Elif KARADAĞ
SOYKIRIM COĞRAFYASI
Bosna Hersek, Güneybatı Avrupa’da, özel ismiyle Balkanlarda 51.197 km’lik yüzölçümü ve yaklaşık 4.500.000 kişilik nüfusu olan bir ülkedir.[1]
Kuzeyde Hırvatistan`, doğuda Sırbistan`, güneyde Karadağ ile çevrili olan ve Adriyatik Denizine kıyısı olan bir bölgedir. Bosna ülkenin en büyük şehri olan Saraybosna aynı zamanda devletin başkentidir. Dağlık ve ormanlık yapıda olan Bosna’da sık ve gür ormanlar bulunmaktadır. Bosna’da geleneksel hayat ormancılık ve hayvancılık üzerine kuruludur.[2]
Siyasi coğrafya bakımından Bosna Hersek Devleti 14 Aralık 1995 yılında Dayton antlaşması ile[3] bağımsızlığını kazanmıştır.[4] Sırbistan, Hırvatistan ve Karadağ ile komşu olan Bosna’da 3 etnik grup yaşamaktadır. Devletin çoğunluğunu Müslüman Boşnaklar oluşturmaktadır.
BOSNA SOYKIRIMININ TEMELLERİ
1992-1995 yılları arasında yaşanan Bosna savaşının ideolojik temelleri`, 1986 yılında Sırbistan Sanatlar ve Bilimler Akademi’sinde hazırlanan ve Yugoslavya sosyalist Federal Cumhuriyeti (YSFC)’nin eleştirisini yapan memorandum’un [5] yayınlanması ile atılmıştır.[6] Bu memorandumda Sırbistan’ın diğer Cumhuriyetler tarafından istismar edildiğini savunmuş ve YSFC’nin yeniden kurulması gerektiğini gündeme getirmiştir. Bununla birlikte YSFC Miloseviç’in önderliğinde dağılma sürecine girmiştir. Slovenya, Hırvatistan ve Makedonya’nın bağımsızlığını ilan etmesini Bosna Hersek takip etmiş ancak Bosna’nın bağımsızlık kararına Sırpların ve YSFC ordusunun müdahalesi gecikmemiştir. Bu müdahale ile Bosna Hersek coğrafyasında 3,5 yıl sürecek olan bir savaşın ilk denemeleri yapılmıştır. Sırplar ve Hırvatlar Bosna toprakları üzerinde hak iddia etme çabasına girmiş ve bu savaş insanlık dışı olaylara sahne olmuştur. Bosna Hersek’te 1992-95 yılları arasında Sırbistan’ın faili olduğu ve 3,5 yıl süren işgal boyunca 250 bin Srebrenica soykırımında ise en az 8.372 masum insanın[7] ölümüyle sonuçlanan savaşa BM, NATO, ABD ve Avrupa devletleri sessiz kalmışlardır ve bu kıyımı desteklemişlerdir.
- Dünya Savaşından sonra Avrupa’nın gördüğü en büyük soykırımın yaşanmasının önüne geçilememiştir.[8] Öyle ki dönemin ABD Başkanı olan George Bush Bosna’nın çığlığına kulaklarını tıkamış, insanlık suçunu görmezden gelmiş, Bosna’yı önemsiz sayarak`, ” Hiç kimse çatışmanın olduğu, gözyaşının aktığı her yere asker göndereceğimizi sanmasın.”[9] diyerek asıl düşüncesini açıkça söylemiştir.
1960’dan itibaren Sırbistan’dan Bosna’nın kuzey ve güneyine doğru birçok Sırp köylü halkı göç ettirilmiş ve bu bölgede Sırplaştırılma politikaları uygulanmıştır. Tito zamanında da başarı ile sürdürülebilen tehcir politikası bu bölge üzerinde stratejik bir kararın uygulandığını bize göstermektedir. Boşnakların[10] Hırvatlar ile ayırıp tampon bölge oluşturmak istemiş ve Bosna’da Sırbistan ve Karacadağ’ın etimolojik olarak en üst seviyede yayılmalarını amaçlamışlardır.
