
Mehmet Akif GÖĞÜSGEREN
Çekilmiş olmasına sevindiğim ama böyle çekildiğine üzüldüğüm bir film Annemin Yarası….
Bosna’da, 20 yüzyılın son on yılı içinde yaşanmış, insanlık tarihinin en büyük dramlarından birinin Türk yönetmenlerinin ilgi alanına pek girmeyişi, Bosna’da yaşananların 24 yıl önce olduğu gibi , hala gişe yapmamasından olsa gerek. Srebrenica Soykırımı’nın üzerinden 20 yıl, savaşın başlamasından 24 yıl geçmişken geldi “Annemin yarası“. Bir özel gösterimde, sinema izleyicisinden önce izleme şansı buldum; teknik ekibin teveccühü olarak. Müteşekkirim.
Film hakkında yapabileceğim en kısa yorum ise “dersine iyi çalışılmadan yapılmış bir film”olduğudur. Filmin üzerine kurgulandığı ana fikire sonra dönme hakkımı saklı tutarak, izlenimlerime başlamak istiyorum.
Hani çocukluğumuzun yerli Westernleri vardı, bildiğimiz Türk oyuncular “John” olurlardı, “Jack” olurlardı, hatta Kızılderili veya Meksikalı olurlardı. Bu kez de bizim oyuncular kesemedikleri bıyıkları ile Boşnak olmuşlardı. Ama olamamışlardı. Boşnak kökenli bir Türk vatandaşı olarak, sinemada oynayan kişilikleri hiç Boşnak bulamadım. Benim için çok itici bir deneyim oldu; karşımda beni oynamaya çalışan oyuncuların oynayamayışları. Bu konuda Salih’in anneannesi rolünü oynayan Sabina Ajrula Tozija’yı ayrı tutuyorum.
Belçim Bilgin ise rolüne bir türlü oturamıyor, Karadenizli taklidi yapan bir Boşnak’a dönüşüyordu. Başörtüsünü bağlayış şekli ise bu durumu pekiştiriyordu. Okan Yalabık’ı oyuncu olarak hep beğenirim, İbrahim Paşa rolü ile gönüllerde taht kurmuştur ama aynı başarıyı boşnak olurken gösterdiğini düşünmüyorum. Bıyıklarının bu düşüncemi pekiştirmekte etkili olduğunu da ayrıca itiraf etmeliyim.
Yönetmenin, “olsa olsa böyle olmuştur” diye düşünülerek Bosna’ya gitmeden, Boşnakları tanımadan Türkiye’de yazılmış bir senaryoyu eline alıp, bir grup Türk oyuncu ile birlikte Bosna’ya film çekmeye gittiği izlenimini almaktayım. Hal böyle olunca ruhunu yitirmiş sonuçların ortaya çıkması da kaçınılmaz hale geliyor. Bosnada var olmayan ama Türkçe’de günlük pratiğimizde yer alan diyaloglar, espriler (ve ağzına almalar) Boşnak olduğu varsayılan oyuncuların dilinden bizlere çok garip geliyordu.
Salih’in trompet çalması yönetmenin Kustrica filmlerine öykündüğünü düşündürttü. Ancak Kustrica bu flmlerinde (Kara kedi, ak kedi; Underground; Çingeneler Zamanı) Boşnak bir yönetmen olmasına karşın Boşnakları değil Yugoslavya coğrafyaındaki çingenelerin yaşamını anlatıyordu. Ardında var olan Prag Okulu’nu da unutmamak gerek. Bu arada Salih rolünün Bora Akkaş’ta sırıtmadığını söylemem gerekiyor.
Bir Boşnak filminde, hele Bosna Savaşı’nı konu alan bir filmde hiç bir Sevdalinka olmaması bana çok garip geldi. Buna karşın (yanılmıyorsam sünnet düğününde) Vardar Ovası isimli şarkıyı büyük bir duygulanım içinde söylemeleri çok şaşırtıcıydı. Makedonya kökenli bir Türk şarkısı olmasına karşın Bosna- Hersek coğrafyasında bu şarkıyı pek bilen de yoktur. Diyorum ki ehhh Sevdalinkala’ları çok Boşnak buldunuz veya çok klasik dediniz en azından bir Dino Merlin koyabilirdiniz, eğer Bosnalı Boşnak’ın ruhunu bilseydiniz. Aynı şekilde bir bosnalı Sırp’ın yaşgününde İngilizce şarkı söylemesi fazlası ile şaşırtıcıydı.
Ozan Güven, rolüne en çok oturan karakterdi görüşündeyim. Meryem Uzerli ise her zaman güzel… Sırp olduğu belirtilmişti ama sanki Bosna’ya aşkı için gelmiş bir Alman’ı oynuyordu. Öyle düşündüğümde ise fazlasıyla uymuştu rolüne. Ozan Güven ile yaşadıkları aşk sahnelerine ise ne diyebilirim ki :))
Gelelim son nota…..
a. Sırplar’da iyi olabilirler
b. Savaş’ta herşey mübahtır
c. Suçlular da insandır.
d. Ehhh yetti artık bitirin kavgayı da Sırplar ile dostluk etmenin keyfine varalım .. mı demek istiyordunuz ?
