"Biri Kral Çıplak Demeli " Türkiyedeki Boşnakların Gerçeği ( Makale ) » Boşnak HaberBoşnak Haber

30 Nisan 2024 - 15:09

“Biri Kral Çıplak Demeli ” Türkiyedeki Boşnakların Gerçeği ( Makale )

“Biri Kral Çıplak Demeli ” Türkiyedeki Boşnakların Gerçeği ( Makale )
Son Güncelleme :

03 Ekim 2022 - 17:10

4 YIL ÖNCE, “BİRİ, KRAL ÇIPLAK DEMELİ” BAŞLIKLI BİR MAKALE KALEME ALMIŞIM. 4 YIL SONRA AYNI KONULAR HALA GÜNDEMDE !
Bosna’dan Türkiye’ye ilk sürgünler 1830’lu yıllarda Sırbistan’a özerklik verilmesi sonucu başlamış, 1852 yılından sonra Karadağ Prensliği’nin kurulması ile devam etmiştir. Asıl büyük kitlesel göç ve sürgünler ise 1878 yılındaki Berlin Kongresi ve 1912-1913 yıllarındaki Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve sonrası, 1924’te Karadağlıların Boşnaklara yaptığı “Şahoviçi Boşnak Soykırımı” ve sonrası, Yugoslavya Krallık Döemi (1929-1941), İkinci Dünya Savaşı (1941-1945) ile 1953-1970’li yıllar arasında olmuştur.
 
Bu sürgün ve göçlerin sonucu, günümüzde Türkiye’de yaşayan Boşnak kökenli Türk vatandaşlarının sayısının 5 milyondan çok fazla olduğu ve Sırp kaynaklarına göre bu sayının 8-9 milyon kadar da olduğu düşünülüyor.
81 milyonluk bir ülkede bu sayıyı büyük barışçıl bir sosyal güç olarak görebiliriz ama, gereği gibi sivil toplum kuruluşlarında toplanıp çalışmadığımız için aslında kontrolsüz bir güç durumundayız. Kontrolsüz güç de güç olmadığından Türkiye’de hiçbir konuda söz sahibi olamıyoruz.
Bunun örneğini her genel seçimde görüyoruz ve kendimiz, kendimizden olanları seçemiyor, önümüze konulanları, bizlerle alakaları olmamalarına rağmen bizi temsil etsinler diye kuyruklarına takılarak onları seçip duruyoruz.
Önümüzdeki yerel seçimlerde de aynı durum tekrarlanacak ve Boşnak kökenlilerin çoğunlukta olduğu ilçelerde bizden olmayan kendi adaylarını yine bize seçtirecekler gibi görünüyor ?!
Bir başka konu da bu kuruluşlarımız, Türkiye’deki Boşnak kökenliler ile Bosna Hersek ve Sancak’taki Boşnakları bir araya getirme, sosyal bağlar oluşturmaya veya var olan bağları güçlendirme konusunda bazı yardım faaliyetler dışında (kurban ve doğal afetler) halk bazında yapamıyor olmalarıdır. Türkiye içinde birbirimizi tanıma ve ortak meselelerimizde birlikte hareket etme konusunda arkası gelmeyen cılız ilişkilerden öteye gidemiyoruz. Bosna Hersek ve Sancak’taki soydaşlarımız ile bir araya gelmek ise sadece her iki tarafın yöneticileri arasında gerçekleşiyor. İnsanlarımız onların bu buluşmalarını sadece sosyal medya ve bazen yerel tv.lerde izliyor o kadar.
Neler yapılabilir konusu bu kısa köşe yazısına elbette sığdırılamaz. Bu konuda sayfalarca yazı yazabilirim. Sadece bir-iki konuya değinmek istiyorum.
En önemli varlığımız ve geleceğimiz çocuklarımızdır. Madem ki dernek ve vakıf isimlerinde kültür, yardım ve eğitim kelimeleri var, bu faaliyetler ilk önce çocuklara yönelik uygulanmalıdır.
