Tanrı adına insan öldürmek veya öldürtmek bir inanç (din) olabilir mi ? » Boşnak HaberBoşnak Haber

29 Nisan 2024 - 18:39

Tanrı adına insan öldürmek veya öldürtmek bir inanç (din) olabilir mi ?

Tanrı adına insan öldürmek veya öldürtmek bir inanç (din) olabilir mi ?
Son Güncelleme :

11 Aralık 2023 - 22:45

Tanrı adına insan öldürmek veya öldürtmek bir inanç (din) olabilir mi ?
 
KURULDUĞU GÜNDEN BERİ KENDİNDEN OLMAYANLARA KARŞI KATLİAM VE SOYKIRIM YAPAN ÜYELERİ ÇETNİKLERE DESTEK VERMİŞ OLAN SIRP ORTODOKS KİLİSESİ DİNİ DEĞİL SİYASİ BİR KURULUŞTUR !?
 
1711 Yılından bu yana radikal milliyetçi Karadağlı Ortodokslar, 1804 yılından sonra da 1. ve 2. Sırp isyanları ile birlikte radikal milliyetçi Sırp Ortodokslar, son Bosna Savaşına kadar kendi din adamları ve kiliselerinin de önderliğinde ve de din adına bir başka deyim ile Tanrı adına, son 300 yılda kendi inançları ve milliyetleri dışındaki binlerce insanı üstelik soykırım mimarları olarak katledilmesinden siyasetçiler kadar sorumludur.
 
İnsan kendine şu soruyu sormadan yapamıyor; Tanrı adına insan öldürmek veya öldürtmek nasıl bir inançtır?
Bu soru sadece Ortodokslar için geçerli değil. Katolikler (Güney Amerika’da vaftiz olmamışlar diye on binlerce Aztekli bebeği, Endülüs’te yüz binlerce Müslüman’ı, Avrupa’da da din savaşlarında milyonlarca Protestan, Ortodoks ve Yahudileri katletmişlerdi), Budistler (Son yıllarda Arakanda Müslümanlara katliam yapıyorlar) ve Müslümanlar (Ortadoğu ülkelerinin ve İslam adını kullanan, kurulmuş veya kurdurulmuş olan terör örgütlerinin hali ortada) için de geçerlidir.
 
Her dinin, radikal dincilerinin hemen, hemen Dünya’nın farklı yerlerinde ve Tarihin farklı dönemlerinde yaptıkları büyük katliamlar var. Ben bu yazımda Boşnakları doğrudan ilgilendirdiği için özellikle Sancak Boşnakları ve onları yıllardır katleden Ortodoks Sırp ve Karadağlı Çetnikleri cemaati oldukları Sırp Ortodoks Kilisesi’ni yazmak istiyorum.
 
Sırpların babası olarak bilinen Sırp yazar, düşünür Dobrica Çosiç şöyle demişti:
“Ortodoks inancı Sırpların milliyetçilik bilincinin temel gerçeğidir.” Yani Sırp olabilmen için Ortodoks olman gerekiyor.
 
Bilindiği üzere 1453 yılında Fatih’in İstanbul’u fethi sonrasında Ortodoks Dünyası’nın merkezi olan Fener patrikhanesi, Osmanlıların kontrolüne geçmiştir. 1459 Yılında Smederevo şehrinin de ele geçirilmesi ile Sırp toprakları Sava ve Tuna nehrine kadar Osmanlı idaresi altına girmişti (dikkat: Belgrad şehrinin 1521’de ele geçirilmesi ile değil, çünkü Belgrad Sırp şehri değildi. O tarihlerde Macar Krallığı’nın önemli bir şehri idi). 1526 yılında Kanuni’nin Macaristan’ı fethi sonrasında Sırpların yaşadığı tüm topraklar Osmanlının eline geçmişti.
 
Ortodoks Sırpların dini merkezi önceleri Ohrid’teki piskoposluğa bağlı iken 1567 yılında Peç (İpek) şehrindeki piskoposluk, Osmanlılar tarafından Sırp Ortodoks Kilisesi’nin (SPC) merkezi haline dönüştürülmüştür. O günden beri SPC, Sırp halkının inanç merkezi gibi görev yapmışsa da, Sırpların milliyetçilik ideolojilerini de geliştirmiş ve günümüze kadar siyasi bir merkez gibi hareket ederek devamlı olarak aşırı radikal milliyetçiliği desteklemiştir.
 
