Avar Türkleri Bosnada ... » Boşnak HaberBoşnak Haber

6 Kasım 2024 - 03:34

Avar Türkleri Bosnada …

Avar Türkleri Bosnada …
Son Güncelleme :

01 Ocak 2023 - 15:06

Bizans İmparatotu Justinianos döneminde (527-565) Bizans impatatorluk toprakları kuzeyden gelen Avar Türkleri yanında pek çok kavmin akınına uğramıştır. 540 ve 544 yılında Bulgar Türkleri, 545, 548, 550-552 yıllarında Slav kabileleri ve aradaki 551 yılında da Kutrigur Türkleri tarafından saldırılara uğramıştır.
Zamanın ünlü Bizans tarihçisi Prokopius’un belirttiğine göre Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği yerde ilkçağlardan beri burada kurulmuş olan ve M.Ö.5. asırda Keltlerin Sigmindum adını verdikleri bugünkü Belgrat ve Tuna ağzında her birinin aralarında yaklaşık 6 ila 10 km. mesafe bulunan 110 kale ve etraflarındaki yerleşimler yer almakta idi.
İmparatorluk sınırları kuzeyine ulaşan Avarlar ilk önce bu bölgelerde Bizans imparatorlarının güçlü müttefik ihtiyacını karşılamışlar ve Balkanlardaki sınırların savunmasını kendilerine ödenen altınlar karşılığında üstlenmişlerdi.
558-559 yılında Avar Hakanlığı bünyesinde bulunan Utigur Türk boyu Bizanslılar tarafından kışkırtılmış ve onlar Kutrigur Türk boyuna saldırarak Avar Hakamlığı içinde kargaşa yaratılmıştır. Diğer yandan Bizanslılar bu iki Türk boyuna karşı da Avarlarla ittifak kurulmuştu. Bizans’ın sinsi siyaseti bununla da yetinmemiş bu sefer
Avarlara karşı Kök Türklerle anlaşmaya gidilmişti.Ancak Bizans İmparatoru, Avar Kağanı Bayanı çok hafife almıştı. Kendisine inanan ve güvenen binlerce boy üyesini hayal kırıklığına uğratmamak ve onlar için güvenli ve verimli sahalar bulmak amacında olan Bayan bu oyunları boşa çıkarmayı başarmış ve varlığını, Türk boyları arasındaki birliği Bizans’a kabul ettirmişti.

Bizans İmparatoru 562 yılında, Avar Türk boyunu önceden Herulların hakimiyeti altında olan, İlir, Roma, Got ve Hun Türkleri halkları ve onların karışımı olan kalabalık bir nüfusun yaşadığı ve Bugünkü Bosna toprakları olan İkinci (aşağı) Panonya (Panonia secunda) olarak adlandırılan bölgeye yerleştirmiştir.
O tarihten sonra Avarlar, Macaristan ovaları ve Panonia’yı merkez alarak Batıda bugünkü İtalya, Avusturya ve Almanya, güneyde Adriyayik Denizi kıyıları Dalmaçya, Karadağ, Sancak, Kosova ve Bugünkü Makedonya, doğuda Bizans İmparatorluğu’na (Trakya) kadar olan topraklar 822 yılına kadar hakimiyet kurdular.

