Boşnakların Kahraman Sülalesi Ljucalar.. ( Tarihsel Geçmişleri ) » Boşnak HaberBoşnak Haber

20 Nisan 2024 - 03:29

Boşnakların Kahraman Sülalesi Ljucalar.. ( Tarihsel Geçmişleri )

Boşnakların Kahraman Sülalesi Ljucalar.. ( Tarihsel Geçmişleri )
Son Güncelleme :

04 Aralık 2022 - 17:25

LYUCALAR VE 1878’DE NİKŞİÇİN DÜŞÜŞÜ ARDINDAN KARADAĞLILAR TARAFINDAN GÖÇÜRÜLEN DOĞU HERSEK BÖLGESİ BOŞNAKLARIN TÜRKİYE’DEKİ YAŞAMI
Balkanlarda yaşanılan olaylar ve devletler arası süre gelen anlaşmazlıklar sonucu 93 Harbi de denilen 1877 yılına gelindiğinde, Bugünkü Karadağ sınırları içinde kalmış Bosna’nın Doğu Hersek Bölgesi Nikşiç şehrinde her şey had safhaya ulaşmış, Karadağlıların ayaklanmaları Müslüman halk için daha büyük tehdit haline gelmişti.
Artık şehirlerin dışındaki kırsal alandaki yerleşim yerlerinde Müslüman halk barınamaz olmuştu.
Boşnaklar, Karadağlıların vahşi saldırılarına karşı evlerini topraklarını terk edip şehir ve kasabalara sığınmaya mecbur kalıyorlardı. Çiftlikler, ağıllar basılıyor, evler yakılıyor, kadın ve çocuklar vahşice katlediliyordu.
Ljuca (Lutsa) kulesi diye bilinen üç ve dört katlı taştan yapılmış sağlam korunaklı konakta bu vahşetten nasibini almıştı. Aile çil yavrusu gibi dağılmış, ailelerin büyük kesimi Niksiç kalesine sığınmıştı.
Rusya’nın teşviki ve kışkırtmaları ve de verdiği silahlarla daha da kuduran Karadağlılar, Karadağ kralı Nikola’nın emri ile 1878 yılında Niksiç’e saldırdılar.
Niksiç’te Miralay (Albay) İskender Bey’in emrinde 800 asker 600 kadar yerli milis bulunuyordu. Bunların içinde Lyutsalar da vardı.
Karadağlılar Rusya’nın gönderdiği ağır toplar ile Niksiç kalesi surlarını 9 Temmuz 1878 günü dövmeye başladılar.
Mostar’dan takviye istenir. Sekiz bin askerden oluşan takviye birliği yola çıkar fakat Gaçkov kasabasından öteye geçemezler ve Niksiç tamamen Karadağlıların insafına kalmış olur. Şehirde gıda sıkıntısı had safhaya ulaşmıştı.
Şehri savunanlar, asker ve sivil olarak şehri kahramanca koruyor ve Karadağlıları şehrin surlarından uzak tutmaya çalışıyorlardı. Ne yazık ki gıda eksikliği ile birlikte susuzluk ve cephane sıkıntısıda kendini göstermeye başlamıştı. Şartlar gün geçtikçe ağırlaşıyor yardım umutları sönüyordu.
62 gün süren kuşatmadan sonra Miralay İskender Bey şehrin ileri gelenleri ile bir toplantı yapmış ve toplantı sonunda Kral Nikola’nın barış şartlarının kabulüne karar verilmişti.
Bu şartlara göre kaledeki topların dışında, askerler tüm silah ve mühümmatını alıp şehri terk edip istedikleri yöne gidebileceklerdi.Sivil halktan isteyenler Niksiç’te kalabilecek diğerleri de taşıyabildikleri bütün mallarını yanına alıp diledikleri yöne göç edebileceklerdi.
Niksiç kalesi kumandanı Miralay İskender Bey çaresizce 62 gün kuşatmanın sonunda 9 Eylül 1877 günü şehri ve kaleyi Karadağlılara teslim eder.
Halk askerlerle birlikte şehri terk etmişti.
Osmanlı Türk İmparatorluğu’nın batıdaki en önemli bir şehri elden çıkmıştı.
Lyutsaların bir kısmı Sancak’ın Yenipazar ve Taşlıca şehirlerine bir kısmı da Kosova’ya dağılmışlardır.
1900 yılındaki ilk göçe kadar Lyutsalar Senitsa’ya da yerleşmişlerdi ve hep Niksiç’e geri dönebilmenin hayali ile beklemişler ama, bekledikleri gibi olmamış, kaynayan Balkanlar hiç durulmamıştı.
Lyutsa ailesinden Muşa Lyutsa (Ljuca) Hanım 1850 doğumlu olup, 1956 yılında 104 yaşında iken Sancak şehri Seniçe’de (Sjenica) rahmete kavuşmuştu. Annesinden babasından, dedesinden ve aile büyüklerinden duyduğu kendi ailesi ile ilgili ve ailesinden olan ünlü Boşnak kahramanı Avdija Ljuca’nın (Abdi Lyutsa) kahramanlıklarını ölünceye kadar hep anlatmıştır. Muşa’nın torunları geçmişlerini nanolarından dinledikleri ile çok iyi öğrenmiş olarak günümüzde hala Seniçe‘da yaşıyorlar.
