Romanya'da Yaşayan Türkler » Boşnak HaberBoşnak Haber

19 Nisan 2024 - 16:53

Romanya’da Yaşayan Türkler

Romanya’da Yaşayan Türkler
Son Güncelleme :

25 Haziran 2017 - 14:13

NAİL PİNDUK  KOSOVA PRİZREN

Nüfus: 120.000Bulundukları başlıca şehirler: Köstence, Mecidiye, Tulça, Kılıraş, Oltena, İbrail, Galats, Bükreş Bölgedeki Türk toplulukları: Rumeli Türkleri, Tatar Türkleri Romanya coğrafyasında Türkler çok eskilere dayanmaktadır. Eski Türk kavimleri olan Oğurlar (Uzlar), Peçenekler, Kıpçaklar ve sonra daha birçok Türk boyları Karadeniz Kuzeyinden gelip Romanya’ya yerleşmişlerdir. XIIl-XIV’üncü yüzyıllarında Altın Ordu ve sonraki yıllarda Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine giren bölgeye birçok Türk gelip yerleşmiştir. Yediyüz yıla yakın süren Osmanlı hakimiyet dönemi 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonucu yapılan Berlin anlaşması ile bitmiş, bağımsız hale gelen Romanya Osmanlı İmparatorluğu’ndan kopunca Romanya’da yaşayan Türkler de anavatandan kopmuşlardır. Bugün nüfusları 95 bin civarında olan Türkler, özellikle Tuna Nehri ile Karadeniz arasında kalan Dobruca bölgesinde çoğunlukla yaşamaktadırlar. Anadolu’dan göç eden Türkler, Kırım Türkleri (Tatarlar), Nogay Türkleri ile Gagauz Türkleri olan bu topluluklar Romenler’le iyi ilişkiler içerisinde iç içe ve barış içerisinde yaşamaktadırlar. Bugün Romanya’da Türk ve Tatar diye ikiye ayrılmış olan Türk toplumunu tek bir federasyon halinde birleştirme çabaları sonuç vermeye başlamış ve sağlam bir temele oturmak üzeredir.

Romanya Çavuşesku Sonrası Romanya’daki Azınlıklar 23 milyonluk nüfusu ve 237.000 km2lik yözölçümüyle Balkanların önemli bir ülkesi olan Romanya, 1989 Aralık ayındaki halk ayaklanmasından sonra, gerek siyasi gerekse ekonomik alanda girdiği darboğazlardan çıkmanın çabası içindedir. Eski Sosyalistlerden umduğunu bulamayan ama demokrasiye olan inançlarını yitirmeyen Romenler, geçtiğimiz yılın sonunda iktidara liberalleri getirdiler. Bunların, halkın beklentisine ne derece cevap vereceğini ise zaman gösterecektir. Yarım asırlık bir komünizm döneminden sonra dış dünyaya açılmaya çalışan Romanya, bir yandan da Rus tehditi karşısında Nato’ya girmeye çalışmaktadır.

Ülkenin kuzeyinde yer alan ve çekilmesi Ruslar tarafından durdurulan 14. Ordu, iki ülke arasında önemli bir problem olarak gündemdeki yerini korumaktadır.Romanya’nın nüfusunun %10’unu azınlıklar teşkil etmektedir. Bunların en büyüğünü 1.620.198 kişiyle Macarlar oluşturur. Diğerleri ise sırasıyla Romanlar (Çingeneler 409.723), Almanlar (119.000), Ruslar, Ukraynalılar, Türkler ve Leh, Çek, Yunan gibi küçük azınlıklardır. Romenler’in ileri derecede bir özerklik isteyen Macarlar dışında, azınlıklarla ilgili bir problemi yoktur. Bu sorun da iki ülke arasında imzalanan (16.09.1996) bir antlaşmayla şimdilik dondurulmuştur. Romanya, azınlıklara tanınan haklar bakımından son derece ileri durumdadır. Bunda, 1989 Aralık ayındaki ayaklanmada Macarlar’ın oynadıkları rolün etkisi gözardı edilmemelidir. Romen anayasasının 6. Maddesiyle milli azınlıklara dil, din, kültür ve etnik özelliklerini ifade etme ve koruma hakkı tanınmış; kanunlar çerçevsinde kendi dillerini ve dinlerini öğrenebilmeleri, ana dilleriyle eğitim yapabilmeleri serbest bırakılmıştır.

