Bosna'nın Osmanlı'ya Direnen Şehri Jajce » Boşnak HaberBoşnak Haber

20 Nisan 2024 - 14:20

Bosna’nın Osmanlı’ya Direnen Şehri Jajce

Bosna’nın Osmanlı’ya Direnen Şehri Jajce
Son Güncelleme :

09 Ocak 2015 - 20:31

Jajce

Yayça veya Yayçe:Boşnakça Jajce , Bosna Hersek’in merkezinde Vrbas Nehrinin kenarında; Banja Luka,Mrkonjiç  Grad ve Donji Vakuf  yollarının kesişim noktasında yer alır. Adını etrafında bulunan ve yumurtaya (jaja) benzeyen irili ufaklı tepelerden almıştır. Travnik’in 45 km kuzeyindedir. Dik çatılı tipik evleri ile dikkat çeker. Kalesi adeta zamana meydan okumaktadır.

1991 nüfus sayımında merkezinde 11.000 olmak üzere toplam 44.903 nüfusu vardı. Bunun %38’ini Boşnaklar , %35’ini Hırvatlar, %19’unu Sırplar oluşturmaktaydı.

250px-Vodopad_u_Jajcu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tarihçe

Osmanlı İmparatorluğu 1463’te Yayça’da egemenlik kazandı fakat aynı yıl içinde bu bölge tekrar Bosna Krallığının eline geçti. 1463’ten 1528’e kadar Bosna’da Osmanlılara karşı Hıristiyanlığın kalesi olarak kabul edildi. Bu dönem boyunca son Bosna Kraliçesi Büyük Katerina şehrin en eski kilisesi olan Aziz Luka Klisesini onardı. Papa bütün Hıristiyan monarşilerine Yayça’nın düşmemesini sağlamaları için ısrar etti. Venedik şehrin savunması için hatırı sayılır miktarlarda maddi yardımda bulundu, Macaristan birçok askeri birliğini bölgeye sevketti. Ancak 1526’da gerçekleşen Mohaç Meydan Muharebesi‘nde Macaristan’ın yenilgiye uğratılması ve Osmanlı Devletine bağlı bir krallık haline getirilmesiyle Yayça savunmasız kaldı. 1528’de Osmanlı topraklarına bağlandı. Bu bölge muhtemelen Osmanlı egemenliğine giren son Bosna şehridir.

Şehir tarihi eserleri bakımından her hangi bir hükümranlık dönemine ilişkin baskın özellikler taşımaz. Farklı zamanlarda ve farklı hükümranlıklar altında yapılan birçok Kilise ve Camiye sahiptir.

100px-Jajce_coat_of_arms

Yayça, II. Dünya Savaşı ve sonrası önemli etkinliklere ev sahipliği yapmasıyla ün kazandı. II. Dünya savaşı sırasında Yugoslavya Milli Liberalleşme Anti-Faşist Meclisi‘nin ikinci toplantısı ile II. Dünya savaşında sonra Yugoslavya kuruluş toplantıları bu şehirde gerçekleşti.

Avrupa’nın en güzel şelalelerinden birine sahiptir. Vrbas nehrinin Pliva gölüyle birleştiği yerde bulunan şelale görülmeye değer niteliktedir. Şelalenin yüksekliği 30 metre iken son savaş sırasında 20 metreye düşmüştür. Bunun nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte gerçekleşen bir deprem sarsıntısının etkisi ve/veya Bosna Savaşı sırasında nehir üzerindeki hidro-elektrik santrallerinin bombalanması sonrası nehrin su seviyesinin yükselmesi sonucu gerçekleşmiş olabileceği belirtilmektedir.

Savaşın başında her etnik gruptan insanın yaşadığı bir yerdi. Kuzeyinde yaşayan Sırpları, güneydoğusunda bulunan Müslümanları ve kuzeybatısındaki Hırvatları birleştiren bir kesişme noktasıydı. 1992’de Sırplar şehri terk ederek Sırp Cumhuriyetine yerleştiler. Aynı yıl Sırp ordusu şehri ağır bir bombardımana tabi tuttu. Hırvat ve Müslümanlar arasında herhangi bir işbirliğinin sağlanamaması nedeniyle Ekim 1992’de Sırp ordusu şehre girdi ve uzun süre işgali altında tuttu. Ağustos-Eylül 1995’te şehir Hırvatların karşı saldırısı sonucu ele geçirildi ve Dayton anlaşmasına göre Boşnak-Hırvat Federasyonuna bağlandı

250px-Bosnia_and_Herzegovina_location_map.svg

 

 

 

 

 

GEZİLECEK

 

YERLER

Mitras Tapınağı

1931 yılında eski şehir civarında bulundu. Roma İmparatorluğu döneminde yaygın bir mezhep olan Hindu-İran Tanrı tapınağıdır. Tapınakta inançlarına ait bir takım ikonalar da gün yüzüne çıkarıldı . Bu tapınağın IV. yüzyılda yapılmış olduğu sanılmaktadır.

Ayı Kulesi

Bu kule Aziz Luka kilisesinin yakınında bulunmaktadır. Ortaçağ Bosnasından kalma binalar içinde en eskisidir. Yuvarlak şekli, ölçüleri ve yapısıyla çevresindeki yapılara hakim vaziyettedir. Bu şekli dolayısıyla bu ismi aldığı söylenir. Diğer bir söylentiye göre ise kulede ayılar tutuluyordu ve suçlular, düzene itaatsizlik edenler bu kuleye kapatılıyordu.

Saat kulesi

4. veya 5. yüzyılda inşa edilen kısa bir kuleydi. 17. yüzyılda saat kulesi olarak yeni bir şekil aldı. 1878’de başlayan Avusturya hakimiyetinden sonra saat ve zili kaldırılarak çalışmasına son verildi.

KAYNAK: WİKİPEDİ

YORUM YAP