Örneğin neden yaz tatillerinde çocuklarımıza karşılıklı olarak her iki tarafta yaz okulları düzenleyip çocukların birbirlerini yakından tanımaları, arkadaş edinmeleri, bizim çocuklarımıza ata topraklarını gösterip, Boşnakça ve oradaki yaşamı, kültürü, örf ve adetletimizi öğrenmelerini sağlamıyoruz?
Oralardan da gelecek çocuklara bizleri tanıtmıyoruz ve onların Türkçe öğrenmelerine ön ayak olmuyoruz?
Bosna Hersek ve Sancak’tan gençler, evlerini, yurtlarını terk ederek yurtdışına çalışmaya gidiyorlar. Bu konu neden hiç gündeme getirilip bizlerin, Türkiye’nin yapabilecekleri konusu hiç tartışılmıyor?
Çocukları ve gençleri kaybedersek herşeyimizi kaybetmiş olmaz mıyız!
Neden biz, özellikle Bosna Hersek ve Sancak konusunda yeterince başarılı sosyal projeler üretip onları gerçekleştiremiyoruz?
Bana göre sebebi çok basit. Bir türlü bizleri, ama her çeşit düşüncedeki insanlarımızı biraraya getirip topluca ve bizi tam anlamı ile temsil edecek, verimli çalışan sosyal toplum kuruluşlarına (bir-iki istisna hariç) sahip değiliz.
Elbette derneklerimiz ve az sayıda da olsa vakıflarımız var ama, maalesef bizi, tüm çeşitliliğimiz ile ve de büyük bir çoğunlukla toplayıp bir arada tutamıyorlar. Üye sayılarına, yaptıkları etkinliklere olan katılımcıların sayısına ve de mali güçlerine baktığımızda değil milyonlar, yüzbinler, onbinler, gerçekte binler sayısı ile ifade edilen insanlarımızı dahi temsil etmedikleri de bir gerçektir.
Bazı derneklerimizin sadece isimleri ve tabelaları ile onlu sayılar ile ifade edilen üyeleri var !!!
Bir de bir federasyonunmuz var ki kendilerinden başka onlardan kimsenin haberi yok.
İki en büyük derneğimiz bu konfederasyonun üyeleri olmaması da anlaşılır bir durum değil?
Konfederasyona sadece Bosna Hersek demişler, Sancak neden yok? Sancak biz Boşnakların, tarihi Bosna’nın toprağı değil mi?
Ben, STK’larımızın halktan biraz kopuk olduklarını düşünüyorum. Bir türlü temsilcisi oldukları halkın her kesimine ulaşılamıyorlar.
Nedense yöneticilerimiz hep yükseklerden uçmayı tercih ediyor; siyasi parti liderleri, siyasiler, geçmişte Boşnaklara soykırım dahil her türlü kötülüğü yapmış olanların diplomatları vs.
Ne yapsınlar, milletvekilliği gibi mevkiler siyasi parti başkanlarının iki dudağı arasında. Halkın iradesi ile bir yere gelemiyorlar ve bu yüzden ayakları yere basıp halkla yürümeyi pek tercih etmiyorlar.
Tabelalarında kültür ve yardımlaşma kelimeleri yazıyor. Yardımlaşmada bir sıkıntı yok, bulundukları semtlerdeki sosyal ve yardımlaşma faaliyetleri de çok iyi ama, kültür konusuna gelince gereği kadar verimli olduklarını düşünmüyorum.
Çünkü kültür, sadece Türkiye’deki Boşnak kökenlileri değil, Bosna Hersek, Sancak ve diğer ülkelerdeki Boşnakları da kapsıyor.
Bu arada biz Boşnakları tarihten silmek isteyen ve bize soykırım dahil her türlü insanlık suçu işleyenlere karşı hak ettikleri karşılığı vermemiz ve göstermemiz de gerekiyor.
Özellikle aşırı milliyetçi Sırpların, soykırım yapmak için uydurdukları yalan tezlerini her alanda çürütmek ve onları işledikleri bu insanlik suçu ile Dünya Kamuoyunu yüzleştirmek zorundayız.
Bilerek veya bilmeyerek, dolaylı dahi olsa aşırı milliyetçi Sırpların tezlerine en basit bir konuda bile etkinliklerimizde yer vermemeliyiz. Maalesef bu konuda yeterince titiz davranmıyoruz.
