Balkanlar ve Türkiye Solu.. Deniz Gezmiş, Halid Kaytaz ve Adil Zülfikarpaşiç » Boşnak HaberBoşnak Haber

3 Mayıs 2024 - 02:40

Balkanlar ve Türkiye Solu.. Deniz Gezmiş, Halid Kaytaz ve Adil Zülfikarpaşiç

Balkanlar ve Türkiye Solu.. Deniz Gezmiş, Halid Kaytaz ve Adil Zülfikarpaşiç
Son Güncelleme :

13 Haziran 2023 - 1:31

Prof. Dr. Adem Fazlıoğlu’nun kaleminden…
 
Deniz Gezmiş, Halid Kaytaz, Adil Zülfikarpaşiç
 
Balkanlarda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti (şimdi Cumhurbaşkanı) uygun olmayan bir politika  izlediğinde “bağırlarına taş basarlar” ama Türkiye aleyhine olacak bir söz söylemezler. Durumun anlaşılması ve düzelmesi için çalışırlar.Balkanlarda politika yapanların sadakati Türkiye Cumhuriyeti’ne, bugün dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nadır. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Balkanlara olan özel ilgisi de ayrı bir sempati ile karşılanmaktadır..
Türkiye’de parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Adalet ve Kalkınma Partisi Balkanlardan birçok politikacıyı Türkiye’ye davet etti. Gelenler de kendi bölgeleriyle ilgili sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ettiler. Hatta Cumhurbaşkanı adayı sayın Erdoğan için oy istediler. Muhalefetten bir kesim de davet edilenleri “Türkiye”nin seçim işlerine” karışmamaları konusunda uyardı, bildiri yayınladı. Bunu Balkanlarda gazetelerde yayınlattılar. Balkan masasından sorumlu olanlar da “aforizmatik” cümleler kurdular.
Durum etik değildi ama davet edilenlerin de, sevseler de sevmeseler de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na hayır demeleri mümkün değildi. Burada eleştirilmesi gereken Türkiye’nin seçime gitme şekli ve yöntemi olmalıydı.
Oysa yapılması gereken tüm bu misafirlere “hoşgeldiniz” demek ve Türkiye Cumhurbaşkanı değiştiği taktirde Balkanlarda olumsuz yönde hiçbir değişimin olmayacağı ve tüm politik kişilerin ayırım yapılmadan Ankara’da her zaman yerlerinin olduğunu, Balkanlardaki problemlerin daha yakından takip edileceğini, hemen yardıma koşulacağını inandırıcı şekilde ifade etmek olmalıydı. Türkiye’de solun Balkanları ve Orta Asya’yı anlama kılavuzuna ihtiyacı var gibi gözüküyor.
 
Deniz Gezmiş
25 yaşında, 6 Mayıs 1972 tarihinde gece 01.00-03.00 arası Ulucanlar Cezaevi’nde asılarak idam edildil. Mezarı Ankara’da Karşıyaka mezarlığı’nda bulunmaktadır.
Halid Kaytaz
24 yaşında, 1949’da Saraybosna’da idam edildi.Cezası Saraybosna Merkez Hapishanesi hücrelerinde infaz edildi.
Adil Zülfikarpasiç
25 yaşında ülkesinden ayrıldı. Ayrılmasaydı bu yaşında ölüm cezası ile karşılaşacaktı.
87 yaşında Saraybosna’da vefat etti.
 
Deniz Gezmiş
Türkiye İşçi Partisi’ne üye olduğunda 18 yaşında idi. 1968’de 6. Filo protestolarına katıldı. 1968’de, 28 Ekim’den 10 Kasım’a kadar 12 gün süren Samsun’dan Ankara’ya “Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü” düzenledi. Refahın eşit paylaşılmasını, caddelerinde özgürce yürünen, kürsülerinde özgürce konuşulan bir ülke istedi. Silahlı Marksist-Leninist örgüt Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nu kurdu. Yaralama, adam kaçırma ve banka soyma olaylarında yer aldı. Anayasayı ihlalden hüküm giydi. Türkiye’nin ayıbı olan büyük bir hukuksuzlukla idam edildi.
 
Halid Kaytaz
Halid Kaytaz,10 Mart 1925 Saraybosna doğumlu. Dört yıllık ilkokuldan sonra sekiz yıl lise, sonra da Saraybosna’daki yüksek pedagoji okulunda fizik ve kimya branşını bitirdi. Daha sonra Gazi Husrev Bey Medresesinde kadrolu hoca oldu. II. Dünya Savaşı sırasında “Genç Müslümanlar Teşkilatı’na” girdi.
1949’da Saraybosna’daki mahkemede, Halid Kaytaz teşkilatın ideologu olarak muamele gördü ve idam edildi.
 
