‘’ Onlar bu Vatan için her şeyleri ile mücadele ettiler…
Canları , malları , bütün imkanları ile…
Bu uğurda şehit , gazi oldular….
Onlara ‘ İsimsiz vatan kahramanları ‘ dediler…
(C. Yurtsever-Adanalı tarihçi,yazar )
İŞGAL YILLARI VE ZULÜM
Mondros mütarekesi ile, 27 Aralık 1918 de , Anadolu’nun bir çok bölgesi gibi Adana `mız da [ Çukurova ]Ermeni çetelerinin desteği ile Fransız ordularının işgaline uğramıştır.Fransız ordusunun başında Albay Bremond vardı.Bu sömürge zihniyetli insanlar ermeni çetelerine göz yumarak bir çok katliamlara sebep olmuşlardı.İşgal süresince çok acı olaylar yaşandı.
4 yıl 9 ay süren bu acı dolu işgal zamanında Fransız ve Ermeni çeteleri Kozanda 200 Türkü fırınlarda yakmışlar , insanlarımızın canlarına, mallarına ve ırzlarına tecavüz etmişlerdi.Yanda resmini gördüğünüz Fransız ordu komutanı da , tüm ikili anlaşmaları yok sayarak tüm bu olanlara ses çıkarmamış, bilhassa teşvik bile etmişti.Kısaca özetleyecek olursak; I. Dünya savaşının bitiş tarihi olan 1918`de Türkler için yeni bir mücadele başlamıştır.31 Ekim 1918 `de Adana`ya gelerek Alman mareşeli Liman Von Sanders`den Yıldırım orduları Komutanlığını devralan Mustafa Kemal Paşa, ‘ Savaş, müttefikler için bitmiş olabilir, ama bizi ilgilendiren savaş , kendi istikbalimizin savaşı, ancak ve şimdi başlıyor’’ diyerek , Adana`da Kurtuluş savaşının ilk işaretlerini vermiştir.
Bu sırada Fransız kuvvetleri , ermeni iş birlikçileri ile birlik de Çukurova bölgesini işgale başlamışlardır.Amaçları , Avrupa devletlerinin de destek verdiği bir Ermeni devleti kudurmaktır.1918-1919 yıllarında , işgalciler , Adana ve Çukurova yöresinde zulüm ve işkence uygulamışlardır. Bunca baskıya dayanamayan Adanalılar örgütlenerek ‘’ Kilikya Milli Kuvvetler Teşkilat’’ını kurmuşlardır.
5 Ocak 1920 `de Mustafa kemal , Fevzi Bey ( Çakmak ) ve Yörenin milletvekilleri Pozantı`ya gelerek burayı il merkezi haline getirmişler ve Pozantı kongresini yapmışlardır.1920 yılının Kasım ayında , Fransızlar yenilgiye uğramışlar ve Fransız Hükümeti , T.B.M.M. Hükümeti`ni resmen tanımıştır.’0 Ekim 1921 de Fransızlar`la ‘ Ankara Anlaşması ‘ imzalanmıştır.Bu anlaşmaya uygun olarak Fransızlar , 5 Ocak 1922 de Çukurova`dan tamamen ayrılmışlardır.Bu tarihten itibaren il merkezi tekrar Adana`ya taşınmıştır.5 Ocak 1922 de Adana`ya giren Türk Ordusunun Komutanı Muhittin Paşadır.Bu dönemde mücadele eden kahramanlar dan bazıları ; Şeyh Cemil efendi ,Molla Nasrullah ,Gizik Duran, Kara Fatma,Adile Onbaşı ve Salih Kadiç gibi daha nicelerinin adını anabiliriz.
84 YIL ÖNCE BUGÜN
Yukarıda özetlediğim Adananın işgal yılları ile ilgili yazılar belgelere ve görgü şahitlerine dayanılarak , Adanalı tarihçi Cezmi Yurtsever ağabeyimizin çalışmalarından faydalanılarak hazırlanmıştır.Bu çalışmalar Adana Büyükşehir Belediyesi kültür arşivinde , 5 Ocak 1997 tarihli 1 nolu’’ Çukurova Milli Mücadele Belgeseli ‘’yayını olarak bulunmaktadır.
Şimdi anlatacağım konu da 5 Ocak Adananın kurtuluş mücadelesine ve istiklal harbine katılmış istiklal madalyalı 4 Bosnalı gencin hikayesidir.Bu isimsiz kahramanları gün ışığına çıkarıp , anlatmak ve yeni nesle sunmak bizim boynumuzun borcudur.Bu ülkenin topraklarında tarih, Müslüman her milletten insanların kanları ile şerefle yazılmıştır.Dün nasıl birlik olmuş , mücadele etmişsek bugünde aynen bu mücadele ruhuna ve anlayışına ihtiyacımız vardır.İşte bu hikaye ve niceleri bize bu birliği anlatmak için derlenmiştir.Çünkü yukarıda adı geçen Molla Nasrullah bir Kürt aşiret reisidir.’Baba Kürtleri ‘ olarak bölgede tanınmışlar ve bu kutlu mücadelede safları belli olarak Türk`ün şanlı tarihinde şerefle yerlerini almışlardır.Bunlar birlik olmamız için en güzel örneklerdir.Ta ki Bosna`dan göç edip , Adana`da Fransız ve Ermenilerle çatışıp gazi olan isimsiz kahramanlara kadar bu örnekler arttırılabilsinler.