Düşünebiliyor musunuz, Boşnakların en büyük haini olan, dönme Nemanja (Emir) Kusturica’yı Antalya Film Festivali jüri uyesi olarak davet etmişlerdi. Bosna Hersek Dostları Vakfı Başkanı Saffet Erdem kardeşimle birlikte birkaç duyarlı arkadaş Türkiye’yi ayağa kaldırdık. Gelemedi !
Bosna kasabı Miloşeviç’i savunan avukatı bir üniversitede konferansa davet etmişlerdi. Yine uyardık; konferans iptal edildi.
Şimdilik çok küçük gibi gözüken ama, ileride problem olabilecek bir durum ile karşı karşıya olduğumuzu düşündüğüm bir konu var. Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfımızın bu yılki etkinliklerinden biri “Boşnakların Tarihi / Historija Bišnjaka” adı ile tarihçi Mustafa İmamoviç’in kitabı Türkçeye çevrilerek tanıtılacak (Bu kitabın önsözündeki ve içindeki çok sayıda cümleler maalesef hem Türk Milleti’ni hem de Boşnak Milleti’ni inciten, tarihi gerçeklere aykırı bilgiler içermektedir). Bu etkinlikler önceki yıl olduğu gibi Bayrampaşa’daki dernek ile bu yıl da Pendik’teki derneğimiz tarafından da desteklenmektedir.
Etkinlikler, genellikle bir-iki konferans olmakla birlikte sanatsal ağırlıklı sergi, konser ve sinema gösterileri olarak tercih ediliyor. Peki bu etkinlikler nerede düzenleniyor?
Bizden ve halkımızdan uzak semtlerde. Yani nüfus olarak kalabalık olmadığımız, ulaşım zorluğu olan merkezler tercih ediliyor. Taksim, Sultanahmet, Beşiktaş ve benzeri yerler. Neden Bayrampaşa, Pendik, Kartal, G.O. Paşa, Küçükköy, Alibeyköy, Bağcılar ve Safaköy gibi halkımızın yürüme mesafesindeki yerler tercih edilmiyor? Cevap veren yok!
Bosna Hersek Üçlü Başkanlık Konseyi üyesi Boşnak lider Bakir Izetbegoviç geçen sene Boşnak Kültur Günleri adı ile yapılan böyle bir etkinliğe davet edildi ve rahmetli babası büyük insan Aliya İzetbegoviç ile ilgili Sultanahmet’te bir konferans verdi. 300 kişi ya vardık ya yoktuk. Bu konferans Yıldırım Mahallesindeki veya Pendik’teki kapalı spor salonunda verilseydi onbinler onu dinleseydi yani halkımız dinleseydi daha iyi ve etkili olmaz mıydı?
Etkinliklere bizden çok az sayıda insanımız gitmiyor!
İnsanlarımızın bu etkinliklerden haberleri bile olmuyor.
Ne biz Boşnak kökenliler ne de diğerleri bu kültürel ve sanat olaylarını takip edebiliyoruz.
Halka bir türlü ulaşılamıyor.
Nasıl ulaşabiliriz diye de ne soran ne de çaba gösteren var.
Halk bizim ayağımıza gelsin mi denilmek isteniyor. Tabi ki değil ama, netice öyle gibi görüntü veriyor.
Halktan kopuk kültürel etkinlikler olur mu?
“Boşnakların Tarihi” kitabındaki probleme gelince:
Biz Boşnakların kendimizi Bosna Hersek ve Sancak konusunda Dünyaya kabul ettireceğimiz ve de Dünyada her kapıyı açabileceğimiz bir tek konu var. Zamanın Sırbistan Karadağ rejimlerinin desteklediği Bosnalı Sırp Ordusu VRS’nin biz Boşnaklara yaptıkları ve Adalet Divanı’nın da yasal olarak kabul ettiği Srebrenica’daki Boşnak Soykırımı’dır.
Her sene Türkiye’deki anma törenlerinde kahroluyorum.
100, bilemediniz 200 kişi ancak toplanıyor.
Halk yine yok ! Efendim mevsim yaz imiş de herkes yazlıklarda imiş vs. vs..