Adil Zülfikarpaşiç
Foça’da 23 Aralık 1921’de dünyaya geldi. Lise öğrenimini Saraybosna’da tamamladı. Viyana’da hukuk ve politika okudu. 1938 yılında, Yugoslavya Komünist Partisine katıldı. 1942 yılında, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Saraybosna’da Ustaşa (Nazi yanlısı ve radikal Hırvat güçler) tarafından yakalandı. İşkence gördü ve idam cezasına çarptırıldı. Yugoslav Komünist Partisinin yeraltı teşkilatının yardımıyla hapisten kaçtı ve çete savaşlarına katıldı. 1945 yılında, Komünistlerin iktidara gelmesi ile birlikte, Zulfikarpaşiç Ticaret Bakanı müsteşarı oldu.
 
Deniz Gezmiş’in son sözleri;
“Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar, şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika’nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!” olmuştu.
 
Halid Kaytaz’ın son sözleri
Mahkemeden sonra kaldığı hücrenin duvarında Arapça olarak yazdığı Kur’an-ı Kerim ayetleriydi. “Allah yolunda ölenler için öldü demeyin. Hayır onlar yaşıyor, ama siz bunu anlayamazsınız.”
 
Adil Zülfikarpaşiç’in son sözleri olmadı
Komünistlerin idam ve baskı siyasetine karşı sürekli bir muhalefet sergilediği, Boşnaklık konusunda ısrar ettiği için Stalin tarafından susturulan, öldürülen Sultan Galiyev örneği olduğundan Tito tarafından aynı akıbete uğramamak için erken davranıp Ticaret Bakanı Müsteşarı olduğu sistemde, Şubat 1946 tarihinde bir ticari ziyaret vesilesiyle gitmiş olduğu İtalya’dan sığınma hakkı istemiş ve ülkeyi terketmiştir.
(Bir parantez açıyorum:Türkiye Sultan Galiyev’i ancak Atilla İlhan sayesinde öğrendi. “…Avrupa toplumunda bir sınıfın, yani burjuvazinin yerine konacak bir proletarya yönetimi, mazlum milletlerin durumunda hiçbir değişiklik yapmayacaktır. Böyle bir değişiklik olduğu takdirde, bu mazlum milletler halkı için iktidarda yeni bir -efendi-nin geçmesinden başka bir anlam ifade etmeyecektir…” diyen ve Müslüman halkların, SSCB’de Rus egemenliğinden kurtarılması gereklidir diyen ulusalcı Mir Said Sultan Galiyev Stalin tarafından ortadan kaldırıldı.)
Deniz Gezmiş ile birlikte arkadaşları Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edildi. İdam edildiklerinde Hüseyin İnan 24, Yusuf Aslan 25 yaşında idi.
 
Halid Kaytaz ile birlikte 13 arkadaşı öldürüldü. Kimisi yargılanmadan, kimisi uydurma mahkeme kararı, kimisi işkence edilerek… Yugoslavya’da “Genç Müslümanlar” üyesi Esad Karadodzoviç 17, Asaf Serdareviç 25, Nurudin Gaçkiç 23, Osman Krupaliya 23 ve Sakib Niksiç 20 yaşında II. Dünya Savaşı sonuna doğru yargılanmadan öldürülmüşlerdir.
Monte edilmiş davalarla 1945-49 siyasi sürecinde beş genç ölüme mahküm edilmiştir. Mustafa Busuladziç 31, Hasan Biber 30, Halid Kaytaz 24, Nusret Fazlibegoviç 22, Ömer Stupac 22 yaşında idi ve cezaları Saraybosna Merkez Hapishanesinde hücrelerinde infaz edildi. Genç Müslümanların bazı üyeleri Asım Çamdziç, Fikret Ploço, Ömer Kovaç soruşturma esnasında işkence edilerek öldürüldü.
 
Adil Zülfikarpaşiç Tüm hayatını “Boşnakların tanınması, özgür ve bağımsız Bosna için adadı. 1960 yılında Viyana’da Bosanski Pogledi (Bosna Görüşleri) başlıklı bir derginin yayınlanmasını başlattı. Dergi, 1967 yılına kadar sürekli çıktı. 1988 yılında Boşnak Enstitüsü’nün Zürih’te kurulmasıyla Adil Bey hayalini gerçekleştirdi. Tito’nun ölümünden sonra, Boşnakların siyasi teşkilatlanması için maddi ve manevi imkânlarını kullandı. Adil Zülfkarpaşiç, ilgili vakfın izniyle, tarihî Hüsrev Bey Hamamı’nı restore ettirerek ve bu vakfın arazisi üzerine büyük bir kütüphane inşasıyla, Boşnak Enstitüsü’nü 24 Mayıs 2001 yılında kurdu. 2003 yılında, Bosna Hersek Bilim ve Sanatlar Akademisi şeref üyesi belgesi verildi. 21 Temmuz 2008’de Saraybosna’da hayatını kaybetti.
 
