Boşnakların Yozgat-Boğazlıyan Civarına Göçü ve Örf-Adetleri » Boşnak HaberBoşnak Haber

8 Mayıs 2024 - 18:29

Boşnakların Yozgat-Boğazlıyan Civarına Göçü ve Örf-Adetleri

Boşnakların Yozgat-Boğazlıyan Civarına Göçü ve Örf-Adetleri
Son Güncelleme :

30 Aralık 2018 - 12:48

.

Zeynep Işıl Hamziç Boşnak Medya

Boşnakların Yozgat Civarına Göçü

Türkiye’ye göç eden Boşnakların İç Anadolu Bölgesi’nin Sivas ve Yozgat gibi şehirlerine iskân edilme dönemleri büyük oranda19 1924-1925 ile 1934-1935 yılları arasında gerçekleşmiştir. Buna göre 1924- 1925 yıllarında Türkiye’ye göç eden muhacirlerin yerleştikleri yerler arasında Sivas’ın Gemerek, Şarkışla, Yeniçubuk, Zara ilçeleri ve bunlara bağlı köyler bulunmaktadır.20 Boşnakların kafileler halinde Yozgat ve civarına gelme dönemleri ise 1934-1935 yıllarıdır.21 Bu iki şehir Boşnak muhacirleri her zaman birbirleri ile iletişim halinde olmuşlardır. Sancak bölgesinde yer alan Akova, Yenipazar, Seniçe, Priyepolye, Taşlıca (Plyevlya) gibi önemli yerleşim yerlerinden gelen Boşnakların Yozgat civarına yerleştirilme işlemleri hakkında Boğazlıyan’daki Boşnak büyüklerinin anlattıklarına baktığımızda konu ile ilgili şu bilgileri öğrenmekteyiz: Türkiye’ye göç eden daha önceki muhacir kafileleri gibi bu Boşnak kafileleri de İstanbul’da geçici olarak Yeni Cami, Sultan Ahmed Cami gibi büyük camiler başta olmak üzere diğer camilere, tekkelere, medreselere, mescitlere, mekteplere, hususi binalara, barakalara, boş arsalara, çiftliklere yerleştirilmişlerdir. İskân edilecek bölgeler, alternatif yerler gösterilerek yerleşecekleri muhitleri muhacirlerin kendilerinin seçmesi şeklinde tespit edilmiştir.

Bu durum onların mecburi iskân olarak yerleştikleri yerleri daha sonra terk edip başka yere gitmelerinin de önüne geçmiştir. Zira devlet karışıklığa mahal vermemek için muhacir kafilelerinin kendi tercihleriyle belirledikleri yerleri hayati bir durum olmadıkça değiştirmelerine müsaade etmemiştir. İşte bu bağlamda, BosnaHersek’te Sırp ve Karadağlılardan çok büyük zulüm gören bu insanlar Türkiye’nin ortasını yani Yozgat’ı kendileri için en güvenilir bölge olarak belirleyip iskân yeri olarak seçmişlerdir. Yozgat’ın Boğazlıyan, Çayıralan, Sarıkaya, Sorgun, Yerköy ilçelerine yerleştirilen Boşnakların tebliğ konumuz gereği Boğazlıyan havalisine yerleştirilenlerine baktığımızda ilçe merkezi başta olmak üzere Uzunlu kasabası, Gürden (Yazıkışla), Belören köylerine iskân edildiklerini görmekteyiz. Bunun yanında Çayıralan ilçesinin İğdeli, Fahralı, Çokradan köyleri ile Sarıkaya’nın Babayağmur köyüne iskân edilen Boşnaklar da Boğazlıyan havalisine yakınlıkları ve buradaki Boşnaklar ile sıkı ilişkileri bağlamında ele alındığında Boğazlıyan ve civarına yerleştirilenlerle aynı kategoride değerlendirilebilir.

1935 yılı Ağustos-Ekim ayları arasında Sancak bölgesinden Türkiye’ye göç eden Boşnakların kayıtlarına göre Boğazlıyan’a yerleştirilen bazı Boşnak ailelerin isimleri ve geldikleri yerler şöyledir:

Yenipazar Havzo Redetinats; eşi Hanifa, oğlu Recep, oğlu Abdullah. Ramo Druştinats; oğlu Mürsel, oğlu Ragıp, torunu Bayro, torunu Selim, torunu İbro, eşi Rahima, gelini Dervişa, gelini Ayrima, torunu Cana, torunu Ayruşa, torunu Emin ve torunu Davut. Seniçe Ramo Ademoviç; eşi Saliha, kızı Fata, oğlu Süleyman, oğlu Üzeyir, oğlu Âdem, oğlu Yunus, kızı Aişe. Çamil Ademoviç; eşi Şahza, oğlu Rasim, oğlu Kasım, oğlu Avdo Amir Ademoviç; annesi Çama. Taşlıca (Plyevlya) Nazif Avdoviç; eşi Şerifa, oğlu Cemo, oğlu Şerif.22 Boşnakların büyük bir kısmı Boğazlıyan ilçe merkezinde Muhacir Mahallesi diye isimlendirilen mahalleye yerleştirilmişlerdir. Daha sonra bu mahalle Yenidoğan, Kemâliye, Kaymakamkemalbey diye üç ayrı mahalleye bölünmüştür. Dolayısıyla her bir mahalle sınırları içerisinde de yerleşen Boşnaklar mevcuttur. Boşnakların bir kısmı devletin sınırlı sayıda yaptırmış olduğu muhacir evlerine yerleştirilmişlerdir. Söz konusu evlere oturamamış olanlar da mağdur edilmemiş onlara da kalacak yerler temin edilmiştir. Bunun yanında devlet, göç eden insanların büyük çoğunluğunun çiftçi olması hasebiyle bu insanlara ekecekleri tarlalar ve ekim malzemeleri vermiştir. Bu bağlamda her bir Boşnak ailesine fert başına 30 dekar tarla, bir çift öküz ve saban verilmiştir.