Türklerin Kosova Savaşını kazanmış olmaları ve bu savaşın intikamını almak isteğini, o tarihten günümüze kadar körüklemiş, uydurma mitler ve dini, tarihi kitaplar ile desteklemiş, fırsatını da buldukça önceleri Türkler’e, Türkler o topraklardan çekilince de Arnavut ve Boşnaklara, onlara “Türkler (Turçin/poturak/Poturci) diyerek, o topraklardan sürmek, direnenleri de yok etmek amacı ile saldırmışlardır. Bunun son örneğini Bosna Savaşında ve de Stebtenica’da yaptıkları Boşnak soykırımında görüyoruz.
 
Hatırlayacağınız gibi, Srebrenica’da, Boşnaklara karşı soykırım başlatmadan önce Sırp Ordusu Komutanı Ratko Mladiç şöyle demişti:
 
■ “İşte bugün 11 Temmuz 1995 yılında Sırp şehri Srebrenica’dayız. Büyük bir sırp bayramı arefesindeyiz. Bu şehri sırp halkına hediye ediyorum. Nihayet Yeniçerilere karşı isyandan sonra, bu topraklarda Türklerden intikam alma vakti geldi.”
Savaş zamanında Bosna Ordusu Genel Kurmay Başkanlığında görev yapmış emekli general Sakib Selmanoviç, 2015 yılında Türkiye Bosna Sancak Derneğinin, Bosna Sancak Dostları Vakfı ile Bayrampaşa Belediyesi Konferans Salonunda düzenlediği konferansta şunları belgeleri ile açıklamıştı:
 
“Radikal Milliyetçi Sırp Ortodoks kilisesi, Osmanlı döneminden bu yana inananlarına, bir Boşnağı (Turçin’i, Müslüman’ı) öldürmedikçe günahlarından temizlenemeyeceklerini vaaz ediyor.”
Bu nefret, bu kin nereden geliyor ve nedeni ne idi? Srebrenica’da Türkler yoktu; sadece Boşnaklar ve birkaç Hırvat vardı! Neden bir Ortodoks bayramı arefesinde Boşnaklara karşı soykırımı üstelik Türklerden intikam almak adına başlatıyorlardı?
Önceleri sadece İslam ve Türk olanlara karşı, Sırplar ve Karadağ kabileleri arasında oluşturulmuş olan bu düşmanlık, zamanla geleneksel bir davranış olarak kabul görmeye başlamış ve sadece Müslüman olanlara değil, kendi inançları dışındaki, başta Katolik inancı olmak üzere tüm insanlara karşı beslenmeye ve uygulanmaya başlamıştır (2. Dünya Savaşı’ndaki Sırp-Hırvat katliamları Ortodoks-Katolik katliamlarına ve büyük sürgünlere dönüşmüştür. Tarihçilere göre Hırvatlar ve Sırplar yüzbinlerce Sırp’ ve Hırvat’ı karşılıklı olarak öldürmüşlerdi.)
İlginç olan ise barışsever Sırp ve Karadağlılar, kiliseleri tarafından oluşturulan mahalle baskıları sonucu, bu düşünceleri desteklememeleri halinde vatan hainleri ve dinden çıkanlar olarak ilan edilmişler ve çoğu zamanda ağır bir şekilde cezalandırılmışlardır.
Çok sinsi bir planla, uzun yıllar öncesinden, Sırp Ortodoks Kilisesi, inananlarını soykırıma inandırmış, insanlık suçu işleyenleri aziz ve kahraman olarak ilan ederek suçluları da manevi koruma kalkanı altına almıştır. Böylece cezalandırılmayan bu faşist, ırkçı kafalar, cesaretlendirilip soykırım ve diğer insanlık suçlarını, gelecek nesillerin de işlemesi yolunu açılmıştır.
Bu soykırım, katliam ile diğer insanlık suçlarını özellikle dini bayramların arefe veya günlerinde yapmaları, yaptırmaları hem saldıranlar hem de saldırıya uğrayanlar üzerinde büyük psikolojik etkiler bırakmış, ve düşmanlık asla onarılmayacak bir şekilde insanların hafızalarına kazınmıştır.
Bu konuda Murat Mahmutoviç, “Krvavi Prazinici, Genocid nad Boşnjacim / Kanlı Bayramlar, Boşnaklara yapılan Soykırımlar” adında yazdığı kitabından konu ile ilgili tarihi olayları sizinle paylaşmak istiyorum:
 