SSCB’nin dağılmaya başlaması ile Ocak 1992’de Sırplar, Bosna Hersek Sırp Cumhuriyetini resmen ilan etmiştir. Bu bağımsızlık Bosna Hersek’in bağımsızlık sürecinin zorlu geçeceğini göstermiştir. Mart 1992’de bağımsızlık için referanduma giden Boşnakları, Sırplar boykot etmiş ve Nisan 1992’de ” Bosna Hersek Devleti” (Bosna Hersek Parlamentosu kararı) ile resmi bir devlet kurulduğu ilan edilmiştir. Kasım 1991’de tek başlarına yaptıkları referandum sonucunda Yugoslavya sınırları içinde kalma kararı alan ve buna koşut olarak Bosna Hersek’te gerçekleşen Mart referandumunu boykot eden Bosnalı Sırplar, Sırbistan’daki Miloseviç yönetiminin açık desteği ile Boşnaklara[11] yönelik askeri saldırılara başlamış ve kısa süre içinde Bosna Hersek’in yüzde 70’ini işgal etmişlerdir.[12]
Çatışmanın nedenlerine bakıldığında literatürlere birçok değerlendirme geçmiş ama en çok kabul gören açıklamaya göre`, milliyetçi çatışmaların yeniden ortaya çıkması, büyük güçlerin Balkanlar’da nüfus alanını yeniden kurma konusundaki ihtiraslarını yansıtmaktadır.[13] denmiştir. Tarihsel düşmanlıkların tekerrür etmesi, ezilmiş ulusların yeniden ayağa kalkmak istemesi de bu nedenler arasında gösterilmektedir.
BOSNA İÇ SAVAŞI (1992-1995)
Aliya İzetbegoviç’in 1990 yılında Demokratik Söylem partisini kurması ile Sırp Demokrasi Hareketi (SDS) Rodovan Karadzic önderliğinde Sırplar tarafından, Hırvat Demokrasi partisi (1107) de Styepan Klguic önderliğinde kurulmuş. 1990’da ilk serbest genel seçimler sonrası seçimleri Demokratik Eylem Partisi kazanır ve Aliya İzetbegoviç devlet başkanı olur.
1991 yılında ise Franjo Tudjman (Hırvat) ve Slobodan Miloseviç (Sırp) Karadordevo antlaşması ile Bosna’yı harita üzerinden paylaşmıştır. Buna göre, Boşnaklar yok sayılıyordu. Hırvatlar Hırvatistan’a, Sırplar Sırbistan’a katılıyordu. Ancak Boşnak direnişi bu planın işlemesine, iki komşusu tarafından paylaşılmasına izin vermedi.[14]
16 Eylül 1991’de seçimleri kaybeden Sırplar, Bosna’daki Krajina bölgesinde bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Daha sonra Banja Luka, Kuzey Bosna, Romanya, Hersek ve eski Hersek adlarıyla altı özerk Sırp bölgesi kurulmuştu.[15] Bu sırada Bosna Hersek Cumhurbaşkanı olan Aliya İzetbegoviç’i İslam devleti kurmak istemesi konusunda suçluyordu. Suçları Türkiye’yi akraba devlet olarak görmekti. Sosyal, ekonomik ve/veya politik sebeplerden ötürü kendilerini tehlikede hissettikleri durumlarda Türkiye’yi ilk sığınılacak doğal yer kabul etmeleri nedeniyle.[16]
15 Temmuz 1991’de Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç Ankara’ya geliyor ülkesindeki gerginlik konusunda bilgi vererek Türkiye’nin desteğini istiyor.[17] Bosna Hersek bağımsızlığını ilan ederken de, ilan ettikten sonra da Türkiye’den yardım isteğinde bulunacaktır.
9 Ocak 1992’de “Bosna Sırp Cumhuriyeti” adı ile bağımsızlığını açıklayan Bosnalı Sırpların yapmış olduğu fiiliyatları yasa dışı kabul eden İzetbegoviç Sırplara uyarılarda bulunmuştur. Bosna Hersek’in Yugoslavya’dan ayrılıp bağımsız bir devlet olması ile Sırplar katliamları başlatacaktır. Olay kısa süre içinden çıkılmaz hal alması ile Bosna Müslümanları ve Sırplar arasında iki parçaya bölünür.
