Bogomilizm’in Bulgaristan Dışına Yayılması -2 » Boşnak HaberBoşnak Haber

24 Nisan 2024 - 13:39

Bogomilizm’in Bulgaristan Dışına Yayılması -2

Bogomilizm’in Bulgaristan Dışına  Yayılması -2
Son Güncelleme :

13 Ağustos 2017 - 1:58

MAKALE – Hazırlayan : Zeynep Işıl Hamziç Boşnak Medya

Bogomilizm İnancı ve Mensupları:

Heretik bir dinsel mezhep olarak kabul edilen Bogomilizm, Bulgar Çar’ı Peter (MS 927–969) zamanında Bulgaristan’da ortaya çıkmıştır . Faranjo Rački’ye göre Bogomiller, pesimist bakış açısına sahip Hıristiyanlar olup, Messelianlar (Euchitler) ve düalist anlayışa sahip Pavlosçuların (Paulikanlar) tesirinde gelişen ve ana gövde Hıristiyanlıktan ayrılan bir Hıristiyan grubunu temsil
etmektedir  Bu grubun mensupları, Yunan kaynaklarında “fundagiagita” (Yunancada Founda; çanta, torba anlamına gelir), Slav kaynaklarındaise “babuni“ veya “torbeşi“ olarak zikredilmiştir. Bogomilizm adının, mezhebin kurucusu papaz Bogomil’den geldiği  ifade edilmekle birlikte, bu ismin gerçekten hareketin kurucucusunun adından mı yoksa kendilerini“Tanrı’nın sevdiği” veya “Tanrı’yı seven” olarak ifade eden inanç sahiplerinin kendi kendilerini bu şekilde tanımlamasıyla mı ortaya çıktığı bugüne kadar netlik kazanmamıştır. 

Bogomilizm’in Bulgaristan’da Ortaya Çıkışı

Bogomilizm hareketi, sadece ortaya çıktığı Bulgaristan sınırları içinde kalmış olsaydı muhtemelen bu kadar büyük ilgi çekmeyecekti. Bilindiği üzere hareket gelişirken diğer ülkelerde de geniş bir yayılma ve etki alanı bulmuş ve bu süreçte Bulgaristan’a özgü olmaktan çıkıp, bütün Avrupa’ya yayılan bir ideoloji haline gelmiştir. 
Bogomilizm’in ortaya çıkışını hazırlayan hatta belki de ortaya çıkışını zorunlu kılan şartlar konusunda bilgi sahibi olabilmek için Bulgaristan’ın o dönemdeki yapısını masaya yatırmak gerekmektedir. Papaz Bogomil’in Bogomilizm doktrinini yaymaya başladığı dönemde Bulgaristan’da dini, siyasi, iktisadi, ekonomik, sosyo-kültürel,kısaca her açıdan oldukça karmaşık bir durum hâkimdi. Coğrafi bakımından ise Bulgaristan çok önemli bir yere sahipti çünkü  o dönemde doğudan ve kuzeyden gelen kavimlerin, beraberinde getirdikleri dinlerin ve değişik heretik akımların kesiştiği bir bölgedir.

Bulgaristan’a gelen bu dinler veya heretik akımlar,oradan Balkanlara, batıya ve kuzeye, bazen ise güneye ve doğuya doğru yayılma göstermiştir. Bulgaristan, o dönemde adeta bir dağıtım şebekesi vazifesini görüyordu. Bu durum hem var olan heretik akımların yayılması hem de yeni başka akımların ortaya çıkması için bir fırsat olmuştur. Elbette bu durum sadece heretik akımlar için değil, aynı zamanda Bulgaristan’da veya komşu ülkelerindeki var olan diğer dinler ve heretik akımlariçin de önemli bir fırsattı.

Nitekim bu fırsattan yararlanarak o dönemde değişik bölgelerde var olan Yahudiler, Saracéni (Müslümanlar)14, Ermeniler, Müslüman Türkler, Maniheistler, Pavlosçular ve Messelianlar (Babić 1963: 38), Bulgar halkı arasında doğrudan veya dolaylı yollarla kendilerine taraftar bulmak suretiyle doktrinlerini yaymaya çalışmışlardır. Hıristiyanlık, Bizans’ın tesiriyle Malamir Han zamanında (MS 831–836) Bulgarlar arasında yayılmaya başlamış ve bu yayılma Persiyan Han (MS 836–852) döneminde de devam etmiştir. Nihayet Boris Han’ın (MS 859–890) Hıristiyanlığı kabul etmesiyle Hıristiyanlık, Bulgaristan’da resmi din olmuş ve Bulgar kilisesi ise İstanbul’a bağlanmıştır.
Peki bu durum Bulgaristan’da din ve dinsizlik sorunu çözüldü mü ve din, bir çatı
altında toplanabildi mi?
Bu ve buna benzer sorulara makul yanıtlar bulabilmek için, aşağıda izah etmeye çalışacağız,

Papaz Bogomil ve Bogomilizm’in Ortaya Çıkışı

Franjo Rački’ye göre papaz Bogomil, kendi inancını çar Peter’in hükümdarlığının ilk yarısında yani 927–950 yılları arasında Bulgaristan’da yaymaya başlamıştır papaz Bogomil’in bazı kaynaklarda gerçek adının Yeremya olduğu ve o dönemde Bulgaristan sınırları içerisinde bulunan Makedonya’nın Bogomil köyünde doğduğu ifade edilmektedir .

