Podgorica’nın Kısa Bir Tarihçesi » Boşnak HaberBoşnak Haber

26 Nisan 2024 - 03:19

Podgorica’nın Kısa Bir Tarihçesi

Podgorica’nın Kısa Bir Tarihçesi
Son Güncelleme :

11 Mayıs 2022 - 18:32

YAZAN : Adnan Pepiç

Karadağ : Podgorica - Şirin Başkent Podgorica , Karadağ Son Gün! - YouTube

1. Osmanlı Öncesi Podgorica
Türkçe’de Podgoriçe olarak bilinen Podgorica şehri, Ribnica ve Moraça nehirlerinin birleştiği yerde yerleşim birimi olarak ortaya çıkmaktadır. Tarihte bu bölgede Birzimnium ve Ribnica yerleşim birimlerden söz edilmektedir. Bu yerleşim biriminde eski zamanlardan itibaren değişik kabileler yaşamaktaydı.Bugünkü Podgorica’nın bulunduğu Zeta bölgesinde tarihte savaşçı İlir kabilelerinin yaşadığı bilinmektedir. Bu kabilelerin Milattan önce 4. yüzyılda Neretva nehrinin doğusunda yaşamış olan Peripluslar kabilesinden geldikleri kabul edilmektedir. Çeşitli İlir kabileleri Adriyatik denizine yakın bölgede yaşamaktaydı. M.Ö. 3. yüzyılda Şibenik’ten Leş’e kadar uzanan bölgede Ardiyekabilesi yaşamıştır. Kotor körfezinin doğusunda Enheuklar, İşkodra şehri ve gölü çevresinde ise Labeatlar varlık göstermişlerdir. Bunların yanı sıra güçlü Dokleat kabilesi bu bölgede yaşayan başka bir İlir kabilesiydi. Dokleat kabilesinin yaşadığı bölge bugünkü Nikşiç şehri, Grahova ve Vitus’a kadar uzanan bölgeydi.
     Dokleat ile Labeatlar kabileleri arasındaki sınır Doklea ve Meteon (Medun) arasında bulunuyordu. Antik yazılı anıtlar, İlir döneminde Podgorica’nın bulunduğu mevkiden bahsetmezken, Podgorica yakınlarında bulunan Meteon’un çok önemli yerleşim birimi olduğundan söz ederler.
Romalıların Zeta bölgesinde hâkimiyet kurduğu dönemde bugünkü Podgorica’nın bulunduğu yerde Doklea şehrinin varlığından söz edilmektedir. Romalılar, Doklea’yı Naron eyaletine bağlamıştır. Doklea çok önemli bir coğrafî konuma sahipti. Şehir olarak üç taraftan nehirlerle çevriliydi. Ayrıca, İşkodraNaron ana yolunun yakınında bulunuyordu. Şehir, ordo decurionum adındaki bir meclis tarafından yönetilmekteydi. Bazı tarihçiler buradaki yerleşim biriminin Doklea Devleti’nin yıkılışından sonra kurulduğunu düşünmektedir. Coğrafyacı İlija Radulović’in yazdıklarına göre, yıkılmış olan Doklea Devleti’nin Roma halkı 7. yüzyılda Ribnica ve Moraça nehirlerinin birleştiği yere gelerek yerleşim birimi kurmuştur. Bogumil Hrabak, bunun pek kabul edilecek bir görüş olmadığını düşünmektedir. Ona göre 10. yüzyılda yaşamış olan Konstantin Porfirogenit’in bahsettiği Novigrad bugünkü Podgorica olmalıdır.Birçok Sırp tarihçisi bu yerleşim biriminde Sırp Devletinin hükümdarlarından Stefan Nemanjiç’in doğduğunu yazmaktadır.

