Boşnakların Toplu Müslümanlığa Geçmesi Hikaye mi Gerçek mi? » Boşnak HaberBoşnak Haber

26 Nisan 2024 - 07:09

Boşnakların Toplu Müslümanlığa Geçmesi Hikaye mi Gerçek mi?

Boşnakların Toplu Müslümanlığa Geçmesi Hikaye mi Gerçek mi?
Son Güncelleme :

15 Eylül 2021 - 21:57

FATİH SULTAN MEHMET’İN BOSNA’YA GELİŞİ İLE 36.000 BOGUMİL BOŞNYANİN TOPLUCA İSLAM DİNİ’NE GEÇTİ Mİ ?
BU BİR EFSANE Mİ, GERÇEK Mİ ?
 
    Günümüzde, Bosnalı Müslümanların “Ortaçağ Bosna Devleti döneminde Bosna halkının çoğunluğunu veya nüfusunu oluşturan Patarenlerin büyük çoğunluğunun torunları” olduğuna dair yaygın bir görüş ve inanç var. Bosna Kilisesi’nin üyeleri, çoğunluk olmasına rağmen, özellikle son iki Bosna kralı Stjepan Tomaş ve oğlu Stjepan Tomaşeviç’in hükümdarlığı sırasında, Haçlı Seferleri ve Hıristiyanların sürekli saldırısı altındaydı.
        Bu tezlere göre, İslamiyet’i kabul etme eylemi, Yaytse’nin (Jajce) düşmesinden hemen sonra, Haziran 1463’te, Fatih Sultan Mehmet’in Bosna’da bulunduğu sırada gerçekleşmişti. Bosna Krallığı’nın başkenti Yaytse’nin düşmesiyle, sözlü tarihe göre “İslam’a geçiş zamanı” gerçekleşti. Bu sözlü tarih geleneğine göre, Tanrı’yı bir, Hz. İsa’yı insan peygamber olarak kabul edip, Tanrı’yı üçlemeyen, Katolik ve Ortodoks Kiliselerini reddeden Bosna Kilisesi’nin yaklaşık 36.000 üyesi, İslam’ı kabul ettikleri ve Müslüman oldukları, Sultan II. Mehmed’e biat etmek için Yaytse’ye akın etti. Bu hareketle 30.000’den fazla Boşnak hemen padişah ordusunun bir parçası oldu.
 
Bu iddialarda ne kadar gerçek payı var?
 
