TİTO DÖNEMİ YUGOSLAVYA’SININ YIKILIŞI » Boşnak HaberBoşnak Haber

26 Nisan 2024 - 08:41

TİTO DÖNEMİ YUGOSLAVYA’SININ YIKILIŞI

TİTO DÖNEMİ YUGOSLAVYA’SININ YIKILIŞI
Son Güncelleme :

15 Haziran 2018 - 23:13

                                                                                                                                     NURAY GÜNEY*

Yugoslavya terimi Sırp gazeteci Teodor Pavloviç tarafından 1839 yılında ilk olarak kullanılmıştır. Yugoslavya’nın doğuşu, dünyada ABD ve SSCB arasında başlayan soğuk savaşla beraber olmuştur. Yugoslavya sözlük anlamında Yugo (Doğu)-Slav yani Doğu Slav Birliği anlamına gelir.[1]

1908 yılında Avusturya-Macaristan’ın Bosna Hersek’i işgali, Hırvat nüfuzunun artmasına zemin hazırlamıştır. Avusturya Macaristan veliahdının 1914’te Saraybosna’da bir Sırp tarafından öldürülmesi I. Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olur. Avusturya-Macaristan’ın I. Dünya savaşından mağlup çıkması beraberinde yıkılışını getirmiştir. 1918’de Hırvatların, Slovenlerin ve Boşnakların bir araya gelmesiyle I. Yugoslavya kurulmuştur.[2] Bu kurulan devlette her şey Sırplara ait olmakla beraber arka perdede Büyük Sırbistan’ın kurulumu için ilk adım atılmış oluyordu. Boşnakların hiçbir hakkı kalmamış, kendi devletinde üçüncü sınıf bir vatandaş olmuşlardır. Müslüman Boşnak halkı, Avusturya Macaristan İmparatorluğu yönetiminde sahip oldukları haklara dahi sahip değillerdi.  Sırp-Hırvat-Sloven Krallığında Boşnakların hiçbir kademede temsilcileri yoktu. Bu süreçte kendi benliklerine kaybetme korkusuyla birlikte Türkiye’ye göç etmeye başlıyorlar.[3]

1918’de Bosna Hersek, resmen Yugoslavya topraklarına alınıyor.  Güçlü olanın sözünün geçtiği bir dönem de resmen başlamış oluyordu.  Politik ve askeri güce sahip olan Sırplar, Müslümanlara karşı günümüze kadar süren Soykırımı başlatıyorlardı. Dini hürriyetin kısıtlanması ile Boşnaklar üzerinde ilk sınırlandırma başlıyor. Boşnaklar millet olarak değil artık dini bir toplum olarak tanınıyor, tanıtılıyordu. 24 Boşnak Milletvekilinden 15’i kendisini Hırvat, 8’i Sırp ve sadece bir kişi Mehmet Spaha kendisini Boşnak olarak tanıtmaktaydı. [4]

1919 yılında yapılan toprak reformu ile Müslümanların mülkiyetindeki 9 milyon dönüme yakın toprak devletleştirildi. Bu devletleştirilmeler oldukça düşük fiyatlarla gerçekleştirildi.  Bu devletleştirme Müslüman nüfusun yaklaşık %10’unu işsiz bıraktı. 1919 yılında Jugoslavenska Muslimanska Organizacija (Yugoslav Müslüman Örgütü) adında Müslümanlar politik bir parti kurdular. Bu parti, dini farklılıkların tanınması şartıyla, Yugoslavlık etnik temelinde milli bir bütünlük inşa edilmesini istiyorlardı. YMÖ 1935’de Yugoslav Radikal Partisi ile birleşerek Yugoslav Radikal Birliği’ni oluşturdu. YMÖ’nün önderi, Mehmed Spaho’nun 1939’da ölmesi ilerleme kaydeden Müslüman politik kadroların gerilemesine neden oldu.[5]

Slav/Sırp milliyetçiliği Müslümanlara, Balkanlar’daki Osmanlı işgalcilerinin mirasçıları gözüyle bakıyordu. 1. Dünya Savaşı esnasında azımsanmayacak sayıda Müslümanın Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na sadık kalarak İmparatorluk ordusunda savaşmış olmaları, diğerlerinin gözünde ihanet ettikleri fikrini daha da kabartıyordu. Böylece Boşnaklar üzerinde büyük bir toplumsal baskı kuruldu. İlk olarak da Bosna-Hersek’in Güneydoğu sınırı ile Karadağ ve Sırbistan arasında bulunan Sancak (Sandjak) bölgesindeki Boşnaklar, kitlesel saldırılara maruz kaldılar. 1924 yılında Sancak’ın Bijelo Polje ilçesindeki eski bir Sırp valiye yapılan suikastın ardından,  intikam amacıyla yerel bir etnik arındırma operasyonu gerçekleştirildi.[6]