822 yılından sonra hakimiyetlerini kaybeden Avar Türkleri, 950’li yıllara kadar Tuna nehri kuzeyi, Macaristan ovaları ile bugünkü Bosna Hersek, Sancak ve Karadağ’ın kıyı şeridi ile batısındaki halkları ile karışmışlardır.
Avar Hakanlığı’nın kurucusu olan Bayan Hakanın kendisi ve dönemi hakkında oldukça farklı görüşler ortaya atılmıştır. En çok tartışılan konulardan birisi hangi tarihler arasında hüküm sürdüğüdür. T. Lewiczkiy’e göre yaklaşık 565 ile 602 yılları arasında hüküm sürerken,G. Moravcsik’e göre 568–582 yılları arasıdır. G. Cankova-Petkova Bayan’ın 558’de hakan olduğunu iddia ederken, M. L. Artamonov onun 630 yılına kadar yaşadığını söylemektedir. J. B. Bury’e göre ise, 558 yılında hakan Bayan değil Kandiş’tir diye yazmıştır.
Bayan Hakan, bölgede kalıcı olmak ve güçlü bir Hakanlık kurmak için mücadeleye öncelikle küçük kavimler üzerinde baskı oluşturarak başlaması gerektiğini çok iyi anlamış ve bu gaye ile 558 yılından itibaren Sabirler, Alanlar, Ogur boyları, Antlar, Langobardlar,Gepidler, Slavlar, Franklar ve Bizans’a karşı planlı ve zaferle sonuçlanan mücadelelerde bulunmuştur. Bu kavimlerin büyük bir kısmını da hâkimiyeti altına alarak muhtemelen günümüz Avrupa coğrafyasının şekillenmesinde büyük rol oynamıştır.
Bayan Hakanın o sıralar birbirlerine gevşek bağlarla bağlanmış olan boyları bir araya getirilmesini sağlaması, güçlü bir merkezî idâreyi oluşturması, bu otoriteyi geniş bir sahaya yayması ve iktidarını Orta Tuna havzasında asırlarca sürecek kadar güçlendirmesi Hakanın “derinliğini” gözler önüne sermektedir.