Bazı Slav kaynakların papaz Bogomil’e atfettiği apokrif bir metni, diğer kaynakların papaz Yeremya’ya atfetmesi nedeniyle onun isminin Yeremya olduğu ifade edilir. Güneydoğu Avrupa’daki Bogomiller’le ilgili olarak ortaya atılan fikirlerin, Yeremya adlı bir Bogomil papaza ait olduğu kabul edilir. Hâlbuki bu fikirlerin hiç birisi ona ait değildir. Mesela ona atfedilen The Wood of the Cross adlı kitap, aslında Gnostik bir çalışma olan Gospel of Nicodemus’tan türetilmiştir. Yine uzun zamandan beri Yunanlılarca bilinen bir başka apokrif metin de Bogomiller tarafından düalistik unsurlar eklenerek yeni bir şekle sokulmuştur. The Wood of the Cross’un Slavca versiyonu şu şekilde başlamaktadır; “Tanrı dünyayı yarattığında sadece kendisi ve Satanael vardı.’’ Aslında bu tarz kozmogonik motifler çok yaygındı ancak fark,metnin Güney Avrupa ve Slav versiyonlarında şeytanın rolüne daha fazla vurgu yapılmasıydı .
Dini liderlerin 2 isim taşıması, yani kendi gerçek isimleri yanında, ayrıca Havari Pavlus’un öğrencilerinden birinin isminin alınması o dönemdeki düalistlerde sık rastlanan bir olguydu.  

İstanbul’daki Bogomillerin dini lideri olan Vasiliye ise Peter adını taşıyordu. Dolayısıyla papaz Yeremya’nın yeni dini vaaz etmeye başladığında Pavlus’un öğrencisi olan Theophila Bogomil adını almış olabileceği düşünülmektedir. Düalist liderleri ve ileri gelenlerinin Pavlus’un öğrencilerinin
isimlerini alması yaygın bir durum olduğuna göre papaz Yeremya’nın da Bogomil
adını almış olması imkân dâhilinde olan bir husustur.
Dolayısıyla düalistler, hayatlarında o şahısları örnek almak arzusunda oldukları için onların isimlerini ikinci isim olarak kullanmışlardır. Aynı zamanda bu geleneğin bir nevi psikolojik yönü de mevcuttur. Çünkü düalistler, tarihe mal olmuş, tanınmış kişilerin isimlerini alarak o kişinin yolunda yürüdüğü imajını vermeye çalışmışlardır. Aslında bu, düalistlere özgü bir uygulama değildir. Liderlerin gerçek isimlerinin yanında, dini lider koltuğuna yükseldikleri zaman tarihteki önemli şahsiyetlere ait isimleri almasının Hıristiyanlık içerisinde çıkan akımlara özgün bir olgu olduğu söylenebilir. Nitekim papaların papa olduktan sonra gerçek isimlerini bırakıp Hıristiyan azizlerinin veya önderlerinin adını aldıkları ve bu yeni isimlerini kullandıkları bilinen bir husustur.
Ancak konumuz olan Papaz Bogomil ve Yeremya için durumun böyle olamayabileceği de iddia edilmiştir. M. Sokolov, kaynakların ciddi bir tenkidini yaptıktan sonra Bogomil ve Yeremya’nın ayrı kişiler olduğunu savunmuştur.

Tarihi bazı vesikalar bu durumu destekler mahiyettedir.Örn. Rus metropolit Zosima, İndex’inde (1490–1494) “Yeremya, Bogomil’in oğlu ve havarisi/ öğrencisi” ifadesini kullanmış; 14. yüzyıla ait Pogodin’in Nomocanon’da ve 1608 yılına ait bir kilise nizamnamesinde Yeremya bir Bulgar
papaz olarak zikredilmiş; 17. yüzyılda yaşamış Rus Solovki de “Papaz Yeremya’dan Bogomil’in havarisi” olarak bahsetmiştir .

Batal İncili’nde24 ise Bosna Bogomillerinin ilk dini liderinin Eremis (Yeremya) ve Eremis’in de
Makedonya kökenli olduğu ifade edilmekle birlikte detaylı bilgi verilmemektedir. Moskova Sinod Kütüphanesi’deki 16. yüzyıla ait bir dökümanda “Bulgaristan’daki heretiklere ait kitapların müellifleri Papaz Yeremya, Papaz Bogomil ve Sidor ” ifadesi geçmektedir ki bu ifade, Yeremya ile Bogomil’in ayrı kişiler olduğu konusunda her hangi bir şüphe bırakmamaktadır . Ayrıca X. yüzyıla ait Kosmas Vaazı (Beseda na Jeres)
ve Sinodik cara Borila adlı çalışmalarda da papaz Bogomil’in, Bogomilizm’in kurucusu olduğu açıkça vurgulanmaktadır .
Papaz Bogomil, Hıristiyanlığın ilk dönem heretik akımların senteziyle ve Gnostik unsurlardan da etkilenerek Bogomilizm’i kurmuştur. Bu sentez içerisinde düalist anlayışa sahip Pavlosçuluk, Messalianizm, Maniheizm ve Marcion’a ait düşünceler de bulunmaktaydı. Ancak bu doktrinlerin Bogomilizm üzerindeki etkileri net bir şekilde ortaya konulamamıştır. Bu durum Bogomilizm ile diğer düalist hareketler arasında kayda değer farklılıkların bulunmasından kaynaklanmaktadır. Kabul edilen nokta ise Bogomilizm’in doğal bir evrim sürecinde değil, özel şartlar içinde, özel bir
coğrafyada ortaya çıkmış orjinal ve bağımsız bir inanç sistemi olduğudur.

