Sırpların Ne Kadarı Boşnak ??? » Boşnak HaberBoşnak Haber

4 Mayıs 2024 - 22:15

Sırpların Ne Kadarı Boşnak ???

Sırpların Ne Kadarı Boşnak ???
Son Güncelleme :

08 Ekim 2017 - 12:42

Sırpların ne kadarı Boşnak?

Yazar: Nusret SANCAKLI

Bu sorunun cevabını bir diplomat, “Sırpların hepsi Boşnaktır” şeklinde, bir bilim adamı ise “Sadece Bosna Hersek’teki Sırplar Boşnaktır” şeklinde veriyor. Hangisi doğruyu söylüyor?

İsterseniz konuyu ünlü Boşnak bilim adamı, düşünür, yazar, tarihçi ve dilbilimci olan, şimdiye kadar 50 kitap yazmış, Bosna Bilim ve Sanat Akademisi (BANU) eski başkanı ve kurucusu olan Prof. Dr. Ferit Muhiç’in cevabı ile ele alalım. Prof. Muhiç diyor ki: “19. Asrın sonuna kadar, yani 1878 yılı ve sonrasına kadar, Bosna’da (Bosna+Hersek+Sancak+Sutorina) hiç kimse ne Sırp ne de Hırvat idi. Bosna’da sadece Müslüman Boşnaklar, Katolik Boşnaklar ve Ortodoks Boşnaklar vardı.”

Yine Prof. Muhiç diyor ki: “Bosna’da yaşayanların hepsi Boşnak olduklarını kabul etmek zorundalar. Çünkü çok eskiden beri Boşnakça (Bosanski Jezik) konuşuyorlardı. Günümüzdeki Sırpça ve Hırvatça, gerçekte Boşnakçanın batı ve doğu şiveleridir. Dili Boşnakça olan, aynı topraklarda yüzyıllardır birlikte yaşayanlar dini, inancı farklı olsa da aynı milletten sayılırlar. Sosyoloji biliminde millet veya ulus şöyle tarif edilir: Aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluğa millet (ulus) denir.”
Muhiç Hocamız çok doğru söylüyor. Bosnalı Müslüman, Katolik ve Ortodokslar yüz yıllardır aynı topraklarda  hep birlikte yaşamışlardır ve aynı dili konuşuyorlar. Tarihleri  ortak. Ülkü birliği de vardı. Çünkü 1878 yılından sonra Avusturyalılar Saraybosna’yı işgal etmek istediklerinde, Saraybosnalı Ortodokslar ve Katolikler Boşnak ordusu ile birlikte Saraybosna’yı ve Bosna’yı savunmuşlardır. Keza, Bosna Savaşı’nda da (1992-1995) Bosna Ordusu içinde yüzlerce Ortodoks ve Katolik Bosnalı, generalinden tutun da askerine, siviline kadar insanlar vardı. Duygu  birliğini söyledikleri ortak müzikte görebilirsiniz. İnanç farklılığından dolayı zamanla gelenek ve göreneklerde değişiklikler oluşması da çok normal. Yine de 6 şarttan 5’i tutuyor. 

Peki, “Bütün Sırplar Boşnaktır” diyen diplomat kim? İnanmayacaksınız ama kendisi Sırbistan İstanbul Başkonsolosu. Bakınız kendisi İstanbul’da yayınlanan bir mahalli gazeteye verdiği röportajında ne demiş: “Hangi dinden olursa olsun, kardeş kardeştir.” Bu röportajı biz Bosna Sancak göçmenleri ile ilgili yaptığından dolayı ben bu sözü şöyle anladım; “Biz Sırplar Ortodoks olabiliriz, siz Boşnak asıllı Türk vatandaşları da Müslüman olabilirsiniz ama Sırplar Boşnak’tır.” En azından ben böyle demek istediğine inanmak istiyorum.

