Rumeli , Balkan ve Trakya Kelimelerinin Kökeni » Boşnak HaberBoşnak Haber

24 Nisan 2024 - 08:25

Rumeli , Balkan ve Trakya Kelimelerinin Kökeni

Rumeli , Balkan ve Trakya Kelimelerinin Kökeni
Son Güncelleme :

05 Mart 2017 - 18:31

RUMELİ, BALKAN ve TRAKYA KELİMELERİNİ DOĞRU ANLAMAK!

Son günlerde Rumeli kelimesi ve kavramı hakkında gerek Makedonya’da, zaman zaman da ülkemizdeki dernekler arasında bilgisizlikten kaynaklandığını zannettiğim basit tartışmalar oluyor.

Acaba hangi kelimeyi kullanmalıyız. Rumeli mi?, Balkan mı?, Trakya mı? Bunların sadece birisi cevap değil. Cevap hepsi, ama yerinde ve zamanına göre kullanmak şartıyla.

Kelime ırkçılığı yapmak son derece yanlış bir tavırdır. Kelimeleri kullanmak ya da kullanmamak tabii ki şahsi tercihiniz olacaktır. Buna hakkınız olabilir. Yer ismi, coğrafi isim vb. kelimeleri analiz ederken, sadece dil biliminden yararlanmak son derece hatalı, ilmi gerçeklere aykırı bir tutumdur.

Mesela Rumeli kelimesini sadece TDK sözlüklerine bakarak analiz edemezsiniz. Bu kelimenin dilbilim yanında tarihi, kültürel alt yapısını görmezden gelmeyi gaflet olarak nitelendiriyorum.

Rumeli kelimesinin tarihimizdeki mukaddes yerini bilmeyenler, zaman zaman bir ırk ile irtibatlandırma hatasına düşüyorlar ve Rumeli kelimesini kullananları milli olmamakla suçluyorlar.

Yerine Trakya ve Balkan kelimelerini kullanmayı öneriyorlar. Dolayısıyla kendi tarihimizi ve arşiv belgelerimizi reddetmiş oluyorlar.

Rumeli kelimesini milli olmamakla nitelemek büyük bir hatadır.

Bir tarihçi olarak kısaca Rumeli kelimesi hakkında bilgi vermeye çalışacağım.

Selçuklu Türkleri Anadolu’ya ilk girmeye başladıklarında o zamanlar Bizans’ın elinde olan bu toprakları “Roma-eli” “Rum-İli” kelimelerinden neşet eden RUMELI diye adlandırıyorlardı.

Ayrıca Büyük Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra Anadolu’da kurulan yeni devlete Selçukî-i Rum Devleti (Anadolu Selçukluları) adini vermişlerdi. Daha sonra Anadolu Türkleşince, ayni zamanda bir ideal, mefkûre ve Kızılelma olan Rumeli kelimesi Osmanlılar tarafından da Balkanlar için kullanılmaya başlandı.

Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’da ilerlemeye başlamasıyla Rumeli adi artık bir idari birim olarak anıldı. Devlet idaresinde Anadolu ve Rumeli Beylerbeylik’leri bulunuyordu.

Temelde de  iki uzuvdan oluşan bu yapıda Rumeli Beylerbeyi protokolde daha ön sırada yer almaktaydı. Bunun yanında Rumeli Eyaleti, Rumeli Defterdarlığı vs. vs. birimlerde mevcuttu.

Yine Bulgaristan Prensliği kurulduğunda (1877 sonrasında), Kuzey Bulgaristan’da içişlerinde özerk bir yapıdaydı fakat Şarki Rumeli Vilayeti (Günümüz Bulgaristan’ın güney kısmı) Osmanlı İdaresinde idi. Daha sonra Bulgarlar tarafından bu vilayetimiz de ilhak edildi.

Kurtuluş Savaşımızda da mahalli teşkilâtların M. Kemal Atatürk’ün önderliğinde “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri” adı altında birleştirildiğini de kesinlikle unutmamamız gerekir.

Daha geniş bilgi için Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi “Rumeli” maddesine ve bu hususta yayınlanan yüzlerce kitaba bakabilirsiniz. Ayrıca yapılan diğer bir hata da Trakya kelimesindedir. Trakya kelimesi de aslen Türkçe değildir.

Tarihte “Trak” kavimlerinin yaşadığı bölgeye verilen addır. Fakat milli olmak, sadece kelime ırkçılığı yaparak gerçekleşmez. Dolayısıyla sırf bu gözle bakarsak Trakya kelimesini de kullanmamamız lazımdır ki; bu da büyük bir yanlış olur.

Balkan kelimesi ise aslen Türkçe bir kelimedir. Bir coğrafî terimdir. Ancak üzülerek belirtmek zorundayım ki gerek Avrupa gerekse ABD, Balkan kelimemizin yerine Güneydoğu Avrupa tabirini terminolojiye sokmaya çalışıyorlar ve maalesef başarılı da oluyorlar.

Sonuç olarak Balkan coğrafî, Rumeli idari ve mefkûrevi bir kavramdır, Trakya ise bu ikisine nazaran daha küçük bir coğrafî alan ve bölgesel bir terimdir.

Hemşehrilerimiz bu üç kelimeyi aynı anda ya da farklı zamanlarda rahatlıkla kullanmalı ve birbirlerinin yerine ikame etmeye çalışmamalılar diye düşünüyorum. Sonuçta Trakya, Rumeli ve Balkan kelimelerinin hepsi bizim milli hafızamızdan çıkartamayacağımız ideallerimiz; bir kısmını kaybetsek dahi vatan olarak gördüğümüz topraklardır.

Bu hassasiyeti, unutmadan, unutturulma’dan hafızalarımıza kazımamız gerekir.

H. Yıldırım AĞANOĞLU

BOŞNAK MEDYA olarak Teşekkür eder ve  Saygılarımızı sunarız.

YORUM YAP