Srebrenica ve Hocalı: Benzerlik ve Farklılıklarıyla Soykırımın Korkunç Yüzü ( Makale) » Boşnak HaberBoşnak Haber

5 Mayıs 2024 - 02:49

Srebrenica ve Hocalı: Benzerlik ve Farklılıklarıyla Soykırımın Korkunç Yüzü ( Makale)

Srebrenica ve  Hocalı:  Benzerlik ve Farklılıklarıyla  Soykırımın Korkunç Yüzü ( Makale)
Son Güncelleme :

28 Şubat 2017 - 23:26

Giriş
Soykırım geçmişten gelen nefret, hayal kırıklıkları, düşmanlıklar, etnik ayrımlar ve dinsel farklılıklardan beslenen bir olgunlaşma evresi içerir. Soykırım, uluslararası insancıl hukuk kuralları içerisinde en ağır ihlal olarak bilinen bir eylemdir. Soykırım; ırka, dine, etnik kökene, siyasi görüş gibi bir takım nedenlere dayanarak, bilerek ve isteyerek, bir ulusun kültürel bağlarından koparılarak yaşam alanlarının yok edilmesidir. Kısacası bir grubu veya bir ulusun tamamını yok etmeyi amaçlayan eylemlerin her birine verilen addır. Yok etmek maksadı taşıması nedeniyle insanlara karşı işlenen diğer suçlardan ayrılır. Hocalı Katliamı ve Srebrenica Soykırımı’nın iç yüzünün ne kadar çirkin olduğunu, insanlığa karşı işlenen suçun ne denli acımasız bir şekilde yapıldığını biliyoruz. İki farklı ulusu benzer veya farklı yönleriyle ele aldığımızda, vahşetin acımasızlığı karşısında dünyanın seyirci kalmış olduğunu görüyoruz.

1. Srebrenica Soykırımı
Srebrenica, Bosna Hersek’in doğusunda, Bosna Sırp Cumhuriyeti’nin içinde bulunan ve Sırbistan sınırına 10 km uzaklıkta yer alan bir Boşnak şehridir. Bu şehir, 11 Temmuz 1995’de soy ve inanç karşıtı olarak yapılmış en vahşi katliamlardan birine sahne olmuştur.
15 Ekim 1991’de Bosna Hersek Parlamentosu’nda Müslüman Demokratik Hareket Partisi (Stranka Demotratske Akcıje) bağımsızlık kararı almıştır. Bosna-Hersek’in, 1992 yılının Şubat ayında yapılan bir referandumun ardından bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte bağımsızlık kararını tanımayan Sırplar, Saraybosna’yı kuşatma altına almıştır. Sırpların “Nacrtanija” yani “Büyük Sırbistan” hedefleri vardı ve bu yüzden Bosna Hersek ’i istiyorlardı. Aslında Bosna, Sırplar için hem siyasi hem de coğrafi konumu itibari ile önemlidir. O dönem koşullarını incelediğimizde BM, ABD nüfuzu altında, onun çıkarlarına uygun bir yönde şekillenmektedir. BM’nin uyguladığı silah ambargosu, güvenli bölgeler ilan edilmesi, insani yardımın örgütlenmesi gibi şiddet içermeyen girişimler Sırpları yıldırmamıştır. Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, BM Güvenlik Konseyi tarafından “Güvenli Bölge” ilan edilen ve Hollandalı Barış Gücü Askerleri tarafından korunan bölge Srebrenica’ya sığınmışlardır. Savaş öncesi 26.000 olan Srebrenica’nın nüfusu, güvenli bölge ilan edildikten sonra 40.000’e kadar yükselmiştir. 1993 baharından 1995 yazına kadar güvenli bölge ilan edimiş olan Srebrenica’ya çok ciddi bir saldırı olmamıştır.
6 Temmuz 1995’de, Ratko Mladic komutasındaki Bosna Sırp Ordusu, binlerce Boşnağın sığındığı Srebrenica’yı işgal etmiş ve dört gün süreyle bombardımana tabi tutmuştur. Hollandalı barış gücü askerleri ise karşılık vermediği gibi, engellemek için de çaba göstermemiştir. Sığınmacıların bir kısmı Srebrenica yakınlarında bulunan Potaçari köyünde olan bir akü fabrikasına yerleştirilmiştir. Fabrikada savunmasız halde bulunan ve silahlarını BM askerlerine teslim eden Boşnaklar, Hollandalı askerler tarafından, 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladiç komutasındaki Sırp güçlerine teslim edilmiştir.
11 Temmuz sabahı Ratko Mladic komutasındaki ordu hiçbir zorlukla karşılaşmadan Srebrenica’yı işgal etmiştir. Srebrenica’nın düşmesinin ardından ise Boşnaklar, Potaçari köyündeki BM kampına doğru kaçmaya başlamışlardır. İçlerinden belli bir kısmı kampa alınırken, bir kısmı da Tuzla’ya ulaşmak için dağlara kaçmışlardır. Srebrenica’dan kaçan insanların peşinden kampa gelen Mladiç, elindeki çikolataları kameralara göstererek dağıtmış ve “kimseye bir şey olmayacak” sözlerini sarf etmiştir. Mladiç, Albay Karremaris’le yaptığı toplantıda ise Boşnakların kendisine teslim edilmesi şartını koşmuştur. Teslim etmezlerse kampı bombalayacağına dair blöf de yapmıştır. Bunun üzerine, Hollandalı askerler, kampın içerisinde bulunan Boşnakları vermeye razı olmuştur. Kampta bulunan tüm Boşnaklar, Hollandalı BM askerleri tarafından silah zoruyla dışarıya çıkarılmıştır. Boşnakların teslim edilmeleri halinde öldürüleceklerine dair feryat ve çığlıklarına rağmen teslim aşaması sonuçlandırılmıştır. Bunun ardından ise, Mladic komutasındaki Sırp güçleri, 11-17 Temmuz tarihleri arasında 8 binden fazla genç ve yetişkin Boşnak erkeği katletmişlerdir.
Potaçari kampından çıkarılıp zorla teslim edilen erkekler, ya kampın yakınlarında öldürülmüş ya da çukur kazılıp diri diri içine gömülmüştür. Yapılan katliam ortaya çıkmasın diye de cesetlerin üzerine kimyasal dökülmüş, ya da bir zaman sonra mezarların yerleri değiştirilmiştir. Ölenler kontrol edilip üzerlerine defalarca ateş açılmış, kıyafetleri ve ayakkabıları farklı yerlere gömülmüştür.
Dayton Antlaşması 14 Aralık 1995 tarihinde Amerika’nın Ohio eyaletinde Bosna Hersek Devlet Başkanı Alija İzzetbegoviç, Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç ve Hırvatistan Devlet Başkanı Franjo Tudjman tarafından imzalanmıştır. Dayton Anlaşması ile 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaş ve katliamlar son bulmuştur.
Srebrenica’da yaşanan katliam, 26 Şubat 2007 tarihinde Lahey’de bulunan Uluslararası Adalet Divanı tarafından “Soykırım” olarak kabul edilmiş, ancak Sırbistan’ın devlet olarak sorumlu tutulamayacağına da karar verilmiştir. Her yıl 11 Temmuz’da düzenlenen anma törenleriyle Srebrenitsa’da katledilenler mezarlığa defnedilmektedir.

