun üzerinden bir fil tanımı yapmaya benzetilebilir. Bu sebeple ‘Eski Şehir’ (Starı Grad) denilen bu bölgede Osmanlı bakiyesi eserlere bakarak şehir ve ülke hakkında, kültür hakkında değerlendirmeler yapmak yanıltıcıdır. Bu yaklaşım, kültürel, sosyal, tarihi hatalı yaklaşımlarımızın uluslararası ilişkilere kadar varan hatalı sonuçları olabiliyor. Yine, bütün gücü ve enerjiyi başkent Saraybosnaya teksif etmek diğer şehirlerin kelimenin tam anlamıyla ihmaline yol açıyor.

Halbuki, Bosna-Hersek’in her köşesinde ayrı bir tarihi, kültürel, turistik güzelliğin saklı olduğunu bilerek turizmin canlandırılmasında arka plana itilmiş bu şehirleri biraz daha önplana çıkarmak gerekiyor. İlginin sadece Saraybosna üzerinde yoğunlaşması yerine, başta çevre şehirlerde olmak üzere istihdam oluşturacak girişimlerin önünü açmak ve bazıları sadece kendi bölgelerinde sıkışıp kalmış insanlara bir moral destek vermek gerekiyor.

Mesela; Visoko şehrinde belki hiçbir tarihi değeri bulunmayan piramitler, tanıtım ve reklamının profesyonel şekilde yapılması halinde şehir yaşayanları için yepyeni bir kaynak ve dönüm noktası olabilir. Gözle görülen Visoko piramitlerinin İskoçyaya ciddi gelir getiren uydurma ‘Loch Ness Canavarı’ndan daha az gerçekçi olduğunu kimse söyleyemez.

Rafting için Bihac; kendine has cevabısı, mimarisi ve tarihi eserleriyle Travnik, şelalaleriyle Jajce; Drina nehriyle Goražde; dünyada benzeri bulunmayan kaynak sularıyla Srebrenica; köprüsüyle ve nehriyle Višegrad; eski Türk köyü ile Počitelj ön plana çıkarılabilir. Bütün bunların ötesinde, turizm ve otel işletmeciliği konularında modeller sunmak ve rehberlik yapmak da katkı verilebilecek alanlar/sektörler arasında hatırlanmalı.

Dikkatlerin diğer şehirlere yayılmasının, Turizme başkaca bir katkısı daha olacaktır. Bu da, özellikle Mayıs-Ağustos ayları arasında başkent Saraybosna’nın kapasitesinin üstünde bir turiste ev sahipliği yapıyor olmasından kaynaklanan şikayetleri hafifletecektir. Havaalanından başlayarak bütün merkezi yerlerde turist danışma noktalarının eksikliği hissediliyor.

Önemli bulduğum bir başka başlık da Türk-Boşnak ortak markalarının oluşturulmasıdır. Marka oluşturmadaki ortaklıklar, her iki tarafında pazarının Türkiye hinterlandındaki 200 milyonluk bir pazara erişim fırsatı verebilir.

Yine sosyal ve kültür alanında yapılabilecek önemli bir girişim olarak milli Boşnak televizyon ve radyo kanallarının mali açıdan değil, teknolojik açıdan ve içerik bakımından desteklenmesi gerekiyor. Bu noktada TRT’nin tecrübesi ve arşivi değerli bir kaynak oluşturuyor. Aynı şekilde TRT Bosna-Hersek Temsilciliği ile Büyükelçilik Din Müşavirliğinin değerli katkıları yabana atılamaz. Bununla birlikte, ülkede ‘gündem belirleme’de öncü rol üstlenilmesi gerektiği son derece açık. ‘İnternet haberciliği’ konusunda da profesyonel destek ve içerik desteği sağlanması her iki ülke açısından faydalı olacaktır. Bu konularda da takibi yapılabilecekse belediyelerimizin üstlenebileceği işler vardır.

Sosyal alanda ise bütün dünyada değerlerde yaşanan erozyona ek olarak Bosnadaki ağır savaş sonrasında ailelerdeki ve sosyal yapıdaki çözülme ile çocuğun korunması ihtiyacı dikkat çekiyor. Türkiye eksikleri olsa da hem aile bütünlüğünün ve çocuğun korunması konusunda hem de özellikle yetimhaneler konusunda rehberlik ve destek sağlayabilir. Bu konuda da ilgili bakanlıkların sağlayabileceği büyük katkıları vardır.

Yetimhanelerdeki çocukların Türkiye’deki tespit edilecek güvenilir koruyucu ailelerle temasını sağlamak konusundaki görüşlerimi bir önceki yazımda münhasıran belirtmiştim. Yine Türkiyede konuyla ilgili Bakanlıkların, ilgili dernek ve vakıfların kalıcı ve politika belirlemeye yönelik katkıları büyük katkı olacaktır.

Türkçe ve Boşnakça simültane çeviri yapabilecek tercümanların yetiştirilmesi ile bağlantılı bir konu olarak Türkçe ve Boşnakça eserlerin karşılıklı çevirisinin ve başımının teşvik edilmesi, yine Kültür Bakanlığımız tarafından sağlanabilecek katkılardandır.

Bosna-Hersek’te devlet sistemi içerisinde üçlü yapının oluşturduğu güçlükler dolayısıyla Milli Eğitim mevzuatı özellikle sosyal konularda maalesef dünyanın oldukça gerisinde. Ders kitaplarının bir Boşnak çocuğuna veya gencine kendi kimliğini hissetmemesi için adeta özel olarak hazırlanmış ve bir kısmı sosyalist dönem metodollojisi ve içeriğiyle hazırlanmış ders kitaplarının Boşnak uzmanlar tarafından yeniden bütünüyle yenilenmesi gerekiyor. Özellikle tarih kitaplarında Boşnak tarihi yok sayılmış durumda. Boşnakların tarihlerindeki dönüm noktaları adeta gizlenip saklanmaya çalışılmış gibi kaleme alınmış. Tarih kitaplarının ideolojik olmaması, nötr ve düşmanlık oluşturmaması gerektiği kaygıları anlaşılabilir, ancak kendi tarihini tamamen ihmal eden bir tarih yaklaşımı da kabul edilebilir değildir.

YORUM YAP