  Eski tarihçiler bu geleneğin güvenilir olduğuna inanıyordu.Öncelikle Yeniçeri yasası, yani Mustafa Çelebi tarafından İstanbul’da yapılan 1724 tarihli transkriptlerinden biri, ilk olarak, yeniçerilik için çocuk toplama söz konusu olduğunda, Bosna eyaletinin Osmanlı İmparatorluğu’nun diğer tüm vilayetleriyle ilgili olarak bir istisna olduğu vurgulanmaktadır.İmparatorluğun diğer bölgelerinde Hıristiyan ailelerin çocukları yeniçerilik için alınırken, Bosna örneğinde “yasa, sadece Müslüman çocukların alınıp Sultan’ın saraylarına ve eğitim merkezlerine derhal kabul edilmesini şart koşuyordu”.
   Boşnaklar, bu hak ve imtiyazları kazanırken, “Fatih Sultan Mehmet, halkın çoğunluğunun boyun eğip hemen İslam’a geçmesiyle Bosna’yı fethetmişti. Padişah, herkesin bir anda İslam’a girdiğini görünce, onlara Tanrı’nın bir ve Hz. İsa’nın peygamber olduğuna inandıkları için “Ruhları kirli, Tanrıya şirk koşmuş bir halk olmadıklarını” söyledi. Kendisinden bir istedikleri veya soruları varsa bunu serbestçe sorabileceklerini de sözlerine ekledi.Boşnaklar, çocuklarının acemioğlanlar için Edirne’ye götürülmesini istediklerini söylediler. Sultan taleplerine uydu ve o zamandan beri Bosnalı Müslüman çocukların, sünnetli veya sünnetsiz, yoklamasız (muayenesiz) saraylara kabul edilmelerini “Bir yasa ile garanti altına aldı”.
     Bu iddiayı desteklemek için, tarih yazarları başka bazı kaynaklara atıfta bulunurlar. Nitekim Bosna Krallığı’na karşı yürüttüğü sefer sırasında Sultan II. Mehmed’in yanında yer alan Osmanlı seyahat yazarı ve tarihçisi Dursun Bey, yöre halkının bazı bölgelerde daha erişilmez yerlere ve doğal sığınaklar sığındığını, halkın buralara kaçtığını belirtmektedir. Ayrıca, çok sayıda esir alındığı, onları en yetenekli yazıcıları onları tek tek listeleyebilmişti.
Dursun Bey ayrıca Yaytse’nin düşmesinden sonra “muzaffer padişah”ın çok sayıda esirin şehirden çıkarılmasını emrettiğini de yazar. Esirlerden bazıları padişah tarafından askeri komutan ve Sipahilerine çalıştırılmak üzere hediye verilirken, geri kalanların şehirde kalmasına izin verildi.Ancak Dursun Bey, 1463’ten itibaren Bosna’da yaşanan olayların doğrudan tanığı ve bizzat fethe katılan biri olarak, Bosna Kilisesi mensuplarının kitlesel olarak İslam’a geçmesiyle ilgili herhangi bir şey ifade etmemektedir. Çağdaş bir Polonyalı tarihçi, II. Mehmed’in Bosna’nın fethi sırasında yaklaşık 100.000 kişiyi esir aldığını ve bunlardan 30.000 kişiyi yeniçeri olarak ordusuna kaydettiğini yazmıştı.
      Yeniçeri Kanunu ile ilgili tezler yani çok sayıda Boşnak tarafından birdenbire İslam’ın kabulü teorisi, tarihsel eleştiriye pek dayanamaz. Bu, gerçek delili olmayan bir görüştür ve Bosna’da İslamiyet’in kabul edilme süreci, Osmanlı defterlerinin kanıtladığı gibi, ancak Sultan I. Selim (1512 – 1520) ve I. Süleyman (1520 – 1566) zamanında kademeli bir şekilde ivme kazanmıştı.Bunun yanında, papalık görevlilerinin raporlarında, bu sürece ilişkin daha zengin bilgiler mevcuttur.Bu birincil kaynaklar, Bosna’da İslamiyet’i kabul etme sürecinin 15. yüzyılın sonundan başlayarak 17. yüzyıl boyunca 250 yıl sürdüğünü ve bölgedeki Pataren topluluklarının varlıkları 18. yüzyıla kadar devam ettiğine dair çok sayıda kanıt olduğunu biliyoruz. Bosna gibi çalkantılı bir dini kargaşanın olduğu bir ülkede, özellikle İslam’ın kabulü kadar karmaşık olan tarihsel süreçlerin doğası, İslam’ın gelişinden yüzyıllar önceydi, bu da yeniçeri kanununun sağlamlığını sorgulamaktadır.
     Bu yasanın güvenilir olduğuna inanan yazarlar, 1463 olaylarından çok sonra yazılmış olan el yazmalarına atıfta bulunurlar yani, 1724 yılına kadar yaklaşık 250 yıllık süre, gerçek olayla iç içe geçmiş çeşitli mit ve efsanelerin doğması için oldukça uzun bir zamandır.
    Yeniçeri Kanunnamesi’nin el yazmasının son cümlelerinde, imparatorluk sarayında yetişen, zeki ve yetenekli “Bosnalı Müslüman çocukların”, “çoğunlukla devletin en büyük yerlerine geldikleri” söylenmektedir. Böyle bir iddianın, Yeniçeri Kanunu’nun ilan edildiği iddia edilen 1463’te değil, sadece birçok Boşnak’ın Osmanlı devlet ve askeri hiyerarşisinde çok başarılı kariyerler yaptığı iki yüzyılı aşkın bakış açısı ve deneyiminden ileri sürülemeyeceği açıktır.
     Haziran 1463’ün başında Yaytse’nin altındaki ovada toplanan 36.000 kişinin sayısı tamamen gerçek dışıdır. Dursun Bey’e göre, Yaytse’nin ele geçirilmesinden sonra padişah, tam da Bosna’daki yiyecek sıkıntısı nedeniyle Osmanlı İmparatorluğu’nun içlerine doğru çekildiğinde, bu kadar çok insan için nasıl yemek bulunduğu sorusudur.Fatih Sultan Mehmet zamanında tüm yeniçeri birliklerinin yaklaşık 8.000, Kanuni Sultan Süleyman zamanında ise yaklaşık 12.000 kişi olduğunu hesaba katarsak, bunun bir abartı olduğu sonucuna varmak oldukça mantıklıdır.
Kaynak: Nusret Sancaklı
 
 
 
 

YORUM YAP