2. Hocalı Soykırımı
Sovyetlerin Birliği’nin dağılma aşamasına girmesi ile birlikte Ermenistan, Azerbaycan sınırları içerisinde bulunan Dağlık Karabağ üzerinde hak iddia etmeye başlamıştır. 1988’de Azerbaycan ile Ermenistan arasında başlayan savaş, 1991-1992 yıllarında şiddetini daha da arttırmıştır.
1991 yılının Aralık ayında Hocalı kasabası Ermeni ablukası altına alınmıştır. Bölgeye karayolu ulaşımı kapandığı için havayolu ile ulaşım sağlanmaktaydı. 1991 Kasım ayında Ermeniler tarafından bir helikopter vurularak düşürülmüş ve içerisinde Azerbaycan devlet yetkilileri ile Rus ve Kazak gözlemcilerin bulunduğu 20 kişi ölmüştür. Yaşanan bu olaydan sonra hava ulaşımı da sona ermiştir. Elektrik ve gaz bağlantısı da kesilen Hocalı, tamamen Ermeni ablukası altına girmiştir.
Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde coğrafi konumundan dolayı stratejik öneme sahip Hocalı kasabasında 26 Şubat 1992’de Ermeni birlikleri ve onlara yardım eden SSCB’ye ait 366.Motorize Piyade birliğinden askerler, kasabada yaşayan Türkleri katletmişlerdir. Hocalı’ya saldırılmasındaki önemli neden, Yukarı Karabağ’daki tek havalimanının Hocalı’da olmasıydı. 25 Şubat gecesi Hocalı’nın giriş ve çıkış yolları kapatılarak katliam için harekete geçilmiştir. Hocalı, Ermeni kuvvetleri tarafından ateş altına alındıktan sonra, soykırıma başlanmıştır. Ermeni güçleri bir gecede acımasızca 613 kişiyi katletmişlerdir. Hocalı’dan Ağdam istikametine doğru kaçan insanlar Ermeni birlikleri tarafından ya esir alınmış ya da katledilmiştir.
Yapılan katliamda insanların kafa derileri yüzülmüş, kol ve bacakları testere ile kesilmiş, kafaları vücutlarından koparılmış, hamile kadınların karınları kesilmiş, insanlar diri diri yakılmış, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştür.
Yapılan bu vahşetin en önemli nedenlerinden biri, 1915 yılında yaşanan tehcir kararından adeta öç alınması girişimidir. Bir diğeri Hocalı’nın askeri ve lojistik anlamda stratejik bir noktada olmasıdır.Ayrıca insanların vahşi şekilde katledilerek, savaşan ve direnen diğer yerleşim birimlerinin psikolojik olarak çökertilmesi amaçlanmıştır.
Gerçekleştirilen katliam, uluslararası hukukun soykırım suçu, insanlığa karşı suç, saldırı suçu, barışa karşı suç gibi kurallarını çiğnemektedir. BM’nin soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılmasına ilişkin sözleşmesine göre de “soykırım” olarak adlandırılması gerekmektedir. Ermenistan da bu sözleşmeyi imzaladığı için hukuken sorumlu olmalıdır.