1924 yılının Kasım ayında Sırpların Sancak’taki Boşnaklara yaptığı en büyük katliam olan Şahovic Katliamı gerçekleştirildi. Müslümanları yok etmek amacıyla hareket eden Sırp çeteleri Şahovic’e girdikten sonra orada yaşayan insanları vahşi bir şekilde katlederek öldürdüler. Kadın, yaşlı ve çocuk diye acımadan diri diri yaktılar. Bu katliam sonrası savunmasız halk, Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı.[7]

  1. Yugoslavya, II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın saldırılarına dayanamayarak 1941’de teslim olarak, tekrar parçalandı. Bu dönemde anarşinin hâkim olması sonucu Alman desteği ile bağımsız bir Hırvat devleti kuruldu. Bugün ki Bosna Hersek ve Hırvatistan bu devletin sınırları içindedir fakat bu devlette uzun ömürlü olmadı. 1945 yılında yıkıldı.[8]

29 Kasım 1945 yılında II. Yugoslavya (Sosyalist Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti) kuruldu ve Bosna Hersek de bu devlete katıldı. Josip Broz Tito dönemi Yugoslavya’yı Avrupa’da önemli bir güç konumuna getirmiştir. Yugoslavya, Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Bosna Hersek, Makedonya ve Karadağ Cumhuriyetleri olmak üzere 6 cumhuriyetten oluşmaktadır. Anayasaya göre herkes eşitti fakat Boşnaklar, Boşnak olarak tanınmamaktaydı. Tito idaresinde Yugoslavya’nın anayasası,  Sovyet anayasasının kopyası olarak 1936 yılında hazırlanan anayasa 1946 yılında yürürlüğe girdi. 1945 yılında SSCB ile ilişkileri durma noktasına gelen Yugoslavya, bağımsız ve Balkanlarda lider olma iddiasındadır. Yugoslavya 1945-1965 yılları arasında “Bağlantısızlar Grubu” olarak bilinen devletler grubunun başını çekmektedir.[9]

Sırpların Büyük Sırbistan hayali olduğu gibi, Hırvatlar da Sırpları etkisiz hale getirerek Bosna’da kendi hâkimiyetlerini kurmak istiyorlardı. Amaçları Boşnakları dini ve milli yönden asimile etmek veya öldürüp, yok etmekti. Boşnaklar zor şartlara rağmen kendi kültürlerini, dinlerini ve milli benliklerini koruyabildiler. Fakat 1971 yılına kadar Müslüman Boşnaklar kendilerini Yugoslav, Hırvat veya Sırp olarak tanıtmak zorundaydılar. [10]

Nisan 1963’te yürürlüğe giren yeni anayasa ile birlikte ülkenin adı “Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti” diye değiştirildi. Böylece Yugoslavya’nın, güney Slavları’nın ulusal devleti olmadığının altı çizildi.[11]

Sosyalist Yugoslavya’da Müslüman toplum ve İslamiyet üzerine 1960’lara kadar yoğun baskı uygulanmıştır. Sarajevo’da bazı Müslüman mezarlıklarının üzerine inşaat yapıldı, bir cadde boyu sıralanan tarihi vakıf binaları yıkıldı. Mahalle mektepleri ve İslam okulları yasaklandı. Gazi Hüsrev Bey Medresesi, Saraybosna Üniversitesi’nin ilk olarak felsefe daha sonrada matematik binası olarak kullanıldı. Medrese 1970’lerin ortasında Müslüman cemaate geri verilecekti.[12]

1981 yılında Tito’nun ölümü sonrasında yerine göreve Slobodan Milošević gelir.[13]

Soğuk Savaşın Sona Ermesi ile Yugoslavya’da Bağımsızlığı

Slobodan Milošević’in göreve gelmesiyle Yugoslavya karışmaya başlar. Bu karışıklığın ardında yatan tek sebep “Büyük Sırbistan” hayalleridir. Milošević, Ortodoksluk, Komünizm ve Sırp ırkçılığı üzerine kurulan bir sistemi Yugoslavya’da uygulamak istiyordu. Bu sistem üzerine kurulu olan düşüncesi de dağılma sürecini beraberinde getirecektir[14]