Boğazlıyan ve Civarına İskân Edilen Boşnakların Örf-Adetleri

Evlenme ve Düğünle İlgili Adetler

Boşnaklar Müslüman bir ırk olmanın gereği Hz. Peygamberin: “ Dört şey peygamberlerin sünnetindendir: Birincisi hayâ, ikincisi güzel koku, üçüncüsü misvak kullanmak, dördüncüsü de evlenmektir.”25 hadisini yerine getirme konusunda gayretli ve titiz olmuşlardır. Bu bağlamda kendilerine özel örfler ve gelenekler oluşturmuşlardır.

Boşnakların evlilik hususunda en titiz davrandığı konu akraba evliliğidir. Bu konuda oldukça hassas olan Boşnaklar, evlenecek kimselerin akraba olmamalarına çok dikkat etmektedirler. Bu duruma riayet etmeyip akraba evliliği yapanlar ise Boşnak toplumu tarafından kınanmaktadırlar. Boşnaklar bakımından evlilik ile ilgili bu önemli hususu dile getirdikten sonra evlenme ve düğünle ilgili adetlere geçebiliriz.

Kız Görmeye Gidilmesi ve Kız İstenmesi

Her Müslüman toplumunda olduğu gibi Boşnaklar arasında da flört usulü ile evlenme pek yaygın olmadığı gibi bu durum tasvip edilmeyen bir usuldür. Bundan dolayı gelin adayı olan kız genelde görücü usulü ile görülmekte ve istenmektedir. Evlenme olayının girizgâhı olarak değerlendirebileceğimiz kız görme ve isteme merasimi bir başka Müslüman milletin kız görme ve isteme merasiminden pek de farklı değildir. Önce, görülecek kızın ailesine oğlan tarafından bir heyet gönderilir. Bu heyetin içerisinde oğlanın babası ve annesi, Boşnak toplumunun ileri gelenlerinden kimseler ve her iki ailenin tanıdığı insanlar bulunmaktadır. Görülecek kız kendisini görmeye gelenlere kahve ikram eder ve böylece görücüler kızı görürler. Eğer beğenirlerse oğlumuz kızınızı, kızınız oğlumuzu görsün diyerek oradan ayrılırlar. Daha sonra, Oğlan tarafı yine aynı kişilerle fakat bu defa evlenecek oğlanı da alarak kız evine giderler. Yine kız kahve ikram eder; böylece oğlan kızı, kız da oğlanı görür. Eğer kız ile oğlan birbirlerini daha iyi görüp tanımak isterlerse kız tarafından birisi, oğlan tarafından da birisinin gözetiminde ayrı bir odada görüşüp konuşurlar. Kız ile oğlan birbirlerini beğenip evlenmeye karar verirlerse kızı istemeye gelmek için aralarında bir gün tayin ederler ve oğlan tarafı oradan ayrılır. Kararlaştırılan gün geldiğinde oğlan tarafı kız tarafına gider ve kızı Allah’ın emri peygamberin kavli üzerine ister.

Kız tarafı oğlanı beğendiyse ve kızlarını da vermeye gönülleri varsa kızlarını verirler. Sözün kesildiğine dair, kız tarafından oğlan tarafına dört tarafı işlemeli bir mendil verilir. Bu mendile çevre ismi verilir. Ayrıca bu mendil ile birlikte dünürcülere çeşitli hediyeler verilir ve söz kahvesi içilir. Kahve içildikten sonra oğlanın babası veya bir yakını kahve hakkı diye gelin adayı kıza bir miktar para verir. Boşnak âdetinde kız ile erkeğin fazla nişanlı kalmaları uygun görülmemektedir. Bu bağlamda gelin ve damat adayları en fazla bir ay veya iki ay nişanlı kalırlar. Söz kesildikten bir veya iki ay sonra kız evine gidilip düğün günü belirlenir. Düğün günü belirlendikten sonra düğün gününe kadar her cuma oğlanın evinde oğlanın akrabaları, komşuları toplanırlar ve eğlenirler. İlk defa gelenlere şerbet ikram edilir. Tabi aynı şekildi kız evi de kendi akrabalarını toplar ve eğlenirler. Düğünden bir gün önce kına gecesi dediğimiz gece tertiplenir.

Kına Gecesi Düğün gününden bir gün öncesinin gecesinde oğlan evinden bir grup, kız evine gider. Giderken de yanlarında geline yakacakları kınayı ve orada ikram edecekleri yiyecekleri götürürler. Kız evinden bir grup da bunları karşılar. Çalgılar eşliğinde genç kızlar evlenecek kıza kına yakarlar ve artan kınayı da oraya gelenlere evlenecek kız için bereketli ve hayırlı olması için dağıtırlar. Kına yakarken kızın ağlatılması esas olduğu için kına yakma işlemi sırasında acıklı şarkılar söylenir. Gecenin geç saatlerine kadar eğlenildikten sonra oğlan evi kız evini terk eder ve böylece kına gecesi sona ermiş olur.

