BOSNA MİLLİ MARŞI "ŞAİRİ" BAĞIMSIZLIK MÜCADELEMİZ » Boşnak HaberBoşnak Haber

24 Nisan 2024 - 12:37

BOSNA MİLLİ MARŞI “ŞAİRİ” BAĞIMSIZLIK MÜCADELEMİZ

BOSNA MİLLİ MARŞI “ŞAİRİ” BAĞIMSIZLIK MÜCADELEMİZ
Son Güncelleme :

01 Mart 2017 - 21:01

Prof. Dr. Cemalettin LATİÇ

Alija’nın Hapishane Arkadaşı ve  Bosna Milli Marşı’nın Şairi
Sarajevo Üniversitesi Öğretim Üyesi.

Benim Alija İzetbegoviç ile karşılaşmam 15. Hicri YY arifesindedir. İslam için önemli olan bu tarihi anı buralarda kutlamaya cesaret edemezdik. Fakat ben hicret üzerine bir makale yayınladım. Rahmetli Alija onu okudu ve daha sonraları ortak dostumuz olan arkadaşlar aracılığıyla tanışmamızı talep etti.

Onunla karşılaştığımızda kim olduğunu bilmiyordum. Onun El Es Be rumuzuyla İslam hakkında metinler yazan müellif olduğunu öğrendim.Dostluğumuz o zamandan beridir. O yıllarda Müslüman aydınlara kendi vizyonlarını sunardı. Hemen söyleyeyim, biz o vizyonlara inanmıyorduk.

Çünkü komünizmin çökeceğine, halkımıza özgürlüğün geleceğine ise kat’iyyetle inanamıyorduk.

Komünistler İzzetbegoviç’in bu faaliyetini fark ettiler ve sonra yargılanma süreci başladı. 1983 yılında Yugoslavya’nın parçalanma tehlikesinin belirdiği dönemde, bizi tutukladılar. Ama en kötüsü, onlar bizi gerçek olmayan bir suçlamayla, “Bosna Hersek’te İslam Cumhuriyeti kurmayı planlamak, Sırp ve Hırvatları temizlemek istemekle” yargıladılar

Biz gizli mahkemede yargılandığımızı bilmiyorduk. Oysa bize karşı hazırlanan iddianamede bu husus yer almadığı gibi, hücrelerimizde matbuatı da, takip edemiyorduk. Hücremize gelse bile, gazete ve dergilerin bizle ilgili sayfaları çıkarılmış olurdu.

Bunu şu sebepten söylüyorum, o dönemde Belgrad’daki Sırp rejimi, galiba Müslümanlar üzerinde soykırımı planladığı gibi, Bosna’daki bugünkü Sırp Cumhuriyeti’ni de planlamıştı.

Biz hapishaneye komünist rejimin iddianamesiyle girdik. Aramızdan birinin bile sağ çıkabileceğine ihtimal vermiyorduk. Özellikle de, hastalanmaya başladığımızda. Meselâ ben tüberküloz, yani verem oldum. Çünkü komünistler bizi tabutta bile özgürlüğe göndermekten korkuyorlardı.

Böylece beni Alija ile kader birliği yaparak uzun yıllar kalacağım Foça’ya naklettiler. Biz orada onun vizyonlarını düşünüyorduk. Benim cezamı azaltmışlardı. Dolayısıyla onu rahatlatmak istiyordum. Onun önünde daha 10–12 yıllık mahkûmiyeti vardı. Arzum mahkemede onun ve diğer eski Müslüman mahkûmların işlerini kolaylaştırmaktı.

Ama ben o zaman bile inanamıyordum o vizyonlara, kendi politik teşkilatımızın olacağına… Halkımızı komünist mengenesinden kurtaracağımıza… Bağımsız bir Bosna Hersek’e sahip olacağımıza inanamıyordum.

Ama takdiri ilahi, yakın bir zamanda 2–3 yıl içinde serbest bırakıldı. Yugoslav yönetimi yurtdışı ve yurt içi kamuoyu baskılarına dayanamamıştı. Doğu Avrupa komünist rejimlerinde, o zamana kadar alınan kararların en büyüğüne muhatap olmuş kişidir.

Bundan sonra kendi teşkilatımızı kurduk. İktidarı kazanacağımızı bilmiyorduk. Bir anda halkımızın çok güçlü desteğini almıştık. O dramatik yıllarda başka güvenebilecekleri biri yoktu. Halkımız özgür, serbest, din ve vicdan hürriyeti olan Bosna Hersek Cumhuriyeti idealinin sevdalısı ve kurbanı olan Alija İzzetbegoviç’e inanıyordu.

Daha sonraki olaylar, az çok herkes tarafından biliniyor. Ne Aliya ne de bir başkası böyle korkunç bir soykırımın Bosna Hersek’te, hatta Balkanlarda bile olabileceğini tahmin edemezdi. O yıllar kahredici ve çok zor yıllardı.

Özellikle başkan için hazmedilemez olduğunu çok iyi biliyorum. Her gün kan dökülüyordu. Birçok şey ona bağlıydı. Bu devletin paylaşılmasını imzalayamadığı gibi, öyle güçlü saldırgana, yani o kadar büyük bir askeri güce her yandan saldıran istilacıya karşı savaşacak imkânları yoktu. Ama çok şükür Allah’a, nasip etti. Hayatta kaldık.

Çok yorgun ve hasta olarak ahirete gitti.

Şunu söylemek istiyorum ki, onun peşinden gitmek, takip etmek için ideali önümüzde duruyor. En kötü zamanlarda bile kinci, intikamcı ve vahşi değildi. Biz şoven değildik. Biz, Aliya İzzetbegoviç sayesinde geleneğimizin ve dinimiz İslam’ın güzel ve taze, zinde yüzünü tanıdık, gürdük ve koruduk.

Hepimizin önünde duran iş, halkımızın rüyası olan bağımsızlığı gerçekleştirmekti.

Sadece manevi anlamda değil, her bakımdan hür ve müstakil bir ülke arzuluyoruz. Umut ediyorum ki, Allah’ın izniyle diğer Müslüman halklar, batılı demokratlar ve bizim Türk dostlarımız, kardeşlerimizin destek ve yardımlarıyla o amacımızı da gerçekleştireceğiz.

 

 

Kaynak:Kardeş kalemler.com

YORUM YAP