Milošević 19. Yüzyılda pan-Slavistlerin popüler marşı olan “Hey, Slaveni!” (“Selam size, Slavlar!) marşı resmi marş olarak benimsendi. Ardından yeni bir anayasa değişikliği yürürlüğe sokuldu. Bu anayasa Voyvodina ve Kosova’nın özerkliğini kâğıt üzerinde bırakmakla beraber, 72. Maddesi, Sırbistan’ın, Sırp azınlıklarının hakları ve çıkarları ile ilgili olarak cumhuriyet sınırları dışında müdahale de bulunabileceğine dair yol açıyordu. Yine bu anayasa, Sırbistan’da resmi yazı dilinin Kirilce olduğunu ilan etti. Milošević 1990 yılı boyunca “Büyük Sırbistan” idealini işledi. [15] 

Slovenya’nın Bağımsızlığını İlan Etmesi

Toplam nüfus içerisindeki payı sadece %8.7 olmasının beraberinde Yugoslavya mili gelirinin de yaklaşık %20’sini üreten, ihracatın 1/3’ine yakınını gerçekleştiren Slovenya, federasyonun en zengin ve gelişmiş cumhuriyetiydi. [16]

1989 İlkbaharı itibariyle Milošević, “Büyük Sırbistan” tasarımları içerisinde yeri olmayan ve “aşırı liberalizmiyle” ülkenin siyasi itibarını “zehirlediğini” düşündüğü Slovenya’yı Yugoslavya’dan hemen ayrılmaya zorlamaya dönük hedefini, taktik olarak uygulamaya başladı. Bu tahriklere kapılmayan Slovenya yönetimi, iktisadi gereklerini tamamlayarak, aşamalı bir geçişle bağımsızlık olmaktan yanaydı.[17]

Şubat 1990’da Yugoslav Anayasa Mahkemesi’nin, Slovenya Parlamentosu’nun ayrılma hakkını yasalaştıran düzenlemesini Anayasaya aykırı bulması, Slovenya yönetimi tarafından önemsenmedi. 7 Mart 1990’da, cumhuriyetin adındaki “Sosyalist” kelimesinin kullanımı kaldırıldı. Ülkenin adı  “Slovenya Cumhuriyeti” oldu.[18]

1990 Nisan’ındaki seçimlere “Avrupa şimdi!” sloganıyla, sosyal demokrat bir programla ve amblemindeki kızıl yıldızı sarı bir yıldızla, ismini de Demokratik Yenilenme Partisi olarak değiştirerek katılan Slovenya KB %17 oy alarak, iktidarı kaybetti. Yeşiller ve Sosyal Demokrat Parti’den oluşan Birleşik Demokratik İttifak Koalisyonu, oyların %55’ini alarak hükümeti oluşturdu. Fakat Cumhurbaşkanlığı seçimini, eski KB’nin ve Demokratik Yenilenme Hareketi’nin ünlü lideri Milan Kuçan kazandı.[19]

7 Aralık’ta Slovenya Bağımsız bir devlet olsun mu diye yapılacak referandumun 23 Aralık 1990’da yapılmasına karar verildi. 7 Aralık gecesi başkent Lyubyana’da halk sokağa dökülerek bağımsızlığı önceden kutladı.  23 Aralık’ta halkın %88,5’u bağımsız bir Slovenya için evet oyunu kullandı. Slovenya yönetimi, 26 Haziran 1991’de bağımsızlığını ilan etti. Sınır kapılarına, kırmızı-beyaz-mavi renkli ortasında Slovenya Alplerinin en yüksek doruğu olan Triglav’ı simgeleyen üçgenimsi bir şekil Slovenya bayrağı çekildi.[20] 

 Hırvatistan’ın Bağımsızlığını İlan Etmesi Hareketlerinin Çıkması

Yugoslavya’nın ikinci büyük cumhuriyeti olan Hırvatistan’da şoven eğilimleri daha baskındı ve bu oluşum içerisinde Sırp şovenizminin payı yadsınamaz ölçüdedir. Hırvatistan’da yaklaşık %12’lik azınlık oluşumu bulunan Sırplar, devletin önemli kademelerinde ağırlığa sahip oldukları gibi, polis mevcudunun yaklaşık %60’ını oluşturmuşlardır. Sırpların “Ustaşa’cılık canlanabilir” kaygısı ile Hırvatların “Sırp hegemonyası yeniden kuruluyor” kaygısının çakıştığı döngü hem Sırbistan’da hem de Hırvatistan’da milliyetçiliği diğer cumhuriyetlerden daha güçlü bir şekilde ayakta tuttu.[21]

