Boşnakçanın Serüveni ve Tarihsel Gelişimi » Boşnak HaberBoşnak Haber

20 Nisan 2024 - 00:58

Boşnakçanın Serüveni ve Tarihsel Gelişimi

Boşnakçanın Serüveni ve Tarihsel Gelişimi
Son Güncelleme :

19 Mart 2023 - 23:35

Bilindiği gibi Bosna, İlkçağ’da önce İlir halklarının (Deziyatlar Mezeyler, Beruclar) yaşadığı, daha sonra Batı Roma İmparatorluğu’nun İliricum eyaletinin olduğu, M.S. 395 yılından sonra ise kısmen Bizans İmparatorluğu’na bağlı bir ülke idi.
İliryalılar döneminde İlirce konuşulduğu İtalya’nın topuğuna yerleşmiş olan İlir halkı Messapyanların bıraktığı alfabe ve kitaplardan biliniyor. M.S. 9 yılında Deziyatlı Baton liderliğibdeki “Büyük İlir Ayaklanması” bastırıldıktan sonra Romalılar için hayati bir coğrafyada yaşayan İlirler’in kendi yerel dillerini konuşmaları yasaklanmış ve Güneydoğu dağlık İlirya dışındaki Bosna ve Dalmaçya merkezli İlirya halklarının Romalılaştırılması başlatılmıştı.
İlk kural İlirce’nin yasaklanması ve resmi diller olan Latince ve Grekçe’nin konuşulması idi. 100 yıl içinde İlirler Romalılaştırılmış ve içlerinden çok sayıda İmparator dahi çıkmıştır.
450’li yıllarda Bosna Atilla ve Batı Hun Türkleri ile tanışıyor. Bosna Üzerinden Batı Roma’ya saldırılarda bulunan Atilla, Bosna’yı ordusu için üs olarak kullanmıştır. Bu dönemde konuşulan resmi dillere İlirce, Keltçe kelimeler yanında Hun Türkçesi’nden kelimeler de Bosnalılar tarafından kendi kelime hazinelerine eklenmiştir.
476’da Batı Roma yıkılıp, 493’ten sonra Bosna’ya Gotlar hakim olunca, özellikle Bosna doğumlu Got Kralı Büyük Teodorik (493-526) zamanında Latince resmi dil olmaktan çıkmış, yerine Grekçe yanında Gotça konuşulmaya başlanmıştır.
553’te Ostrogot Krallığı Bizans İmparatorluğu tarafından yıkılınca Bosna’da Bizans resmi dili olan Grekçe, Bosnalıların ticaret yapmaları ve dış dünya ile ilişkilerini sürdürmeleri için konuşulan başlıca dil oluyor. Ancak İlir, Kelt, Batı Hun Türkleri ve Got dillerinden kelimeler konuşulan bu dilin içinde korunuyor.
562’de Avar Türkleri Bosna’ya ve daha sonra Bosna civarına Slavlar gelip yerleşince, Bosna’da Grekçe’nin yanında Avar Türkçesi ve Eski Slavca gelişmeye başlıyor. Bizans İnparatorluğu’nun Batı Balkanlar üzerinde hakimiyeti kayboldukça da Grekçe terk ediliyor.
822’de Avar Türkleri, Franklar karşısında 796, 802 ve 815 yıllarında yenilince merkezi yönetim merkezini kuzeye, Macaristan ovalarına çekiyor. Franklar, Avar Türkleri’nin hakimiyetini yitirdiği Batı Balkanlarda, içinde Bosna’nın olduğu üçü kendi içinde bağımsız dördü hem içişlerinde hem de dış ilişkilerde vasal (bağımlı) olan yedi yerel beylik (Banlık ve Jupanlık) kurup batıya çekiliyorlar.
Bosna’nın doğusu, batısı ve kuzeyi ağırlıklı olarak Slavca konuşan halkla çevrili olunca her dönemde olduğu gibi konuşulan yerel diller yanında tüm coğrafyada geçerli ticaret dili konuşulmak zorunda olduğundan, Bosna’da yaşayan halk ağırlıklı olarak Eski Slavca’yı, geçmişte konuşulan dillerden halk arasında benimsenmiş kelimeleri dahil edip zenginleştirerek konuşmaya başlamıştır.
Bosnalılar, milattan önceki ilk bin yıllık İlir Kültürü ve içindeki 200 yıllık Kelt ile Trakların etkisi yanında yaklaşık 500 yıllık Roma, 50 yıllık Hun, 100 yıllık Got ve 250 yıllık Avar Türk Kültürü ile yoğrulmuş bir halk ve de Bosançitsa gibi bir alfabeye sahip bir halk olarak etrafında yerleşik olan Sırplar, Vlahlar, Cincarlar ve Hırvatlara göre daha büyük bir entellektüel birikime sahipti.