 
Bogomiller, Ortodoks ruhban sınıfına karşı çıkıp, lüks hayatı, özel mülkiyet edinmeyi ve içki içmeyi reddederler. Dünyayı kötülüğün sembolü olan şeytanın yarattığına inanırlar, Tevrat’ı kabul etmezler, Hz. Meryem’in kutsallığını reddederler, kilise ayinlerini protesto edip ikonalara ve haça da saygı göstermezler.

Ortodoks ve Katolik kiliselerini ise “şeytanın mabetleri” olarak isimlendirirler Bulgaristan Devleti’nin Çar Simeon döneminde her alanda en parlak dönemini yaşadığını ifade etmiştik. Bu, özelikle din/teoloji ve edebiyat alanlarında olmuştur.Slav alfabesini icad eden Krill ve Metodis kardeşler, piskoposlar Klement ve Konstantin ile papaz Grigoriy, dönemin önemli simalarından bir kaçıdır. Papaz Bogomil, Bulgar toplumunun en eğitimli sınıfları arasında yer alan kilise çevresinde yetişmiştir. Söz konusu heretik akımın yani Bogomilizm’in esaslarına bakılırsa papaz Bogomil’in çok iyi bilgi ve tecrübeye sahip olduğu görülecektir. Eski ve Yeni Ahit’i çok iyi bilmekteydi. Bulgaristan’ın baş heretik hareketinin kurucusunun elinde çok zengin bir heretik ve kanonik literatürün yanı sıra,muhtemelen diğer dinlere ait literatür de bulunmaktaydı. Bununla birlikte, Bogomiller’in ortaya çıkışı, onların elindeki bu zengin heretik ve kanonik literatürden değil de X. yüzyılın ortalarındaki Bulgaristan’ın sosyal yapısının bu gibi fikirlerin ortaya çıkması ve yayılması için mükemmel bir coğrafya olmasından kaynaklanmaktaydı. Ülkenin içinde bulunduğu
özel şartlar da kiliseye karşı yeni akımların ortaya çıkmasına imkân sağlamıştır.
Papaz Bogomil ve Bogomilizm hakkında fazla bilgi sahibi olamamamız, Bogomilizm hakkında bilgi veren belgelerin çok açık olmayışı ve bizzat papaz Bogomil ve öğrencilerinden herhangi bir eserin bize ulaşmamasıyla ilişkilidir.
Kanaatimizce bu eserlerin günümüze ulaşmamasının en büyük sebebi, ortaçağ boyunca Bogomillere yapılan amansız zülüm ve baskılardır. Nitekim bu baskılar sonucunda Bogomiller, yurtlarından sürgün edilmiş, mallarına ve mülklerine el konulmuş, önderlerinin dilleri kesilmiş , ateşli taraftarları ise kitaplarla birlikte diri diri ateşe atılmışlardır . Bu baskıların doğal sonucu olarak Bogomiller, Bosna, Hersek ve Dalmaçya’ya göç etmişlerdir. Dolayısıyla papaz Bogomil ve Bogomilizm ile ilgili elimizde birinci derecede kaynağın bulunmayışı ve mevcut tüm bilgilerin onların karşıtları tarafından yazılan kaynaklarda zikredilmesi normal bir neticedir.

Bogomilizm’in Bulgaristan Dışında Yayılması

Bogomilizm’in Bulgaristan dışında yayılması, iki dönemde gerçekleşmiştir; Birincisi, Bogomilizm’in bağımsız Bulgar devleti dönemlerinde yayılmasıdır. İkincisi ise, Bizans hükümdarlığı dönemindedir. Gerek Bizans gerekse bağımsız Bulgar devleti dönemleri, Bogomilizm’in Bulgaristan dışına yayılmasına yardımcı olmuştur. İki dönem arasında fark, Bizans döneminde Bogomilizm, hem doğuya hem de batıya; ikinci Bulgar devleti döneminde ise sadece batıya doğru yayılabiliyordu.
Bogomilizm Bulgaristan’da ortaya çıktığında diğer inanç ve akımlarda olduğu gibi önce burada taraftar toplamaya ancak bölgesel bir inanç olarak kalmamak için de diğer bölgelere ve ülkelere yayılmaya çalışmıştır. Çıkışından kısa bir zaman sonra Bogomilizm’e değişik adlar altında İstanbul, Yunanistan, İtalya, Fransa, Rusya,Sırbistan ve Bosna’da rastlıyoruz. Özellikle Fransa’nın Toulouse ve Lombardy adlı eyalet şehirleri düalistlerin kalesi olarak bilinmektedir. Tarih kaynakları, dualistlerin XI. yüzyılın başında Marne nehrini geçerek 1012’de Meinz’a, 1018’de Aquitaine’ye,1025’te Arras’a, 1028’de Monforte’ye, 1143’te Köln’e, 1144-1145’te Liege’ye,
1147’de Dordogne’ye ve 1162’de İngiltere’ye geçtiklerini ifade etmektedir. Böylece XII. yüzyılın ikinci yarısında Bogomilizm, değişik adlar altında Garonne’den Adriyatik denizine, Arna’dan
Rhein’ne kadar yayılmış oldu. Bu dönemde Batı Avrupa’da heretiklerin çok yaygın olduğunu, XII. yüzyılın ortalarında Echbert’in heretiklere karşı yazmış olduğu 12 makale de (adversus Chataros) desteklemektedir . Echbert, heretiklerin Tanrı’nın kilisesini tehdit edecek kadar çoğaldıklarını ifade etmiştir . Tarihi kaynaklardan anlaşıldığına göre düalistlerin öğretisi, Batı Avrupa’ya X. yüzyıl sonunda veya XI. yüzyılın başında ulaşmıştır. Yani Bogomilizm’in ortaya çıkış tarihi göz önüne alındığında, Bogomilizm’in Batı Avrupa’ya kurucusu zamanında değil de onun öğrencileri
zamanında ulaştığı sonucu ortaya çıkar.

