Trulya Köyü ve Boşnakları » Boşnak HaberBoşnak Haber

29 Nisan 2024 - 14:35

Trulya Köyü ve Boşnakları

Trulya Köyü ve Boşnakları
Son Güncelleme :

29 Mart 2017 - 3:19

TRULYA ( HAMDİBEY KÖY ) BOŞNAKLARI


Trulya:güzel kız anlamındadır. Günümüzdeki ismi Hamdibey Köyüdür. Kırklareli’ne 79 ,Demirköy’e 5 km mesafede bir köydür.Köy 115 hanedir.115 hanelik köyde, 7 ev, 2 çeşme, köy muhtarlık binası, taş duvar ve bahçe çit düzenlemesi, 3 bin metrekare granit yol ve meydan taş döşemesi ve peyzaj çalışmaları gerçekleştirilmiş modern bir köy vardır.
2022 yılı nufusu 328’dir.Köyün eski adı 1877 yılı kayıtlarında Yunanca kökenli Trulia, 1928 yılı kayıtlarında ise Turulya olarak geçmektedir. Bu dönemde dini, sosyal ve ekonomik açıdan çok önemli bir merkez olduğu şüphe götürmez olan Trulya’nın 1000 civarında haneye ev sahipliği yapmış olabileceği düşünülüyor. Bu hane halkı düşünüldüğünde küçükçe bir kasabanın nüfusuna denk düşüyor. Geçimlerini ormancılık ve hayvancılık ile sağlıyor. Tarih ve gelenekleri oldukça ilginç. Özellikle Yunanistan ve Bulgaristan’dan çok ziyaret var. Yabancı ülkelerden de turlar düzenleniyor, Rumlardan kalma tarihi de çok eskiye dayanan bir köy. Mübadele dönemi yaşlılarının günümüze aktardıkları ve bir kısım kalıntılarına yüzey araştırmalarıyla rastlanabilen bilgiler ışığında; Trulya’da o dönemde bir kilise, iki manastır, iki su değirmeni bulunduğunu anlıyoruz. Günümüze ancak küçük bir kısmı ulaşabilmiş iki katlı taş ve ahşapın birlikte kullanıldığı evlerin mimarisi ise bize yörenin sosyal ve ekonomik gelişmişliği hakkında ipuçları veriyor. Evlerin alt katları ticarethane, çeşitli meslek kollarının işlerini yürütebilecekleri esnaf dükkanları, ticari değeri olan ürünleri muhafaza etmeye yarayan depo yapıları olarak kullanılmış. Hamdibey Köyü hakkında bilebildiklerimiz ise 19.yy’dan 1924 Büyük Mübadele’sine değin burada çoğunluğu Rum ve bir kısım da Bulgar nüfusun görkemli bir yerleşime imza attıkları yönünde.
Köyün geçim kaynakları ormancılık ve hayvancılıktır. Köyde Rumlar’dan kalan evler hala durmaktadır

Köye gelenlerin en çok dikkatini çeken şeylerden birisi geçtiğimiz yıllarda yazılı ve görsel basına da malzeme olan, eski Rum evlerinin duvarlarındaki yazılar oluyor. Özellikle köyü ziyaret eden Yunanlı mübadillerin torunları gülümseyerek okumuşlar duvardaki yazıları. Yunanlılar’ın gülümseten bir geleneğinin izdüşümleri zamanın ötesinden tüm gelenleri bir parça burarken, bir parça da gülümsetmeye yetivermiş.Trulya esnafı işyerlerinin dış cephe duvarlarını muhasebe defteri gibi kullanarak, köyde yaşayanlara nükteli bir şekilde harcını borcunu anımsatmak yolunu seçmiş. Bu yazıların bir kısmı günümüze kadar ulaşmış durumda. Neler yok ki içlerinde ?
Bakkal Mihalis Efendi’nin duvarı gelenlere zamanın ötesinden sesleniyor :
“Niko canın çıkmasın, süt yine eksik.”“Vasiliki bir çeki un aldı, çeyreğini ödedi.”“Marika dört kilo pirzola aldı ama parasını getirmedi.”“Mihalis’in evi, Bay Nikola İ. Yannaku usta sayesinde, Pazar günü 29 Haziran 1891’de tamam oldu”.
Çoğunluğu Boşnak göçmenlerden yöre insanının “Küçük Paris” diye övdüğüHamdibey’in ikinci defa çökercesine sendelemesi, Rumeli insanının boynuna muska gibi asılmış, nereye gitseler peşlerini bırakmayan kem talihleri “göç” sebebiyle olur. 80’li yılların sonundan itibaren Çerkezköy-Çorlu-Lüleburgaz gibi Trakya’nın iç kesimlerinde mantar gibi biten organize sanayi bölgeleri gençlere topraklarını bir daha bırakıp gelmelerini fısıldar. Neredeyse bir-iki kuşak Trakya’nın bu bölgesine ve dahi İstanbul’a akmaya başlar. Köy nisbeten orta yaş ve üzerindekilere kalacaktır. olabileceği çok aşikar olan Hamdibey Köyü’nün mübadele turizminin bir parçası olmaması düşünülebilir mi ? Tüm bu hayalleri gerçeğe dönüştürebilmenin ve yeni bir kırsal kalkınma modelini geçim sıkıntısı yaşayan köylüye sunmanın gayetindeki Hamdibey’de bu konudaki çalışmalar ivme kazanmış vaziyette. Yörede sayıları çok azalan Rum evlerinin aslına olabildiğince yakın restorasyonu, turim adına farkındalık yaratacak düzenlemeler yapılabilinmesi için üniversitelerin ilgili bölümlerinden yardımlar alınmaya başlandığı haberleri peşpeşe geliyor. İleriki senelerde Hamdibey üzerindeki ölü toprağından silkelenmiş, tazelenmiş bir çehreyle karşımıza çıkacak görünüyor.