Düğün Günü ve Sonrası

Düğün gününe gelindiğinde herkes kız evinde toplanır çünkü düğün kız evinde olur. Boşnakların ağaç ve deriden yapılmış kemençeye benzeyen “gusli” adındaki çalgı aletiyle ve akordeon eşliğinde kadınlı erkekli oynanır. Boşnak düğünlerinde kadınlarla erkekler ayrı eğlenmezler hepsi birlikte eğlenmektedirler. Gusli adındaki aleti herkesin çalamadığından dolayı onu çalan ve onunla birlikte şarkı söyleyen kimseler özel olarak düğüne davet edilmektedir. Düğünlerde genelde oşnak halayları çekilerek eğlenilir.

Türk düğünlerindeki gibi karşılıklı oynamalar pek fazla tercih edilmemektedir.

Boşnak düğünlerinde oynanan oyunlardan bazıları şunlardır: Kukunej, Troyka, Sitantanats, Sutumbaba vs. bunların hepsi halay şeklindeki oyunlardır. Bunlardan Troyka şu şekilde oynanır. Müzik eşliğinde kızlı erkekli gençler toplanır. Önce küçük bir halka yaparlar. Bu halkayı çevreleyen daha büyük bir halka daha teşekkül edilir. Bu şekilde bir süre oynandıktan sonra yavaş yavaş küçük halka yılan şeklini alarak büyük halkanın içine dâhil olur ve bir sürede böyle oynanır. Sonra hep beraber daha büyük bir halka yapılarak oyun bitirilir. Gelini götürme saati geldiğinde gelin damadın kolunda evinden çıkar ve dışarıda annesinin, babasının ve yakın akrabalarının ellerini öper ve gelin arabasına biner. Böylece oğlan evine getirilir. Gelin geldiği zaman altında şapka olan bir yastığın üzerine üç defa oturtulup kaldırılır. Daha sonra gelin, oğlanın iki sağdıcı ve kendi yengeleri tarafından alınıp gerdek odasına götürülür. Bu sırada oğlan evinde misafirlere büyük bir düğün yemeği verilir. Damat gençler tarafından sağdıçlarıyla birlikte yatsı namazına götürülür. Namazdan sonra damat annesinin, babasının elini öperek dualarla gerdek odasına kapatılır. Gerdek odasının kapısında bir süre daha çalgılar çalınarak oynanır. Gerdek sabahı gelinle damat erkenden kalkar, aile büyüklerinin ellerini öperler. Onlar da gelin, ellerini öpünce ona çeşitle hediyeler verirler. Gelin de çeyizinde getirdiği havlulardan kendisine hediye veren erkeklere takdim eder, öğleden sonra ise duvak açma yapılır.

Duvak açma şöyle yapılır: Kadınlar toplanır, eğlence düzenlenir ve gelin oynatılır. Bu esnada çömlek kırılır ve gelinin başından şeker atılır. Bir hafta içinde gelin kaynanası tarafından damadın yakın akrabalarına güneş yükselirken evden çıkarılarak götürülür. Bir hafta sonra kız tarafına yol açmaya gidilir. Takip eden haftada ise bu sefer oğlan tarafına yol açmaya gidiler. Bu yol açmalar esnasında veya gelinin kaynanası tarafından gezdirilmesi esnasında gelin, kahveler veya şerbetler içilirken ayakta bekler. Bunun sebebi orada bulunanlara saygısını göstermesidir. 3.5. Doğum Çocuk, Boşnaklarda tüm toplumlarda olduğu gibi sevinç ve mutluluğu arttıran en önemli hususiyetlerden birisidir. Bu durum anne açısından çok daha önem arz etmektedir. Doğan bir bebek annesi için bir kurtuluş belgesi olarak görülmektedir. Çünkü çocuğu olmayan bir kadın, Boşnak toplumunda meyvesiz ağaca benzetilir ve makbul addedilmez. Bu bağlamda bebek dünyaya gelir gelmez annesini zor durumdan kurtardığı için tüm aile fertleri tarafından coşkuyla karşılanır. Yakın akrabaya ve konu komşuya dedesi veya herhangi bir büyüğü tarafından müjde hediyesi adı verilen bir hediye dağıtılır. İki üç gün sonra çocuğa ad koyma merasimi yapılır. Bu merasim Müslüman geleneğine uygun bir merasimdir. Çocuğun dedesi veya mahalle camisinin imamı çağırılır. Çocuğun ismini koyacak kimse çocuğu kucağına alır ve kıbleye yönelir. Sağ kulağına ezan, sol kulağına ise kamet okuyarak çocuğa hangi isim konulacaksa o ismi hem sağ kulağına hem de sol kulağına üç defa söyler ve ad koyma merasimi sona erer. İsmi koyan kimseye çeşitli hediyeler verilir.

Çocuğun iyi bir insan olması için dualar edilir, Kuranı Kerim okunur. Akrabaya ve komşulara yemek verilir. Bebeğe konacak ismin ya bebeğin dedesinin ya başka bir büyüğünün ismi ya da Kuran-ı Kerim’de geçen herhangi bir isim olması konusunda özen gösterilir. Boşnaklar da genel olarak kullanılan isimler şunlardır: erkekler; İbrahim, Halid, Remzi, Enver, Ramazan, Yunus vs. kızlar; Meryem, Şefika, Cemile, Zarife, Cavide vs.

Askere Uğurlama Törenleri

Asker uğurlama veya askere gitme birçok millette var olan bir uygulamadır. Bu toplumlar vatanlarının bağımsızlığını korumak için kendi öz evlatlarını seve seve askere uğurlar. Ama bu uğurlayışlar Türk toplumunun evlatlarını askere uğurlayışları gibi olmaz. Bu özellik Türklerin asker millet oluşlarından mı yoksa İslam Dini’nin vatan sevgisini ve onu korumayı kutsal addetmesinden mi bilinmez. Hal böyle olunca yıllarca Türklerle iç içe yaşamış, onların sevinciyle sevinmiş, üzüntüleriyle üzülmüş olan ve onları kendilerinden bir parça olarak gören Boşnaklar için de asker uğurlama veya askere gitme merasimleri böyle olmuştur.