Nikşiç’ten göçürüldükten 30 yıl sonra ilk göç kafilesi Türkiye’ye doğru yola çıkmış ve Ege yörelerine gelmişti. Aralarında Mustafa Lyutsa’nın kuzeni Hamid Özkan Lyutsa Gömeç’e gelmiş, genç bir insan olarak Osmanlı ordusuna katılarak uzun yıllar tüm cephelerde savaşmış, onlarla birlikte gelen Lyutsalardan bir grup da Bursa’ya yerleşmiş ve Uluca soyismini almışlardı.
Balkan savaşları ve sonrasında tüm balkanlarda olduğu gibi göç devam etmiş.1927 yılında son göçlerden birinde Lyutsalardan Mustafa Lyutsa ailesi ile birlikte Kırklareli’ne gelmiş, ardından o zaman ki iskan yasasına göre aileye Elazığ iline iskan çıkmıştı.
Muhsin Nişikli’nin dedesi de olan Mustafa Lyutsa oraya gitmek istememiş, O zamanki Kırklareli Valisi Ahmet Evrendirek’e çıkmış ve devletten herhangi bir yardım istemediğini iskan hakkından vazgeçtiğini biraz parası olduğunu ve burada hayvancılık yapacağını anlatmıştı.
Vali Bey’in de yardımları ile Kırklareli’nin Demirköy ilçesi İğneada beldesi köylerinden o zaman ki adı ile Ayestefenos, şimdi ki Beğendik Köyü’ne yerleşmeleri için onay çıkmıştı.
Aile’nin büyük oğlu Adem, Kırklareli’nde kalmış, diğer çocukları ile Mustafa Lyutsa gidip köye yerleşmişler. O zaman ki adı Ayestefenos olan Bulgar sınırına sıfır mesafedeki köyde hayvancılık yapmaya başlamışlar. İşlerini geliştirmek ve köy hayatına alışmak kolay olmamış ama, Boşnak inatları var ve köyde çok başarılı olmuşlar.
Ancak, tam olarak bilinmeyen bir sebepten dolayı köyde çıkan bir hastalık yüzünden çok ölümler olmuş. Kimisi kuyu sularının Bulgar tarafından zehir türü bir şeylerle kirletilmesinden veya o zamanki en büyük bela olan sıtma yüzünden birçok insan ölünce Musa Lyutsa ailesini toplayarak orasını terk etmiş ve yine yollara düşmüşler.
O zaman ki şartlarla yolculuk yine çok, çok zor geçmiş, büyük ihtimalle köyde aldıkları mikrop etkisini yolda gösterip, Pınarhisar girişinde eşi Cevahir hanım vefat etmişti. Mustafa Lyutsa ise Pınarhisar’da, ardından da 13 yaşındaki oğlu Hayrettin Kaynarca’da vefat etmiş.
Şaban, Mehmet, Kıymet ve Yusuf dört öksüz olarak Kırklareli’ne dönmüşler.
Lyutsalar Kırklareli’nde hayatın tüm zorluklarına göğüs gererek çok başarılı olmuşlar. Bölgenin sosyal yapısına büyük katkıları olmuş, Doğu Hersek bölgesi şehri Nikşiç’ten geldiklerini unutturmamak için Nişikli soy isimini almışlardı.
Ailenin büyük oğlu Adem ise Nikşiçi şehrinin ait olduğu topraklar olan Hersek soy ismini alıp, Kırklareli’nin gelişiminde çok faydaları dokunmuş, Ticaret Odası, Şoförler Odası, Kooperatif Başkanlıkları yapmış, bunun yanında Siyasi partilerde Başkanlık, Belediye Meclis Üyelikleri ve İl Genel Meclis görevlerinde bulunmuştu. Aileden birçok Siyasetçi, Milli Sporcu, Üst Düzey Bürokrat ve İş adamları da yetişmiştir.
Lyutsa ailesi fertleri şu anda Kırklareli, Edirne, İstanbul, Bursa, Gömeç, Sancak Bölgesi ve Bosna Hersek’de yaşamlarını sürdürüyorlar.
“Geçmişini bilmeyen geleceğini bilemez” düşüncesinden hareketle aile olarak Lyutsa kökenli olan Muhsin Nişikli Beyefendi, ailesi ile ilgili bilgileri toplamaya ve bilgi edinmeye kendisini adamış, yaptığı çalışmaları kaleme alarak 2018 yılında önce diğer akrabaları ile sonra da bugünlerde Hamit Özkan üzerinden bizimle de paylaşmıştır. Biz kendisini tebrik eder, özelde kendi sülalesi genelde ise Boşnakların kökenleri ile ilgili yapmış olduğu bu çalışmasının Türkiye’ye göçürülmüş olan 32 milyon Rumelili içindeki 9 milyon Boşnak kökenli Türkler için örnek olmasını dileriz.
Tarihi ve yaşanmış gerçekler, Türkiye’deki Boşnak kökenlilerin Sırbistanlı olmadıkları gibi Karadağlı da olmadıklarını net gösteriyor.
1806 yılından beri Boşnaklar, Türkiye’ye sadece Bosna’dan, Hersek’ten ve Sancak’tan gelmişlerdir. Bu nedenle biz bölge olarak ya Bosnalıyız ya Hersekliyiz ya da Sancaklıyız ama, köken olarak hepimiz Boşnakız !
 
HAMİT ÖZKAN LJUCA’YA BU ENFES YAZI İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ..

YORUM YAP