İnsanlık suçuna bulaşmış bir bireyin hiçbir zaman iyi insan olabileceğini düşünemiyorum. Psikopatik bir ruh halinin hiç bir zaman iyi adama dönüşmesini bekleyemezsiniz. Bu konuda hazırlanmış bir belgeselde o günün saldırganları ile yapılan ropörtajları izlemiştim. Soykırım suçunu işlerken, insanları öldürürken büyük bir zevk aldıklarını, bugün de olsa, yine aynı şeyleri yapabileceklerini anlatıyorlardı. Sayın yönetmenim, bizim ağızımızdan değil, o günlerde bağımsız bir ağız olan BM Yüksek Komiserlliği’nin sözcüsü ve danışmanı Colum Murphy’nin kitabı “Aza Beast; Savaşın Köklerine inmek”ten okuyun saldırganları, ruh hallerini ve yaptıklarını.
Hayır, “Bütün Sırplar kötüdür” diyemeyiz, “Bütün Boşnaklar ve bütün Türkler iyidir” diyemeyeceğimiz gibi. Savaş yılları Bosna Ordusu Genel Kurmay Başkanı yardımcısı general Jovan Divjak’ı nasıl unutabiliriz. Etnik olarak Sırp olmasına karşın “Ben Boşnak”ım diyerek Saraybosna’yı savunmasını… Srebrenica’yı müslüman arkadaşları ile birlikte savunurken yaşamını kaybeden ve Potočari Anıt Şehitliği’nde Boşnak arkadaşları ile koyun koyuna yatan Rudolf Hren’i … Ama kimse bana eli insanlık (Soykırım, işkence, tecavüz) suçuna bulaşmış bir Sırp’ın iyi olabileceğini anlatmasın.
“O savaştı; bizler yapmasaydık onlar bize yapacaktı” Bosna’da fazla kullanılan bir savunma argümanıdır, Sırplar tarafından; aklanmak için. Hayır efendim sizler yapmasaydınız, bu iğrençlikler yapılmamış olacaktı, bu soykırım olmayacaktı, bu savaş olmayacaktı. Amacınız Bosna’yı “Büyük Sırbistan”, “Büyük Hırvatistan” yaratmak amacıyla ikiye bölmek değil miydi? Hatta bu o kadar ağız sulandırıcı bir plandı ki biribiriniz ile savaşırken bile Karađorđevo kasabasında bir araya gelip anlaşma imzalamadınız mı ?. Siz bütün bu kötülükleri yıllar önceden planlayarak, Avrupa’nın dördüncü büyük ordusunun silahlarını alnımıza dayayarak ellerimiz havadayken pantolonlarımızı çözerek yapmadınız mı ?.. Siz Avrupa’nın dördüncü büyük ordusunun silahları ile soykırım yaparken, bizler ellerimizdeki sopalarla mı aynısını yapacaktık? Biz o kadar alçalmadık. Haydi oradan
Ancak, bugün aynı argüman ile Sırbistan’da, Republika Sırpska’dakiler de ellerini yıkayıp temize çıkmaktadırlar. Bu o kadar da kolay değildir. Değildir ama bizim film yapımcıları için niçin altı bu kadar kalın çizgiler ile çizilecek bir unsurdur.? Yoksa bu film dahil hepsi Sırpları aklama politikasının bir parçası mıdır ? Ve bizler dahil hepimiz bu politikanın birer parçası mıyız ? Hem Srebrenica’daki soykırıma TBMM olarak “Soykırım “ diyememişken….
Ben anneme, bu filme gitmesini önerdim; tüm dostlarıma da… Ama bu film iyi bir film olduğu, doğru bilr film olduğu için değil; iyi bir gişe geliri yapabilmesi için. Belki böylece bizim film yapımcılarımız da bu konuya eğilir ve filmler yapmaya başlarlar. Bakarsınız, belki de bir gün, biri, iyi bir film olabilir……
Son bir not : IMDb sitesinden aldığım kadro aşağıdaki gibidir. Teknik ekipte yalnızca Türklerin ve Sırpların yer aldığı görülmektedir. Bu durum diğer haber sitelerinde de geçiyor ve filmin arkasında Türk ve Sırplar’dan oluşan yaklaşiık 100 kişilik bir teknik ekibin yer aldığı filmin azametini anlatmak için bildiriliyor. Boşnakları konu alan filmde boşnakların değil Sırplar’ın kullanılması olsa olsa bir tesadüf olabilir. …Evet evet tesadüf.
Yönetmen
Ozan Açiktan…
Oyuncular
Bora Akkas… Salih
Belçim Bilgin… Nerma
Ozan Guven… Borislav
Meryem Uzerli… Marija
Okan Yalabik… Mirsad
Senaryo
Senarist Ozan Güven
Senarist Funda Çetin
Senarist Mehmet Turgut
Senarist Ozan Açıktan
Senarist Fethi Kantarcı
Yapımcılar
Necati Akpinar…producer
Faruk Ozerten…line producer
Makyaj Bölümü
Ljiljana Andjelkovic…Saç tasarım
Natasa Krstic… Özel makyaj efektleri
Yapım Yönetim
Miroslav Sokcic…production manager
Second Unit Director or Assistant Director
Bojan Gligoric…second assistant director
Faruk Ozerten…second unit director
Mladen Sevic…first assistent director: Serbia
Ses
Sedat Oguzsoy…a.d.r. recordist / atmosphere design
Agce Ulas…sound re-recording mixer / supervising sound editor
Kamera
Nikola Ristic…gaffer
Kasting
Nenad Pavlovic…casting director: Serbia
KAYNAK: http://drmakif.wix.com/photography-showcase#!Annemin-Yaras%C4%B1-bizim-yaram%C4%B1z/tup6q/56dde21a0cf218bfe0ccb61f