Ortaçğ’da Bosna
7. yüzyılda Bosna ve etrafına Slavenler yerleşmiştir. Sırp ve Hırvatlar buralara Boşnaklardan sonra gelip yerleşmişlerdir. Hırvatlar bugünkü Hırvatistan’ın topraklarında kendi krallıklarını kurmuşlardır. Sırplar önce bugünkü Sırbistan’ın küçük bir parçasına yerleşlp daha sonra bütün Sırbistan’a yayılmışlardır. Boşnakların atalar› Slavenler, Bosna ve Vrbas nehirlerinin kenarlarına yerleşmişlerdir. Hırvatlar, Germen imparatorluğunun Karolinga Hanedanı ve Roma Katolik Kilisesinin daveti ile batıya doğru yerleşmişlerdir. Hırvatlar, ilk başta Macarlarla, daha sonra da 20. yüzyıla kadar Avusturyalılarla yakın ilişkide bulunmuştur. Sırplar ise, Bizanslılarla zaman zaman bir araya geliyorlardı. Bizanslılardan, hem kültür bakımından etkilenmişler hem de Ortodoks dinlerini kabul etmişlerdir.
Bosna nehrinin kıyılarındaki Slavenlerin orijinal isimleri Boşnyani idi ve daha sonradan Boşnak adıyla anılmaya başlandılar. Heretik Hıristiyanların şizm, düalizm, mistisizm gibi inançlardan etkilenerek kendi özel inançlarını kurdular. Daha sonra bu inançlarına dayanarak Bosna Kilisesi kurulmuştur.
Kiliseye bağlı olanların isimleri ise “İyi Hıristiyanlar” idi. Bunlar, Hıristiyanlığın Katolik ve Ortodoks mezheplerini tanımıyorlardı ve bunların “şeytan işi” olduğuna inanıyorlard›. Bosna Kilisesine bağlı olanlar tarihte birçok isime sahip olmuşlardır. Bunlardan tarihi kaynaklarda ve literatürde en çok kullanılanları şunlardır: Bogomiller, Patarenler, Maniheytsler, Heretikler, vb… Ayrıca bu insanlarla ilgili bir önemli kaynak da onların mezar taşlarıydı. “Steçak” adındaki bu mezar taşları, Bosna Kilisesinin geçmişte var oldğunu gösteren başka bir önemli kaynaktır.
Bosna Banlığı kuruluşundan bir kaç yüzyıl sonra, Ban Kulin zamanında, 1377 yılında Bosna Krallığına dönüşmüştür. O dönemde Bosna Kilisesi, bölgedeki en etkili inanç merkezi idi. Kilise bu özeliiğini ve varlığını Bosna Krallığının sonuna kadar sürdürmüştür. Ortaçağ Bosnasının etnik kökenleri ile ilgili tarihçilerin tartışmaları 19. yüzyılın sonundan beri devam etmektedir. Bu konu ile ilgili Bosna’da her üç
etnik gurubun başka bir tarihi inancı vardır. Ancak bu hassas ve zor konu, komşu ülkelerimiz olan Hırvatistan ve Sırbistan tarafından milliyetçi propagandalarla yanlış anlatılmaktadır. Söz konusu ülkeler, Ortaçağ Bosnasının kendi çocukları olduklarını ispat etmek için büyük çaba göstermektedirler. Çünkü böylece bugünkü sosyal, siyasal ve entite ortamını kendi lehlerine etkileyebileceklerine inanmaktadırlar. Sırplar ve Hırvatlar, Bosnanın kendi tarihsel topraklar› olarak görmektedirler ve tarihi topraklarına tekrar sahip olmak amacıyla 1992-1995 döneminde Bosna savaşına neden olmuşlardır. Bosnanın bu savaşta büyük insan kaybı yanında, maddi ve manevi kayıpları olmuştur. Bosna’nın Osmanlı öncesi dönemde herhangi bir şekilde Hırvat ya da Sırplara ait olduğunu gösteren hiçbir kaynak yoktur. Bu konu ile ilgili Noel Malcolm adlı yazarın “Bosnia: A Short History” adlı kitabından Sırp ve Hırvat tarihçilerinin Bosna tarihini ne şekilde algılladıklarını gösteren bir parçayı sunmak istiyorum:
1180 yılında Bosna vatandaşlarının Sırp mı Hırvat mı oldukları sorusuna iki nedenden cevap vermek mümkün değildir. Birincisi, yeterli kaynağımız olmadığı için, ikincisi ise, bu soru anlamsız bir soru olduğu için. 7. yüzyılda Bosna topraklarının büyük bir kısmı Hırvatlar tarafından işgal edilmiştir; daha doğrusu Hırvat tarafından yöneltilen Slavenler tarafından. Ancak bu durum 5 yüzyıl sonra söz konusu olamaz. Boşnyanlar genelde Hırvatlara hem din hem de siyasi anlayışlar› bakımdan daha yakın idiler, ancak Hırvat oldukları kesinlikle söz konusu değildir. Boşnyanlar için sadece Bosna’da ikamet eden Slavenler diyebiliriz.
