Bosna Savaşı İle ilgili Tarihe Geçmiş Sözler ! » Boşnak HaberBoşnak Haber

17 Mayıs 2024 - 00:14

Bosna Savaşı İle ilgili Tarihe Geçmiş Sözler !

Bosna Savaşı İle ilgili Tarihe Geçmiş Sözler !
Son Güncelleme :

19 Kasım 2017 - 17:04

“Hiçbir salgın, savaş sonrası Avrupa’nın görünümünü, Sırbistan’ın Bosna’ya yönelik saldırısı kadar bozmamıştır. Belki bir gün yatırımlarla şehirler, binalar ve diğer yapılar yeniden yapılandırılacak. Ancak, ölüleri hiçbir şey geri getiremeyecek, halkın ıstırabını hiçbir şey silemeyecek.”

Roy Gutman  Gazeteci

“1991-1995 yılları arasında işlenen korkunç suçlar hakkındaki tam gerçekler artık gizlenemez. Nazilerin Yahudilere uyguladıkları soykırımdan tam 50 yıl sonra; milliyetçiliğe, ırksal ile dinsel nefrete ve etnik açıdan temizlenmiş devletlerin oluşturulmasını hedefleyen saplantısal arzuya dayanan, Nazi ideolojisine benzeyen başka bir ideolojinin sonucu olarak, Avrupa topraklarında yeni bir soykırımın gerçekleşmiş olması hâlâ inanılır gibi değildir.”

Manfred Novak Avusturyalı Hukuk Adamı

 

“Bosna’daki savaş süresince BM Güvenlik Konseyi Bosna halkına karşı işlenen insanlık suçlarını “etnik temizlik” olarak niteledi. Bu, Konsey’i Soykırım Sözleşmesi uyarınca harekete geçmek zorunda bırakmayan bir tanımdı. Soykırım terimi kullanılmış olsa idi, Konsey bu sözleşmeye göre tepki göstermek mecburiyetinde olacaktı. Oysa, Sırbistan rejiminin ve Bosna-Hersek’te onun adına hareket edenlerin amacının soykırım olduğu feci bir şekilde belli idi.”

Diego E. Arria  Venezuela Eski BM Büyükelçisi

 

“1995’te imzalanan Dayton Barış Antlaşması’ndan günümüze kadar, mezarlardan 21 bin üzerinde kişiye ait kalıntılar çıkartılmıştır. Ceset yerine kalıntı kelimesini bilerek kullanıyorum, çünkü mezarlardan toplam kaç kişinin cesedini çıkardığımızı aramızdan kimse bilmiyor. Bunun sebebi, Priyedor ve Srebrenicalı kurbanların cesetlerinin tek parça olarak bir mezardan çıkmıyor olmasıdır. Srebrenitsalı bir insanın cesedinin değişik kısımlarını, aralarındaki mesafenin 30 kilometre olduğu dört faklı toplu mezarda buluyoruz.” Slobodan Miloşeviç, Radovan Karaciç ve Ratko Mladiç gibi savaş suçluları, diğerleri arasında, kurbanlarını bir kez öldürdükten sonra cinayet yerlerine geri dönen, birkaç bin kurbanın gömülü olduğu mezarlara tarak makineleri ve buldozerlerle girip cesetleri çıkaran, ardından bu cesetleri kamyonlara yükleyip ikincil mezarlar ve diğer yerlere nakleden kişiler olarak tarihe geçecektir.

Amor Mašović  Bosna Hersek Federasyonu Kayıp Kişileri Araştırma Komisyonu Bşk.

 

“Yaptığımız bir araştırma neticesinde, Bosna’daki esir kamplarında, daha önce dünyada sürdürülen savaşlarda uygulanmayan 80 yeni işkence türünü tespit ettik.”

Murat Tahirović  Esir Kamplarında Kalanlar Birliği Bşk.

 

“Çetnikler bize tecavüz ederken, “seni Türk kadını, artık Türk çocuklarını değil, Çetnikleri doğuracaksın” diyorlardı. Kız çocukları ve diğer bayanlar ailelerinden zorla alınıp, özel seçilmiş yerlere götürülüyordu. Orada tecavüz edildiler, işkenceye uğradılar ve en sonda öldürüldüler. Birçoğumuz hayatta kalmayı başardık. Her kente aynı senaryonun gerçekleşmesi için Sırplara özel emir verilmişti.”

Bakira Hasečić Savaş Kurbanı Kadınlar Derneği Bşk.

