Sahilde Yürürken Ütopya » Boşnak HaberBoşnak Haber

17 Nisan 2024 - 23:25

Masalmış yaşam adlı kitabım var. Şiirler. 2013 ilk baskı. El sanatları. İletişim teknolojisi sertifikaları

Cahide Yormaz Öz

Sahilde Yürürken Ütopya

Sahilde Yürürken Ütopya
Son Güncelleme :

13 Aralık 2015 - 14:11

SAHİLDE  YÜRÜRKEN  ÜTOPYA

Her yer ne kalabalık. Kimseler yok oysa. Ne çok ses var. Hiç kimse konuşmuyor. Dilsiz herkes.  Kafeler lokantalar tıklım tıklım insan dolu. Bomboş masalar. Mis gibi demli çay kokuyor. Kırık bütün bardaklar.  Sahilde yürüyor insanlar. Erkeğimsi adeleli kadınlar, küpeli kadınımsı erkekler uniseks diyorlar çok benzeşiyoruz birbirimize. Kulaklarda kordonlar müzik dinliyorlar. Kimseyle gözgöze gelmeye selam vermeye sanki gerek yok diyorlar. Martıların umurundaydılar sanki. Onlar da kendi şarkılarını söylüyorlar. Kargalar kendi dünyalarında onlarda martıları umursamıyorlar. Çimenleri  biçiyor görevli birileri. Mis gibi bahar kokuyorlar.

Deniz kendi kokusundan utanıyor. Yok ki onun kokusu. Rengide mavi değil ki. O da yalan. Güneş kandırıyor onu” seni ben maviye boyuyorum “diyor. Minnettar o yüzden güneşe. Zaten kıskanıyor da güneşi. O hep yükseklerde. Ona minnetle bakıyor herkes. Birbirlerine bakmadıkları  gözleriyle hep ona bakıyorlar. Güneş dokunuyor insanlara ama güneşe dokunamıyorlar.

Deniz bu yüzden çok kıskanç. Bir öfkesi var ki bazen korkutuyor herkesi. O zaman bende varım diyor kendi kendisine. Korkutmak doğada var ya.

Çünkü izinsiz dokunuyorlar ona. Oysa o da seçebilmeliydi. Dokunmak özel olmalıydı.

Yağmurlarıda kıskanmıyor değil. O istediği için ıslatıyor herşeyi. Bazen çok şiddetleniyor. Yıkıyor tüm kirleri. Kirlileri. Yağmurla baş edilmez. Hükmünü sürer istediğince. Ama güneş çok özeldir. Özlenendir. Deniz sonra vazgeçiyor bu kıskanmaktan. O da güneşe bırakıyor kendisini. Sakinleşiyor. Dalgalanırken kıskanç halleri, sakinken teslimiyette belli.

İnsanlar öyle mi?

Tanımıyorlar şu yolda yürüyenler birbirlerini. Bir daha ya karşılaşmayacaklar karşılaşsalar da vermeyecekler unuttukları selamları, ya da hiç kesişmeyecek yolları.

Güneş, bulut, yağmur, tipi, boran, kar birleşirler hava olurlar. Kuralları zamanları var.

Zamansız olan insanlar.

Birbirlerine yok ayıracakları zaman.

Kimi üzgün kimi bahtiyar. Kimse kimseden değil haberdar.

Herkes kendi dünyasında.

Her yerde karmaşa var.

Şu şehrin orta  yerinde bir ağacın dibinde mangal yapan aile, mutlu görünürler bu karede.

Simitçi bitti mi simidin? Sattın mı hepsini? Kazandınmı ekmeğini. Sorarım bazen üstüme vazife gibi. Şaşırır simitçi bu ilgi neden sonra hoşlanır bu sorudan. Yarın yine olursan burada martılar içinde alırım nasılsa, haydi uğurlar ola.

İlmek ilmek örenler, hayat kavgasında dönenler. Kimi sofrada istakoz, havyar helal midir kazançlar!  Kiminde kaynar tarhanası, şükürler edilir onu bulası.

Kömür karası, pırlantadan arması , kimine ballı pastası, kimine zordur ekmek arası.

Kimi kıskanır deniz misali kuledeki birini, kimi şükreder iki göz bir oda, tencerede tarhana, saksılı penceresi.

Kanaattir felsefesi.

Birde dostluklar olsa içteninden tatlı gibi gelir hepsi.

İnişler, çıkışlar, varılan varılamayan yerler, her kafadan sesler yok orta yerde buluşmalar.

 Ortak bir sofra kurulamaz mı?

Üleşilen tayınlar, yok olmuş mayınlar, lal olmuş kötü diller yeniden türemiş güzellikler.

Deniz barışık güneşle, su barışık toprakla. Bir bereket bir bereket.

Her yerde anlamlı kalabalıklar. Birlikte içiliyor çaylar.Sohbet, muhabbet.

Unutulmuş kinler, doğruluktan yana dinler.

Herkes mutlu mesut, unutulmuş kavgalar. Nifak çok günah anlamışlar

Düş olmaktan çıkmış beklenen güzellikler

BİR SAHİLDE KALABALIKTA YALNIZ YÜRÜRKEN NE ÜTOPYADIR BU

HAYALİ BİLE GÜZEL

Her yer çok kalabalık, sanki yok kimseler.

İçimizde bütün sesler

Hem kalabalığız hem kimsesizliklerde

SESSİZLİKLER….

Kalamış/Cahide Yormaz Öz

 

 

 

 

YORUM YAP