Bu tarihçilere göre, Podgorica kalesi onun eseridir ve buna istinaden bu şehri Nemanja’nın şehri (Nemanjin grad) olarak adlandırmaya çalışmışlardır. Oysaki Podgorica kalesi üzerinde yapılan arkeolojik incelemeler sonucunda bu kaleninOsmanlı döneminde yapıldığı görülmektedir.
Ribnica ve Moraça nehirlerinin birleştiği mevkideki yerleşim birimi için 14. yüzyılın ilk yarısından itibaren Podgorica adı kullanılmaya başlanmıştır.Kotor belediyesinin muhafaza edilmiş en eski mahkeme sicillerine göre, Podgorica adı ilk kez 1330 yılında zikredilmekteydi. Kotor belediyesinin mahkeme
sicillerinden birinde Podgorica’lı Yovan (Yoanes de Podgorice)’dan bahsedilmektedir. Bu kişinin Podgorica’dan tüccar olup, İvan Glavat adındaki kişiden üç aylık vadeyle 300 perper borç aldığı sicil kayıtlarında yazılıdır. Aynı
sicil defterinde Podgorica’dan gelen birkaç tüccardan daha bahsedilmektedir.
Mesela, Rayko (Rakar), oğlu Bogdan ve Radovan adlı kişiler 1331 yılına ait Kotor belediyesi mahkeme sicil kayıtlarında adları geçen şahıslardır. Kotor belediyesinin mahkeme sicillerinde Podgorica’dan gelen kişilerin zikredilmesi tesadüf değildir. Çünkü bu dönemde Podgorica, Zeta Devletinin önemli ticaret merkezlerinden biriydi. Birçok ticaret yolunun kavşağı niteliğinde olması ve ayrıca verimli Zeta Ovasında yer alması sebebiyle ticarete elverişli bir yer idi. Bundan dolayı Podgorica halkı ticaretle uğraşıyor, sık sık yakında bulunan Kotor’a veya Dubrovnik’e gidiyor ve buralarda bulunan tacirlerle işbirliği yapıyorlardı.

Kotor arşiv belgelerine dayanarak, tarihçiler uzun yıllar boyunca Podgorica adının 1330 yılında ilk kez zikredildiğini savunmaktaydılar. Ancak, Kotor arşiv belgelerinden daha eski ve Moraça Manastırı’nda bulunmakta olan bir belgenin ortaya çıkmasıyla beraber böyle bir görüşün yanlış olduğu ortaya çıkmıştır. Bu belge 1326 yılına aittir ve Podgorica isminin zikredildiği ilk belge olmalıdır.

Podgorica 15. yüzyıldan itibaren önemli bir yerleşim birimi olmaya başlamıştır. Özellikle Zeta devleti içinde önemli bir yere sahipti. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Podgorica bir ticaret merkezi idi. Dolayısıyla burada kurulu bir pazar bulunmaktaydı ve bu pazara Kotor ve Dubrovnik’ten tacirler gelmekteydiler. Aynı zamanda Dubrovnik tüccarları Sırbistan’a gitmek için de Podgorica’dan geçiyorlardı. Bundan dolayı Podgorica’lı tüccarlar Dubrovnikli
tüccarlarla iyi ilişki içinde olmaya çalışmışlardır. Zeta devletinin zaman zaman Dubrovnik ile anlaşmazlıkları olmuşsa da Podgoricalı tüccarlar Dubrovnikli tüccarlarla ilişkilerini bozmamaya özen göstermişlerdir.

Zeta Devleti 15. yüzyılda bağımsızlığını kaybetmiştir. Oysaki Podgorica önemini kaybetmemiştir, ayrıca önemi daha da artmıştır. Zeta’nın hâkimi olan Balşiç ailesinin son mensubu III. Balşa’nın 1421 yılında ölümü üzerine ülkesini dayısı Sırp despotu Stefan Lazareviç’e miras bırakmasıyla Podgorica, Sırp Despotluğunda Yukarı Zeta bölgesinin idari merkezi olmuştur. Podgorica’da Sırp despotluğunun hakimiyeti 1421-41 ve 1444-53 yılları arasında sürmüştür.

Osmanlılar 1456 yılında Sırp Despotluğu’nun bağımsızlığına son vermişler, Sırplar bundan sonra Zeta’daki hâkimiyetlerini de kaybetmişlerdir. Bunun üzerine, bu bölgede daha önce de varlık göstermiş olan Crnojeviç ailesi
mensupları Yukarı Zeta bölgesinde küçük ve güçsüz bir hâkimiyet kurmayı başarmışlardır. Böylece, kısa bir süre için de olsa, Podgorica yeni sahibini bulmuştur.

2. Osmanlılar ve Podgorica
İlk Osmanlı-Karadağ çatışması I. Murat döneminde yaşanmıştır. Bu dönemde Makedonya ve Arnavutluk’u fethetmekle meşgul olan Hayrettin Paşa kumandasındaki kuvvetlerin ilerleyişini durdurmak amacıyla Karadağ Prensi II. Balşa kendi kuvvetleriyle Avlonya’ya gitmiştir. Avlonya’nın kuzeyinde bulunan Berat’ta yapılan çatışma sırasında II. Balşa hayatını kaybetmiştir (1385). II.Balşa’nın yerine geçen yeğeni II. Curac, Osmanlı vassalı olmuştur. Bu vasallık hakkında fazla bilgiye sahip değiliz. Ancak, bu vasallık şartlarından birinin, II. Curac’ın, komşu devletlere akınlar yapmaları amacıyla Osmanlıların topraklarından geçmelerine izin vermesi olduğu düşünülebilir. 1386 yılında Bosna’da Neretva nehrine ulaşan Osmanlı akıncı kuvvetinin büyük ihtimalle Karadağ toprakları üzerinden geçmiş oldukları tahmin edilebilir. 1388 yılında Şahin komutasında 30 bin kişilik Osmanlı kuvvetine Curac’ın rehberlik ettiği kaynaklarda belirtilmektedir.