Avar topluluğunun sevk ve idâresini başarıyla yürüten Bayan Hakan, diğer Türk Hakanlık idârecilerinde görülen bütün özelliklere sahip olmuştur. Bayan’ın Balkanlar’da, Transilvanya’da ve Bizans’a karşı giriştiği mücadelelerde orduyu sevk ve idâre etmede gösterdiği başarılar; idaresi altında yaşayan büyük topluluğa hükmetme kabiliyeti ve adaleti de bunun en büyük ve en güzel göstergesidir.
Avarlar o kadar güçlenmişlerdi ki, Sasaniler ile yaptıkları anlaşma çerçevesinde İstanbul’a kuşatmak üzere İstanbul önlerine iki defa gelmişler, ancak her iki kuşatma da başarıya ulaşamamıştır.
İlk kuşatma 617 veya 619 yılında yapılmış ve nerede ise Bizans İmparatoru Heraklios, başkenti terk edip Kartaca’ya gitmeyi düşünecek kadar etkili olmuş, ancak Bizans büyük ganimetler ödeyerek Avarlarla anlaşma yaparak bu durumdan kurtulmayı başarabilmiştir.Bu kuşatmadan çok daha önemli ve Bizans’ın hafızasında derin izler bırakan
kuşatma ise 626 kuşatmasıdır.
612 yılından sonra gerçekleşen Dalmaçya kıyılarındaki Salona (bugünkü Split şehri yakınları) kuşatmasında Avarlar yaya savaşçıları olarak destek aldıkları Slav kabilelerinde oluşturdukların birlikleri ile büyük miktarda ganimet elde etmişlerdir.
Daha sonra Avarlar, Adriyatik kıyılarından Ege kıyılarına kadar uzanan sahalarda faaliyet yürütüyor, elde ettikleri zenginliklerle tekrar Tuna Nehri güneyi ve kuzeyindeki idari merkezlerine dönüyorlardı.Slavlar ise girdikleri bölgeleri yağmalamakla kalmıyor bu bölgelere yerleşiyorlardı. Bazı kaynaklarda Slavların bu işgali sonrasında köklü etnik değişimlerin dahi yaşandığı belirtilir.
617 yılında Balkanlar’dan güneye doğru süzülen Avarlar yine beraberlerindeki Slav kabileleri ile önlerine gelen bütün şehirlere özellikle de Teselya, Epire, Trakya’ya saldırdılar. 618 yılında Avarların Slav kabileleri ile ortaklaşa düzenledikleri Selanik kuşatması hakkında ayrıntılı bilgilere sahibiz.Haziran 623 yılında, Silivri ile Ereğli arasında kalan uzun surların yakınında Kağan ile İmparator arasında bir görüşme tertip edilmiş ve yine büyük ganimetler ile Avarlar idare merkezi olan topraklarına geri dönmüşlerdir.
Bu arada 622 yılında bugünkü Çek Cumhuriyeti dağu topraklarında bulunan Bohemya ve batı topraklarında bulunan Moravya’daki Slavlar (O tarihlerde Slav kabileleri savaşlar ve saldırılar dışında Batı Balkanlara henüz yerleşmemişlerdi) isyan ederek uzun bir mücadeleden sonra ilk Slav Beyliğini kurdular. Slavların bu hareketi diğer milletler açısından, Avar imparatorluğu için ölümcül bir tehlike oluşturuyordu.
Avarlar öfkelerini bu çok tehlikeli gidişatın sorumlusu olarak gördükleri Bizans’ın üzerine yönelttiler. 623 yılında Bizans’a karşı büyük bir taarruz düzenlediler. Öyle ki bu taarruz Bizans’ı görülmemiş bir tehlikeye soktu. İmparator Heraklios, Sasanilere karşı kazandığı zaferden sonra seferini keserek çok hızlı bir şekilde İstanbul’a döndü. Daha önceden de teklif ettiği haraç ve vaatleri tekrarladı ve neticede Avarlar ile yeni bir anlaşmaya vardı.
774 yılına kadar Avarlar Orta Avrupa be Batı Balkanlarda kesin hakimiyet kuran Avarlar için Kuzey İtalya’daki Langobarlar en güçlü komşuları haline gelmişti.
Avarlar Franklara karşı oluşturulan ittifakın içinde yer alarak 788 yılında İtalya’nın bugünkü kuzeybatı İtalya’daki Friuli-Venezia Giulia bölgesi Friuli şehrinr girmişler, muhtemelen de Verona önlerine kadar gitmişlerdi. Friuli dükü Eric ve Bavyera yöneticisi Gerold bu mücadelelerde hayatlarını kaybettiler.
788 yılındaki güçsüz ve zayıf ittifaklar kağanlığın pozisyonunu kuvvetlendirmiş, Avatlar İtalya’yı istila etmişlerdi. O tarihten beri Abrupa’daki Franklar için en büyük düşman Avarlar olmuştu. Frank kralı, Avar ülkesini işgal ederek sınırlarını genişletmeyi hedeflemişti. Bugünkü Avusturya’daki Enns nehrinin doğusundaki bölgenin kendilerine verilmesini talep ediyordu. Avarlı elçiler ise doğal sınır olarak kabul edilen ve Tuna nehrinin bir kolu olan Enns Irmağının Bavyera ile aralarında sınır olarak kalmasını istiyorlardı.