 

“Bosna-Hersek’te yaşananlar hakkında 15 yıldan beri bilgi ve dokümanları biriktiriyor olmamdan hareketle, Sırp heyetinin temel stratejisinin; mümkün olduğunca fazla gizlemek, Sırbistan’ın Srebrenica’daki ve Bosna-Hersek’in diğer kısımlarındaki aktif katılımını aydınlatabilecek veya ışık tutabilecek olan doküman, olgu ve delillerin ortadan kaldırılması olduğundan eminim.”

Nataša Kandić  İnsancıl Hukuk Vakfı Başkanı, Belgrad

 

Auschwitz insan toplama kampı hakkında şu sözler söylenmiştir: “Auschwitz’i inkar eden, aynısını tekrar etmeye hazır insandır. Benzer şekilde Srebrenica soykırımını inkâr eden, ikinci bir Srebrenica’yı gerçekleştirmeye hazır olan insandır.

Erhan Türbedar ASAM Balkanlar Uzmanı

 

“Ya bizi koruyunuz, ya da kendimizi savunmamıza izin veriniz. Her ikisini de bizden esirgeme hakkınız yoktur.”

Rahmetli Alija İzetbegoviç Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı

 

“Batı bir taraftan Boşnakları korumak ve soykırımı cezalandırmak için müdahale etmeyi reddetmiş, diğer bir müdahalesiyle ise soykırım kurbanlarının kendilerini korumalarını engellemiştir. … Bosna’ya silah ambargosunun uygulanmasıyla Batı sadece soykırımın sağır şahidi olarak kalmamış, aynı zamanda söz konusu soykırımın gerçekleşmesine katkı sağlamıştır.”

Tan Sri Ghazali Shafie Devlet Adamı Malezya

 

“Bosna-Hersek’te büyük bir insanlık dramı cereyan etmiş ve uygarlık, maalesef, buna seyirci kalmıştır.”

Süleyman Demirel  TC 9.Cumhurbaşkanı

 

“Bosna-Hersek’te 4 yıl boyunca savaşın yaşanmasına izin vermiş olmasıyla Batı’nın korkunç bir günah işlediğine inanıyorum. Tarih, Leningrad’ın kuşatmasından bile uzun sürmüş ve kayıtlara en uzun kuşatma Tarihi olarak geçen “Saraybosna kuşatmasından” dolayı Batı’yı yargılayacağı zaman, sonucu haklı bir şekilde çok sert olacaktır. Çünkü sadece oturuldu ve hiçbir şey yapılmadı. Bizim Bosna’da ahlaki sorumluluğumuz vardır.”

Paddy Ashdown  Bosna-Hersek’in Eski Yüksek Temsilcisi

 

“Boşnaklar, dünya kaybedeceklerini düşündüğü bir anda, saldırıya karşı koyabilmiştir. Dünya Boşnakların diz çökmesini istedi. Ancak, onlar kararlı bir şekilde buna ‘Hayır!’ dedi.”

Bernard Henry Levy  Fransız filozof

 

“Pasif tutumlarına meşruluk sağlamak için, BM kurumları, değişik Avrupa kurumları ve Avrupa’daki hükümet sözcüleri 1992-1995 arası dönemde “iç savaş” tabirini kullanmakla, Bosna-Hersek’e yönelik Sırp saldırısını başarılı bir şekilde gizlemişlerdir.”

Tilman Zülch Uluslararası Mağdur Halkları ve Azınlıkları Koruma Organizasyonu Bşk.

 

“Uluslararası toplum Srebrenica’da bir katliamın hazırlanmakta olduğunu biliyordu. … Ancak, onlar bunu engellemek için hiçbir şey yapmadı.”

Carla Del Ponte Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi Eski Başsavcısı,

 

“Binlerce masum insan, Sırpların kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri topraklardan Boşnak ve Hırvatların kovulmasına dayanan örgütlenmiş bir çabanın kurbanıydı.”

Biljana Plavšić Sırp Cumhuriyeti Eski Cumhurbaşkanı

 

“Savaşın başlamasıyla birlikte her hareket eden canlıya ateş etmek için emir almıştık ve Sırp keskin nişancıları sivillere de ateş etmiştir.”

Kimliği gizli tutulan bir Sırp askeri

 

“Üç çocuğumu ve eşimi öldürenlere günümüzde bile rastlıyorum. Ancak, onları tutuklayan yok.”

Saliha Šaćirović, 24 Ekim 2006

 

“11 Temmuz 1995 günü, bir büyük Sırp bayramının arifesinde Sırp Srebrenica’sındayız ve bu kenti Sırp milletine hediye ediyoruz. Nihayet, zorba Türklere karşı ayaklanmamızdan sonra, bu topraklarda Türklerden intikam almamızın zamanı geldi”.

