
Hep sözler veririz daha çok tutmayacağımız. Tutsak verdiğimiz sözleri, olacak bağ bahçe gülistan.Tutmazsak viraneler yaratacağız gönüllerde, kırılmış hayallerle, sen habersiz söz veren, bozulur güller hani yediveren, aylardan nisan, gönül bu kırılgandır insan.
Neler söz verilmiştir insana. Getiriyorsa onu ana bu dünyaya, güzel günler görsündü bebek, hem de büyüyecekti soy ağacı. Hoşgeldin bebek bu dünyaya. Kutsarlar doğuşunu ritüellerle; dilekler, dualar. Devam eder mi hayatta?
Anacığın koklamaya kıyamadığını koparıverir hoyrat bir el. Karışırsın ellere. Kapılırsın bir dolu sellere. Çarpa çarpa taşlara, tutunmak istersin kaygan bir yosuna. Kayarsın yeniden bir boşluğa. Güvenilmez her ele. Öğrenirsin tutulamaz her dal öylece. Bir kör kurşun saplanır yüreğine, kurşun adres sormaz derler ya hani, sebebi de olmaz. Hep bir avın içindesindir. Zalim bir avcı avlar seni. Ya yok eder ya yaralar yüreğini. Yara işler kabuklanır sanki zamanla ama hep altı açıktır kanamaya. Bir söz, bir cümle, bir hareket işletir yarayı yeni bir kabuklanmaya kadar. Sonra birikir kabuklar taş gibi katman katman, tonlarca olur taşıyamazsın onu.
Çok ağırdır yaşam yükü, sevda yükü gibi.
Bir fotoğrafta ararsın bir teselli. Umudun resmidir o.
Korktuğunda, özleminde, yalnızlığında onu ortak edersin mutsuzluğuna.
Anlattıkların ona da mı ağır gelir de sararır, silinir o fotoğraf. O seni görmez, sen onu görmezsin, yırtılır ucundan ucundan. Bir defter arasına koyarsın tümden yok olmaması için. Sayfalardadır anılar.
Bir bebekten nasıl oluşur, çoğalır bunca kahırlar?
Acımasız yıllar.
Gidenler
Terk edenler
Sonsuz yalnızlığında, karanlığında başlar bilinmeze özlemler.
Sınırlar daha bir muhkem olmuştur. Kapanırlar sana doğru. Artık içeri giremez ne bir dost görünümlü biri ne bir yabancı. Bitmeyen bu sancı da koyarsın eski bir pikaba o eski cızırtılı plağı. Kaçıncı kez belki son kez dinlemeye koyulursun. İstersin ki bitsin bu şarkı ile son nefes.
“Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek, ruhum hicranını yıllarca çekecek”
Şarkısı çalınıyorken cızırtılı plakta ve de eski pikapta;
Kokuları uçmuş, ne açıyor gül ne de menekşe
Suyu çekilmiş, kumu kalmış bir sahilde
Kabuğunda sıkışmış
Kalmamış mecali bir adım denize
Sessizliğinde yengeç
Sessiz, susuz, umutsuz
Gelmiyorsa aşk, yoksa bir dost çevrende, hissediyorsan kendini yalnız
Bu evrende
Kimsesize unutmak düşer, güneşi, denizi, rüzgarı
Yalnızca sana vaat edilmişse gözyaşı…
Cahide Yormaz Öz