20 Aralık 1991’de Bosna Hersek Sosyalist Cumhuriyeti için bağımsız referandum kararı alındı. 28 Şubat ile 1 Mart 1992 tarihleri arasında yapılan referandum Rodovon Karazic başkanlığındaki Sırp Demokrat Parti (SDP) tarafından boykot edildi. Referandum sonucu oylamaya katılan seçmenlerin yüzde 66’sı Bosna-Hersek’in Yugoslavya’dan ayrılması yönünde oy kullandı.[18] 3 mart 1992’de Bosna- Hersek bağımsızlığını ilan etti. [19]
7 Nisan 1992 tarihinde Bosna Hersek Uluslararası toplum tarafından bağımsız bir devlet olarak tanında. [20] Sırbistan’ın bu tanınmaya karşı çıkarak Bosna’yı ele geçirmek için saldırılara başlamıştır. Ardından Hırvatlar da saldırıya geçmiş özellikle Mostar civarına saldırılar düzenlemişlerdir.
Sırp militanlar önceden yapılan planlama ile Federal ordu ve Paris teşkilatın silahları ile Boşnak ve Hırvat yerleşim birimlerini de içine alan ” iç savaşı” başlatmışlardır.[21]
Çoğunluğun Müslüman olduğu bölgeleri ele geçirme niyetinde olan Sırplar Nisan (1992) ayında Bosna’nın kuzeydoğusunda yer alan Bjeljina’yı ele geçirmişlerdir. Burada birçok insanı katleden Sırplar savaşın acı yüzünü göstermeye başlamışlardır artık. Bosna savaşında Bijeljina 5 bine yakın insanın öldürülmesiyle ilk büyük katliama sahne olur[22].
Bosna Hersek’in doğusunda yer alan ve Bosna Sırp Cumhuriyetini de içinde alan Boşnak kenti Srebrenitsa’da da aynı manzaralara rastlanmaktadır. Nisan 1999’da BM’nin kararı ile “güvenli bölge” ilan edilen Srebrenica savaş öncesinde 26.000 civarında olan nüfusu, 40.000’e kadar ulaşmıştır. Ancak şehri korumakla görevli olan Hollanda askerleri görevlerinde başarısız olmuş, 6 Temmuz’da şehrin Sırplar tarafından kuşatılması ile yapılan katliama seyirci kalmışlardır. 2006 yılına gelindiğinde Hollanda Savunma Bakanlığı’nca bu askerlere ” Srebrenica’daki zor koşullar” nedeniyle madalya takdim edilecektir.[23] 6 Temmuz 1995’te Avrupa’nın göbeğinde yaşanan ( 2. dünya savaşından sonra) bu katliam 6 Temmuz 1995’te binlerce Müslüman sığınması ne yazık ki R. Miladiç’in Srebrenica’yı kuşatması ile dehşet verici bir kıyıma dönüşecektir. Ancak Boşnaklar BM yetkililerine geri verilmesi için teslim ettikleri silahlarını isteyince red cevabı almışlar ve Sırp ateşine maruz kalmışlardır. Hollandalı 30 askerin 9 Temmuz’da şehre giren Sırplar tarafından rehin alınması ve bunun karşılığında Bosnalı Müslümanların teslim edilmelerini istemeleri aslında 11 Temmuz’da R. Miladiç ile Hollandalı generalin masaya oturacağının sinyallerini vermiştir.
12 Temmuz itibarıyla kadın ve çocuklar Müslüman bölgelere gönderilmek üzere otobüslere bindirilirken`, 12-71 yaş arasındaki tüm erkekler ” suçu zanlıları” olarak Sırplar tarafından alıkonulmuştur.[24] 12 Temmuz’da gerçekleşen bu olay bir gün sonrası için yapılacak olan toplu katliamın üzerinde çalışıldığı bir satın alma girişimi olmuştur. Beklenilen katliam çok gecikmeyecektir. 5 bin Müslüman Bosnalıyı, 14 Hollandalı rehine karşılığında teslim edilişi ile 13 Temmuz’da Kravica yakınlarında bir depoda ilk toplu katliam yapılmıştır. 11 Haziran’da ise Sava nehri kıyısındaki Brcko toplama kamplarına götürülen erkekler yine ” savaş suçu zanlıları” ithamı ile yargılanmışlardı. Daha sonra anneleri, kız çocuklarından ayıran Sırplar, kız çocuklarına tecavüz ettikten sonra onları Tuzla’ya göndermişlerdir.