Görüldüğü üzere, Osmanlılar batıya karşı seferlerini Karadağ toprakları üzerinden de yapmışlardır. Ancak, Podgorica muhtemelen bu dönemde gelişen olayların dışında kalmıştır. Osmanlılar, nehirler açısından zengin, bir tarafında verimli Zeta ovası ve diğer tarafında dağlar olması sebebiyle çok önemli bir konuma sahip bulunan Podgorica’yı ve çevresindeki yerleri fethetmek arzusu içindeydiler. Bununla birlikte, Podgorica’nın fethedilen topraklardan uzak olması böyle bir arzunun gerçekleşmesine şimdilik izin vermiyordu.

İkinci Osmanlı-Karadağ çatışması Sultan I. Bayezid döneminde olmuştur. Bu seferde Osmanlı kuvvetleri Üsküp’ten çıkıp Zveçan ve Yeleç üzerinden Lim ve Tara nehirlerine kadar ulaşmıştır. Bu seferin ardından Lim nehrinde bulunan Nikşiç’de, Tara nehrinde bulunan Brskovo’da Osmanlı kuvvetlerinin kaldığı, ayrıca çok önemli bir ticarî yol üzerinde bulunan Plav’da da küçük bir kuvvet bırakıldığı bilinmektedir. Bu ticaret yolu Dubrovnik, Kotor ve Bar şehirlerinden başlayıp Medun üzerinden geçerek, Kosova ve Üsküp’ten İstanbul’a kadar uzanmaktaydı. Bundan dolayı, bu yol üzerinde bulunan Plav’da kuvvet bırakmakla Osmanlılar, yolun kendi kontrolleri altına girmesi konusunda önemli bir adım atmışlardır. 

1394 yılında I. Bayezit ise Zeta Devleti’ni geçici olarak almıştır. I. Bayezid’in bu seferi sırasında Curac esir düşmüş ve esaretten kurtulmak için Osmanlılara İşkodra, Drivast ve Boyana nehrinde bulunan Sveti Sırc’i vermek zorunda kalmıştır. Kısa bir süre sonra Osmanlılar bu şehirleri kendisine geri vermişlerdir. Podgorica ile ilgili olarak yine elimizde bir bilgi olmamakla birlikte, Zeta topraklarında yer almasından dolayı, Osmanlı’nın Zeta üzerine yaptığı bu seferin Podgorica’yı da sarsmış olduğu, belki de bu defa Osmanlıların Podgorica’ya kadar ulaştığı tahmin edilebilir.

1396 yılında ise Curac, İşkodra gölünün batısında ve kuzeyinde kalan topraklar ile Ülgün, Bar ve Budva’yı kendi yönetimi altına alarak, gölün güneyinde ve doğusunda bulunan Arnavutluk topraklarını, yani daha önce Osmanlılara vermek zorunda kaldığı ve tekrar elde ettiği şehirleri, bu kez, 1.000 duka gelir karşılığında, Venedik’e verdi. Bunun sebebi, Yukarı Zeta beylerinden Radiç Crnojeviç’le girdiği mücadelede kendisi açısından bir
rahatlama sağlamaktı.Osmanlılar, önce alıp sonra geri verdikleri toprakların komşu Venedik Devleti’ne verilmesine büyük ihtimalle karşıydılar. Bu sebeple Zeta bölgesine sık sık akınlar yapan Osmanlı kuvvetleri, ayrıca 1399 yılında Sırp topraklarından Zeta’ya seferler planlamışlar ancak bunu gerçekleştirememişlerdir.
Ankara savaşından sonra Osmanlı Devleti bir kriz dönemi yaşamıştır. Anadolu’da önemli ölçüde ve Rumeli’de bir kısım toprak kaybı Osmanlı Devleti’nin zayıflamasına yol açmıştır. Aynı zamanda Bayezid’in oğulları arasındaki tahta kavgası da Osmanlıların konumuz olan bölgelerde yapacakları fetihleri etkilemiştir. Bu dönemde Üsküp beylerinin Arnavutluk ve Karadağ topraklarına akınları mevcutsa da bunlar büyük çaplı akınlar değildir.