Bogomilizm’in diğer bölgelere yayılması birçok yöne doğru olmuştur; Birinci ve en kısa yayılma, İstanbul’a ve oradan Anadolu’ya doğru olmuştur.
İkinci yayılma, Yunanistan’a oradan İtalya’ya, İtalya’dan Fransa’ya ve İtalya üzerinden Dalmaçya’ya, oradan Hersek ve Hersek’ten de Bosna’ya doğru olmuştur.
Dominik Mandić’e göre de Bogomilizm, Dalmaçya’dan Bosna’ya geçmiştir.İtalya’ya ulaşması ise deniz yoluyla değil kara yoluyla yani Karadağ, Hersek ve Hırvatistan üzerinden olmuştur. İtalya’dan da Batı’ya ulaşmıştır. Mandić’e göre Bogomilizm, İtalya’ya deniz yoluyla yayılmış olsaydı o zaman ilk önce Sicilya’ya yayılmış olması gerekirdi ki vakıada böyle olmamıştır. Bu teze göre Bogomilizm, oldukça erken dönemde Bosna Hersek topraklarına ulaşmıştır.
3. yayılma ise, Sırbistan ve Karadağ üzerinden Bosna yönüne olmuştur.Bogomilizm’in Bulgaristan dışında yayılışının ilk önce İstanbul’da gerçekleştiğini çeşitli vesilelerle dile getirmiştik. 

Karadağ’da Bogomilizm:
Karadağ, 971’de diğer sınır ülkelerle birlikte Bizans egemenliği altına girmiş ve bu durum 19 yıl böyle devam etmiştir. Bu husus, Bogomilizm’in Bulgaristan’ın dışına yayılmasına katkı sağlayan unsurlardan biridir. 971’de Bizans’a karşı Bulgaristan’da başlatılan ayaklanma Bulgaristan açısından başarılı olmuş, Karadağ Bizans hükümdarlığından kurtulmuş ama Bulgaristan hâkimiyeti altına girmekten kurtulamamıştır.
Samuil (976-1014) hükümdarlığı ile Bizans’ın Bulgaristan’ı ikinci işgaline (1018) kadarki dönemde, tüm olumsuzluklara rağmen Bogomilizm’in yayılmaya ve çoğalmaya devam ettiğinden söz etmiştik. Hatta öyle ki bu dönemde Bogomilizm, hükümdarın sarayına bile girmeyi başarmıştır. Bogomilliğin Bulgarların güneybatı sınır komşusu olan Karadağ’a sıçradığını ifade ettik. Karadağ prensliğinin, güneydoğusunda yer alan Bulgar Devleti’yle sınır olması hasebiyle her iki Slavkökenli devlet arasında iyi ilişkilerin kurulacağı düşünülüyordu. Oysa Samuil döneminde Bulgar Devleti’nin sınırlarını sürekli genişletme eğiliminde olmasından dolayı, Bulgaristan ile Karadağ arasındaki ilişkiler hiç de dostane olmamıştır.
Nitekim Samuil, 990 yıllarında Karadağ’ı işgal edip Bulgaristan’a bağlamıştır. Ancak Çar Samuil, Karadağ Prensi Vladimir’e kızını vermek suretiyle ilişkileri düzeltmiştir. Böylelikle Karadağ yolu Bogomillere açılmış oldu.
Bu prensliğin Tuna nehri vadisi ile Adriyatik denizi arasında yer alması yeni dinin yayılmasına coğrafi açıdan oldukça büyük katkı sağlamıştır. Bununla birlikte işlerin tam olarak yolunda gittiği de söylenemez. Bogomilizm, Vladimir’in direnci ile karşılaşmıştır. 
Yazılı biyografiye göre Vladimir, bırakın Bogomilliğe ilgi göstermeyi, onların kendi topraklarında barınmasına bile izin vermemiş, Bogomilleri ve Messelianları ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Bogomilizm’in karşısında Hıristiyanlığı savunmasından dolayı kayın biraderi Radomir Roman’la anlaşmazlığa düşen Vladimir, 22 Mayıs 1015’te ölmüştür . Vaso Glušac’a göre Vladimir’in ölüm sebebi,Bogomilizm karşısında Hıristiyanlığın tarafını tutması değildi. O, taht kavgasından
dolayı sinsice öldürülmüştür . Glušac, bununla birlikte, Karadağ’daki Bogomillerin varlığını tamamen inkâr etmektedir.
Oysa başlangıçta Bizans kaynaklarının, Bogomilizm’in bütün ülkeye yayılmasıyla ile ilgili verdiği bilgilerden bahsetmiştik. Dolayısıyla Karadağ da bunun dışında tutulamaz. Nitekim XI. yüzyılın başında Euthymius Zigabenus, Panoplia Dogmatika adlı eserinde Drim, Moraça ve Karadağ’da yaşayan Bogomillerin varlığından bahsetmektedir . Ayrıca Karadağ hükümdarı Vladimir
hakkında bilgi veren biyografisine baktığımız da, onun Bogomillere karşı çıktığı tarih olarak 1016’nın verildiğini görmekteyiz . Yani Bulgar devletinin çöküş döneminde Bogomillere karşı çıkmıştır. Nitekim iki sene sonra 1018’de hem Karadağ hem de Bulgaristan tekrar Bizans hükümdarlığı altına girmişti.
Karadağ’ın tekrar Bizans’ın hükümdarlığının altında girmesi Bogomilizm, için bir engel değildi. Bu şekilde o, daha geniş bölgelere yayılma fırsatı bulmuştur. Görünen o ki ortaya çıkışından yarım asır geçmeden Bogomilizm, Bulgaristan dışına kesin olmamakla birlikte eğer Papaz Bogomil zamanında değilse bile onun havarileri zamanında Bogomilizm, Karadağ’a da ulaşmış ve burada
yayılma imkânı bulmuştur.
Hem Karadağ’ın hem de Bogomilizm’in beşiği olan Bulgaristan’ın sınır komşusu olması ve onlarla birlikte Bizans hükümdarlığı altında bulunmasından dolayı, Bogomilizm’in Sırbistan’daki durumunu inceleyeceğiz. 