BOŞNAKLARIN KÖYE YERLEŞMESİ
1924 tarihinde Türkiye-Yunanistan mübadele antlaşması sonrası Rumlar köyü terk eder.1924 yılında ilk olarak Arnavutluk Rakka kasabası civarından 8-10 aile bu yöreye yerleştirilmiş. Nazif KARAÇAM’ın derlediği bilgiler ışığında bu ilk yerleşenleri köyün de ilk muhtarı olan Rızvan Yabaş ve akrabaları olduğunu; ertesi sene ise ( 1925 ) Sırbistan Sancak bölgesi Senica kasabasının Kladnica köyünden Türkiye’ye göç eden İbroviçler, Praşeviçler, Şabanoviçler, Kurtoviçler, Suliçler, Tariçler, Hamziçler, Lumiçler, Topiçler ve diğerleri yine Senica kasabasının Duga Polyanın’dan Vruycaninler, Kiçaralar ve Zitniçe köyünden Bogutçaninler’in iskan edildiği bilgisine ulaşıyoruz.Böylece köy 200 haneye ulaşır.
Günümüzde ise ;
Kurtovicler,Kurtanovicler,Praşevicler,İbrovicler,Suljiçler,Zukanoviçler,ŞabanoviÇler,Kiçarala r,Prenkoviçler,Prastevaçlar ,Boguçanin ve Çustevaçlar yasamaktadir
“Buraya gelme hikayesinde ise yaşlılarımıza nereye yerleşmek istedikleri sorulur..Burayı görüp beğeniyorlar ( Muhtar Turan Üstünel )” Aynı yıl Romanya Tutrakan Kasabasından Süleyman Çotuk ve ailesi ardından Bulgaristan’dan İbrahim Delioğlu ailesi yöreye yerleştirilerek köyün bugünkü demografik yapısı tamamlanmış olur. Böylece Trulyanın hane sayısı yaklaşık 200 haneye ulaşır. Bu yeni sakinler başta ormancılık,odun kömürü, tarım, hayvancılık ile geçimini temin eder. Yetiştirilen her ürün organiktir.Çünkü köyün toprağı ilaçlanan toprak değil,doğaldır.1960’lı yıllarda Türkiyede’ki sanayi gelişimi,ekonomik nedenler, eğitim ve sağlık ihtiyaçları bölgede karşılanamamasından ötürü halkının yarısı başta istanbul olmak üzere, Kırklareli, Lüleburgaz, Çorlu ve Çerkezköye göç eder. 60’ların sonuna doğru çevredeki diğer köylerin olduğu gibi Trulya’nında ismi Hamdibey olarak değiştirilir.
KÖYDE BOŞNAK ADET VE GELENEKLERİ
.Köyde Boşnak böreği ve Biryan meşhurdur.
Tüm Trakyada olduğu gibi Trulyada da adet ve gelenekler benzerlik taşır.Göç ettikleri veya yerleştikleri yerlerde eskiden evlilik törenlerinde davul, def, darbuka, bidon, akordeon, armonika,zurna, klarnet, gayda, çiftlikaval “svirede” ve gusle çalınırdı.Çalgıcılar Boşnak ve Çingene idi, kına gecelerinin ev içinde, düğünlerin ise sokak, evlerin avluları veya evlerin içinde yapılırdı. Günümüzde ise def, daire, darbuka, (klavye, bateri ve vokalden oluşan) orkestra, klavye, akordeon/armonika/musikalar yine Boşnak ve Romanlar tarafından çalınır.Eskiden kullanılan çalgılardan sadece akordeon varken , bunun yanısıra bateri, klavye, elektro bağlama Boşnak ve Trakyalı müzisyenlerce icra edilirdi.Düğün ve kına geceleri için okul bahçesi gibi açık mekanların tercih edilir yeni bestelenmiş halk müziği ve kololar dışındaki repertuarın büyük bir kısmını, genellikle Trakya bölgesinden Türk halk müziği ve arabesk parçalarının oluşturur. Varlıklı ailelerin, geleneğin daha çok yaşadığı düşünüldüğü İstanbul’dan müzisyen çağırırlar.
Kına geceleri ise eskiden sadece kadınlar arası yapılır erkekler ise başka mekanda olurdu.Ender olarak erkeklerin katıldığı sokak araları,bahçe avluları ve evlerde kına gecesi yapılırdı.
Günümüzde kına gecesi kadınlara has gibi gözükse de karışık olarak yapılır.. Bazı durumlarda erkek tarafından baba, kardeş gibi en yakın aile üyeleri, kız tarafından ise kuzenlere kadar varan genişletilmiş aile üyeleri geceye özellikle kına yakıldıktan sonra oyun oynama aşamasında katılmaktadırlar.