 Ratko Mladiç  Bosna Savaş Suçlusu Sırp Kasap 

 

“Bosna’da kurşuna dizme ve Boşnaklar üzerinde işlenen diğer kitlesel cinayetlerin temel özelliği, tanrının her olaydan en az bir kişinin hayatta kalmasını sağlamış olmasıdır. Böylece, her zaman tanıklık edebilecek biri bulunduğu için, gerçekler gizlenemedi.”

Almasa Haciç  Gazeteci

 

“Boşnaklar savaştan önce Bosna-Hersek topraklarının her yerinde yaşıyordu. Sırplar ve Hırvatlar ise gruplar şeklinde ülkenin belli bölgelerinde bulunuyordu. Yani sadece Boşnaklar Bosna-Hersek’in genelinde yayılmış vaziyetteydi. Bugün ise Boşnaklar ülke topraklarının sadece yüzde 24’üne karşılık gelen bölgede yaşıyor. Görüldüğü gibi, Boşnaklar Bosna-Hersek topraklarının üçte ikisinden tamamen etnik açıdan temizlendi.”

Senad Hacifeyzoviç Gazeteci

 

“Bütün bu toplu mezarlarda yatanların yüzde 99’unun Boşnak olduğu söylenebilir… Toplu mezarların en yaşlı kurbanı, Nevesinye yakınlarındaki Klyuna köyünde bulunan 101 yaşında bir kör nineydi. Şimdiye kadar bulunan en genç kurban ise, 29 günlük bir bebek.”

Amor Maşoviç Bosna ve Hersek Federasyonu Kayıp Kişileri Araştırma Komisyonu Bşk

 

“Çetnikler bize tecavüz ederken, “seni Türk kadını, artık Türk çocuklarını değil, Çetnikleri doğuracaksın” diyorlardı. … Kız çocukları ve diğer bayanlar ailelerinden zorla alınıp, özel seçilmiş yerlere götürülüyordu. Orada tecavüz edildiler, işkenceye uğradılar ve en sonda öldürüldüler. Birçoğumuz hayatta kalmayı başardık. Her kente aynı senaryonun gerçekleşmesi için Sırplara özel emir verildi.”

Bakira Haseçiç,  Savaş Kurbanı Kadınlar Derneği Bşk.

 

“Potoçari’ye gittiğimde, Sırp çetniklerle Hollandalı askerleri ayırt etmek zordu. Çünkü çetnikler Hollanda askerlerine ait kıyafetleri giymişti. Hollandalı askerler sadece “kör gözlemcilerdi”, dahası Boşnakları kurtarma konusunda önlem almadıkları için, aynı zamanda suç ortağıydı.”

Hayra Çatiç “Srebrenicalı Anneler” Derneği Tuzla Şubesi Bşk.

 

“Srebrenica’da yaşananları bir soykırım olarak niteledim. Çünkü, o sırada olayı saklı tutan dünya kamuoyunun gözleri önünde, sırf Boşnak oldukları için, aralarında arkadaşlarımın ve komşularımın da bulunduğu 10 bin üzerinde Boşnakın öldürülmesi, soykırımdan başka bir şey olamaz.”

Desnica Radivoyeviç, Srebrenica Belediyesi Sırp Asıllı Eski Meclis Bşk.

 

“Eldeki delillere, daha doğrusu tanıklıklara göre, Amerikalı diplomat Richard Holbrooke, medyaya hiç çıkmaması koşuluyla, Radovan Karaciç’e, hiçbir zaman yakalanmayacağı ve eski Yugoslavya Üzerine Uluslararası Ceza Mahkemesine teslim edilmeyeceği yönünde söz verdi.”

Şeki Radonçiç  Araştırmacı-Yazar

 

“Boşnaklara yönelik soykırıma katılmış olan binlerce kişi daha serbest. Onlar hakkında en az konuşuluyor. Srebrenica ile ilgili bir komisyonun tespitine göre, Boşnakları öldürenlerden 890 üzerinde kişi değişik kamu kurumlarında çalışmaya devam ediyor ve kimse onların hakkında bir şey demiyor.”

Hatica Mehmedoviç, “Srebrenicalı Anneler” Derneği Srebrenica Şubesi Bşk.

 

“Boşnakları katledenler Zvornik, Belgrad gibi kentlerde serbest geziyor. Biz onların adlarını biliyoruz. Ben bir gazeteci olarak savaş suçlularının adlarını yayınlıyorum. Ancak onları kimse tutuklamak istemiyor.”