791 yılında Franklar, Saksonyalılar, Frizler, Thinger, Bavyera ve hatta Slavlar, Regensburg’da bir araya gelerek Avarlara kaşı savaş ilan ettiler. Frank ordusu harekete geçerek Panonia’ya (Bodna) kadar geldi. Avarlar ise sürekli geri çekilerek düşmanı boş arazilere çektiler. Kral’ın ordusunda salgın hastalık baş göstermesi üzerine ağır kayıplar verdiler. Frank orfısu atlarının büyük bir kısmının da kaybedilmesi üzerine 52 günlük Avar topraklarındaki işgal sona erdi.
Frank ordusu geri dönmek zorunda kaldığından Avarlara son darbe indirilemedi. Ancak dönemin bazı kaynakları Avarların sahte ricat uygulamak suretiyle geri çekilmesini yanlış yorumlayarak, zafer kazanılmış gibi göstermekte, elde edilen maddi
zenginliklere vurgu yapmaktadırlar.
Hslbuki Avarlar uygun bir strateji ile geri çekilerek düşmanın kendiliğinden kayıplar vermesini beklemişlerdir.
793 yılında Kral, hala gündeminde olan Avar savaşı için hazırlıkları yakından takip ediyordu.
796 yılında Franklar zaferi kendi başlarına elde ettiler. Avar Hakanı Tudun’un mücadeleyi kaybetmesi üzerine daha sonra vaftiz edikerek Hristiyan olduğu belirtilmektedir.
Ancak Avarların büyük bir kısmı, hakanları Tudun’un Frank Kralına teslim olmayı kabul etmesine karşı gelerek şsyan etmişlrt ve yeni seçtikleri Kapgan Han başkanlığında Tisza Nehrinin doğusunda kendilerine çekilerek orafa yeni davunma hatları oluşturdular.
799-803 yılları arasında Avar Hakanlığı’nın ortadan kaldırıldığına dair belge ve net bilgiler yoktur. Franklar nihai bir zafer elde edememişlerdir.
797 yılında Franklar Pannonya’ya (Bosna’ya) bir ordu gönderdiler. Aynı yılın sonunda pahalı hediyelerle Avar elçileri Kral ile görüşmeye gönderildi. Ancak kimlerin ve hangi amaçla geldikleri bilinememektedir.
799 yılında Franklata katşı küçük çaplı Avar isyanları başlamıştır. Bunun üzerine Frankların impatatoru Karl bizzat Bavyera’ya kadar gelerek ordusunu Avarlar üzetine göndermiş, Franklara eşlik ettiği varsayılan eski Avar hakanı Tudun’un katılımıyla Panonya’daki (Bodna) sorunlar çözülmüştür. Bununla birlikte son büyük Avar ayaklanması da sona ermiş, geriye kalan Avarlar ise nüfudu kalabalıklaşan Slav baskısı altına girmişlerdir.
Frank kralı Bulgar saldırıları ve bazı gelişmeler üzerine 811, 823 ve son olarak 828 yılında gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde Avarların Natı Balkanlarfaki hakimiyetini ortadan kaldırmıştır.
Kaynaklarda son Avar seferinin tarihi 822 yılında kayıtlara geçmiş, bu tarihten itibaren Avarlar Hakanlık statüsünde değil, yaşayan halk olarak kaynaklarda yer almışlardır.
830 yılına gelindiğinde az sayıdaki Avarlar, henüz tanınmamış ve kimliği oturmamış diğer bölgesel gruplarla birleştiler ve özellikle Panonia’da (Bosna) 950’li yıllara kadar varlıklarını ve kültürletini yaşattılar.
Günümüzde Adriyatik kıyılarından, Tuna Nehri kıyılarına kadar olan topraklarda binlercee sayıda Avar mezarlarına radtlanmış ve içlerinden öeşitli eşyalar çıkmıştır. Avar Türkçesi kelimeleri Eski Yugoslsavya topraklarında konuşulan dillerde ve yer isimlerinde çokça rastlanmaktadır.
10. asırdan sonra Kuzey’de kalan avarlar bugünkü Macar, Ukranya ve Kırım halkı içinde karışmışlardır. Bosna Hersek ve Sancak ile bugünkü Karadağ sınırları içinde kalmış Duğu Hersek Bölgesi yani bugünkü Batı Karadağ’da gelişen Bogumil inancı ile komşuları olan diğer halklardan ayrılan ve kültürleri de farklı olan insanlar ile tamamen karışmış olan Güneyli Avarlar artık Boşnyani adı ile bilinen halkın içinde erimişler ve 1463 yılından sonra da son kimlikleri olan Boşnak olmuşlardır.
Not: Fotoğraflarda Bosna Hersek’in kuzeyi sınırı yakınlarında, Hırvatistan ve Sırbistan sınırında bulunan Hırvatistan’ın bir yerleşim birimi olan Şarengrad’ta arkeologların keşfettiği Avar mezarlığı, mezarı ve içinden çıkan eşyalar gözüküyor. Sadece Bosna Hersek’e yakın Sırbistan topraklarında bulunan Avar mezar sayısı 15 bin kadardır. Tarihte Keltler, Traklar, Romalılar, Hunlar ve Gotlar Batı Balkanlarda kalıcı olmamış, kalıcı olanlar İlirler, Avarlar ve Slavlar ve kısmen Peçeneklerdir. 600 yıldan fazla Osmanlı Türk İmparatorluğu idaresi altında kalmış olan Balkanlarda Anadolu’dan gelip yerleşmiş Türkleri ve sosyolojik, kültürel etkilerini kimse inkar edemez.

Kaynak: İ.Ü. Edebiyat Fak. Prof. dr. Mualla Uydu Yücel, Doğu Avrupa Türk Tarihi, ders notları.

YORUM YAP