Boşnaklar Osmanlı Devleti zamanında Müslümanlığı kabul ettikleri andan itibaren Osmanlı ordusunun en değişmez neferlerinden biri olmuşlardır. Devlet kademelerinde en önemli görevleri almışlardır.Çevik yapıları, güçlü fizikleri, yılmaz iradeleriyle Osmanlı ordusunun her zaman savaşa hazır olan azaplar sınıfını oluşturmuşlardır.

Gerek daha sonra ki zamanlarda gerekse Kurtuluş Savaşı’nda Türk ordusunu hiçbir zaman terk etmemişlerdir. Diğer Müslüman kavimler içinde Türklere en vefakâr topluluk Boşnaklar olmuşlardır. Türklerle Boşnaklar o kadar iç içedirler ki Türklerden Bosna’da, Boşnaklardan Anadolu’da askerliğini yapanlar olmuştur. Boşnakların Anadolu’ya göç etmelerinden sonra da durum değişmemiş, onlar her zaman Türk ordusunun hizmetine seve seve gitmişlerdir. Boğazlıyan’daki Boşnakların da onlardan hiçbir farkı yoktur. Askere gidecek gençlere gidecekleri günün sabahından bir gün önce mevlit okunur. Gençler bir araya gelirler, yemekler yerler ve eğlenirler. Daha sonra da askere gidecek gençler ve diğer büyük küçük kimseler herhangi bir Boşnak büyüğünün evinde toplanırlar, yemekler yerler, sohbet ederler, Boşnakların Sırplarla yaptıkları savaşları anlatan şiirler, şarkılar, ağıtlar söylerler. Bu ağıtları, şarkıları Boşnak halk âşıkları gusli eşliğinde söylerler.

Bu ağıtlardan biri kısaca şöyledir: Daimi mayko gusli yavarove a gudolo yadikava datipiriçam. Staseçini ubosnu iuroncurovini yalpusoyu ubudim topovi. Yalsebiyu sriyemsti volovi, yalsebiyu ubudim ovnovi. Yedno yutro Turçin uruniyo. Uzocak cezvu pristavya iz filcana gırke kahve mapoiyo, iz lülese dua misafire de ikram ederler. Boşnakların diğer bir enteresan adetleri de yerde sofra varken içeri gelen bir misafiri muhakkak sofraya oturtmalarıdır. Sofraya oturmayan kimseyi de yemek yenene kadar içeri almazlar. Misafirlerini güler yüzle ağırlayıp onu hoşnut etmeye çalışan Boşnaklar, misafiri uğurlarken de onu memnun etmeye çalışırlar. Bu bağlamda misafirlerinin gideceği yere sağ salim gitmeleri için dua ederler.

Boşnakların Kendilerine Has Bazı İnançları Her milletin kendilerine özgü inançları olduğu gibi Boşnaklarında kendilerine özgü bazı batıl inançları vardır. O inançları yerine getirdikleri zaman huzur duyarlar, yerine getirmediklerindeyse kendilerini mutsuz hissederler. Bu çerçevede Boşnakların kendilerine özgü bazı batıl inançlarını şu şekilde inceleyebiliriz:

Evlenme ve Gelin ve Damatla İlgili İnançlar

Kız istenip söz kesildikten sonra kız tarafının oğlan tarafına dört tarafı işlemeli çevre isminde bir mendil vermesi; bu mendilin verilmesindeki amaç kızın artık o erkeğe verildiği, bu işten dönülmesinin namus borcu addedildiğidir.

Kına gecesinde geline kına yakıldıktan sonra artan kınanın orada bulunanlara dağıtılması, kınanın dağıtılmasındaki amaç evlenen kızın gideceği yere bereket getirmesi ve kendi hayatının da bereketli olmasıdır. c- Gelinin oğlan evine geldiğinde altında şapka olan bir yastığa üç defa oturtulup kaldırılması, bu inancın manası gelinin her zaman oğlan çocuğu doğurmasıdır. d- Duvak açma töreninde çömlek kırılması ve gelinin başından şeker saçılması, bu şekilde yapılmasının amacı kötü gözlerle bakanların bakışından gelinin korunması ve onunla birlikte gelen bereketin artırılmasıdır. e- Gelinin gerdek gecesinden sonraki bir hafta içinde kaynanasıyla gezmelere giderken güneşin ilk ışıklarıyla evden çıkması; bu şekilde yapılmasındaki amaç gelinin bundan sonraki hayatında erkenden kalkması, sağlıklı ve dinç olmasıdır. f- Gelin eve geldiği zaman eğer o evde tatsız bir olay meydana gelirse bu, gelinin uğursuzluğu şeklinde yorumlanır.