Osmanlıların bu bölgelere yeniden önemli akınlar yapmaya başlaması II. Murad’ın tahta geçmesiyle birlikte gerçekleşmiştir. 1430 yılında Üsküp uçbeyi İshakoğlu İsa Bey’in25 Zeta topraklarında bulunduğu ve orada mücadele ettiğine dair bilgiler mevcuttur.
Osmanlılar 1439 yılında Sırp Despotluğu’na geçici bir süre için de olsa son verdiklerinde, Zeta’ya Bratosav adında birini tayin etmişler ve Bratosav da kendisine yardımcı olarak Dobrin oğlu Ostoya’yı almıştır. Bogumil Hrabak, ticaretle meşgul olan Bratosav’ın muhtemelen Podgoricalı olduğunu düşünmektedir. Bratosav’ın Osmanlı Devleti adına Zeta’daki görevi 1441 yılına kadar sürmüştür.
Podgorica ile birlikte Yukarı Zeta Bölgesini 1441 Eylül’ünde, Bosna asillerinden Stjepan Vukçiç fethetti. 1439 yılında Bosna krallığına ve Sırp Despotluğuna karşı yürütülen fetihlerde, Stjepan Vukçiç, Osmanlı kuvvetlerine yardım ediyordu. Hatta bir ara Vukçiç, Podgorica’dan çıkıp İşkodra’da bulunan Venediklilere saldırmış ancak başaramayacağını anlayınca geri dönmüştür. 1444 yılına kadar Yukarı Zeta topraklarını elinde tutan Vukçiç, bu yıl içinde Sırp despotu Vuk Brankoviç’i ziyaret ederek kendisine Podgorica dışında Yukarı Zeta topraklarını bıraktı. Podgorica ise bir yıl sonra (1445) despotun eline geçti.

Osmanlıların, Zeta bölgesinde stratejik bir yere sahip olan Medun’u 1456 yılının başında aldıktan sonra29 Zeta bölgesine akınlar düzenlemeleri kolaylaşmıştır. Aynı zamanda Podgorica’nın yakınlarında bulunan ve Osmanlı tarafından üs haline getirilen Medun şehri sayesinde Podgorica’nın sürekli Osmanlı tehlikesi içinde bulunduğu bilinmektedir. Osmanlılar Zeta bölgesine 1457 yılında saldırmışlar ve geçici olarak Sırp despotunun Zeta’daki bütün
topraklarını almışlardır.
Osmanlılar ilk kez Podgorica’da 1466 yılında devamlı olarak bulunmaya başlamışlardır.İvan Crnojeviç, Osmanlıların 1473 yılında Podgorica ve Beleç’i yeniden onarma niyetinde olduklarını Venedik’e bildirmiştir. Venedik kayıtlarına göre, Osmanlılar 1474 yılında Podgorica Kalesi’ni hızlı bir şekilde onarmakla meşguldüler. Aynı zamanda bir Venedik kroniğinde Osmanlıların 1474 yılında Roma’nın eski şehri olan Doklea kalesinin taşlarını kullanarak onun yakınlarında bir kale yaptığı yazılmaktadır. Podgorica kroniği ve bazı Sırp kroniklerine göre ise
Sultan II. Mehmed’in paşası olan Hasan Paşa tarafından 1477 yılında Podgorica Kalesi’nin inşa edildiği yazılıdır.
Podgorica Kalesi’nin inşa edilmesiyle Osmanlılar 1476 yılında Byelopavloviç’in büyük bir kısmıyla, Aşağı ve Yukarı Moraça ve Rovci’yı fethettiler.

1477 yılında Podgorica’dan İvan Crnojeviç’in topraklarına akın düzenlediler. 1477 yılının sonu veya 1478 yılının başında Crnojeviç’e büyük bir darbe indirdiler. 1478 yılı baharında ise İvan Crnojeviç’ın merkezi konumunda olan Jablyak’ı (Žabljak) ve İşkodra’yı da almışlardır. Bu fetihlerde Podgorica’nın adı zikredilmediği için Osmanlılar, muhtemelen Podgorica’yı bu akınlarda üs olarak kullanmamış olabilirler. Ancak ertesi yıl (1479) Podgorica’daki Osmanlı kuvvetleri İvan Crnojeviç’in topraklarına saldırmışlar ve bu savaşta Crnojeviç’i yenmeyi başarmışlardır.
Podgorica, Osmanlı hâkimiyetine girdikten kısa bir zaman sonra Türkçe olarak Depedöğen adıyla zikredilmiştir. Depedöğen kelimesi sadece kale için kullanılmış olup bu isim Osmanlıların sadece ilk dönemlerinde zikredilmiş39
sonraki dönemlerde kullanılmamıştır.
Osmanlı döneminde Podgorica’nın konumu daha fazla önem kazanmıştır. Stratejik bir yere sahip olduğu için Podgorica kalesi Osmanlılar tarafından yeniden inşa edilerek daha güçlü bir konuma getirilmiştir. Osmanlılar kale yanında, kalenin içinde de birçok bina inşa etmişlerdir. Fatih Sultan Mehmed adına yaptırılan cami bu yapılardan biridir. Bu caminin görevlileri de ücretlerini kale mustahfızları gibi timar olarak almaktaydılar.