Deniz Gezmiş
Refahın eşit paylaşılmasını, caddelerinde özgürce yürünen, kürsülerinde özgürce konuşulan bir ülke istedi. Daha insanca bir düzen uğruna ölümü hiçe saydı ve silaha sarılmış olmasına rağmen hâlâ güncel.
Halid Kaytaz
İslam dinini yaymak, İslami bir devlet için değil Yugoslavya krallığında ve Sosyalist Yugoslavya’da Müslüman Boşnakların belirsiz durumu, ulus olarak yok olmamak, özgür ve bağımsız Bosna hayalini gerçekleştirmek için mücadele verdi. Hiçbir zaman da silaha sarılmadı.
Hayatta kalan Genç Müslümanların üyeleri 1992 yılında “özgür ve bağımsız Bosna”yı kurmayı başardı.
Aynı hücrede kalan Eşref Avdagiç onu son gören olmuştu. Yazdıklarını okumuştu.
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç’in babası olan Eşref Avdagiç diğer oğlunun adını da Halid koymuştur.
Adil Zülfikarpaşiç
Özgür ve bağımsız Bosna için Alija İzetbegoviç ile beraber harekete etti. Sonra yolları ayrıldı. Ama uğruna hayatını adadığı “Boşnaklık davası”nda başarıya ulaştı. 28 Eylül 1993 tarihinde bir daha tartışmaya açılmamak üzere bu konu kapandı.
 
Halid Kaytaz Türkiye’de özellikle solda pek bilinmiyor? Bilinmemesi normal…
Ya Boşnak Komünist Adil Zülfikarpaşiç Türkiye’de sol tarafından tanınıyor mu?
Mollanur Vahidof, Sultan Galiyev biliniyor muydu ki?
Niçin?
Kolonyalizme, kapitalizme, emperyalizme, yani sömürü, baskı ve eziyetin her çeşidine karşı olan Türkiye’deki solcular (özellikle sosyalist ve komünistler) Rusya Türk Müslümanlarına, Balkanlarda yaşayan Müslümanlara ve hatta Balkanlarda yaşayan Türklere mesafeli davranmışlardır. Özgürlük ve bağımsızlık için mücadele eden kimseyi tanımamaktadırlar…
Orta Asya halkları için Vamık Volkan’ın aşağıda yaptığı tespiti anlayamamışlardır.
“Özellikle Orta Asya halkları için İslam, “ruhaniliğin bir kaynağı ve ifade biçimi olarak daha az önem taşıyan, fakat “başkası”nın varlığı ve baskılarına karşı tepki niteliğinde, grup kimliğinin bir kaynağı olarak daha önemli” bir hale gelmiştir.”
(Sayfa 89, Vamık D.Volkan, Körü körüne inanç, Kriz ve terör dönemlerinde geniş gruplar ve liderleri Haziran 2017, Asi Kitap)
Bunu geç anlayan ve bir gerçeği de itiraf eden Emel Akal olmuştur.”Çarlık Rusya’nın yeni ele geçirdiği topraklarda yaşayan Müslümam halklara saldırısı o kadar acımasız olmuştur ki, bu toprakların kendileri de mezhep farkına bakmaksızın ortak bir dayanışma gereksinimi içinde üst kimlik olarak Müslümanlığı öne çıkarmıştır.”
-“Esir Türkler, Dış Türkler için dökülen gözyaşlarına bir yakınlık hissetmedim. Benim için esas olan ırkı, milliyeti, cinsiyeti, dini, dili ne olursa olsun emekçi dayanışmasıydı. Bu nedenle Sovyet Rusya’da Müslümanların yaşadığı mağduriyet anlatılarına karşı hep mesafeli durdum…”
 
(Emel Akal (Müslüman Komünistler, Petrograd-Kazan (1917-18) İletişim Yayınları, 2020)
Sosyalist Yugoslavya’da 1968 yılına kadar Boşnaklar ulus olarak tanınmıyordu. Bu tarihten sonra ulus olarak “Müslüman” ismi ile tanındılar. 28 Eylül 1993 yılında “Müslüman” olan ulus ismini “Boşnak” olarak bir daha tartışmaya açmamak üzere ilan ettiler.
 
Türkiye solu Orta Asya’yı anlamadığı gibi maalesef Balkanları da anlayamamıştır.
 

YORUM YAP