Günlük Yaşamla İlgili Özel Bazı İnançları

Boğazlıyan’daki Boşnakların günlük yaşamlarındaki özel inançları yerli halkınkilerle uygunluk arz eder. Bu durumda göstermektedir ki iki toplum her zaman etkileşim halinde olmuştur. Bu türdeki inançları şöyle sıralamak mümkündür:

a- Uğursuzluk sayılan inançlar: Salı ve cuma günlerinde çamaşır yıkanması, geceleri tırnak kesilmesi ve yine geceleri sakız çiğnenmesi, baykuşun veya karganın ötmesi, yatarken dizlerin toplanıp arasına ellerin sokulmasıyla yatılması, ayaklarla oynanması, kolların göğse toplanıp birbirlerine kenetlenmesi suretiyle yatılması vs.

b- Hastalığa iyi geldiğine inanılan inançlar: Karnı ağrıyan birinin sol kolu pazusundan bağlanıp o kolu üzerine yattığı takdirde karın ağrısının geçeceğine inanılması. Başı ağrıyan hastanın ağrısının tedavi edilmesi için hastanın başına patates bağlanması, kurşun dökülmesi vs.

Boşnaklardaki Lakaplar ve Sülalelere Ayrılma Biçimleri

Boşnak âdetinde erkeklerin ve kadınların isimleri genelde kısaltılarak ya da Boşnak diline yakınlaştırılarak söylenir. Normal olarak söylenen isimler de vardır. Bu durumlara şu örnekler verilebilir. Erkekler: Mustafa – MûyoAhmet – Ahmo Rasim – Raşşo Nurettin – Nurko Hüseyin – Hûso Bekir-Bîyo Kadınlar: Hayriye – Hayra Gülhanım – Cûla Mürüvvet – Muşka Meryem – Meyrâ Refıye – Fiya Fatma – Fata Cemile – Çama Boşnaklarda lakaplar ve sülale isimleri genelde Bosna-Hersek’te doğdukları yere, oradaki bir akarsuyun ismine, sülalelerine ya da atalarının geçmişte yaptıkları işe göre verilmiştir.

Bu lakaplara ve sülalelere bazı örnekler vermek istersek şunları sıralayabiliriz:

Lakota: Bu bir lakap ve sülale ismidir. Manası işlerini çabuklukla yapanlar manasındadır. Tarani: Bu da bir lakap ve sülale ismidir. İsim, Bosna-Hersekte bulunan ve Tara adı verilen bir akarsudan gelmektedir. İdrisoviç: Sülale ismidir. İdris Bey sülalesinden geldiklerini anlatır. Zeykoviç: Sülale ismidir. Zeyko ismindeki bir kimsenin sülalesinden gelenlere verilen addır. Hadroviç: Sülale ismidir. Hadro oğullarından gelenler manasında kullanılır. Baklamaj: Bir lakap ve sülale ismidir. Manası su musluğu anlamındadır. Musluk işleriyle meşgul olanlara da bu isim verilmektedir. Coriç: Bir lakap ve sülale ismidir. Körün oğulları manasına gelmektedir. Lukaç: Bir lakap ve sülale ismidir. Nukoviç: Bir lakap ve sülale ismidir. Lakçaviç: Bir lakap ve sülale ismidir.

Cenaze İle İlgili Âdetler ve Törenler

Boşnak toplumu da ölüm karşısında gayet doğal olarak diğer toplumlar gibidir. Ölümün soğuk yüzüyle karşılaştıkları zaman sosyal realitelerini tehdit eden bu soğuk olguyu hemen bertaraf etmek isterler ve dinleri olan İslam’a sarılırlar. Boşnakların cenaze merasimi tipik bir Müslüman cenaze merasimidir. Ölüm döşeğindeki birinin başında hoca Kur’an-ı Kerim okur ve o kimsenin imanlı gitmesi için kelime-i şehadet ve kelime-i tevhit getirtir. Ölüm olayı vuku bulunca hoca ölüyü yıkar, kefenler, cenaze namazını kıldırır. Hoca ve diğer insanlar ölüyü gömüleceği mezara götürürler, gömerler. Hoca telkin işlemini yerine getirir. Ölenin ailesi veya yakın akrabaları ölenin ardından helva pişirirler ve komşulara dağıtırlar. Diğer kimseler de ölü evine yemek getirirler.

Boşnak âdetinde ölünün arkasından yapılan 32. gece, 40. gece gibi adetler önceleri yoktu. Sonraları yerli halkın etkisiyle Boşnaklar da bu tür geceler yapmağa başlamışlardır. Ayrıca her cuma gecesi ölü için ailesi helva dağıtır. 3.11. Boşnak Yemekleri ve Yemekle İlgili Adetler Bir toplumu diğer toplumlardan ayırt etmenin bir yolu da o toplumun yemeklerini ve yemekle ilgili âdetlerini incelemektir. Yapılan yemekler, yemeklerde kullanılan malzemeler o toplumun âdeta bir kimlik kartıdır. Bu durumu Boşnak toplumuna uyguladığımız zaman elimize somut bir örnek geçmiş olur. Boşnak mutfağı gerçekten çok geniş bir mutfaktır. Et yemeklerinden tatlılara, sebze yemeklerinden böreklere ne ararsanız bulunur. Bu yemekleri börekler, et yemekleri, tatlılar şeklinde sınıflandırabiliriz. Börekler: Kaçamak, Kol Böreği, Kopanitsa, Ribitsa, Masanitsa, Boşnak Mantısı, Çarşaf Böreği, Mısır Ekmeği, Zelanik Et Yemekleri: Papaz Yahni, Ocakta Kurutulmuş Kuru Et, Potopilika, Büryan Tatlılar: Harçali, Unutma, Ev Helvası. Bu yemeklerden başka aşureyi andıran keşkek ismi verilen yemekleri ve mısır unundan yapılan ekmekleri vardır. Yukarıda zikredilen yemeklerden bir kaç tanesinin tarifi şöyledir: Kopanitsa: Bir börek çeşididir. Bir miktar un hamur yapıldıktan sonra bu hamur kek hamuru gibi çırpılır. Tepsiye dökülecek kıvama geldiğinde tepsiye dökülür. Fırına verilip pişirildikten sonra bıçakla lokmalar halinde kesilerek iyice yağlanır. Onun üzerine de yoğurt dökülerek servise hazır hale getirilir. Harçali: Bir tatlı çeşididir. Bir su bardağı yoğurt, bir su bardağı şeker, bir buçuk su bardağı sıvı yağ, bir yumurta, bir tatlı kaşığı karbonat. Hepsi birlikte çırpılır ve un ilave edilir. Normal yumuşaklıkta bir hamur elde edilir. Hamurdan küçük parçalar alınarak yumurta şekli verilir ve fırında pişirilir. Biraz soğutulduktan sonra önceden hazırlanan şerbet üzerine dökülür ve böylece tatlı servise hazır hale gelir.