Almasa Haciç  Gazeteci

 

“Her anne gibi çocuğunun evlenmesine, mutlu bir geleceğe sahip olmasına sevineceğime, ben çocuğumun kemiklerinin bir gün bulunmasına ve mezar yerinin belli olmasına seviniyorum.”

Fadila Efendiç  Kocası ve oğlu katledilen bir Srebrenicalı anne

 

“Bosna’da işlenen suçlarda, Sırbistan ve Karadağ’ın rollerinin ne olduğunun belgelenmesi sürecinde bir araştırmacı olarak baştan beri vardım. Bu çerçevede, Sırbistan ile Karadağ’ın, Boşnaklar üzerinde işlenen soykırıma ve diğer suçlara katılmış olduklarını tereddütsüz bir şekilde gösteren çok sayıda önemli belgenin, Bosna devletinin elinde bulunduğunu söyleyebilirim.”

Smail Çekiç İnsanlığa Karşı Suçları ve Uluslararası Hukuku Araştırma Enstitüsü Bşk.

 

“Radovan Karaciç’in kendi politikaları yoktu, çünkü ondaki politikalar Belgrad’ın politikalarıydı, Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviç’in politikalarıydı.”

Fikret Muslimoviç  Emekli General- Bosna-Hersek Ordusu

 

Tarih 1 Haziran 1992’ydi. Birkaç gün boyunca köy etrafında bulunan ormanda gizlendik. Ardından, yerel polisler ve Sırp köylerinden tanıdıklarımız; çocuklarının bizim çocuklarla oyun oynadığı bu Sırp komşularımız, bize ormandan çıkın çağrısında bulundu. Bize söylenen, güvenli Tuzla kentine gönderilmemiz için, hepimizin Biyeli Potok köyünde toplanmamız gerektiğiydi. Başımıza kötü bir şey gelmeyeceğine dair garantiler verildi. Onlara inandık. Aramızda birkaç bin kadın, çocuk, ihtiyar ve yetişkin vardı. Ormandan çıktığımızda, erkek ve kadınları birbirinden ayırmaya, ardından erkekleri, hâlihazırda bekleyen otobüs ve kamyonlara doldurmaya başladılar. Önce eşim Mustafa’yı götürdüler. Ardından da çocuklarım Muriz, Beriz, İdriz,, Feriz, Ramo ve Fahruddin’i götürdüler. Ben kenarda duruyor, ağlıyor ve titriyordum. Bir anda, çocuklarımı yükledikleri kamyona doğru koştum. Onları bir daha hiçbir zaman göremeyeceğimi düşünerek, Sırp subayını, bari bir çocuğumu bırakması için yalvarmak istedim. Sonra aniden durdum. Sırp subay bana hangi çocuğumu istediğimi sorarsa ne diyeceğim? Ona şu çocuğumu bırak, diğerleri gitsin nasıl diyebilirim. Çocuklarım bana “anne onu bizden daha mı çok seviyorsun?” sorusunu sormaz mı? O yüzden yapamadım. Ağlıyor ve karar veremiyordum. Çocuklarımı elleri kafalarının üzerindeyken kamyona bindirdikleri sırada öylesine donup kaldım. Onları götürdüler ve artık kendilerini hiç göremedim. Şu anda, ailemin ve soyumun tek erkeği olan 16 yaşındaki torunumla yaşıyorum.

Naziya Begaroviç

 

Tarih 5 Haziran 1992’ydi. Gazeteci olarak, Zvornik’in yakınlarındaki Mecaca köyünde bulunuyordum. Sırpların kontrol ettiği bölgedeki bir köy okulunda yaklaşık 1 ay boyunca esir olarak tutulan bir siviller grubu o gün öğleden önce Mecaca’ya gelmişti. Bu insanlar, Sırp bekçilerin dikkatsizliği sayesinde esir kampından kurtulmayı başarmıştı. Şöyle ki, civardaki Müslüman köylerin birkaç sakini esir kampına gizlice yanaşarak, aralarında kadın, ihtiyar ve çocukların da bulunduğu, yaklaşık 400 kişilik bu grubun serbest kalmasını sağladı.

