Balkanlarda Rus-ABD Çekişmesi ve Bosna'ya Yansıması » Boşnak HaberBoşnak Haber

30 Nisan 2024 - 11:17

Balkanlarda Rus-ABD Çekişmesi ve Bosna’ya Yansıması

Balkanlarda Rus-ABD Çekişmesi ve Bosna’ya Yansıması
Son Güncelleme :

03 Nisan 2017 - 8:30

Zeynep Işıl Hamziç. Rus-Amerikan mücadelesi Balkanlar’da da kızışıyor.

“Sırpların çoğunluğu tarihi bağların yanında, NATO’ya karşı olan derin bir güvensizlik nedeniyle Rusya’ya sempati duyuyor.”

AB ve NATO’nun Balkanlar’da da ilerleyişini tehdit eden Rusya hakkında bir diğer “Rusya’nın hain planları” makalesi:

Ukrayna ve Suriye’deki doğrudan Rus müdahaleleri ve ABD başkanlık kampanyasındaki skandallar, bir diğer yerde, Balkanlarda devam eden Rus faaliyetlerini gölgeledi. Buradaki Rus faaliyetleri, Kremlin tarafından yapılan diğer iddialı hamlelerden daha sessiz ve çok daha az şiddet içeriyor ancak bu durum, Büyük Oyun’un 21. yüzyıl versiyonunda, Balkanlardaki hamlelerin daha az önem taşıdığı anlamına gelmiyor.

Rus imparatorluğunun eski toprakları ve Orta Doğu gibi, Balkanlar da kadim Rus oyun alanlarıdır.

Batı, geleneksel olarak Rus yanlısı Sırpları cezalandıran bir şekilde Yugoslavya’nın bir bölümünü denetimi altına aldığında, Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ardından ülke içine yoğunlaşma eğiliminde olan Rusya’dan cılız bir protesto gelmişti. O tarihte bu protestoya dair Batının görüşü, yakın tarihte gizliliğini yitirmiş 1993 yılından bir CIA analizinde yerinde bir şekilde açıklanmıştır:

Bazı Ruslar, neden Rusya’nın her zaman kendi geleneksel nüfuz alanı olarak gördüğü bir bölgeye Batı’nın ve özellikle ABD’nin yerleşmesi gerektiğini soruyor. Batı, bu argümanı bugünün dünyasında ciddiye almamalıdır.

Ancak dünya değişiyor ve yalnızca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in nostaljik çabaları nedeniyle değil.

Makedonya Dışişleri Bakanı Nikola Poposki Aralık ayında Avusturyalı Der Standard gazetesine verdiği demeçte “ABD, bir süredir güvenlik sağlayıcı olarak geri çekiliyor.” dedi. Donald Trump yönetimi, Trump’ın seçim kampanya sırasında dile getirdiği, kulağa ABD’yi dünyadan tecrit edecekmiş gibi gelen dış politikasını benimserse, Balkanlar’da mevcut düzeni korumak Avrupa Birliği’ne kalmış olacak. Rusya, bugünlerde parçalanmış ve dişleri epeyce sökülmüş bir AB’ye karşı kendinden oldukça emin görünüyor.

Dolayısıyla, Rusya’nın Balkanlar’daki etkinliği, giderek artan bir şekilde kaçınılmaz olan bir sonuç.

Putin’in Güvenlik Konseyi başkanı Nikolay Patrushev geçtiğimiz günlerde Karadağ, Makedonya ve Bosna’yı kapsayacak olası bir NATO genişlemesini Rusya’ya yönelik en büyük Batı tehditleri arasında saydı. Kremlin, bir zamanlar kilit bir Balkan müttefiki olan Bulgaristan’ın NATO ve AB’ye üye olduğunu ve büyük bir Rus doğal gaz boru hattı projesini baltaladığını gördü. Moskova’nın şu an Bulgaristan’da yapabileceği tek şey, Rus yanlısı siyasi figürleri desteklemek (yeni Bulgar cumhurbaşkanı Rumen Radev gibi) ve Batının baskısına direnebileceklerini ummak. Putin’in diğer Balkan ülkelerindeki hedefi, onların en azından tarafsız kalmasını sağlamak ve mümkün olursa Batılı örgütlere üyelik söz konusu olduğunda onları kararsız durumda tutmaktır.

Bu amaçla, Rusya, Bosna savaşını sona erdiren Dayton Anlaşmaları uyarınca kurulan, şu anda Avusturyalı Valentin Inzko’nun başında olduğu Bosna Hersek Yüksek Temsilciliği’nin kapatılması için bastırıyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu hafta bir basın toplantısında şunları söyledi:

Batılı ortaklarımıza, bağımsız bir devlet olarak kabul edilen Bosna-Hersek’te, bir genel vali yetkisine sahip olan ve Bosna-Hersek’teki üç kurucu ulus (Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar) hakkında her kararı verebilen sözümona bir Yüksek Temsilciliğin varlığına devam etmesinin uygunsuz olduğunu defalarca hatırlattık.
Rusya, başka yerlerde olduğu gibi Balkanlar’da da olanaklarının sınırlarını test ediyor ve hem Sırbistan hem de Bosna-Hersek’teki Sırplar arasında güçlü müttefikleri olmasından memnun durumda.