Boğazlıyan’daki Boşnak Aile Yapısı

Boşnak toplumunda daha önceki bölümde de değinmiş olduğumuz gibi akraba evliliği görülmez. Exogami dediğimiz evlenme şekli yaygındır. En çok aile tipi olarak aile reisi, karısı, evli oğulları, gelinleri ve bekâr çocukların beraber oturduğu geleneksel geniş aile tipi görülmekteydi. Bunun yanında gelenekçi geniş aileden daha küçük, aile reisinin kendi ana babası ile bekâr kardeşlerinin birlikte oturduğu geçici aile tipi de görülmekteydi.

Ancak günümüzde şartların değişmesiyle büyük ailelerin parçalanarak yerlerini çekirdek ailelere bıraktıkları görülmektedir ki bu durum günümüzdeki Boşnak ailelerinin genel durumudur. Baba aile reisidir bununla birlikte Baba, yeri geldiği zaman hanımının veya büyük oğlunun istediği şekilde de hareket edebilir. Bir Boşnak, anne babası yanında çocuğunu alıp sevemez. Çocuğun belli bir yaşa gelinceye kadar ailede normal bir araçtan farkı yoktur. Bu durum, çocukların aşırı derecede baskıda tutulmasına ve onlarda bir takım psikolojik bozuklukların oluşmasına yol açmaktadır. Bu gelenek günümüzde Boşnakların yerli halkla karışması sonucunda yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutmuştur.

Akraba İlişkileri

Kendi memleketlerinden hiç tanımadıkları yerlere gelen; burada dillerini, örflerini bilmedikleri insanlarla karşılaşan ve hatta bu insanlarla beraber yaşamak zorunda kalan toplumlar için beraber geldikleri akrabaları ve kendi dillerini konuşan, kendi örf ve adetlerini bilen komşuları her şeydir. Bu durum Boğazlıyan’a Bosna- Hersek’ten gelen Boşnaklar için de söz konusudur. Boşnaklar, Boğazlıyan’a geldikleri ilk günden itibaren akrabalarıyla beraber hareket etmeye başlamışlardır. Devletin verdiği tarlaları birlikte sürmüşler, ürünleri birlikte hasat etmişlerdir. Acı, tatlı karşılaştıkları olaylara birlikte tepki göstermişlerdir. Bütün bu birliktelikler onların akrabalık bağlarını çok güçlü bir hale getirmiştir. Zamanla yerli halka karışmalar ve Türkiye’nin diğer yerlerine göçler sonucunda bu bağlar biraz zayıfladıysa da eski halinden pek fazla bir şey kaybetmemiştir.

Komşuluk İlişkileri

Akraba ilişkileri bölümünde de bahsettiğimiz gibi Boşnaklar, hiç tanımadıkları çevreye ve insanlara alışmak için gerek akrabalarıyla gerekse memleketlerinden beraber geldikleri komşularıyla dayanışma içinde yaşamışlardır. Bu bağlamda komşunun derdini kendi derdi gibi görüp onun derdini bertaraf etmeye, onu mutlu etmeye çalışmışlardır. Boşnaklar sıcak, sevecen insanlar olduklarından Boşnak olmayan komşularıyla da başlangıçta zorlukların çıkmasına rağmen çok iyi komşuluk ilişkisi kurmuşlardır. Yerli halkta başlangıçta sevmediği, benimsemediği bu göçmen toplumunu zamanla tanıyıp sevmiş ve kendi aralarına kabul etmişlerdir. Hatta bu kabul ediş ve birbirleriyle komşuluk ilişkileri o kadar gelişmiştir ki birbirlerinden kız alıp vermeler suretiyle bu ilişkiler kan akrabalıklarına dönüşmüştür.

Kuşaklar Arası İlişkiler

Bir toplum kültürünü, örf ve adetlerini, hayata bakış tarzını, dinini yeni gelen nesilleri sayesinde ölümsüzleştirir. Onlar sayesinde diğer toplumlardan ayrılır, başka milletlerin içinde yaşasa bile yine onlar sayesinde asimile olmaktan kurtulur. Yeni nesillerini çok iyi yetiştirmiş, kuşaklar arası dengeyi kurmuş olan toplumlar hiçbir zaman kendi öz benliklerini kaybetmemişlerdir. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Türk milleti, yıllarca Çin’in baskısı ve zulmü altında yaşadığı halde kuşaklar arası ilişkilerinin sağlam olması nedeniyle kendi öz benliklerinden ödün vermemişlerdir. Bu kadar önemi ve işlevi olan yeni nesiller de o kadar kolay yetişmemektedir. Kuşaklar arası ilişkilerin devamlı ve düzenli olması için hem bugünü yaşayan kuşaklara hem de geleceği yaşayacak kuşaklara büyük işler düşmektedir. Büyük kuşaklar; küçük kuşaklara yeterince sevgi, alaka gösterirlerse, onların dertlerini kendi dertleri gibi kabul ederlerse, kendi kültürlerini, âdetlerini onlara aktarırken daha dikkatli olurlarsa, küçük kuşaklar da başka milletlerin kültürünü değil de kendi milletinin kültürünü, örf ve âdetini almak için çaba gösterip büyüklerini can kulağıyla dinlerlerse bu iş yani yeni nesli sağlam yetiştirmek işi o kadar da zor olmaz. Boğazlıyan’daki Boşnakların kuşaklar arası ilişkileri Türkiye’ye ilk geldikleri zamanki gibi değildir.