Drina nehri üzerindeki köprüde insanların öldürülüp nehre atılması, yine 21 Temmuz’da Trnopolje köyündeki toplama kampında bulunan 200 kadın ve erkeğin kol kola bağlanıp direnenlerin öldürülmesi soykırımın acı yüzünü göstermektedir.
Kadın ve erkeklerin ayrı ayrı vagonlara doldurulup Zagreb’e doğru yollanması ancak vagonlardan birinin 2.200 diğerinin de 1.600 kişi ile doldurulması insanlık dışı bir uygulamanın olduğunu deşifre etmekte. Yalnızca çocuklar anneleri ile bırakılmış ama bu yolculukta en talihsiz olanlar yine çocuklar olmuştur. Yolda ölen çocuklar birer çöp gibi yolun kıyısına fırlatılmıştır.
Her gece Bosna’daki Sava nehri boyunca Müslümanlar ve Hırvat kadınlarla çocukların çığlıkları yürekleri parçalıyor. Geceler boyunca Sırpların farklı zulümlerine maruz kalıyorlar.[25] Bu sırada kaçmayı başarabilenler Tuzla’ya dağlara doğru kaçmıştır. Mladiç Srebrenica’dan kaçan insanların peşinden gelerek, elindeki çikolataları kameralara göstererek dağıtmış ve kimseye bir şey olmayacak demiştir.[26]
Saliha Osmanoviç “… 8 mayısta ormanda 2 gece kaldık. 2 ay sonra Srebrenitsaya geldik. Srebrenitsa Sırpların eline geçene kadar burada kaldık. Midoloviç kendini insancıl gösteriyordu. Dünyaya kendini iyi gösteriyordu ama gözümüze bakarak yok olacaksınız diyordu. Bu bir soykırımdı.” diyordu.[27] Böylece Sırpların tüm dünyanın gözünü boyamayı hedefleyeceğini görüyoruz. Zaten dünya da buna seyirci kalıyordu. Suhra Maliç’in sözleri de onu destekler niteliktedir.” … Mahkeme ölüler şahit olamaz, dedi. Nasıl şahit olsunlar hepsini öldürdüler.”[28]
Boşnaklar her ne kadar buna “katliam” / “soykırım” dese de Sırplar bunu bu şekilde telaffuz etmek yerine daha edebi bir şekilde kullanmışlar ve buna “etnik temizlik”(!) demişlerdir. Ve bu ifade Sırpların Kosova ile yaptıkları propagandadan kaynaklanmaktadır. .” Etnik temizlik” Sırplar’ın yaptığı katliam edebi bir adı olmuştur. Toplu katliamlardan, tecavüzlerden, çocukların rızası dışında başka yerlere gönderilmesi gibi unsurlardan anlaşılacağı üzere Sırplar sosyal bir soykırım uygulamıştır. Sadece 1992 yılı içinde, resmi rakamlara göre 122 bin kişi öldürdüler.[29]
1 Kasım 1995’te başlayıp 21 Kasım’da uzlaşma ile noktalanan ve Bosna Savaşı’na son veren Dayton Barış Antlaşması,[30]aynı yıl 14 Aralık’ta resmen imzalanmıştır.[31] Antlaşmada öncelikli hedef savaşın durdurulması, uzun vadede kalıcı barışın sağlanması ve istikrarın sağlanması amaçlanmıştır. Savaş yorgunu halk için şimdilik Aliya İzetbegoviç’in “En kötü barış savaştan iyidir.” Sözünü onaylamaktan başka bir şey de yoktu. Böylece ümitler ve niyetler geleceğe havale edildi.[32]