Lavrov, Sırp kimliğini savunmak için gösterdiği daimi çabalarından dolayı Bosna’nın kurucu bir parçası olan Sırp Cumhuriyeti’nin Başkanı Milorad Dodik’i şiddetle savunuyor. Sırp birliği hayalini heyecanla dile getiren ve oradaki ABD büyükelçisini Sırpların “kanıtlanmış düşmanı” olarak nitelendiren Dodik, Batı tarafından bir baş belası olarak değerlendiriliyor.

Daha bu hafta, Dayton anlaşmasını çiğneyerek Bosnalı Sırplar için ayrı bir bağımsızlık gününü kabul etmesi nedeniyle kendisine ABD tarafından yaptırım uygulandı.Dodik, Moskova için Bosna’daki Batı nüfuzunun hafifletilmesinde ve hatta belki bu devletin parçalanmasında yararlı bir araç. Rusya’nın geçtiğimiz Aralık ayında, Yugoslavya’ya olan Sovyet dönemi borçlarından bir kısmını Bosna’ya ödeme için verdiği karar, Dodik’e çabalarında yardımcı olabilecek en doğrudan destek ve Rusya hala Dayton Anlaşması’nı desteklediğini söylüyor.

Rusya, Sırbistan’ın başkenti olan Belgrad’dan, Kosova’nın kuzeyinde Sırp nüfuslu bir şehir olan Mitrovica’ya hareket eden ilk trenin konu olduğu son olayların son derece ilgili bir gözlemcisiydi. Üzerinde 21 dilde “Kosova Sırbistan’dır” yazılı, Kosovalı makamları oldukça öfkelendiren Rus yapımı tren sınırda durduruldu ve geri gönderildi.

Sırbistan, diğer birçok ülkeyle birlikte Kosova’yı tanımıyor ancak, provokasyondan dolayı çok öfkelenen Kosova Devlet Başkanı Hashim Thaci, Sırpları, ülkesinin kuzey kesimini ele geçirmek için “Kırım modelini” uygulamaya hazırlık yapmakla suçluyor.

Bu ironik bir durum. Batı’nın Kosova’yı tanıması, Rusların Kırım’ı resmen ele geçirmesine yol açan gayri meşru referandumu haklı göstermek için Rusya tarafından öne sürülen emsal olmuştu. Öte yandan, Rusların imaları yerindedir. Lavrov, düzenlediği basın toplantısında, Sırp mevkidaşının kendisini, olayın olduğu gün bilgi vermek için aradığını söyleyerek övündü ve Kosovalı yetkililerin treni durdurma hakkına sahip olmadıklarını belirterek Sırpların safında yer aldı.

Sırbistan tamamen Rus yanlısı değil (sonuçta bir AB aday ülkesi ve nüfusun yaklaşık yüzde 40’ı AB yanlısı) ama Rusya, ülkede ortak askeri tatbikatlar düzenliyor (sonuncusu Kasım ayındaydı) ve Sırpların çoğunluğu tarihi bağların yanısıra, NATO’ya karşı olan derin bir güvensizlik nedeniyle Rusya’ya sempati duyuyor. Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikolic kadar içten müttefikleri bulunmayan ve geniş halk desteğine sahip olmadığı diğer eski Yugoslav ülkelerinde Rusya’nın nüfuzu daha el altından oluyor.

Rusya, Makedonya’daki Putin tarzı rejimi destekliyor ve 2015 yılındaki protestoları, ülkeyi ele geçirmek için yapılmış bir Batı girişimi olarak görüyor.

Hükümetin Batı yanlısı olduğu ve nüfusun yaklaşık yarısının ülkenin Batılı örgütlere üyeliğini desteklediği Karadağ’da Ruslar, geçen sene darbe ve üst düzey yetkililere suikastler planlamakla suçlandılar. Suçlamalar siyasi bir taktik olabilir ancak Rusya, Karadağ’ı NATO dışında tutma konusuna ilgisini açıkça ifade etti.

Rusya, bir şekilde her Balkan ulusuyla ilişki içinde ve bu ilişkiler giderek daha aktif hale geliyor. Rusya’nın elinde Sırpça yayın yapan bir propaganda makinesi, dost yerel sivil toplum örgütleri ve medya organları ağı var. İşler kızışırsa, politik ve askeri müdahale ihtimal dışı olmayacaktır. 1990’lı yıllardaki selefi Boris Yeltsin’in aksine Putin, “nüfuz alanı” kavramının zamanı geçmiş bir kavram olduğuna inanmıyor.

 

Kaynak:AB Haber Bürüksel

YORUM YAP