Mececa’ya gelenlerin çoğunluğu genellikle konuşmak istemiyordu, özellikle de gazetecilerle. Bir anda, orta yaşlarında bir erkek yanıma geldi ve benimle tek başına konuşma ricasında bulundu. Önce sustu, ardından, ne istediğini söyleyeceğine ağlamaya başladı. Ağlayarak “hanımefendi, içinizde biraz merhamet varsa, kızımı alıp Tuzla’daki bir jinekoloğun yanına muayeneye götürünüz.” dedi ve kızının ismini zor söyleyebildi. Babasının gözleri önünde ırzına geçilen bu kız ise utancından babasının önüne çıkamıyor ve bu yüzden esir kampından çıkınca, babasından ayrı bir evde duruyordu. Kız 15 yaşındaydı. Irzına kimin geçtiğini sorduğumda, kız, komşu Sırp köyünden 3 kişinin adını saydı. Bunlardan birisi, babasının çalışma arkadaşıydı. Bu üç kişi, diğer yedi kişiyle birlikte, neredeyse her gece geliyor, kıza ve diğer dört kız arkadaşına gece boyunca birkaç sefer tecavüz ediyorlardı. Kız, ırzına geçildiği odada, babasını getirdiklerinde ve başına gelenleri babasına zorla izlettirdiklerinde en zor anlar yaşadığı söyledi.

Bu kız çocuğunun ırzına geçildiği esir kampında, onun edindiği bilgilere göre,100 üzerinde evli kadının ve genç bayanın daha ırzına geçilmişti. Bunlardan birini tecavüz esnasında boğarak öldürdüler. Esir kampının kurtarıcıları kampa ulaştıklarında ise, yerde çırılçıplak yatan 12 yaşındaki bir kız çocuğunu ölü bulmuşlardı.

Babasının jinekologa götürmem için rica ettiği kız, son savaşta Bosna Hersek’te ırzına geçilen 20 bin üzerinde Boşnak kadın ve kız çocuklarından yalnız birisidir. Ayrıca bu kız, diğer dört arkadaşıyla birlikte kendi korkunç hayat trajedilerini savaş suçu araştırmacılarına anlatma gücü toplayabilmiştir. Ne var ki, aynı esir kampında tecavüze uğrayan diğer, özellikle evli kadınlar, yaşadıkları patriarkal ortamda işaretlenebilecekleri endişesiyle uğradıkları tecavüz işkencesi hakkındaki gerçekleri hiçbir zaman anlatmadılar.

Almasa Haciç  Gazeteci

 

Çok büyük bir kalabalıktı. Hava çok sıcaktı ve su yoktu. Çocuklu bir kadın, içinde iki günden beri bulunduğumuz BM üssünün yaklaşık 500 m uzağındaki çeşmeden bir şişe su getirmesi için oğlum Muyo’ya rica etti. Çeşme, ona “beyaz ev” olarak hitap ettiğimiz, bir zamanlar otobüs şoförlüğü yapan Mehan isimli şahsın mülkiyetinde olan bir evin avlusundaydı. Oğlum su almaya gitti. Yaklaşık 1 saat bekledim ve oğlum dönmeyince onu aramaya gittim. Su almak üzere Beyaz Eve giden, adeta çılgına dönmüş bir kadın bana yolda rastlayarak Sırp askerlerinin oğlumu bıçakla kestiğini gördüğünü söyledi. Buna inanmak istemedim, koştum ve o evin önüne geldiğimde, avluda kanlar içinde yatan oğlumu gördüm. Kafasından tuttum, kafa ise bedenden ayrılıp elimde kaldı. Koşuyor ve elimde oğlumun hala sıcak olan kafasını tutuyordum.

Kafasının altındaki damarlar kımıldıyor, gözleri ise açık sanki bana bakıyordu. O sırada evden elinde kanlı bir bıçak bulunan bir adam çıktı. Adamın üzerindeki deri kasap önlüğü ise tamamen kanlar içindeydi. Ona oğlumu neden kestiklerini sordum. O ise elimdeki başı hemen atmamı, aksi takdirde beni de keseceğini söyledi. Allahın adına yemin ediyorum ki, adamın çıktığı kapıya baktığımda içerde bir yığın kesilmiş insan kafası daha gördüm. Bundan sonra nelerin olduğu bilmiyorum, çünkü bayılmıştım. Kendime geldiğimde, her tarafım ıslaktı, her halde üzerime su dökmüşlerdi. Olduğum yerde birkaç saat boyunca hareketsiz kaldım. Akşama doğru, diğer insanların da bulunduğu BM üssüne doğru hareket ettiğimde, Beyaz Ev’in arkasında, yüzleri toprağa doğru çevrili olan ve enselerinden kesilmiş 8 erkeği gördüm. O sırada insanların gözlerinden de kan akabildiğine ilk defa şahit oldum.

Ramiza Aysiç

YORUM YAP