Srebrenica ve Hocalı: Benzer Yönleriyle:
Srebrenica ve Hocalı Soykırımları, insanların ulusal ve dini kimliklerine yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Yugoslavya’nın dağılma sürecinde Sırplar, Müslüman Boşnakları katlederken, kendilerince Osmanlı devletinden öç alıyorlardı. Hocalı’da ise Ermeniler, masum insanları katlederken, sözde Ermeni Soykırımı’nın öcünü aldıklarını düşünüyorlardı; hatta Bosna’da duvarlarda “Svi Turci u Tursku (Bütün Türkler Türkiye’ye)”, “Bütün Türkleri Türkiye’ye göndereceğiz, “Türkleri istemiyoruz” yazıları yazılmıştır.
Hocalı ve Srebrenica’da insanlar aynı yöntemler kullanılarak vahşice katledilmiştir. Tüm dünyanın gözü önünde yapılan katliamlara Batı kamuoyu sessiz kalmıştır. Batı medyası Hocalı ve Srebrenica’da genel olarak kayıtsız bir tavır ortaya koymuştur.
Srebrenica ve Hocalı: Farklı Yönleriyle:
BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 2,3,5,9 ve 17. Maddelerinin ihlal edildiği Hocalı Katliamı’ndan dolayı kimse yargılanmamıştır, hatta katliam esnasında Ermeni güçlerinin genel komutanı olan ve katliamı meşrulaştırıcı bir röportajı da bulunan Serj Sarkisyan, bugün Ermenistan Devlet Başkanı’dır. Bu nedenle Hocalı, uluslararası hukuk bakımından bir soykırım niteliği kazanmamıştır. Srebrenica Soykırımı’nın müsebbipleri ise, geç de olsa teker teker yakalanıp Uluslararası Mahkemenin huzuruna çıkarılmıştır.
Hocalı Katliamı, 9 Aralık 1948’de BM tarafından kabul edilen 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe giren BM’nin “Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına ilişkin Sözleşmesi”nin 2. Maddesinde yer alan “ etnik, ırksal veya dini bir grubu kısmen veya tamamen imha etme” şeklinde tanımlanan soykırım (Jenosit) kavramı ile tamamen örtüşmektedir. Bu sözleşmeyi Türkiye de çekincesiz bir şekilde imzalamıştır. Ancak TBMM, henüz Hocalı katliamını, “soykırım” olarak resmen tanıyan bir karara imza atmamıştır. 2007 yılında Uluslararası Adalet Divanı Srebrenica’yı soykırım olarak kabul etmiştir ve Türkiye de bu katliamı soykırım olarak kabul etmektedir.
Srebrenica’da yaşananlar, geç de olsa uluslararası bir yankı uyandırmış olmasına karşın, Hocalı için aynı şey söylenememektedir. Srebrenica, Avrupa’da hukuki olarak belgelenmiş ilk soykırım olma açısından bu nedenle çok büyük önem taşımaktadır.

Sonuç:
Tüm dünyanın seyirci kaldığı ve aralarında kısa bir zaman dilimi olan iki ayrı vahşet yaşanmıştır: Hocalı ve Srebrenica Batı medyasının gözünü kapatarak tanıklık etmekten kaçtığı insanlık dramlarıdır. Öç alma duygusunun hat safhada olduğu, tek suçlarının ulusal ve dini kimlikleri olan masum insanların katledildiği yerlerdir. Ancak arkasında devletlerin, uluslararası paylaşım ve güç hesaplaşmaları da bulunmaktadır. Hocalı ve Srebrenica. İnsanların diri diri gömüldüğü, hamile kadınların karnının deşildiği, kadınların tecavüze maruz kaldığı, erkeklerin kollarının ve bacaklarının kesildiği hatta ölü bedenlere dahi işkence yapılan katliamlardır.
Hocalı insanlık tarihine Ermenistan tarafından, Srebrenica ise insanlık tarihine Sırplar eliyle yazılmış kara birer sayfadır. Her iki olay da Avrupa’nın gözünün kör, kulaklarının tıkalı olduğu gelişmelere işaret etmektedir. Böylesi bir vahşete, bir soykırıma siyaseten kör ve sağır olmak da, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.

Yazan: Nuray Güney Boşnak Medya

YORUM YAP