Buna karşılık Türk azınlığın, kendilerine tanınan hakları kullanma konusunda durumu hiç de iç açıcı değildir. Bunlara geçmeden önce, Dobruca Türkleri’nin tarihine kısaca bir göz atmak yerinde olacaktır.Dobruca Türkleri’nin Tarihini Kısa Bir Bakışİsmini, Kuman asıllı Dobrotiç’ten aldığı tahmin edilen Dobruca; Tuna ile Kardeniz arasında bulunan, 14.492 km2si Romanya, 7.780km2si de Bulgaristan sınırları içinda kalan bir bölgenin adıdır. 1992’deki nüfus sayımına göre Romanya 54.182 “Türk ve Tatar” vardır. Bunların 29.533’ü Rumeli, 24.649’u ise Tatar Türkü’dür. Gayri resmi kaynaklara göre ise bu sayının 80 bin ile 120 bin arasında olduğu belirtilmektedir. Gerçekten de, nüfus sayımına katılan görevliler Romenler’le evlenen alilelere gidemediklerini ifade etmektedirler. Türkler arasında, annesi babası Romen olan binlerce aile vardır. Ayrıca Kılıraş (Calaraşi), Oltena (Oltenita), İbrail (Braila), Galats, Bükreş gibi illerde de Türk azınlığa rastlanmaktadır. Bunlar ise ancak %3 gibi küçük bir oran teşkil eder. Türkler’in %85’i Köstence’de, %12’si ise Tulça’da yaşamaktadır. Romanya’daki Tük azınlığın çoğunluğunu Rumeli Türkü ve Tatarlar teşkil etmekle birlikte; Ortadoks Türkler’den olan Gagavuzlar’a da rastlanmaktadır.