İlk geldikleri zamanlarda kendi kültürlerini, dillerini, örf ve âdetlerini bilen kuşaklar yetiştirdilerse de şuanda kuşaklar arası bir belirsizlik hâkimdir. Yerli halka karışmalar başladığından beri tam bir Boşnak nesli yetişmediği için Boşnakların dilleri, örfleri, âdetleri kaybolmakla yüz yüzedir. Yeni yetişen kuşaklarda Boşnakça bilenlerin sayısı çok azdır. Eski kuşaklarda dillerini, kültürlerini yeni nesillere aktarmak için fazla bir faaliyet içinde değillerdir. Hele bütün Türkiye’yi saran Batılı kültürle kültürlenme modeli girdi gireli kuşaklar arasındaki denge iyice bozulmuştur. Artık eski kuşak yeni kuşağı yeni kuşakta eski kuşağı anlayamamaktadır. Dolayısıyla bu durum kuşaklar arası sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü ortadan kaldırmaktadır.

Yabancılarla İlişkiler

Boğazlıyan’daki Boşnaklar göçmen millet oldukları için yabancılara karşı ilk etapta ürkek ve soğukturlar. Bu psikolojik yapıyı almalarında yerli halkın büyük bir payı vardır. Boğazlıyan’ın yerli halkının geneli Boşnaklar Boğazlıyan’a gelince onları yıldırıp kaçırma politikası izlemişler, Türkçeyi bilmedikleri için onları aşağılamışlar, tarladaki ürünlerini talan etmişler, hayvanlarını gasp etmişlerdir. Bütün bu olaylar Boşnakların yabancılara karşı doğal olarak ürkek ve soğuk olmalarını sağlamıştır. Günümüzde artık yerli halkın bu baskıları kalmamıştır ama yine o günlerden kalan ürkeklik ve soğukluk azda olsa devam etmektedir. Elbette yabancı bir yere gelen yabancı ürkek olur. Boşnaklar yabancılara karşı ilk etaptaki ürkekliklerini atıp onları iyice tanıyıp sevdikleri zaman eski hallerine dönerler; yine o sıcakkanlı, sevecen, misafirlerini en iyi bir şekilde ağırlayan insanlar olurlar.

Sosyal Tabakalaşma

Boğazlıyan’daki Boşnakların sosyal tabakalaşmalarına bakacak olursak Anadolu’nun kırsal bir yöresinin sosyal tabakalaşmasından pek farklı bir şey göremeyiz. Boğazlıyan’daki Boşnak toplumunun tabakalaşma piramidinde orta sınıfı ve alt orta veya üst alt sınıfı oluşturduğu söylenebilir. Boşnak toplumu arasında Türkiye’nin genelinde görüldüğü gibi doğuştan elde edilen veya eğitimden faydalanmaksızın imtiyazlı bir şekilde elde edilen statüye dayanan bir tabakalaşma görülmez. İktisadi güce, iktisadi menfaati dolayısıyla bunların beraberinde getirdiği hayat tarzının farklılığına dayanan tabakalaşma fazla değildir. Bunun yanında eğitim yoluyla kazanılmış statüye dayanan tabakalaşmaya sıkça rastlanır. Boğazlıyan’da sanayi sektörü pek fazla gelişmediği için işçi sınıfından ve işveren sınıfından bahsedemeyiz. Yalnız serbest meslek sahibi olup veya büyük arazisi olup bu yerler de işçi çalıştıran Boşnak aileleri de vardır.

Boş zamanları Değerlendirme ve Eğlenceleri

Boşnaklar çalışkan oldukları kadar, fırsat buldukça en iyi şekilde dinlenmesini bilen boş zamanlarını, diğer zamanlarında olduğu gibi birlikte geçirmeyi seven bir millettir. Boşnak erkekler boş zamanlarında herhangi bir Boşnak’ın evinde toplanırlar. Bu toplantının belli bir yaş sınırı yoktur. Genci yaşlısı herkes katılabilir.

Yaşlı Boşnaklar başlarından geçen önemli olayları, tarihten bölümler, hikâyeler anlatırlar; diğerleri de bu anlatılanları saygıyla dinlerler. Gusli denilen çalgıyı çalabilen kimseler gusli eşliğinde Boşnakça şarkılar söylerler, diğerleri de bu şarkılara eşlik ederler. Bu toplantıların başlıca içeceği kahve ve şerbettir. Başlıca yemeği ise mısır unundan yapılan kaçamaktır. Boşnak kadınlar ise kendi aralarında toplanırlar. Bunların toplantılarında da yaş sınırı yoktur. Gusli çalmasını bilen kadınlar gusli eşliğinde şarkılar söylerler, diğerleri de onlara eşik eder. Fincanda yüksük saklama, kaynana geldi gibi oyunlar oynarlar. Bunların yemek ve içecek menüsü erkeklerinkinden daha kabarıktır.