“Ortodoks milliyetçiler, dini kutsal günlerde sık, sık Boşnaklara soykırım veya çok ağır vahşetlerde bulunmuşlardır. Bu kanlı geçen dini kutsal geceler ve bayramlar; paskalyaları ve Müslüman bayramları olmuştur. Nedenine gelince, kutsal bir günde Müslümanları katletmenin çok daha büyük bir sevap olacağına insanların inandırılmış olmasıdır. Bir de Boşnakların kutsal bir gün veya kutsal bir gecede kimsenin kötülük yapamayacağını düşünüyor olmaları sonucu boş bulunup (Çünkü Boşnaklar, böyle bir şeyi ne örf ve adetlerine göre ne de inançlarına göre asla yapamazlar.), olası saldırı ve kötülüklere karşı tedbir almamalarıdır. Bunun yanında Boşnaklara, en mutlu günlerinde acı çektirerek, yapılan kötülüğün hafızalarda iz bırakması ve o topraklardan kaçmalarının sağlanması ve o topraklara kendilerinin bedavadan sahiplenme amacı da vardı.
 
Elbette bu yazılanlar, eylemleri yapanlar için geçerli olup, eylemleri yaptıran dini liderler (vladika, başpiskopos) ve yöneticilerin amacı ise bambaşka idi. Kendilerinden olmayanları tamamen yok edip kendi kiliselerini ve devletlerinin topraklarını genişletip, güçlenmek idi.
 
Tarih boyunca Sancak bölgesinde Ortodoks Karadağlılar, Ortodoks Sırplar ve göç yollarında Ortodoks Bulgarlar tarafından Türkler, Boşnaklar, Arnavutlar Goralılara, Pomaklar, Torbeşler ve diğer Müslümanlar, dini kutsal gün ve gecelerde, dini tatillerde yapılan, bir soykırım zincirinin halkaları olan katliamlar şunlardır:
 
1- 1711 Yılında, Karadağ’daki Noel gecesi “İstraga Poturica” Müslüman (Boşnak ve Arnavut) katliamı.
Cetinje merkezli asıl Karadağ bölgesi ile Brda’da, tek bir Boşnak ve Arnavut kalmamıştır. Noel gecesi yakalananlar ya din değiştirmiş ki kimse bunu yapmamıştır ya da öldürülmüşlerdi. O geceki katliamdan sonra başına gelecekleri anlayan binlerce Müslüman, komşu Boşnak şehirlerine kaçıp sığınmışlardır.
 
2- 12 Aralık 1806’da, bir bayram günü Belgrat’ın Sırp isyanında ele geçirilmesi ve Türkler, Boşnaklar, Arnavutlar ile diğer Müslümanlara yapılan korkunç katliamlar.
 
3- Aziz Vida için kutlanan (28 Haziran) ve Vidovdan dedikleri kutsal günün arefesinin gecesinde, 27 Haziran 1858’de, dağlılardan oluşan Karadağlı kabileler, Miljan Vukov ve Novica Cerović komutasında Yukarı Kolaşin’e (Gornji Kolaşin) saldırmışlar ve 1000 kadar Boşnağı katledip evlerini yakmışlar ve tüm mallarını, tüm hayvanlarını çalmışlardır. O tarihlerde Kolaşin tamamen bir Boşnak şehri idi. Bugün ise tek bir Boşnak kalmadı !
 
4- 1890 Yılının Nisan ayında, bayram günü Hersek ve Kolaşinden Türkiye’ye gitmekte olan Muhacirlere Meleş yakınlarında Bulgarların saldırmaları ve soygun ile katliam yapmaları.
 
