Atatürk'ün Boşnaklar Hakkında Görüşleri ( Atatürk ve Boşnaklar) » Boşnak HaberBoşnak Haber

28 Mart 2024 - 11:11

Atatürk’ün Boşnaklar Hakkında Görüşleri ( Atatürk ve Boşnaklar)

Atatürk’ün Boşnaklar Hakkında Görüşleri ( Atatürk ve Boşnaklar)
Son Güncelleme :

16 Kasım 2021 - 19:46

ATATÜRK VE BOŞNAKLAR
“Atatürk,Boşnakların asla İslavlıkla (Slav Irkı ile) ilgileri olmadığını, bunların tarihteki büyük göçler arasında Türk kabilelerinin Avrupa’ya yaptıkları büyük akınlarda İlirya’nın kolu olarak, Dalmaçya ve Bosna taraflarına geldiklerini söylüyordu. Ona göre, nasıl Asya Türkleri Araplardan baskı görmeksizin, kendi ırkı, duygu, mezhep ve karakterine uygun görerek ve kendiliklerinden İslamiyeti kabul etmişlerse, aynı kanı taşıyan Boşnaklar da, ”Teslis”e, yani üçlüğe dayanan Katolikliğe yanaşmayarak, Tanrı’nın birliğine inanan “Bogomil” mezhebini tercih etmişlerdir. Bu ırki cazibe ve dini yakınlık sebebiyledir ki, Bosna kralı, Sultan Fatih’in (Sultan Murat olacak) Kosova meydan muharebesinde Macar ve Sırp müttefiklerinden ayrılarak Osmanlı ordusuna zafer yolunu açmıştır.”
Bu paragraf Prof. Dr Adem Fazlıoğlu’nu  sosyal medyada paylaşılan ve tarafıma Bosna Hersek Dostları Vakfı Başkanı Saffet Erdem tarafından gönderilen aşağıdaki yazısından alınmıştır.
 
Atatürk, Boşnaklar için ne söyledi?
R.HÜSREV GEREDE: 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan “milli mücadeleci”
Gerede’nin 1960 yılında kaleme aldığı “Savaş Anıları” tam 29 yıl sonra gün ışığına çıktı ve gazeteci-araştırma yazarı Hulusi Turgut tarafından düzenlenip yayına hazır hale getirildi. HİTLER ALMANYASI’NDA BERLİN SEFİRLİĞİ HATIRALARIM (1939-1942) başlığı altında Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Eylül 2020’de raflarda yerini aldı.
Önsözde Prof.Dr.İlberOrtaylı : Atatürk,Hüsrev Bey’e “Gerede” soyadını verir. Daha önce “Rıdvanbegoviç” soyadını kullanan Hüsrev Bey, artık imzasını “R.Hüsrev Gerede” şeklinde atmaya başlar. Bu hatırat, Cumhuriyet’in kuruluşu ve bilhassa II.Harp’teki dış politika açısından bize oldukça düzgün ve doğru bir malumat verecek. Çünkü Hüsrev Gerede dürüst bir kalemdir. Megaloman değildir; yalan söylemiyor. Bu mühim ve öğretici… diye yazmaktadır.
Hüsrev Gerede 1884 Edirne Karaağaç doğumludur. Bosna Hersekli Ferik (Korgeneral) Mehmet Ali Paşa’nın oğlu olan Hüsrev Gerede,1908 yılında “Kurmay Yüzbaşı” rütbesiyle Harp Akademisi’ni bitirdikten sonra şu görevlerde bulunmuştur.
1912 yılında Balkan Savaşı sırasında 7.Tümen kurmay Başkanlığı,1913’te Trakya Tahdid-i Hudut üyeliği ve Atina Askeri Ateşeliği,1914 yılında,Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Genelkurmay’da görev,1914-17 yılları arasında Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Doğu Cephesi’nde Kafkas Ordusu harekat şube müdürlüğü,1915’te Trabzon’da toplanan Kafkas Barış Komisyonu üyeliği ve Kazım Karabekir Kolordusu Kurmay başkanlığı,1918 yılında Genel Kurmay Süvari Müfettişliği.
Hüsrev Gerede,Mustafa Kemal Paşa’nın yakın arkadaşı ve sırdaşıydı. Nitekim bu yakınlık sebebiyle 19 Mayıs 1919,da Samsun’a çıkan 18 “milli mücadeleci” arasında yer aldı.
Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey,Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Havza,Amasya, Erzurum,Sivas ve Ankara’daki bütün “milli mücadele” faaliyetlerine katılıp,Erzurum ve Sıvas Kongreleri ile Heyet-i Temsiliye’nin çalışmalarında yararlı hizmetlerde bulundu. Hüsrev Gerede,bu arada sırasıyla Osmanlı Meclis-i Mebusan’nda Trabzon Mebusu (milletvekili), Büyük Millet Meclisi’nde Trabzon mebusu (23 Nisan 1920), TBMM’de Urfa ve Sivas Milletvekili olarak bulundu.
23 Nisan 1920’de, Büyük Millet Meclisi hükümeti tarafından Bolu ve Düzce isyanlarını bastırmakla görevlendirilen Hüsrev Bey, önce asiler tarafından pusuya düşürülüp, bir süre Gerede ve Düzce’de tutuklu kaldı. Daha sonra zindandan kurtulan Hüsrev bey, bu isyanları bastırdığı için Atatürk tarafından “Gerede” soyadı ile taltif edildi.
Ankara’ya dönüşünde milletvekilliğinin yanı sıra Ankara Komutanlığı görevi de verilen Hüsrev Gerede bir süre sonra diplomat oldu. Kırmız yeşil Kurdelalı İstiklal madalyası sahibi Gerede, sırasıyla şu dış görevlerde bulundu:
 
