İzmirin Şirin Boşnak Köyü Çakmaklı’da Bir Akşam » Boşnak HaberBoşnak Haber

6 Mayıs 2024 - 19:45

İzmirin Şirin Boşnak Köyü Çakmaklı’da Bir Akşam

İzmirin Şirin Boşnak Köyü Çakmaklı’da Bir Akşam
Son Güncelleme :

12 Ekim 2015 - 20:35

İzmirin Şirin Boşnak Köyü Çakmaklı’da Bir Akşam 

Hidayet KARAKUŞ

30 Ağustos Zafer Bayramı’nı siz nasıl kutladınız, bilemem ama ben heyecanla kutladım. O gün Çakmaklı’da köy çocuklarının, tatilci çocuklarının keman çalmaya başladıklarını, çello çaldıklarını, yan flüt, piyano çalmak için bir araya geldiklerini duymuştum. Bizi de çağırdılar. Gittik.

çak

1979’da Karşıyaka’ya geldiğimizde üst katlardan birinde çok güzel bir aile oturuyordu. Pek görüşmesek de temiz insan oldukları her davranışlarından yansıyordu. Baba, anısı güzel Mehmet Öğüt, Devlet Senfoni Orkestrası’nda obua çalıyordu. Onu, elinde çalgı kutusuyla giderken ya da gelirken görüyorduk. Güler yüzlü, beyefendi bir insandı. Anne Ülker Hanım, ev kadınıydı. Küçük oğulları Barış’ı büyütmeye çalışıyor, onun büyüğü Gündüz’ü okula uğurluyordu her sabah. Büyük oğulları Aydın’ın askeri lisede okuduğunu biliyor, tatillerde üniformasıyla sılaya dönerken görüyorduk. Komşularımız Öğütler, ailece müzisyen oldular sonunda. Aydın askeri liseyi bitirdikten sonra konservatuvarın yükseğine gitti. Lisede de zaten ordu adına konservatuvarda okuyordu. Aydın, piyano çalıyor; senfoni orkestrasında. Gündüz, keman sanatçısı oldu, şimdi devlet Senfoni Orkestrası’nda çalıyor. Dahası Gündüz Öğüt, bilim kurgu romanlar, öyküler yazarak kendini kanıtlayan bir yazar oldu. Barış da keman sanatçısı oldu ağabeyi gibi. Şimdi Antalya Opera ve Bale Orkestrası’nda sanatçı.

 

Bu ailenin komşumuz oldukları yıllarda Çakmaklı’da kendilerine küçük bir yazlık yaptıklarını duymuştuk. İşte bizi Çakmaklı’ya çağıran bu sanatçı ailenin en büyüğü Aydın Öğüt oldu. Çakmaklı’ya gittiğimizde bizi futbol sahasına yönlendirdiler. Yemyeşil bir sahanın kıyısına yapılan bir köy için düşünülemeyecek denli güzel bir kültür evi ile en az 1500-2000 kişilik bir stadyumla karşılaştık. O zaman eski komşumuz Ülker Hanım bizi gördü. Yer gösterdiler. Oturduk ama hâlâ şaşkındık. Peki bu düzenlemenin mimarları kimlerdi? Biri Aydın Öğüt, öteki onların kurslarını parasal yönden destekleyen Hakan Erşen’di. Bu futbol sahasını, stadyumu, kültür eviyle muhtarlık binasını yapan da Hakan Erşen’di. Aydın Öğüt, sanatçı duyarlığıyla, aydın olmanın sorumluluğuyla insanın iyiye, güzele, doğruya değişiminin sanatla, kültürle olacağına inanmış özveriyle köy çocuklarına müzik kursları vermeye başlamış. Kardeşi Gündüz Öğüt de desteğini esirgememiş. Zaten birbirine çok bağlı bir aile Öğütler. Biraz sonra en küçüğü dört beş yaşlarındaki çocuklarla yetişkin gençlerin ellerinde çalgılarla heyecanlı gidiş gelişleri… Kimi üç hafta önce başlamış keman çalmaya, kimi çello çalıyor genç kızların, kimi flüt… Öğretmenleri gönüllü dersler veriyorlar çocuklara. Aydın Öğüt’ten başka eşi Canan Öğüt, kızı Elvan Öğüt, Zülal Günan Erşen, Pınar Özdüzgören, Gündüz Öğüt, Erdoğan Erken, Sabahattin Karakul, Seyhan Minel Özerdinç… Öğretmenler, öğrenciler el ele, sevinç içinde…

 

Buradaki yapıların, konserin destekçisi Hakan Erşen’in Galatasaray Lisesi’ni bitirdiğini öğrendim. Zaten gecenin açılış konuşmasını yaparken öylesine doğru şeyler söyledi, öylesine gerçekçiydi; etkinlik sonrası tanıştık. Hakan Erşen, kısaca yaptıkları kültür evinin yalnızca yazları değil kışın da dolup taşması için köylülere çağrıda bulundu. Sanatın, kültürün insan yaşamını nasıl etkilediğini, insanı nasıl değiştirdiğinin bilincindeydi Hakan Erşen. Aydın Öğüt’le de yıllar sonra karşılaştık konser öncesinde. Yanında karısı Canan, güzel kızı konservatuvar öğrencisi Elvan’la geldi. Gündüz’le en Hakan Erşen, kısaca yaptıkları kültür evinin yalnızca yazları değil kışın da dolup taşması için köylülere çağrıda bulundu. Sanatın, kültürün insan yaşamını nasıl etkilediğini, insanı nasıl değiştirdiğinin bilincindeydi Hakan Erşen. Aydın Öğüt’le de yıllar sonra karşılaştık konser öncesinde. Yanında karısı Canan, güzel kızı konservatuvar öğrencisi Elvan’la geldi. Gündüz’le en son TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’nda görüşmüş, kitabını imzalatmıştım.

Sanatı, aydınlanma kültürünü topluma kazandıramazsak ilkelin ilkeli bir topluma doğru geriye evrileceğimizi belirtmek için. İnsanın tüm insan olması ancak sanatla olanaklı. Kişi kendini aşamadıkça saldırgan, ilkel güdülerinin tutsağı olur. Kişiliğinin küçük dar sınırlarında tükenir gider insan Kendini aşmanın yolu da sanattan geçer. Çakmaklı’da köy çocuklarına çağcıl çalgıları, çok sesli müziğin değerlerini, araçlarını öğretmek için çırpınan Öğüt ailesiyle özellikle Aydın Öğüt’le Hakan Erşen’in çabalarına saygı duymaz mısınız? Aydın olmak bu değil midir? Köylüler kadın erkek bin beş yüz iki bin kişi çocuklarını izlerken sevinçli, gururlu, mutluydular. Halk bunu istiyor, diye diye sanatı yozlaştıran kafaların bu gece Çakmaklı köylülerinin heyecanını görmelerini isterdim. Sanat süreklilik ister. Son derece disiplinli bir çalışma, özveri gerektirir. Bu çabaların sonucu hiç kimsenin ulaşamayacağı bir doyumdur. Bu doyumdur işte kişinin kendini aşmasına merdiven olur. Çakmaklı’da bir ışık yakılmış durumda. Bu ışık sönmemeli. Belediyeler, omuz vermeli bu aydınlık savaşımına

YORUM YAP