Sırbistan’da Bogomilizm:
“Hıristiyanlık Sonrası Bulgaristan’’ adlı bölümde Bizans Çarı İvan Cismik’in 971’de Bulgaristan’la birlikte Sırbistan’ı da işgal edip Bizans’a bağladığından söz etmiştik.Böylece kısa bir zaman önce Bulgaristan’da ortaya çıkan Bogomilizm, bu işgal ile birlikte bütün Bizans ülkesinde yayılma fırsatı bulmuştur .
Bogomilizm’in Bulgaristan dışındaki bölgelere yayılma fırsatı elde ettiği dönem 5 sene sürdü ve 976’da Samuil önderliğinde başlayan ayaklanmanın başarılı olması sonucunda  Bulgaristan, bağımsızlığını kazandı. Böylece Bogomillerin elde ettiği diğer bölgelere yayılma fırsatı da son bulmuş gözükmektedir. Ancak Samuil, Bulgaristan’ın bağımsızlığıyla yetinmeyerek devletinin sınırlarını sürekli genişletmeye çalışmıştır.

Bunun neticesidir ki 990 yıllarında Makedonya’nın yanısıra Karadağ, Sırbistan ve Bosna’yı Vlaşiç dağına kadar işgal edip Bulgaristan’a geri dönmüştür. Böylece Bogomillere kuzey ve güney
yolu açılmış oldu . Bu döneme dair bilgi veren kaynaklar, Bogomilizm’in Sırbistan’a yayılıp yayılmadığına dair net bilgi vermese de Bulgaristan ve Makedonya’dan sonra, Bogomilizm’in Sırbistan’a doğru yayılmış olması muhtemeldir. Çünkü Bizans kaynakları, Bogomilizm’in bütün ülkede yayıldığına dair bilgiler vermektedir. Sırbistan da Bizans hükümdarlığı altında bulunduğundan dolayı Bogomilizm’in burada da yayıldığının düşünülmesi mantıklıdır. Karadağ hükümdarı Vladimir hakkında yazılan Život svetog Vladimira adlı biyografide, onun heretikleri  yok ettiği ve gerçek dini yani Hıristiyanlığı tesis ettiği bilgisi verilmektedir. Bu kaynak, Bogomilizm’in bütün Bizans topraklarına yayıldığını ifade eden Bizans kaynaklarını doğrulamakta, aynı zamanda Bogomilizm’in Karadağ’ın yanı sıra Sırbistan’da da yayıldığı ihtimalini göstermektedir. Çünkü kaynaklarda bu tarihlerde bu bölgelerde yaşamış olan Bogomilizm dışında heretik başka bir akıma dair hiçbir bilgiye rastlanmamıştır.
Bogomilizm’in Sırbistan’a yayılması XII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren daha yoğun olmuştur. 1168-1196 yılları arasında Sırp hükümdarlığının başında bulunan Stefan Nemanya, 1185-95 yıllarında II. Angel’le yaptığı savaştan önce ülkesinde Bogomilizm’in yayıldığı haberini almıştır . Üstelik Bogomiller, Sırbistan’da o kadar örgütlenmişlerdi ki başlarında bir dini liderin bulunduğu ve şehrin önde gelenlerinin katıldığı ayrı bir belediye kurdukları bile ifade edilir. Bu durum karşısında Stefan Nemanya, piskopos Eutimiy ve diğer kilise ileri gelenlerini de çağırarak kendisinin başkanlık ettiği, heretikleri lanetleyip değişik cezalara çarptıracak, bir konsil toplamıştır.Bu nokta, bizi Bogomilliğin Bulgaristan’da olduğu gibi Sırbistan’da da otoriteye karşı
bir tavır takındığı vedinsel otoriteyi eleştirdiği sonucuna götürür . Konsilden çıkan karar, dini liderin dilinin kesilmesi, heretiklerin önde gelenlerinin kitaplarla birlikte ateşe atılması, Hıristiyanlara dağıtılmak üzere mallarına el konulması ve taraftarlarının sürgün edilmesi şeklinde olmuştur .

Bu karardan sonra Bogomiller, doğal olarak kendilerine en yakın bölge olan Bosna’ya, Hersek’e ve Dalmaçya’ya kaçmışlardır.