Temmuz 11’de normal etkinliğini yap; git Kartal’daki anıta çelenk koy ama, asıl büyuk etkinliklerine Mayıs ayında başlanır, toplantılar, seminerler ve konferanslar düzenlenebilir. Herkesin katılımı sağlanabilir. Yeter ki istensin, onbinleri toplamak o kadar da zor değil. Dr. Adem Fazlıoğlu, Dr. Sedat Ziyade ve bendeniz, Bağcılar Belediyesi ile biz büyük sayıdaki insanı topladık; çok büyük bir kalabalık vardı. 5 Bin insandan cok fazlası Sivas Bosna Sancak derneğinin, Bağcılar meydanındaki Srebrenica Boşnak Soykırımı anma gecesine geldi.
Srebrenica Boşnak Soykırımı ile ilgili dünya çapında bir uzman olan ve bu konuda 3 cilt kitap yazıp, bu vahşeti insanlık tarihine ebedi olarak yerleştiren Boşnak Tarihçi Prof. Smail Çekiç’in Vakfımız tarafından özetlenerek Türkçe “Boşnak Soykırımı” adı altında bir kitap yayınladı. Kitabın tanıtımı hem Bayrampaşa hem de Pendik’teki derneklerimizde yapıldı. Katılım mı? Bizi çok çok düşündürecek bir sayı. Peki nerede ve niçin hata yapıyoruz?
Galiba “Boşnakların Tarihi” kitabındaki ortaya atılan bir tez ile bir başka hata daha işlemek üzereyiz !!!
Uyarmak ve bazı gerçekleri söylemek zorundayım.
Biri çıkıp “Kral çıplak” demeli.
Radikal milliyetçi Sırp ve Hırvatlar, neden biz Boşnaklara her fırsatta katliam ve soykırım yapıyorlar, hiç düşündünüz mü?
Elbette birçok sebebi var ama bir tanesi sözde biz Boşnaklar, Sırp ve Hırvat dönmesi imişiz de (Müslüman olmuş Sırplar veya Müslüman olmuş Hırvatlar son zamanda da Müslüman olmuş Karadağlılar; önce Boşnak olmadığına Müslüman olduğuna inandır sonra Boşnakları Sırplaştır, Karadağlılaştır, Hırvatlaştır ! Tıpkı Vlahlara ve Dalmatlara, İstralılara, Likalılara, Cincarlara ve diğerlerine geçmişte yaptıkları gibi; önce Ortodoks ve Katolik yaptılar, sonra Sırp ve Hırvat oldular !!!) onlara ihanet etmişiz.
Sözde biz Boşnaklar, zorla İslâmIaştırılmış Slavlar yani Sırplar ve Hırvatlar imişiz de (kaldı ki her iki halk da genetik verilere göre %50’si bile Slav değiller) bu yüzden hem Katoliklere hem de Ortodokslara ihanet etmişiz ve de bu yüzden Osmanlı, Balkanları ve Orta Avrupa’yı ele geçirmişmiş.
Bunun için onlara göre Boşnaklar, Slav ırkına ve Hristiyan dinine ihanet etmiştir, haindirler.
Bu yüzden ya eski dinlerine döndürülmeli, ya Türkiye’ye sürülmeli ya da öldürülmelidirler diyerek, Bosna topraklarını kendi aralarında bölüştüren “Büyük Sırbistan” ile “Büyük Hırvatistan” planlarını devreye sokulmuştur.
Sözde bu iki millete ihanet ettiğimizi için önce 1711 yılında Karadağ’da, Karadağlılar arkalarına Slav Dünyasını ve Rusları, Avrupa devletleri ve Hristiyan Dünyasını alarak İlk Ortodoks kökenli Boşnak katliamı yapıldı ki günümüz soykırım suçunun tarifi kapsamındadır.
Daha sonra 1804te Sırp isyanları ile devam eden bu katliam ve soykırımlar, 1992-1995’teki Bosna Savaşı’ndaki 11. soykırım ile şimdilik durmuştur !?