Budapeşte Büyükelçisi (1924-1926),Sofya Büyükelçisi 81926-1930),Tahran Büyükelçisi (1930-1934),Tokyo Büyükelçisi (1936-1939),Berlin Büyükelçisi (1939-1942) ve Rio de Janeiro Büyükelçisi (1947-1949).
 
Hüsrev Gerede kendisinden önce imparatorluk zamanında büyükelçilik yapmış Galip Kemali Söylemezoğlu’nun kızı Lamia Hanım24 Ağustos 1922’de Berlin’de evlenmişti. İki çocuk babası olan Hüsrev Gerede, İsviçre’de hukuk öğrenimini gören büyük oğlu Faruk’u yedek subaylığı sırasında kaybetti. Küçük oğlu Selçuk da yine İsviçre’de tıp öğrenimini yaptı. Ünlü bir doktor olan Selçuk Gerede, Birleşmiş milletler teşkilat merkezinin baştabibi iken,1987’de emekli olup New York’tan İstanbul’a döndü.
Hüsrev Gerede 22 Mart 1962’de eşi Lamia Gerede de 1981’de İstanbul’da vefat etti.
Dr.Selçuk Gerede, 14 haziran 2003’te İstanbul’da vefat etti. Hatıralarında kitabın 459-468 sayfalarında yer alan “Savaş sırasında Tito Yugoslavya’sının durumu” içinde sayfa 461’de Atatürk’ün Boşnaklar hakkında düşüncesini öğreniyoruz.
“Ben burada, ırklar tarihi üzerinde derin incelemeler yaptığı için geniş bilgi sahibi olan Atatürk’ümüzün Boşnaklar hakkında bana naklettiği tarihi bilgiden söz edeceğim: Atatürk,Boşnakların asla İslavlıkla ilgileri olmadığını, bunların tarihteki büyük göçler arasında Türk kabilelerinin Avrupa’ya yaptıkları büyük akınlarda İlirya’nın kolu olarak, Dalmaçya ve Bosna taraflarına geldiklerini söylüyordu. Ona göre, nasıl Asya Türkleri Araplardan baskı görmeksizin, kendi ırkı, duygu, mezhep ve karakterine uygun görerek ve kendiliklerinden İslamiyeti kabul etmişlerse, aynı kanı taşıyan Boşnaklar da, ”Teslis”e, yani üçlüğe dayanan Katolikliğe yanaşmayarak, Tanrı’nın birliğine inanan “Bogomil” mezhebini tercih etmişlerdir. Bu ırki cazibe ve dini yakınlık sebebiyledir ki, Bosna kralı, Sultan Fatih’in Kosova meydan muharebesinde Macar ve Sırp müttefiklerinden ayrılarak Osmanlı ordusuna zafer yolunu açmıştır.*
Bu tarihi olay, Ortodoks Sırp ile Katolik Macar ve Hırvatlarla Boşnakların uyuşamadıkılarının bir kanıtıdır.
Ülkelerinin Osmanlılar tarafından işgalinden˟˟ sonra,başta aristokratlar olmak üzere bütün Boşnakların kendiliklerinden Müslüman olmaları da bu sebeplerdedir. Bu yürekli ve mert halkın, Viyana kapılarına dayanan Osmanlı ordularının barışta sınır bekçiliği, savaşta öncülük yapması, içinden Sokullu gibi imparatorluğa büyük hizmetleri geçmiş siyasi ve askeri şahsiyetler çıkmış bulunması, kayda değer tarihi olaylardır.
Prof.Dr.Adem Fazlıoğlu
 
*kitapta yazılanı hiç değiştirmedim.
I:Kosova Meydan Muharebesi Sultan Murad önderliğinde Osmanlı ordusu ve Sırp kumandanı Lazar Hrebelyanoviç önderliğinde çok uluslu Balkan ordusu arasında 28 Haziran 1389 tarihinde gerçekleşmiştir.
Bu savaşa katılan Bosna ordusunun komutasını Voyvoda Vlatko Vukoviç yapıyordu. Büyük kayıplar vermeden geri dönmüştü. Bosna Kralı I.Tvrtko idi.
II.Kosova Meydan Muharebesi 17 -20 Ekim 1448 tarihinde Sultan II.Murat (Şehzade II.Mehmet) önderliğindeki Osmanlı ordusu ile Macar kumandanı Janos Hunyadi önderliğindeki müttefik ordusu arasında yapılmıştır.
˟˟işgal-metinde böyle geçiyor; sözcük kime ait söylemek zor
 
Nusret SANCAKLI’nın facebook sayfasından alıntıdır.

YORUM YAP