Bogomiller, bu sert yaptırıma rağmen yayılmaya devam etmiştir. Bunun sonucunda 1221’de Žiča
32 konsili toplanmış ve dönemin Sırp Ortodoks Kilisesi lideri başpiskopos Sava, Ortodoks inancını formüle edip heresileri aforoz eden, çok sert ve acımasız bir dogma ortaya koymuştur. Ayrıca bu dönemde Ortodoks kilisesi,Bogomilizm’i de kapsayan kilise karşıtı doktrinleri hedef alan bir bildiri de yayınlamıştır . Eskisi kadar olmasa da Sırbistan’da XIII. ve XIV. yüzyıllarda Bogomilizm, yayılmaya devam etmiştir. Bunun sonucunda Çar Duşan (1331-1355), Bogomillere karşı bazı yaptırımları içeren özel bir kanun çıkartma gereği hissetmiştir. Bu kanuna göre, Babuni yani Bogomil ismini telaffuz edenler dahi cezalandırılacaktır. İsmi telaffuz eden kişi önde gelen biri (feud) ise cezası, 1000 perpa33; daha aşağı konumda olan bir kimse ise cezası, 12 perpa ve
kırbaçlanmadır. Hıristiyanlar arasında gizli olarak yaşayan bir Bogomil bulunup ortaya çıkarılırsa yüzünün ateşle yakılması ve ülkeden kovulması emredilmektedir.
Çar Duşan’ın Bogomillere karşı uyguladığı bu ağır yaptırımlardan sonra Bogomillere tıpkı Nemanya dönemindeki gibi Bosna’ya kaçmaktan başka seçenek kalmamıştır.
Bu dönemde Bosna’da işleri biraz daha da kolaylaşmıştı. Çünkü Bogomilizm, Bosna’nın ve hükümdarın resmi diniydi. Görünen o ki Sırbistan, Bogomillerin batıya geçmeleri için bir köprü vazifesi görmüştür.

Bosna’da Bogomilizm:
Bogomilizm, Sırbistan’dan sonra Bosna Hersek’e geçmiştir. Ancak, Bosna’daki Bogomiller, diğer ülkelerde olduğu gibi, Bogomil olarak değil de, “Babun”,“Kuduger”, “Kathar” ve “Pataren” adlarıyla zikredilmektedir.
Gerek Stefan Nemanya gerekse Çar Duşan’ın hükümdarlığı döneminde, değişik cezalara çarptırılmaları nedeniyle Bogomillerin Bosna’ya kaçmak zorunda kaldıklarından bahsettik. Özellikle Nemanya döneminde Sırbistan’da Bogomillerin en ağır şekilde cezalandırılmaları hayatta kalanların en yakın ve en güvenli yer olan Bosna’ya kaçmalarını zorunlu kılmıştır. Bosna’da bu dönemde Ban Kulin dönemi (1180-1204) hüküm sürüyordu. Bogomilizm, bu dönemde Bosna’nın resmi dini olmuştur. Bosna devleti maddi açıdan en refah dönemine de Kulin zamanında ulaşmıştır. Bosna’daki Bogomil hareketi ile Sırbistan, İtalya, Fransa ve Bulgaristan’daki hareket farklı idi.
Bosna’daki bu hareketin tarihi ve gelişimi başka bir yön taşımaktadır. ÇünküBogomillik yerel derebeylerin koruması altında burada bağımsız bir “Bosna Kilisesi“ oluşturmayı başarmıştır. Bu kilise, Bosna aristokrasisinin merkezi otoriteden kurtulma mücadelesinden daha çok, bağımsızlık kazanma düşüncesi ve ülkeyi dış düşmanlardan koruma vazifesiyle uğraşmıştır.
Bosna Bogomilleri, çalışmamızın temel kısmını oluşturduğundan onu detaylı bir şekilde ikinci bölümde inceleyeceğiz. Bu yüzden burada fazlaca detaya girmeden yaygın teoriye göre Bogomilizm’in Bosna’dan önce ulaştığı düşünülen İtalya’daki Bogomillere yönelik bir takım bilgiler vermek istiyoruz.