Bosna Krallığının doğu ve batı dünyaları arası nda olduğu söz konusudur. Bosna Kralları her zaman Bosna Kilisesine çok bağlı idiler. Ancak o zamanlarda ki Katolik Avrupa şizmatik ve heretik dinlerin uygulamalarına karşı oldukları için bu dinleri tanımıyorlardı. Krallar Roma-Katolikleri olarak bilinirlerdi ve bir taraftan da Bizans kültürünü ve saraylarındaki seremonilerini uyguluyorlardı. Aynı zamanda diğer Avrupa saraylarıyla da bağlantı kuruyorlardı ama kendi değerlerini de koruyorlardı. Bosna Krallık Sarayında en önemli kişiler arasında Bosna Kilisesinin Dedeleri idi ve krallarla birlikte ülkenin siyasi durumunu yönlendiriyorlardı. Bosna dağlardan ve dağınık topraklardan ibaret olduğu için Kilise otoriteleri kendi topraklarına sahip çıkamıyordu. Bu arada Bosna Kilisesi yerlileri (kendilerine “İyi Hıristiyanlar” olarak adlandırıyorlardı) için söz konusu olmazdı. Hem Roma-Katolik Kilisesi hem de Doğu-Ortodoks Kilisesi, İyi Hıristiyanları heretik olarak biliyorlard›. Bugünkü tarihçiler, bir taraftan, bu insanların Bogomil veya Manheyi dini mensupları olduklarını ve ilk olarak Bulgaristan’da ortaya çıktıklarını, bir taraftan da, Roma-Katolik Kilisesine ait olduklarını ve sonradan heretik inancını kabul etiklerini tartışmaktad›rlar. Bazılar› da, İyi Hıristiyanların, Slavlardan meydana geldiğini ve yerel İlirlerle kaynaşarak kendi din sistemlerini kurduklarını söylemektedir. Diğer Avrupa ülkelerine göre Bosna, diğer dinlere karşı daha anlayışlı idi ve bu konuda bir örnek teşkil ediyordu. Tvrtko Kotromaniç zamanında Bosna Krallığı bugünkü Bosna Hersek topraklar› ile Kuzey-Bat› bölgesi hariç Dalmaçya ve Bat› Sırbistan’dan ibaretti. Son Bosna Kral› Stjepan Tomaşeviç zamanında Bosna iyice gücünü kaybetmiştir. Diğer Bosna krallarından (babası Styepan Tomaş’tan bile) kendisini farklılaştrmak için Tomaşeviç, Vatikan’dan taç almak amacıyla Roma-Katolik Kilisesi isteklerini yerine getirmeye karar vermiştir ve bu konu ile ilgili olarak Papayı da haberdar etmiştir. Bosna Hıristiyanları evlerinden edilmiş ve bu durum Bosnayı savaşların eşiğine getirmiştir. Böyle bir durumda Osmanlılar Balkanlar’a gelip 1463 yılında Bosna’yı fethetmiştir.
Kaynak: https://tasam.org/Files/Icerik/File/bosna_hersek_ve_sancaktaki_bosnaklar_bosnak_kimliginin_gelisimi_d61bc835-2c26-4e43-9748-379adfa8a420.pdf