5- 8 Kasım 1941’de, Ortodoksların kutsal günü olan Mitrovdan’da, bugünkü Karadağ devleti sınırları içinde kalan Guney Sancak’taki Berane (Bu isim “bir hane/tek evden gelir ve Türkçe kökenlidir.) şehri yakınlarında bulunan Petnica’da Karadağlı Çetniklerin Müslümanlara saldırmaları.
 
6- 21 Kasım 1941’de bu sefer Aranđelivdan dedikleri Ortodoksların kutsal günü, Yenipazar şehrine bir saldırı yapılıyor.
 
7- 7 Ocak 1943’te, Bihor’da Boşnaklara karşı soykırım yapıldı.
 
8- 8 Kasım 1943’te, Mitrovdan kutsal günlerinde, Karadağlı Çetnikler 8 Garçeviçalı Boşnağı evlerinde vahşice öldürdükten sonra uçurumdan aşağı atmışlardır.
 
9- Bir sene sonra yine 8 Kasım 1944’te, Morovac dağında Çetniklerin Boşnak koyun sürülerini çalıp götürmeleri.
 
10- 5 Nisan 1992’de, bayram günü, Saraybosna’daki Holiday İnn oteli ve yakınlarındaki binalardan, Sırp ve Karadağlı çentik teröristler tarafından Saraybosnalılar üzerine ateş açılması.
 
11- Aynı bayram günü Çetnikler, bu sefer Bosna, Biyelyina şehrinde 300 genç Boşnağı katletmeleri.
 
12- Srebrenica’daki Boşnak soykırımı, 11 Temmuz 1995’te, Ortodoksların kutsal günü olan Petrovdan arefesinde başlamış ve 10 gün kadar katliamlar sürmüştür. Bu soykırımda 10 binden fazla Boşnak Srebrenica ve civarında Şehit edilmişti.
 
13- 1999 Yılı, Mart ayında bir bayram günü, Peç (İpek) şehri ve tüm Kosova’dan Arnavut, Boşnak, Türk ve Goralıların öldürülmeye ve evlerinden, yurtlarından sürgün edilmelerinin başlaması.
 
Bu yaşanmış tarihi gerçeklerden sonra gelin şu soruyu hem kendimizi hem de Sırp Ortodoks Kilisesi din adamlarına soralım:
Sizin Tanrınız, nasıl bir Tanrıdır ki komşularınız olan Boşnak, Arnavut, Goralı ve diğer Müslümanları öldürmeniz için sizi yaratmış olsun !
Sizin Tanrınız nasıl bir Tanrıdır ki, sizin inancınız dışında, sizin milliyetiniz dışındakileri özellikle de Boşnakları, siz onları öldüresiniz diye adeta kurbanlık koyunlar olarak yaratmış olsun !
Türkiye’de de Kendilerine, “Biz köken olarak İslamlaştırılmış Ortodoks Sırplarız veya Katolik Hırvatlarız veya son 5-6 yılın modası; biz Karadağlı Müslümanlarız” diyenler, sözüm ona dedeleriniz zorla Müslğman olmadan önce Sırp Ortodoks Kilisesi’nin, insanın insanı boğazlsmasını emreden bir tanrıya mı inanıyordu ? Hristiyanlık Dini’ne götre Hz. İsa İnsanlar aradında barış ve sevgiyi yayamak için bu dünyaya gönderilmedi mi?
 
İncil’de, Matta 6:9-10′ da şöyle yazmıyor mu? Barış ve güvenliği yeryüzüne getirebilecek tek yol, İsa Mesih’in yönetimindeki Tanrı’nın gökteki Krallığıdır.”
Sırp Ortodoks Kilisesi’ni yönetenler, hakim oldukları topraklara barış ve güvenliği getirmek yerine kan ve savaş, katliam, soykırım getiriyor.
Böyle bir Kilise, dini merkez olabilir mi ? Belli ki bu kilise Hristiyanlıktaki tanrıya da inanmıyor !
 
NUSRET SANCAKLI

YORUM YAP