İtalya’da Bogomilizm
Bogomiller, Bulgaristan kökenli olmalarına rağmen Bulgaristan dışındaki ülkelerde onların farklı adlar altında anıldığından bahsetmiştik. Nitekim heretik sayılan bu akım mensupları İtalya’da “Patarenler” ve nadiren de olsa Katharlar adları altında zikredilmişlerdir. Bogomilizm’in İtalya’ya geçtiği dönemde orada Valentinizm akımı oldukça yaygındı. Daha önce ifade ettiğimiz üzere, “pataren” kavramının Valentinizm’in en büyük aeonu olan Patera’dan türemiş olabileceği ihtimali
bulunmakla birlikte Bogomilizm inancı üzerinde bir etkisinin olup olmadığı kesin
olarak bilinmemektedir .
İtalya’daki ilk Bogomil etki, önce Kuzey İtalya’da görülmüştür. Bu etki, 1160’lara doğru Bulgaristan’dan gelen Marko adlı bir vaizin bölgedeki çalışmalarının sonucunda gerçekleşmiştir. Öğreti ve vaazlarından onun, Bulgar Bogomilleri arasındaki kardeşlik ilkesine bağlı, ılımlı bir düalist olduğu anlaşılmaktadır.
İtalya’daki ilk dini topluluklar onun etkisiyle kurulmuştur. Katharlar, ılımlı düalizme bağlıydılar ve Milan yakınındaki Concorenzo’da bir ana merkeze sahiptiler. Mamafih daha sonra İtalyan Katharları arasında radikal düalizm de yayılmıştır. Nitekim iki düalist görüş arasında devam ede gelen tartışmaya bir son vermek amacıyla 1167 yılında Fransa’nın Toulouse şehri yakınındaki Saint Felix de Caraman’da bir konsil toplanmıştır. Bu konsilde İtalya Bogomillerini piskoposlar Robert ve Marca temsil etmiştir . Konsile Dalmaçya düalist kilisesinden temsilcilerin de katıldığı ifade edilir . İtalya ve Fransa Katharları ile Bulgar Bogomilleri arasındaki ilişkiler bu olaydan sonra da devam etmiştir.Bulgar dinsel kardeşlik grubu liderlerinden birisinin 1190 yılında Concorezo’daki Katharlar’ı ziyaret ederek, yerel Kathar piskoposu Nazariusa Bogomillerin anaapokrif İncili olan Yuhanna İncili’ni (Gizli Kitap) hediye ettiği ve bunun da
muhtemelen daha sonra Latinceye çevrildiği bilinmektedir. Görüldüğü üzere, Bulgar Bogomilleri, İtalyan kardeşlerine doktrinlerini yayma noktasında ihtiyaç duydukları literatür desteğinde de bulunmuşlardır. Bogomillere ait bazı kitaplara Fransa’da da rastlanmıştır. İçinde bazı küçük değişiklikler yapılan Yuhanna’nın apokrif İncili’nin burada da dağıtıldığı ifade edilir .
1146 yılında Kolonja’da Kathar doktrinine inandıkları için yargılanan iki kişinin yaptıkları açıklamada doktrin olarak Hıristiyanlığın, Yunanistan’da ve diğer bazı ülkelerde gizlenerek o tarihe kadar muhafaza edildiği geçmektedir .
İnançlarından dolayı yargılanan bu iki kişi diri diri ateşe atılma cezasına mahkûm edilmişlerdir .XIII. yüzyılın başlarında yaşamış, İtalya’daki Patarenler’in 17 sene boyunca hocalığını yapan Reinerio Sachoni’ye göre, İtalya’daki heretiklerin ve onlara ait kiliselerin kökeni, Bulgaristan’daki ve Dragovica’daki kiliselere dayanmaktadır. Katarlar ve Patarenler, doktrinel ayrılığa düştüklerinde onların yardımına doğudaki din kardeşleri koşmuştur. Aynı şekilde Katarlar ve Patarenler halis din bilgisine ihtiyaç duyduklarında doğuya adamlar göndermişlerdir. Bogomilizm, İtalya’ya sıçramadan önce orada İslam biliniyordu. Kuzey Afrika’daki Emeviler döneminde VII. yüzyılda başlayan Müslümanların Sicilya akınları, IX. yüzyılda da devam etti. Nitekim 827’de Sicilya, 837’de ise güney İtalya Müslüman Araplar tarafında fethedildi. Müslümanların aynı dönemde zaman zaman Roma’ya yönelik akınlar düzenledikleri de bilinmektedir.

Müslümanların İtalya’daki varlığı, 11. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. Bununla birlikte İtalya’daki Patarenlerle bir temasın olup olmadığı bilinmemektedir. Çünkü Müslümanlar İtalya’nın güneyinde, Patarenler ise kuzeyinde daha çok etkili olmuştur.

Fransa’da Bogomilizm
Bogomilizm, Bulgaristan’da ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra İstanbul, Karadağ, Sırbistan, Bosna ve İtalya’dan sonra Fransa’ya geçmiş ve burada da yayılma imkânı bulmuştur. Bulgaristan menşeli olan Bogomiller, Fransa’da daha ziyade Katharlar adı altında bilinmekle kısa bir zaman içerisinde Albi şehrinde sayılarının artması ve adeta Albi şehrinin kendilerinin kalesi haline gelmesi nedeniyle, kendilerine Albigenler adı da verilmiştir. Tarihi kaynakların bize verdiği bilgiler doğrultusunda Bogomilizm’in Fransa’da çok hızlı bir şekilde yayıldığını anlıyoruz.

Nitekim 1010 yılında Chalons, 1018’de Aquitaine, 1025’te Aras ve 1147’de Dordogne bölgesinde
Bogomilizm akımına mensup kişilerin yaşadığı ifade edilmektedir. Bogomilizm’in Fransa’da bu denli hızlı yayılması ve ülkenin dört bir yanında taraftar bulması, burada uygun zeminin bulunmasına bağlanabilir.
Bogomilizm, Fransa’yla sınırlı kalmayarak oradan diğer şehirlere ve ülkelere yayılmıştır. Örneğin bu akımın 1012’de Meinz ve 1143’de Köln (Almanya), 1028’de Monforte (Portekiz), 1144-1145’te Liege (Belçika) ve 1162’de İngiltere’ye geçtiği bilinmektedir . Mevcut düalist görüş ayrılığını tartışmak ve gidermek üzere 1167’de Fransa’nın Saint Felix de Caramani bölgesinde toplanan konsile Bogomillerin dört bir taraftan
katılması Bogomillerin Fransa’da diğer ülkelere göre daha özgür bir ortam bulduğunu göstermesi açısından önemli olsa gerektir . Şunu da ifade etmek gerekir ki Bulgaristan’dan gelen Bogomilizm doktrini, ne kadar güçlü ve etkili olursa olsun diğer ülkelerde olduğu gibi uygun şartlar ve zemin bulunmasaydı Fransa’da bu denli yayılamayacaktı. Halkın, feodal yapı ve Katolik Kilise’nin güçlü siyasi etkisinden kurtulma arayışında olması, Bogomilizm’in halk arasında daha fazla rağbet görmesine yol açmıştır.
Bogomilizm, yayılmasına diğer ülkelerde olduğu gibi Katolik kilisesi bu yayılışı seyretmekle kalmamış ağır cezalara başvurmak suretiyle bu yayılışı engellemeye çalışmıştır. Nitekim  Orleans’ta 1022 yılında 13 kişi ceza olarak ateşe atılmıştır . Yine Bogomilizm’in yayılması karşısında birçok konsil toplanmış, bu konsillerde bu akımın mensupları lanetlenmiş ve çeşitli şekillerde cezalandırılmışlardır. Katolik kilisesinin papa III. İnnocent’in emriyle Albigenlere karşı seferler düzenlediği ve onlar için engizisyon mahkemeleri kurdurduğu bile ifade edilmektedir Nitekim 1209’da Toulouse yakınlarında bulunan Beziers’de yirmi bin Kathar/Bogomil katledilmiştir. Çeşitli seferlerin düzenlenmesi ve engizisyon mahkemeleri kurularak mensuplarının katledilmesi nedeniyle Albigenlerin etkisi gittikçe azalmaya başlamış ve nihayet Bogomillik, 14. yüzyılda Batı Avrupa’dan, dolayısıyla da Fransa’dan, tamamen silinmiştir.