Hırvatistan’da 1980’deki Milliyetçi akımın gelişim evresinde Franjo Tudjman’ın önemli bir rolü vardır. II. Dünya Savaşı’nda Tito’ya yakın bir partizan generali olan Tucman, 1967’de milliyetçi fikirleri nedeniyle KB’den atılmıştı.[22]

25 Temmuz 1990’da “parlamenter demokrasiye dayalı hukuk devleti” inşasının ilk basamağını oluşturacak olan yeni Anayasa kabul edildi. Resmi alfabenin ise Latin alfabesi olacağı bağlandı. Cumhuriyetin “Hırvatların ve Hırvatistan’da yaşayan Sırpların devleti” olan resmi tanımında “Hırvatların ve burada yaşayan diğer halkların devleti” olarak değişikliğe gidildi. 29 Aralık’ta Hırvatistan Cumhuriyeti’ni “üniter, bölünmez, demokratik ve sosyal devlet” olarak açıklayan Anayasa değişikliğine gidilerek bağımsızlık yolunda yeni bir adım daha atılmış oldu.[23]

1990’da Sırp milisleri Krayina’nın en önemli kasabası olan Knin’e giriş-çıkışı yasakladılar ve demiryolunu kestiler. Ekim başında, yaklaşık 150 bin Sırp’ın yaşadığı bölgenin 13 beldesinde yapılan referandum sonucunda, “Sırp Özerk Krayina Bölgesi”nin kuruluşu ilan edildi. Sırp radyosu yayına başladı ve Sırp haçı, Krayina bayrağı olarak gönderlere çekildi. Hırvatistan yönetimi, Knin referandumunu ve Sırp Krayina Bölgesi’nin kuruluşunu tanımadı.[24] 25 Haziran 1991’de Hırvatistan’da Yugoslavya’dan resmen ayrılır.[25]

 

* Nuray Güney, Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

[1] Mediha Akarslan, Bosna-Hersek ve Türkiye, Ağaç yayıncılık, 15 Mart 1993, İstanbul, s. 9-26

[2] Amra Dedeiç Kırbaç, Boşnakların Türkiye’ye Göçleri, Akademik Bakış Dergisi, sayı 35, Mart-Nisan 2013

[3] Reco Çauşeviç, Bosna Müslümanlara Son Uyarı 1

[4] Reco Çauşeviç, Bosna Müslümanlara Son Uyarı 1

[5] Tanıl Bora, Yeni Dünya Düzeni’nin Av Sahası Bosna Hersek, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 36-38

[6] Tanıl Bora, Yeni Dünya Düzeni’nin Av Sahası Bosna Hersek, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 35-37

[7] Amra Dedeiç Kırbaç, Boşnakların Türkiye’ye Göçleri, Akademik Bakış Dergisi, sayı 35, Mart-Nisan 2013

[8] Amra Dedeiç Kırbaç, Boşnakların Türkiye’ye Göçleri, Akademik Bakış Dergisi, sayı 35, Mart-Nisan 2013

[9] Amra Dedeiç Kırbaç, Boşnakların Türkiye’ye Göçleri, Akademik Bakış Dergisi, sayı 35, Mart-Nisan 2013

[10] Reco Çauşeviç, Bosna Müslümanlara Son Uyarı 1

[11] Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu Yugoslavya, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 76-86

[12] Tanıl Bora, Yeni Dünya Düzeni’nin Av Sahası Bosna Hersek, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 45-48

[13] Mediha Akarslan, Bosna-Hersek ve Türkiye, Ağaç yayıncılık, 15 Mart 1993, İstanbul, s. 26-27

[14] Amra Dedeiç Kırbaç, Boşnakların Türkiye’ye Göçleri, Akademik Bakış Dergisi, sayı 35, Mart-Nisan 2013

[15] Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu Yugoslavya, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 119-124

[16] Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu Yugoslavya, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 125

[17] Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu Yugoslavya, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 125-129

[18] Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu Yugoslavya, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 129-130

[19] Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu Yugoslavya, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 158

[20] Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu Yugoslavya, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 159-201

[21] Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu Yugoslavya, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 130-32

[22] Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu Yugoslavya, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 130-32

[23] Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu Yugoslavya, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 160-166

[24] Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu Yugoslavya, Birikim Yayınları (2. Baskı), s. 167

[25] Amra Dedeiç Kırbaç, Boşnakların Türkiye’ye Göçleri, Akademik Bakış Dergisi, sayı 35, Mart-Nisan 2013

YORUM YAP