Ezber Bozan Bilgi : Hoti, Keljimendi (Murič) ,Grude ve Şkrjelj Kabileleri Bosna Kökenli
Edith Durham, “Yüksek Arnavutluk” kitabında Malcija e Madha kabilelerinin Bosna-Hersek ile tarihi bağlantılarını ortaya koyuyor.
Başlangıçtaki araştırmalarıyla bu karmaşık bölgenin anlaşılmasında silinmez bir iz bırakan İngiliz antropolog ve gezgin Edith Durham’ın, Balkanlar’ın tarihi ve kültürel bağlarını doğru ve tutkulu bir şekilde aydınlatan çok fazla kitabı yok. 20. yüzyılın. En ilginç görüşlerinden biri, Durham’ın 454 ve 455. sayfalarda bugün kültürel mirasın bir parçası olarak kabul edilen Hoti, Kelmendi, Gruda ve Škrelji kabilelerinin kökenlerine ilişkin keşfini anlattığı “Yüksek Arnavutluk” kitabında bulunuyor. Malcija e Madha’nın.
Zengin kültürel mirasları ve Balkan tarihindeki önemli yerleriyle tanınan Hoti, Kelmendi, Grude ve Škrelji kabileleri, kökenlerinin Bosna Hersek kökenli olduğunu iddia eden bir gruba ait. Bu iddialar, 1908 tarihli “Yüksek Arnavutluk” kitabının 454 ve 455. sayfalarında bu kabilelerin kökeni hakkındaki gözlemlerini ayrıntılı olarak anlatan İngiliz gezgin ve antropolog Edith Durham tarafından desteklenmektedir.
Durham’a göre geçmişte Arnavutluk’un yaşamında ve tarihinde önemli rol oynayan bu kabilelerin kökleri aslında Bosna-Hersek’te bulunuyor. Bu bilgi, Balkanların tarihine ilişkin konuşmalarda sıklıkla karşımıza çıkmıyor ancak göçlerin, savaşların ve siyasi çalkantıların bu bölgelerin demografik mozaiğini ne kadar şekillendirdiği konusunda düşünmeye sevk eden bir ağırlığı da beraberinde getiriyor.
Durham’a göre Malcija e Madhe kabileleri, yerleştikleri bölgenin yerlileri olan Anas’la karışmıştı. Ancak Hoti kabilesi içindeki bazı klanların kökenlerinin hala Anas’a dayandığını belirtirken, Hoti, Kelmendi, Grude ve Škrelji kabilelerinin tüm üyeleri atalarının Bosna veya Hersek’ten geldiğini iddia etse de tam bölge bilinmiyor.
Bu tarihi referanslar, Orta Çağ’da, Bosna’nın Osmanlı egemenliği altına girmesinin ardından, birçok Bosnalının Arnavutluk da dahil olmak üzere komşu bölgelere taşınıp yerleştikleri tezini daha da doğruluyor. Durham, çalışmasında, Bosna’da, özellikle de son Bosna kralının hayatını kaybettiği yer olan Jajce çevresinde yaygın olan güneş ve hilal dövmeleri gibi bu kabilelerin kendine özgü gelenekleri hakkında büyüleyici ayrıntılar ortaya koyuyor. Geçmişin izleri olan bu dövmeler, ata vatanıyla olan kesintisiz bağın kanıtıdır ve o halkların köklerinin ne kadar derin olduğunu göstermektedir.
Tarihin bu büyüleyici kısmı, göçlerin Balkanlar’ın demografisini nasıl şekillendirdiğini ortaya koyuyor ve Bosna-Hersek ile Arnavutluk’tan gelen bu kabileler arasındaki bağlantı, yalnızca bu bölgedeki halkların birbirine bağlılığını doğruluyor.
Bu keşif, kimliğin doğası, göç ve kültürel mirasın korunması hakkında birçok soruyu gündeme getiriyor. Peki halklar, savaşlar ve göçler nedeniyle geçmişlerinin bir kısmını nasıl koruyabildiler ve bu parçalar nasıl değişerek ama hiçbir zaman tamamen yok olmadan ayakta kalabildiler? Hoti, Kelmendi, Grude ve Škrelja kabilelerinin hikayesi aracılığıyla, sınırların yalnızca harita üzerinde belirlenmediği, aynı zamanda dil, gelenekler ve anılar yoluyla iç içe geçtiği Balkanlar’ın karmaşık dokusuna bir pencere açılıyor.
Küreselleşmenin yerel kimlikleri yok etmekle tehdit ettiği günümüzde, bu gibi hikayeler bize kültürel mirasın korunmasının önemini hatırlatıyor. Bize kimliklerimizin geçmişle iç içe olduğunu ve geçmişin çoğu zaman mevcut siyasi veya ulusal sınırların ifade edebileceğinden çok daha karmaşık olduğunu hatırlatıyorlar.
Biz, o cesur insanların torunları, köklerimizi unutmamak, atalarımızın hikâyelerini yaşatmaya çalışmak zorundayız. Bu nedenle Durham’ın çalışması yalnızca tarihsel bir not değil, aynı zamanda kişinin kendi kimliğini koruması ve keşfetmesi için bir çağrıdır; yüzyıllara, göçlere ve değişimlere yayılan, ancak kolektif hafızamıza derinden kazınmış kalan bir kimlik.
“Yüksek Arnavutluk” kitabındaki bu veriler, bugün bile Bosnalı köklerinin anısını gururla koruyan bu kabilelerin geçmişinin ve kimliğinin anlaşılmasına değerli bir katkıyı temsil ediyor. Kitabın bundan söz eden kısımlarını metnin altında görebilirsiniz.
23.8.2024.
Bugün Sancak
Yazan: Suad K. Zoranić