Bosna Sırplar’ı bu antlaşmaya itiraz ederken Yugoslavya Devleti gayet olumlu karşıladı. En kararlı taraf ise Hırvatlardı. Bu antlaşma ile 3 etnik toplumun barış içinde yaşamaları hedeflenmiştir. Dayton anayasa olarak tek devlet yapısı öneriyor gibi duruyor olsa da bölünebilen devlet yapısına yol açmıştır. Bosna Hersek Devleti, Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti olmak üzere iki ayrı yapıdan meydana gelmektedir. Devletin başında üç etnik grup tarafından (Boşnak, Hırvat, Sırp) ayrı ayrı seçilen üç kişilik bir Başkanlık Konseyi bulunmaktadır.[33]
Dayton Antlaşması Bosna’da geleceği olmayan bir yapı inşa etmiştir. Eskiden 3 devlet bir arada saygı ile yaşarken Dayton Antlaşması ile herkes dinini , milletini bilen , yani parçalı bir şekilde yaşamaya başlamıştır. Dayton’un oluşturduğu yapı istikrarsız bir devlet yapısını ortaya koymuştur. Avrupalı devletler, başta ABD, Rusya Avrupa’nın ortasında Müslüman bir devletin kurulmasını istememiştir. Bu yüzden Bosna’yı güçsüz bir hale getirmişlerdir. Bosna’da bir antlaşma çıkabilmesi için 3 devletin de onayı gerekmektedir. Ve çoğu zaman bu durumlardan ötürü bir antlaşma çıkamamaktadır. Yönetim yapısındaki karmaşıklık ülkenin istikrarı ve geleceğine de yansımaktadır.
SONUÇ
Bosna’yı güçlü bir devlet kurulması korkusu ile katliama sürükleyen, yok etmeye ,etnik temizliği(!) dünya ülkeleri karşımıza çıkmakta, kendi menfaatleri uğruna bir milletin yok oluşuna göz yummuşlar yapılan insanlık dışı vahşete kulak kabartmaktan aciz kalmışlardır.
Bosna’nın içinde bulunduğu mevcut yönetim onları katliamları ile birlikte yaşamaya zorlamış hatta Dayton Antlaşması ile bu zorunlu kılınmıştır. Şuan bir Bosnalı Mahallesinde yürürken katliamcısı ile karşılaşmaktadır.
Tamamen sistemli ve hesaplı yapılan katliamlar Bosnalılar’ı hatırlamak istemedikleri bir tarihe tutsak etmiştir. Yaşanan utanç tablosu adeta tarihin tozlu dehlizlerle terk edilmeye bırakılmıştır. Uluslararası camiaların da tam olarak istediği budur. Bu yüzden Bosna Savaşı unutulmamalıdır.
Tüm bunlara rağmen Bosnalılar’ın onurlu ve haklı mücadelesi Uluslararası kuruluş ve devletlere karşı devam etmektedir.
[1] Adem Özder, “Bosna- Hersek Cumhuriyetinde Coğrafyanın Halk Kültürüne Etkisi”, Marmara Coğrafya Dergisi, Sayı 25, 1 Ocak 2012, sayfa 219.
[2] Özder, a.g.m., s. 221.
[3] Doytan antlaşması içi bkz: Mehmet Dalar , ” Doytan Barış Antlaşması ve Bosna- Hersek’in Geleceği, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 16, Cilt 1, 2008, s.91-123.
[4] Özder a.g.m., S.221.
[5] Memorandum için bkz.: Faruk Sönmezoğlu, Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, Der Yayınları, İstanbul, 2005.
[6] Muzaffer Vatansever, “Zamanın Unutturamadığı Dram: Srebranistsa,” USAK Analiz, No: 10, temmuz 2011, s.3.
[7] Hüseyin Türkan(Ed.), “Bosna Hersek İşgali ve Srebrenistsa Soykırımı”, Hüseyin Türkan, Fadime Türkölmez(Haz:)`, Yirminci Yüzyılda Bm Güvenlik Konseyi Daimi Temsilcisi: 5 Devleti İşlediği Soykırım ve Katliamlar, Utlim, istanbul 2012, s.221.