Sonuç
Görüldüğü üzere Türkler, bölgeye geldikten kısa bir zaman sonra Slavlarla birleşerek bir devlet kurmuş ve kurdukları bu devlete Türk adını vermiş olmalarına rağmen, bu kaynaşma onların zaman içerisinde Slavlaşarak, dillerini ve kültürlerini kaybetmelerine neden olmuştur. Yeni kurulmuş olan Bulgar devleti, stratejik, siyasi, iktisadi, dini ve kültürel nedenlerden dolayı komşu devletlerin çekişmelerinin hep
ortasında kalmıştır. Bizans’ın bölgede hâkim güç durumunda olması Bulgaristan’ı sadece Ortodoks Hıristiyanlığın etkisinde bırakmakla kalmamış, aynı zamanda yukarıda ortaya koyduğumuz üzere Bizans’ta var olan diğer dini hareketlerin de Bulgaristan’a sızmasına neden olmuştur. Böylelikle zor şartlar altında ezilen putperest Bulgar halkı, bir taraftan Katolik kilisesi ve Ortodoks kilisesi diğer taraftan
yukarıda bahsettiğimiz diğer dini hareketlerin etki alanına girmiştir. Boris Han 864’te Ortodoks Hıristiyanlığı devletin resmi dini olarak ilan etse de, hem halk hem de kendisi Ortodoks Hıristiyanlık ile Katoliklikten hangisini tercih edecekleri noktasında beş sene süren bir tereddüt içinde kalmışlardır. Öyle görünüyor ki Hıristiyanlığın tercih edilmesinin nedeni siyasidir. Bölgeye çağrılan misyonerlerden Ortodoks olanların konuştuğu Yunancanın ve Katoliklerin konuştuğu Latincenin halk tarafından bilinmemesi, Hıristiyanlığın anlaşılmasını ve misyonerlerin de Hıristiyanlığı anlatmasını güçleştirmiştir.

Bunun yanında Hıristiyanlığın sahip olunan somut inançtan soyut inanca geçilmeyi gerekli kılması ve Hıristiyanlığın temel doğması olan teslisin de halk için karmaşık oluşu, Putperest Bulgar halkın Hıristiyanlığı kabullenmesini engelleyen bir diğer sebeptir. Yeni dinin Bulgaristan’da yarattığı teolojik kargaşanın yanı sıra bitmek bilmeyen savaşlar ve bu savaşların sonucunda doğan yoksulluk ve sürekli göç, Bulgar halkı içinden çıkılamaz bir bunalıma sürüklemiştir. Ayrıca bazı dönemler kıtlığın yaşanması ve bir kaç yıl üst üste hasadın iyi olmaması da fakir halkın iyice yoksullaşmasına neden olmuştur. Bu sosyal, dini ve ekonomik koşullar, Bogomilizm’in ortaya çıkışı ve yayılmasına hiç kuşkusuz katkı sağlamıştır.
Bogomilizm’in ortaya çıkışı, diğer bölgelere yayılması ve geniş halk kitleleri tarafından kabul görmesinde, bahsettiğimiz sosyo-ekonomik şartların katkısının yanı sıra, Bogomil doktrininin de büyük etkisi olmuştur. Bogomilizm’in görünmeyen âlemin iyi Tanrı, görünen âlemin ise kötü Tanrı tarafından yaratıldığı anlayışı, ezilen ve kötü şartlar altında hayatını sürdüren Bulgar halkının bu akıma teveccühüne neden
olmuştur. Teslis anlayışına göre putperest halkı için daha anlaşılır bir Tanrı anlayışına sahip olması, feodal düzene, kilise doktrinine ve kilisenin hâkimiyetine karşı çıkması, mal mülk edinmeyi yasaklaması, gösterişli mabetleri gerekli görmemesi ve mütevazı bir hayat yaşamayı öngörmesi halkın teveccühüne yol açan diğer sebeplerdir.

Bir diğer sebep de milliyetçilik unsuru olsa gerektir. Nitekim Bogomil doktrinini vaaz eden kişi, Yunan ya da Latin kökenli biri değil, onlardan biri olan Papaz Bogomil’dir.
Ayrıca Bogomilizm’in halkın ana dili olan Slavca duyurulması da bir diğer önemli sebeptir. Şunu da ifade etmek gerekir ki milliyetçilik ve dil unsuru, Bogomilizm’in yayıldığı bütün bölgeler için geçerli olan etkenler değildir. Örneğin, İtalya, Fransa ve Almanya’da gibi ülkelerde Bogomilizm’in yayılmasında bu iki husus çok etkili olmamıştır.
Bu saydığımız hususlar, Bogomilizm’in Bulgaristan’da ortaya çıkması ve Bizans,İtalya, Fransa, Sırbistan ve Bosna gibi ülkelerde yayılmasında zikredilmesi gereken faktörlerdi. Bundan sonraki bölümde Bosna Bogomilleri üzerinde durmaya çalışacağız.

Kaynak:Pomaknews .com İsmail HODZİC

YORUM YAP