Yoksa Sayın Başkonsolos, Türkiye’deki milyonlarca Boşnak asıllı Türk vatandaşlarının tepkisini alacağını bile, bile; “Biz Sırplar Ortodoks olabiliriz, siz Boşnaklar da Müslüman olabilirsiniz ama, Boşnaklar, Sırptır.” şeklinde demek istememiştir. Çünkü bu sözleri, Srebrenica’da Boşnaklara Soykırım yapmış olan Bosnalı Çetnik Sırplar söylüyorlardı. Benim bildiğim kadarı ile Sayın Başkonsolos çok demokrat ve barışsever bir diplomattır. Asla Sırpların yıllardır kendi içlerinde barındırdıkları faşist Çetnikler ile Hırvatistan’daki Hırvat Ustaşalar, İtalyan Mussoliniciler ve Alman Naziler gibi zihniyetlerle ilgisi hiç yoktur, olmamalıdır da!

Sayın Başkonsolosun, “Sırplar Boşnaktır” demiş olduğunu kabul edersek, Prof. Ferit Muhiç onu doğrulamıyor ve “Hayır öyle değil” diyor, “Sadece Bosna Hersek’teki Sırplar Boşnaktır” diye ortaya bir bilimsel tez sunuyor. Ben kendim de acizane bir bilim adamı olduğumdan, bilim adamlarına inanmayı tercih ederim. Sayın Başkonsolos kusuruma bakmasın ama bütün Sırplar asla Boşnak değildir. Hele Boşnaklar ile Sırplar soy olarak asla kardeş değiller. Bu sözü, 320 bin insanın katledildiği Bosna Savaşı sırasında söyleyemeyenler, ebediyete kadar sussunlar! Bu iki farklı millet kardeş olsalardı, Boşnaklara yapılan 11 soykırımın yarısından fazlasını Sırplar, Başkonsolosun dediği, kardeşleri olan Boşnaklara yaparlar mıydı? Dünyanın ikinci resmi soykırımı olan Srebrenica’da Boşnak erkeklere soykırım yapılır mıydı? İnsan kendi kız kardeşlerine tecavüz eder miydi? İnsan kendi kardeşinin çocuklarını katleder miydi? Buna Sırbistan ve Sırplar izin verirler miydi? Yok, Sayın Başkonsolos yok, biz sizinle soy ve köken olarak asla kardeş olamayız ama İNSAN olarak, bir KOMŞU olarak, Dünya ve Balkanlar’da barış adına, insanlığın ve çocuklarımızın geleceği adına, Türk-Sırp dostluğu adına elbette kardeş gibi olabiliriz. Olmak zorundayız da. Tabii ki adalet önünde insanlık suçları işlemiş Sırbistan vatandaşları ve kurumları geçmişin hesabını verdikten sonra. 

Sayın Başkonsolos’un bir söylemini daha düzeltmek zorundayım. “Sırbistan Göçmenleri” vecizesini kullanmışlar. Kim bu “Sırbistan Göçmenleri”? Her halde Sancak’tan ve Sancaklı göçmenlerden bahsediyorsunuz ama neden “Sancak Göçmenleri” diyemiyorsunuz da “Sırbistan Göçmenleri” diyorsunuz? Yoksa siz de mi sözde “Karadağ Diasporası” gibi Türkiye’de bir “Sırp Diasporası” yaratmak istiyorsunuz? Oysa Devlet Başkanınız Sayın Vuçiç ve birçok bakanınız devamlı Sancak diyorlar. Sırbistan Parlamentosu’nda Sancak Bölgesi Milletvekilleri var, Sancaklı Boşnak bakanlarınız var! Ne demek istiyorsunuz? Türkiye’de “Sırbistan Göçmeni” diyebileceğimiz doğrudan Sırbistan’dan sürülmüş bir göçmen topluluğu yok ki.

Sırbistan göçmenleri sadece 1800’lü yıllardan sonra vardı. Sırbistan Prensliği, Avrupa devletleri baskısı sonucu 1804’te de facto olarak, 1817’de de özerk olarak kurulmuştu. Daha sonra 1882-1918 yılları arasında Sırbistan Krallığı’na dönüştü ama Sırbistan’da 1830-1867 yılları arasında büyük bir etnik temizlik yapıldı ve nüfusun %65’i olan Müslüman ahali Bosna, Yenipazar Sancağı, Kosova ile Makedonya’ya sürülmüştü. Çok az bir kısmı (Türk görevliler) Türkiye’ye geldi. “Sırbistan Göçmenleri” demekle kimden bahsediyorsunuz?