Dini Hayat :Boşnaklarda Din ve İnanç

Boşnakların dinî inançları ve yaşayışları Türkiye’nin genelinde yaşayan insanlar gibi babasından annesinden gördüğü ibadet şekillerini aynen yapmakta. Boşnakların günlük yaşantılarında eski dinlerinin izlerini de görmek mümkündür. Örneğin, Boşnakların eski dinlerinde Bogomi lafzı Allah manasında kullanılmaktadır. Bu bağlamda Müslüman Boşnaklar eski inanç kalıntılarından gelen bir özellik gereği Allah’a Bogomi demektedirler. Yine Boşnaklarda akraba evliliğinin olmaması eski dinlerinden kalma bir adettir. Boğazlıyan’daki Boşnakların dinî yaşantılarını ve inanışlarını, iman esaslarındaki ve ibadet şekillerindeki inanışlar ve yaşantılar diye iki kısma ayırmamız mümkündür: Boğazlıyan’daki Boşnaklar her Müslüman gibi halk arasında “amentü” diye bilinen iman esaslarına inanırlar. Bu esasları kısaca şöyle belirtebiliriz:

Allah’a iman: Boşnakların Allah’a imanlarında herhangi bir sorun yoktur. Hepsi Allah’a inanırlar. Babalarından, annelerinden gördükleri, duydukları gibi bir Allah inançları mevcuttur. Kitaplara ve Peygamberlere İman: Boğazlıyan’daki Boşnaklar kitap deyince Kur’an-ı Kerim’i bilirler. Diğer kutsal kitaplara iman ettiklerini söyleseler bile bu kitapları sıradan bir Müslüman’ın bildiği kadar tanımaktadırlar. Hac ibadeti ise Türkiye’nin genelinde olduğu gibi belli bir yaşa gelmiş Boşnakların yaptığı bir ibadettir. Bunlardan başka Boşnaklar arasında mevlit ve hatim okumalar da yaygındır.

Batıl İnançlar

Boğazlıyan’daki Boşnakların batıl inançlarını şöyle sıralamak mümkündür: Muska Yazdırmak: Boşnaklar hastalıklardan korunmak, belaları başlarından def etmek, nazardan korunmak için hocalara muska yazdırırlar. Böyle yapınca rahatlayacaklarına inanırlar. Okunmak: Aynen muska yazdırmak gibi hastalıklardan ve nazardan korunmak için hocalara gidip okunurlar. Kurşun Döktürmek: Başlarına bir şey geldiğinde bunun nedenini anlamak ve bu belayı ortadan kaldırmak için Boşnakların yaptığı bir iş de kurşun döktürmektir.

Sonuç

Balkanlardan Bozok bölgesine 1934 ve 1935 yıllarında göç eden ve kendilerine Boğazlıyan ve civarını yurt edinen Boşnaklar, mevcut olan kültürel doku ve yaşama tarzının tesiri altında kaldıkları gibi kendileri de beraberinde getirdikleri kültürel mirasları ile yerli ahaliyi etkilemişlerdir. Önceleri kendilerini kabullenme hususunda çok zorlanan yerli ahaliyle sonraki zaman dilimlerinde kaynaşmışlar ve yörenin değişmez motifleri arasındaki yerlerini almışlardır. Bu bağlamda, giyim kuşamlarından örf-adetlerine kadar kendilerine özel yapılarıyla hayatlarını idame ettirmeye çalışan Boşnaklar bir yandan geçmiş ile bağlantılarını kesmemeye çalışırken bir yandan da öz kültürlerini yeni nesillerine aktarmaya gayret etmişlerdir.

Tabii ki bunu yaparken içlerinde yaşamaya başladıkları yerli ahaliyi de ürkütmemişlerdir. Boğazlıyan ve civarına Boşnakların göç etmelerinden günümüze kadar geçen seksen küsur sene içerisinde Boş naklar açısından gerek sayı gerekse yaşam tarzı bakımından çok fazla değişiklik meydana gelmiştir. Sadece din bakımından kendileriyle ortak bunun yanında dil, örf-adet, yaşam tarzı, hayata bakış açısı yönünden onlardan farklı ve sayıca çok üstün olan bir toplum içerisinde yaşama durumunda kalan Boşnaklar için bu değişikliklerin meydana gelmesi kaçınılmazdır.

Nitekim ölüm ve Türkiye’nin gelişmiş bölgelerine olan göçler nedeniyle Boğazlıyan ve civarındaki Boşnak sayısı son derece azalmıştır. Yeni nesil Boşnaklar yerli ahaliye karışmanın da verdiği rahatlık ile kendi kültür ve adetlerini yaşama noktasında gevşek davranmaktadırlar. Bunun yanında yöreye göç eden neslin aşağı yukarı ölmüş olması, onlardan devraldıkları Boşnak dil ve kültürünü yeni nesillere aktarma yönünden son derece pasif kalan ikinci kuşağın bu yetersizliği günümüzde Boşnak kültür ve adetlerinin neredeyse yok olacak seviyeye gelmesini de beraberinde getirmiştir. Neticede Boşnakça bilmeyen ve bu durumlarından da rahatsız olmayan Boşnak gençlerinin eski adet ve uygulamalarını yaşatmadıkları görülmektedir..

Kaynak:Bozok.edu.tr

EN ÇOK KAZANANLAR

EN ÇOK KAYBEDENLER

EN ÇOK İŞLEM GÖRENLER

YORUM YAP

DÖVİZ KURU

BIST100
DOLAR
EURO
BITCOIN
ÇEYREK ALTIN
GRAM ALTIN