[8] Harun Semercioğlu, Bosna Hersek’te Yaşanan Boşnak- Sırp Çatışmasının Analizi, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 16, Sayı 63, Güz 2017, s.1340.
[9] Roy Gutman, Bosna’da Soykırım Günlüğü, çev. Şakir Altıntaş, Pınar Yayınları, İstanbul 1994, S.9.
[10] Müslümanlaşan Bosnalılar Osmanlı Devleti tarafından ” Boşnak” olarak adlandırıldı. Bkz: Caner Sancakter, “Osmanlı İmparatorluğunun Balkanlar’daki Kültürel ve Demografik Mirası, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 5, Sayı 2, Ekim 2012, s. 73.
[11] Sırpların büyük çoğunluğuna göre`, “Boşnaklar Osmanlı döneminde topluca İslam’ı kabul ederek Türkleşmiş hain Sırplardı.” Bkz: Serhat Ceylan, Çatışma Çözümümün Perspektifinden Bosna Hersek Çatışmasının Analizi. Erişim Tarihi: 07.04.2018).
[12] Harun Semercioğlu, ” Bosna Hersekte Yaşanan Boşnak- Sırp Çatışmasının Analizi, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 16, Sayı 63, Güz 2017, s. 1342.
[13] Semercioğlu, a.g.m., s.1342.
[14] Osman Karatay, Bosna Hersek Barış Süreci, Karem Yayınları, Ankara 2002, s.6.
[15] Tanıl Bora, Yeni dünya düzenin oy sonrası Bosna Hersek, Birikim Yay. , Nisan 1999, s.84.
[16] Tuba Ünlü Bilgiç, Bestami S. Bilgiç, ” Kosova Türkleri: Sıradışı” Bir Türk Diasporası, Bilig, Sayı 62, Yaz 2012, s.41-62.
[17] Uluslararası Bosna Hersek Konferansı 20-23 Ekim 1994, Ankara, Ankara Büyükşehir Belediyesi, s. 446.
[18] Ezeli Azarkon, ” Sbvenya, Hırvatistan ve Bosna’nın bağımsızlık mücadeleleri ve Yugoslavya’nın dağılışı”, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, Cilt 8, Sayı 2, 2011, s. 84.
[19] Azarkan, a.g.m., s. 84.
[20] Uluslararası Bosna Hersek Konferansı.(20-23 Ekim , 1994, Ankara), Ankara Büyük Şehir Belediyesi, s. 304.
[21] Musatafa Selver, Balkanlara Stratejik Yaklaşım ve Bosna . IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2003, s.100.
[22] Tanıl Bora, Yeni Dünya Düzeni’nin Avsahası Bosna Hersek, Birikim Yayınları, Nisan 1999, s.112.
[23] Muzaffer Vatansever, “Zamanın Unutturamadığı Dram: Srebrenistsa,”UŞAK Analiz, No:10, Temmuz 2011, s. 2-19.
[24] Vatansever, a.g.m., s.5.
[25] Roy Gutman, Bosna’da Soykırım Günlüğü, çev. Şakir Altıntaş, Pınar Yayınları, İstanbul, 1994, s.107-110.
[26] Ali Dikici, 10. Yılından Srebrenica, s. 114.
[27] Srebrenista Anneleri, Erişim tarihi: 30.03.2018. https://www.youtube.com/watch?v=QzUXqdy_Rn4
[28] Erişim tarihi: 31.03.2018. https://www.youtube.com/watch?v=bgE5YuLnpKg
[29] Osman Karatay,Bosna Hersek Barış Süreci,Karam,Ankara,2002,s.5.
[30] Osman Karatay, Bosna Hersek Barış Süreci,Karam,Ankara,2002,s.17-18.
[31] Muzaffer Vatansever,”Zamanın Unutturamadığı Dram:Srebrenica”,Usak Analiz,No:10,Temmuz 2011,s.4.
[32] Karatay,a.g.e. ,s.22.
[33] Harun Semercioğlu,Bosna Hersek’te yaşanan Boşnak-Sırp çatışmasının Analizi,Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi,Cilt 18,Sayı 63,Güz 2017,s.1351