1918’den 2006’ya kadar Sırbistan adı altında bir devlet yoktu. Göçlerin en yoğun yapıldığı tarihlerde yani 1878-1970 yılları arasında Sancak Bölgesi, sadece Balkan Savaşları sırasında bir ara Sırbistan Krallığı’nca işgal edilmişti. Bosna Savaşı’ndan sonra ve de Karadağ’ın 2006 yılında bağımsızlığını ilan etmesi sonucu Sırbistan’ın elinde sadece Kuzey Sancak kaldı ki o tarihlerden sonra Türkiye’ye kimse göç etmedi. Ayrıca 1950’li yıllarda Türkiye ile Yugoslavya arasında yapılan göç antlaşmasında, sadece Makedonya’dan, kendilerini Türk beyan edenler göç edebildiler. O dönemde yine Sırbistan ve Karadağ arasında paylaşılmış olan Sancak’tan Türkiye’ye göç etmek isteyenler önce Makedonya’ya yerleşerek, bu devletin vatandaşları oldular. Belli bir süre yaşayıp Türk olduklarını beyan edenler Türkiye’ye göç etti. Yani yasal olarak kimse Sırbistan’dan göç etmemişti. “Sırbistan Göçmenleri” ifadesi sadece Kuzey Sancak’tan gelenler için o da zorlama ile kullanılabilir. Yasalara göre SFRJ göçmenleridir. Diplomatlar yasalara göre konuşmalı, kafalarına göre değil! 

Peki, Sayın Başkonsolos “Sırbistan Göçmenleri” söylemini neden kullanıyor olabilir? Onu her toplantılarına davet eden bazı derneklerimizin yöneticileri mi onu, buna inandırdı? Yoksa “Biz Boşnaklar Slavlarız” diyenler mi onu, buna inandırdı? Yoksa “Biz İslamlaşmış Sırplarız” diyen aramızdaki küçük bir azınlık mı onu, buna inandırdı? Yoksa başta Sırbistan ve diğer Slav ülkeleri ile ticaret yapan bazı iş adamlarımız mı onu, buna inandırdı? Yoksa Biga’da “Türkiye Bosna Hersek Kültür Dernekleri Federasyonu” genel kurulunda, toplantı salonuna Sırbistan ve Karadağ bayrağını yanlışlıkla asanlar ve benzeri işler yapanlar mı onu, buna inandırdı? Yoksa birileri ona bu görevi mi verdi? 

Ben bu soruların cevabını bilmiyorum. Benim bildiğim tarihi gerçekler. Türkiye’ye Bosna’dan, Hersek’ten, günümüzde Karadağ Devleti sınırları içinde olan Güney Sancak’tan, yine günümüzde Sırbistan sınırları içinde kalan Kuzey Sancak’tan, Bağımsız Kosova’dan, Arnavutluk’tan, Bağımsız Makedonya’dan gelmiş Boşnak asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları 9 milyon kadar var ama Sırbistan’dan sürülmüş olanların sayısı devede kulak misalidir.

Tabii ki Sayın Başkonsolos çok akıllı ve tecrübeli bir diplomattır. Kendisini sık, sık Türkiye’deki ulusal TV ve gazetelerde görüyoruz. Pardon, galiba yanlış yazdım; ulusal değil bizim gibi mahalli gazetelerde. Kendisi asla Bosna Savaşı ve Bosna Hersek’te Boşnak soydaşlarımıza yapılan soykırım dahil tüm insanlık suçları sonrasında uyanmış olan Türkiye’deki Boşnak asıllıların daha fazla uyanmasını istemez. İnşaAllah birçok sözü bizim anladığımız biçimde söylememiştir. 
Daha da vahim olanı; tarih boyunca bu topraklar uğruna sayısız şehitler vermiş biz Boşnak asıllıları, bir zamanlar Türkiye toprakları olan genel anlamı ile Bosna’dan, yine bir başka Türkiye toprakları olan Anadolu ve Trakya’ya sürülmüş olan bizleri, Sırbistan Göçmeni gibi göstererek, “Srbi svi i svuda / Herkes ve her yer Sırptır” vecizesine, Türkiye’yi, İstanbul’u da katmaya kalkışmak; ne kardeşliğe, ne dostluğa, ne de tarihi gerçeklere uyar.

Kaynak: Boşnak Dünyası

YORUM YAP