Bugünkü Dobruca Türklüğü’nün, çok eskilere uzanan tarihi bir geçmişi vardır. Düz, verimle, sulak bir yer olması sebebiyle, tarih boyunca birçok Türk kavminin yerleşim merkezi olan Dobruca bölgesi, dört buçuk asra yakın bir süre devam eden Osmanlı idaresiyle de, adeta bir Türk yurdu hâline gelmiştir. Bugün gerek Osmanlı gerekse Osmanlı öncesine ait arkeolojik tarihi birçok eserle, çeşitli yer adları (II. Dünya Savaşı’na kadar yüzlercesi değiştirilmekle birlikte) hala varlığını korumaktadır. 13. yüzyıla kadar, hep kuzeyden ve Orta Asya’dan gelen Türkler’in akınlarına sahne olan Karpat-Tuna Bölgesi’nde, ilk olarak M.Ö. 1000 yıllarında, proto-Türkler’den kabul edilen İskitler (Sciti) görülür. Bunlar, Romenler’in ataları kabul edilen Traklar’la temas kurarak Mangalya (ki bu ada İskitler’den kalmıştır) civarında bazı Romen aşiretlerini idaresi altına alırlar. İskitleri, sırasıyla M.Ö. 375 yıllarında Batı Hun Türkleri (80 yıl); M. VI. yüzyılda Orta Asya’dan (Deşt-i Kıpçak) gelerek İstanbul’u bile kuşatacak kadar ilerleyen Avar Türkleri (VII. yüzyıla kadar); M.III. yüzyılda da Bulgar Türkleri (681-702) takip eder. 9. ve 10. Asırlarda Karpat-Tuna bölgesinde oluştuğu kabul edilen romen ulusu, 9. yüzyılın sonlarına doğru ise Peçenek Türkleri’nin istilasına uğrar. Bizans’ı da kendilerine dahil eden Peçenek Türkleri Avarlar’dan sonra İstanbul’u ikinci defa kuşatırlarsa da fethedemezler. On üç boydan oluşan bu Türkler’in biri de, bugünkü Gagavuz Türkleri’nin aslını oluşturan Oğuz/Uz’lardır. Brail ve Tulça’da Peçenek ve Oğuz/Uz Türkleri’nden kalan bazı yer adlarına rastlanmaktadır. Peçenekler, XI. yüzyılın ortalarında (1057) Kuman Türkleri’ne mağlup olurlar. Kumanlar, bu yörede iki asra yakın hüküm sürdükten sonra Katolikliği kabul ederler. 1071 yılındaki Malazgirt Meydan Muharebesi’nda, Bizans Ordusu’nun önemli bir kısmını oluşturan Peçenek ve Oğuz/Uz Türkleri’nin; kendi dillerini konuşan soydaşlarını görünce, onların saflarına geçerek, savaşın kaderini değiştirdikleri, bilinen tarihi bir gerçektir. 1241’de kısa bir süre devam eden Moğoll akınları, buradaki Türkler’in, daha güneye inmelerine sebep olur. 13. asırda, bu bölgede güneyden gelen Türkler görülmeye başlar. M.1263-64’te, Konya Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus ve amcası Sarı Saltuk önderliğindeki Selçuklu Türkleri, Babadağ civarındaki Kavurna ülkesi adı verilen bir bölgeye yerleştiler. Bunlar, Sarı Saltuk’un ölümünden sonra Bizans’ın zorlamasıyla Hristiyanlığa geçerler. Dobruca adının da bu devletin başına geçen Kuman asıllı Dobrotiç’ten geldiği tahmin edilmektedir. Türk tarihçileri, bu asırdan itibaren bu bölgeden Dobruca yurdu olarak bahsetmişlerdir. 13. yüzyılın ortalarından 14. Yüzyılın sonlarına kadar ise, Altınordu Devleti’nin sınırlarının Tuna’ya kadar genişlemesi üzerine; Kıpçık Bozkırları’ndaki Tatar Türkleri’nden bir kısmı, Dobruca Bölgesi’ne gelip yerleştiler.14. yüzyılda, Aydınoğulları Beyliği’nin Dobruca bölgesine yaptığı birkaç saldırıdan sonra, Balkanlar’da asırlar sürecek yeni bir dönem başlar. 