Özellikle son 100 yılda yazdıkları veya başkalarına yazdırdıkları yalan tarih kitaplar ile Dünya Kamuoyu’na kendi aşırı milliyetçi tezlerini kabul ettirdiler (Bak; Prof. Senadin Laviç, Bosna’nin Kültürü ve Dirilişi kitapçığı ile Prof. dr. Smail Çekiç, Boşnak Soykırımı kitabı, Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı yayınları).
Hatta Türkiye’deki bilim insanları ve resmi kuruluşlarımıza bile bu yalanlara özellikle Sosyalist Yugoslavya döneminde inanarak, bu uydurma tarih kitaplarını kaynak olarak kullanarak, yayınlarında “Boşnaklar Slav kökenlidir “diye yazdılar.
Bu yanlışlığa kitabını 1997 yılında “Boşnakların Tarihi” adı ile yayınlayan Boşnak tarihçisi rahmetli Prof. Mustafa Imamoviç de yapmıştır. Bunun sebebi İsvicre’deki genetik araştırmalar merkezinin (iGENEA-Genéve)) ve diğer onlarca Boşnak bilim insanının ki aralarında Prof. Dr. Muhammed Filipoviç, Prof. Dr. Senadin Laviç ve Prof. Dr. Smail Çekiç gibi yüzlercesi de var, Boşnakların Slav kökenli olmadıkları konusundaki bilimsel çalışmalarını 2000’li yıllardan sonra yayınlamış olmalarıdır.
Mustafa İmamoviç kitabında konu ile ilgili nelet yazmış:
“… Odatle naziv Bosanski Musliman ili Bošnjak obilježava Južnog Slavena koji se etnički oformio na historijskom teritoriju Bosne …”
■ “Bosnalı Müslüman veya Boşnak ismi, Bosna’nın tarihi topraklarında etnik olarak oluşan Güney Slavlara işaret ediyor.”
Oysa genetik ataştırmalara göre Boşnakların sadece %15’i Slav geni taşıyor ?!
%85’i taşımıyor !?
Vakfımız bu kitabı bir de “Tarih Vakfi” ile birlikte yayınlıyor! Kitaptaki bu tezi, yani biz Boşnakların Slav kökenli olduğumuz yalan tezini vakfımız var Tarih Vakfı onaylamış mı olacak?
Ben bu kitabın Türkçesini henüz okumadım. Bu cümlenin nasıl Türkçeye çevrildiğini bilmiyorum. Başka anlamda çeviremezler ama, ya hemen yanına ya da dip not olarak sayfanın altına bu kitabın yayınından sonra ortaya çıkan ve diğer tarihçiler tarafından yazılan bilimsel çalışmaları not düşmeliler diye düşünüyorum. Aksi taktirde Boşnaklara soykırım yalanların bu konudaki yalan tezine dolaylı da olsa destek vermiş olmaz mıyız?
Vakıf yayınladığı kitaplar veya kitapçıklar ile savunduğu tezlerinde çelişkiye düşmemelidir.
Vakfımız, ilk konferanslarından birini Pendikte, yine ünlü ve çok değerli bir düşünür, sosyolog, filozof ve tarihçi olan hocaların hocası Rahmetli Prof. Muhammed Filipoviç’e verdirmiş ve bu konferansı bir kitapçık ile yayınlamıştı.
Prof. Filipoviç Boşnakların kökeni hakkında, İlir ve Got kökenlilerin çoğunlukta, Slavların da %30’ların altında olduğunu söylüyordu! Prof. Laviç ve Prof. Çekiç’te benzer şeyler söylüyorlar.
Boşnakların Tarihi” kitabının tanıtım toplantısı ve daha önce de “Bosna’nın Kültürel ve Ulusal Dirilişi” konferansı için vakfımız tarafından davet edilmiş olan BZK Preporod başkanı Prof. Senadin Laviç te yine vakfımızın yayınladığı kitapçıkta Boşnakların kökenlilerinin Slavlara dayanmadığını, Eski yerel Bosnalılar (Avrupa’nın ilk halkından biri), İlirler, Gotlar, Keltler, Türkler, Trakşar ve az oranda da Slavlara dayandığını söylüyor, tıpkı burada isimlerini sayamayacağım yüzlerce Boşnak ve tarfsız diger ülke bilim insanları gibi.
 
Nusret SANCAKLI

YORUM YAP