Yerleşim yerinin dışından gelenler, evlerde konuk edilmekte ve herkese yemekler verilmektedir. Örneğin kına gecesinde, tas kebabı, kuru fasulye, pilav, tatlı, ayran, ekmekten oluşan yemekler tabldot tepsileri içerisinde kollarına krep bağlı ev sahiplerinin yakınları tarafından dağıtılır.
Kına gecesi eğer evin dışında yapılıyorsa düğün töreninde olduğu gibi araba konvoyu oluşturulmaktadır. Araba konvoyu oluşturmak, Türkiye’de hemen hemen her yörede rastlanan eski adetlerde gelin evinden gelinin atla çıkıp erkek evine gitmesine eşdeğer düşünülebilir. Araba konvoyu canlı müzik veya arabalarda çalan kayıtlı müzikler eşliğinde yol almaktadır. Bu uygulamanın amacı kına gecesinin çevrede bulunan herkese duyurulmasıdır. Kırklareli’ndeki bir gözlemde, kayıtlı müzik olarak Van yöresinden “Galenin bedenleri” ve Adıyaman bölgesinden “Vur Davulcu” parçalarının çalınıyor olması, Boşnak kültürel kimlik öğeleri hiyerarşisi içerisinde Türkiyeli olmanın ön plana çıktığının bir göstergesidir.
32 yaşındaki bir Hamdibeyköylü kadın : “Kına yakarken şarkı söylenir. Şimdi çalgı tutuyorlar. Eskiden maniler, hüzünlü şarkılar söylenir. Evvelden Boşnakça, şimdi Türkçe söyleniyor. Defe benzer bir şeyler çalınır. Evvelden bidon, çalardık, tepsi çevirirdik. Oyunlar da oynanır. Halay tutulur, karşılıklı oynanır.Payduşka, çaçak, halay var ” şeklinde kına gecesini anlatmaktadır.
Düğünlere bakacak olursak ; düğün törenleri, genellikle Perşembe akşamı yapılan, kına gecesini takip eden günün sabahında başlar.İkram edilenlerin başında birijan, pita, baklava, hacımakule ve kalabalığa yetiştirmek için tencerelerde kaynatılan kahve bulunmaktadır. Kadın erkek ayrı olarak eğlenir ve düğünler genellikle açık havada olur.
Genel itibariyle düğün adetleri esikye nazaran ağır olmasa da yine Boşnak adetleri gereği düğün konvoyunun oluşturulmasından eve girene kadar aynıdır.Bu konuda adetlerde pek bir değişiklik yoktur.
Duvardaki Muhasebe Defteri…
Şimdilerdeyse tersine göçü nasıl yaratabileceklerinden hareketle köydeki eko-turizm olanaklarının izini sürüyor Hamdibeyliler. Bunun için canla başla çalışan, yörede planlanan, yürütülen eko-turizm projelerinin peşinde koşup duran bir muhtarları var.
Haksız da sayılmaz hani…
Geçtiğimiz yıllarda Yunanistan’dan gelerek atalarının yaşadıkları yerleri gezmek isteyen 1924 mübadillerinin sonraki kuşakları onları büyük bir heyecana sevkeder. Yerli turistler için Boşnak mutfağının enfes lezzetlerini sunan Hamdibey ve civarı gastronomi turları için zenginlikler barındırıyor. Doğru bir turizm vizyonu ile doğa ve kültür turlarının bir parçası
Köye Adını Veren “Köprülülü Hamdi Bey” Hakkında…

Köyün günümüzdeki adı Hamdibey. Bu ismi Balkan Savaşları’nın yıkım dolu günlerinin hemen ardından Demirköy’de kaymakamlık yapmış olan Köprülülü Hamdi Bey’den alıyor. Hamdi Bey Trakya ve Kuzey Ege kasabalarındaki mülki idare amirliği görevlerinin yanında, gözüpek atılgan bir asker, Atatürk’ün “Nutuk” adlı eserinde övdüğü Kuvayi Milliye’nin öncü isimlerinden ve aziz şehididir.
Kaynaklar
http://www.trakyagezi.com/hamdibey-duvardaki-muhasebe-defteri/
-www.demirkoyum.com
-Rumeli Tv
-Nedir.antoloji.com
-Trakyanet.com
-Türkiyenin Sadık Vatandaşları Boşnaklar,Sait Kaçapor
– https://www.youtube.com/watch?v=qvCfGE22EUE
-nufusune.com
-wikipedia.com
-https://polen.itu.edu.tr:8443/server/api/core/bitstreams/faf5ac14-d793-4520-bde9-56ec6280b7aa/content
-https://www.oncevatan.com.tr/kirklareli

YORUM YAP