Bu nedenle konuştukları Eski Slavca grameri ve bazı kelimeleri dışında tamamen değiştirmiş, Bosna’da yeni bir dil olanı Ön Boşnakça doğmuştu.
Ön Boşnakça, Ortaçağın ikinci yarısında inanç (maniheist ve Bogumil) ve köken (İlir, Kelt, Trak, Got ve Türk karışımı) birliği içinde özgün bir halka dönüşmüş ve kendilerine Boşnyalar veya Boşnyaninler dedikleri günümüz Boşnak Milleti’nin atalarının konuştuğu çok zengin bir dile evrilmiştir.
Nitekim 1189 yılında Bosna Hükümdarı Ban Kulin, Ragusa (Dubronik) Cumhuriyeti ile yaptığı ticaret anlaşması metni Bosançitsa ile Boşnakça ve bir bölümü bölgeye Katolik Vatikan’ın hakim etkisi ile Latince yazılmış olup, antlaşmadaki Boşnakça’nın kalitesi ve kelime zenginliği göze çarpıyor.
Boşnyanlar, kendi dilleri ile binlerce mezar taşlarına (Steçak) günümüzdeki edebi yazım kalitesinde yazıtlar kazıyıp, miras olarak günümüze bırakmışlardır.
1463’ten sonra 1878’e kadar Osmanlı Türk İmparatorluğu’nun bir eyaleti haline dönüşen Bosna’da Türkçe yanında resmi dil olarak halk aradında Boşnakça da konuşulmuş ve Boşnakça’ya giren binlerce Türkçe, Arapça ve Farsça kelimeler ile dil çok daha fazla zenginleşmiştir. Nitekim 16. yüzyılda bir Alman seyyah, batıda Slovenya’dan doğuda Bulgaristan’a kadar herkes ile Boşnakça’da anlaşılabildiği, diğer dillerde ise sadece o dilleri konuşan halkın kendi aralarında anlaştıkları, kendileri dışındaki halk ile anlaşamadıklarını yazmıştır. Bu da Boşnakça’nın kelime ve deyimler ile şiveler açısından zenginliğini gösteriyor.
Tıpkı Türkçe’nin Arapça, Farsça ile binlerce ve 19. yüzyılun sonları ile 20. yüzyılın başlarında Fransızca ile zenginleştiği gibi. Biliniği gibi Türkçe’de “m” harfi ile başlayan kelimeleri Arapça’dan alınmış olup, gardorop, koridor, dans, ekonomi, direksiyon gibi 5.000’den fazla kelime ile zengin olduğu gibi. Günümüzde İranlıların Türkçe’yi kısmen anladıkları bir gerçektir.
1800’lü yılların ilk yarısında Türkleri Balkanlardan atmak, yerlerine yeni ulusal devletçikler kurma planları çerçevesinde Viyana’da Avrupalı dilbilimcilerden aldıkları destekler ile Vuk Karaciç Sırpça’yı, Ludevit Gay da Hırvatça’yı Boşnakça sayesinde geliştirmiş ve o tarihe kadar yerel konuşma dil özelliğini taşıyan bu iki dil edebi yazı dili haline getirilmiştir.
1907 yılında siyasi hedefler doğrultusunda Boşnakça yasaklanmış yerine daha sonra hem Sırplar hem de Hırvatlar tarafından reddedilecek Sırpça-Hırvatça adı altında çakma bir dil Batı Balkanlarda yaşayan insanlara kabul ettirilmiştir.
1993’te dil olarak Boşnakça ve millet olarak Boşnak kelimeleri tekrar kabul edilerek, hem konuşma hem de yazım dili olarak eski ihtişamına kavuşmuştur.
Dolayısı ile nasıl ki Bizanslılar Grekçe konuşmuş oldukları için Yunanlı değil idi iseler, Boşnaklar da Slavca gramer kökenli bir dil konuştukları için ne Slav ne Sırp ne Hırvat ne de Karadağlıdır; Makedon, Sloven, Rus, Bulgar, Polonyalı, Beyaz Rus ve Ukraynalı da olmadıkları gibi. Bunun yanında aynı kökenli dilleri konuşan Sırpların Hırvat, Hırvatların da Sırp olmadıkları gibi …
Tıpkı Hırvatların da Slav olmadığı ve Sırpların da çoğunlukla Slav kökenli olnayan Ulah ve Cincar oldukları gibi.
 
NUSRET SANCAKLI

YORUM YAP