Karadağ’ın 1523 tarihli defterinde bir de zaviyeden bahsedilir: Zaviye-i Çavuş İskender. Söz konusu zaviyeye Çavuş İskender Şteke Köy’ünde bir değirmen ve bu değirmen sınırında Sitnica nehri üzerinde bulunan bir dalyanın dörtte bir hissesini vakf etmiştir.Ayrıca kale içinde askerlerin barınması için bir bina, askerî ve sivil idareciler ve onların yardımcıları için evler, cephanelik, su sarnıcı, hububat deposu gibi yapılar bulunmakta idi. Bunun yanında Moraça ve Cijevna nehirleri üzerinde de köprüler inşa edilmiştir. 
Osmanlı öncesi bir pazaryeri olarak kurulmuş olan Podgorica, Osmanlı döneminde Zeta bölgesinin en önemli şehri olmuştur. Podgorica’da bir kadı bulunmakta idi ve zaman zaman şehir İşkodra sancakbeylerinin ikinci başkenti
olma vasfına sahipti. Bir taraftan askerî öneme sahip olan Podgorica diğer taraftan zanaat ve ticaret merkezi idi.
İşkodra sancağının kurulmasıyla Podgorica bu sancağa bağlandı.
1485 yılına ait tahrir defterinde Podgorica’nın, İşkodra sancağının kazalarından biri olduğu görülmektedir.Bu kazaya Podgorica nahiyesi başta olmak üzere Jablyak (Žabljak), Petrişban, Hot, Kuç, Tuzi, Piperler nahiyelerinin bağlı olduğunu aynı defterden öğrenmekteyiz.49 Osmanlı döneminde 15. yüzyıldan itibaren 18. yüzyılın ortalarına kadar İşkodra sancağına bağlı kalan Podgorica, 1756 yılında Karadağ kazasıyla beraber Hersek sancağına bağlanmıştır.
Podgorica’nın 1835 yılına kadar Hersek sancağına bağlı kaldığı ve bu yıldan itibaren tekrar İşkodra sancağına bağlandığı bilinmektedir. 1878 yılında Berlin antlaşmasının 28. maddesine göre Podgorica ile Kolaşin, Gusinje ve Plav Avrupa devletleri tarafından tanınan Karadağ Devletine verilmiştir. Berlin Antlaşması gereğince Osmanlılar 26 Ocak 1879 yılında Podgorica’dan çekilerek Karadağlılara Podgorica’yı bırakmışlardır.

Sonuç
Podgorica şehri Ribnica ve Moraça nehirlerin birleştiği yerde kurulmuştur. Tarihte değişik devletlerin sınırları içinde yer almıştır. 1466 yılında Osmanlı Devleti’nin bir parçası olmuştur. Fatih Sultan Mehmed, Podgorica’nın
bulunduğu yerin önemini sezerek, komutanlarından Hasan Paşa’ya burada bir kale yapılması emrini vermiş ve kale 1477 yılında yapılmıştır. Burası hemen askerle istihkâm edilmiş, böylece Podgorica bir üs haline getirilmiştir. Osmanlı idaresi süresinde Podgorica, Zeta bölgesinin güvenliği için son derece önemli bir yer olmuştur. Asi Karadağlılara ve Arnavutlara karşı yapılan mücadelelerde Podgorica hep bir üs olarak kullanılmıştır. Stratejik önemi yanında Podgorica, verimli Zeta ovasında yer aldığı için ziraî ve ticarî anlamda da öneme sahipti. Bu sebeple Osmanlılar Podgorica’nın imarına da önem vermişlerdir. Diğer bütün şehirlerde olduğu gibi Podgorica’da da camiler, hanlar, hamamlar, köprüler ve benzer birçok eser yapıldı. Şehir olarak kuruluşu ve gelişimi Osmanlı idaresinde gerçekleşti. 

YORUM YAP