SALİH KADİÇ ( PARLAKALIN )
Hikayeyi Ağustos 1995 yılında Bosna dergisinde yayınlamak için , merhum Salih Kadiç`in bugün aramızda olmayan , oğlu Seydi Parlakalın`dan aynen aktarıyorum ;
İstiklal harbine de katılmış olan Salih Kadiç , aynı zaman da istiklal madalyası sahibi bir gazidir de.1885`de Saray Bosna da doğmuştur.Çiftçi bir ailenin çocuğudur.Osmanlının , Balkanlardan çekilme sürecinde , Avusturya –Macaristan ve Sırp saldırıları artmış ve bölgede yaşayan Boşnaklar akın akın Anavatan Türkiye `ye göç etmeye başlamışlardır.
Kadiç ailesi 1902 yılında bu sebeblerden Türkiye ye göç etmiştir.O tarihte Salih Kadiç 18`inde bir delikanlıdır daha.Önce İstanbula , ardından İzmit-Karamürsel’e geçmişler.1 yıl sonrada Dörtyol –Erzin’e ( Hatay bağlı )gelmişler.Burada uzun süre kalmayan aile bu sefer temelli olarak, çiftçiliğe daha elverişli , Adana-Ünlüce (Nacarlı ) köyüne yerleşmişlerdir.Bugün , Salih amcanın torunları hala bu köyde ikamet etmektedirler.
Salih Kadiç 20 yaşında ( 1904 ) kendisi gibi Boşnak olan Sevdiye Tırka hanımla hayatını birleştirmiştir.Bu evlilikten 5 çocukları olmuştur.Bize bu hikayeyi anlatan 75 yaşındaki Seydi amca ( 1920 ) en büyük evladıdır.Babasının emaneti olan Gazilik payesi İstiklal madalyasını , şerefle göğsünde taşımaktadır.(Seydi amcada hakkın rahmetine kavuşmuştur, bugün yaşamamaktadır artık )
Seydi amca anlamasına devam ediyor ;
-Merhum babam bize her fırsatta o günleri anlatırdı.Ben işgal yıllarında dünyaya gelmişim, daha bebeğim yani, hatırlamam mümkün değil(1920-22 ).Adana da Fransız işgali var.Ermenilerle birlikte Türklere eziyet ,işkence,zulüm.O zamanlar babam ve arkadaşları ; İbrahimReniç,Salih Biyelovats ve Raif ( ? ) Demirtaş , Adana da çete harbine katılmışlar.
Bu Boşnak gençleri ve hatırlamadığım diğerleri , öz yurtlarını savunmak için , o zamanlar etkin bir çete olan Misilsi İbrahim efendinin komutasına girmişler.Uzun mücadeleden sonra 5 Ocak 1922 de Adana yı işgalden kurtarıp Fransız ve Ermenileri den temizlemişler.
Ama asıl problem devam ediyormuş.Çünkü, topraklarımızın büyük çoğunluğu işgal altındaymış.Mustafa Kemal Paşa tüm eli silah tutanları göreve çağırmış.İşte bu 4 genç adam imanla , aşkla ve ibadet şuuru içinde vatanlarını savunmuşlar.
İlk önce Afyon cephesine , oradan 3 ay talim terbiye.Sonra da Dumlupınar cephesine tayin ve sevk edilmişler.Bu cephede İnönü Paşanın komutasında 2 ay savaşmışlar.Bir gün Mareşal Fevzi Paşa , gece saat bir de toplantı yapmış.Ve askerlerine şu emri vermiş ; ‘ hedefiniz Yunan mevzileri ‘.Sabaha karşı ordu tüm kollardan mevzilere silah atımı yaklaşmış.Babamın bölük komutanı Bnb.Ahmet Bey , ezan vakti ayakta ve elinde silahı ile ‘ Türkler çay içmeye geldiler ‘ sedasıyla silahını havaya sıkarak hücum emri vermiş.Burada komutanın asil davranışını babam bize hep örnek gösterirdi.’Bak evladım ne asil bir davranış.Şunu unutmayın biz Müslüman Türkler hiçbir zaman kalleşçe düşmanda olsa , arkadan vurmadık,saldırmadık.Komutanın davranışı şunu gösteriyor.’’ Ey kalleş Yunan siz çoluk çocuğumuzu kalleşçe kestiniz, ama biz sizi uykunuzda gafil avlayabilirdik, haydi kalkın mertçe , göğüs göğse çarpışalım.’’
Bu inançla dedelerimiz , babalarımız savaştılar.O gün savaş ikindi vaktine kadar sürmüş ve yunan bozguna uğramıştır.Bu muharebede babam sağ kolunu kaybeder , arkadaşları da çeşitli yerlerinden yaralanırlar.Bu savaş 4 ay sürer, sonuç ta düşman denize dökülür.Türkiye artık hür ve müstakil bir devlettir.Babamlar terhis olurlar ve eve dönerler.Babam 85 yaşında 1972 yılın da vefat etti.Allah rahmet etsin, cümlesine.Bu anlatımlar devam ederken Seydi amca bir taraftan da babasının tezkere ve evrakları ile İstiklal Madalyasını gösterdi.Seydi amcada 2, dünya savaşı sırasında 1942-44 yılları arasında askerlik görevini ifa eder.
|
Ufuk Süslü
Kaynak: İgman.tv