1391’de, Osmanlılar’a vergi vermeyi kabul eden Eflak (Valahya), Yıldırım Bayezid’in 1397’deki Niğbolu Zaferi’nden sonra ise, kesin olarak Osmanlı hakimiyetine geçer. Boğdan ise II. Beyazıt’ın, 1484’te Kili(Kila) ve Akkirman’ı fethinden sonra Osmanlılar’a bağlanır.Osmanlılar, Rumeli’ye ayak bastıklarında, buradaki Kuman, Peçenek, Oğuz Türkleri’yle karşılaşırlar. Bunlar, Osmanlılar’ın Rumeli’deki ilerleyişlerinde ve bölgede uzun süre kalabilmelerinde önemli bir rol oynamıştır. Eflak ve Boğdan, Osmanlılar’a bağlandıkdan sonra önemli hak ve ayrıcalıklara sahip özerk bir prenslik olarak yönetilmiştir. Bunlarda, Osmanlı Kanunları tatbik edilmemiş Beylerbeyi ve kadı da gönderilmemiştir. Fakat bölgede hutud kalaleriyle, askeri teşkilat bulundurulmuştur. II. Beyazıt, Dobruca’yı fethettikten sonra Karadeniz’in kuzeyinden çağırdığı Tatarlar’la, Anadolu’dan getirdiği çoğu konar-göçer (yörük) olan Türkler’i Dobruca’ya yerleştirir. 1783’te Kırım’ın Ruslar’a bağlanmasından sonra da bir kısım Kırım Türkü Dobruca’ya göç eder.
1877-78 Osmanlı-Rus savaşından sonra Romanya bağımsızlığını kazanır. Bu tarihten sonra ise Dobruca Türkleri akın akın “Ak Topraklar” dedikleri Anadolu’ya göçe başlarlar. Göçler 1910’a kadar yoğun bir şekilde devam eder. Bundan sonra 1935-37 yıllarında yapılan göçlerle de Dobruca, Türkler tarafından adeta boşaltılır. 23.08.1944’te başlayan komünizm döneminde de, bilhassa varlıklı ve aydın kişilere karşı yapılan baskılar sonucu bir kısım Türk Anadolu’ya göç eder. Bütün bu göçlere karşılık 1920’lerde 250 bin civarında olan Türk nüfus, azala azala bugünkü sayıya düşmüştür.
Görüldüğü gibi Dobruca, birçok Türk boyunun uğrak yeri olmuş; bunların bir kısmı Hristiyanlığı kabul ederek Romenler’e karışıp gitmişler; bir kısmı da kende aralarında karışarak varlıklarını devam ettirmişlerdir. Romen ulusunun oluşumunda, eski Türk kavimlerinin önemli rol oynadığı kaynaklarda belirtilmektedir. Romenler arasında bugün bile varlığını koruyan birçok Türkçe isim bunun canlı bir göstergesidir. Macarlar’ın yoğun olarak yaşadığı Sibiu Şehri’nde, “Çangıy” ve “Sakuy”lar denilen ve kendi aralarında eski bir Türçe konuşulan topluluğun da, Katolikliği kabul eden ve zamanla Macarlaşan Kuman Türkleri olduğu tahmin edilmektedir.
Tatar Türkleri kendilerinin Tat, Keriç-Çongar ve Nogay olmak üzere üçe ayırmaktadır. Bahçesaray civarından gelen Anadolu Türkçesi’ne yakın olanlara Tat; Dobruca’ya ilk yerleşen, şiveleri Kuzey Tükçesi’ne benzeyenlere Nogay; 1860’lardan sonra gelen ve Dobruca’daki Kırım Türkleri’nin çoğunluğunu teşkil edenlere ise Keriç-Çongar denilmektedir. Evlâd-ı fâtihan dediğimiz Türkler ise, tipik bir Rumeli Türkçesi konuşmaktadırlar. Bunların yanında, Türkçe’yi canlı bir şekilde yaşatan ve millet adı verilen Çingeneler de vardır. Bunlar, Osmanlılar döneminde İslamiyeti kabul ederek Türkçe’yi öğrenen bir topluluktur. Kendilerini Türk kabul eden bu topluluk, Türk milletvekilleri için oy kullanmaktadır.
Türk ve Tatar Birliği
Romanya’nın birliğine ve bütünlüğüne sadık, problemsiz bir azınlık olarak varlıklarını sürdüren Türkler, kurduğu birliklere kendilerine tanınan anayasal haklardan yararlanmaya çalışmaktadır. Komünizm öncesinde de birçok cemiyete sahip olan Türkler, sosyalist rejimin devrilmesinden sonra 29.12.1989’da “Romanya Demokrat Türk Müslüman Birliği”ni kurarlar. Bu birliktelik ne yazık ki kısa bir süre sonra; birliğin Romanya Türkleri’nin Demokratik Birliği (Uniunea Democrata Turca Din Romanıa) ve (Uniunea Democrate a Tatarilor Turk-Müsluman din Romania) Romanya Tatar-Türk Müslümanlarının Demokrat Birliği olarak ikiye ayrılmasıyla bozulur/bozdurtulur.

Bu iki topluluk, girişimler sonucu 30.07.1994’te Türk-Tatar Birlikleri Federasyonu altında birleşmişlerdir.

YORUM YAP