Galatasaray Spor Kulübü'nün Kurucusu Bir Arnavuttur... » Boşnak HaberBoşnak Haber

24 Nisan 2024 - 04:58

Galatasaray Spor Kulübü’nün Kurucusu Bir Arnavuttur…

Galatasaray Spor Kulübü’nün Kurucusu Bir Arnavuttur…
Son Güncelleme :

02 Temmuz 2022 - 18:35

Türkiye’nin üç büyük ve en eski futbol takımlarından biri Galatasaray’dır. Galatasaray’ın sahasının adı Ali Sami Yen adını taşır. Kulüp 1905 yılında Ali Sami Yen tarafından kurulmuştur. 1 numaralı üyedir ve 1919’a kadar da Galatasaray’ın başkanıdır. Ayrıca Ali Sami Yen, 1915 yılında Türkiye’de ilk spor müzesini de kurmuştur. Yıllarca Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin de başkanlığını yaptı.

İstanbul Üsküdar’da doğmuş olan Ali Sami Yen, Osmanlı Arnavut aydını Şemseddin Sami Fraşeri’nin ikinci çocuğudur. Ali Sami Yen, 1951’de 65 yaşında öldüğünde büyük bir kortej eşliğinde İstanbul’da Feriköy Mezarlığı’nda gömülmüştür.

Arnavutluk Kralı I. Zogu

Galatasaray futbol takımına ismini veren Galatasaray Sultanisi 1868 yılında İstanbul’da açılmış olan ilk sultani/lisedir. Galatasaray Lisesi’nde okuyan öğrencilerden biri Ahmet Muhtar Zogolli isimli bir gençti. Soyadını bu sırada Zogu olarak değiştirdi. Eğitimini Galatasaray Sultanisi’nde yapan bu delikanlı 1 Eylül 1928’de I. Zogu adıyla Arnavutluk Kralı oldu. Tam bu sıralarda kızkardeşi Prenses Seniye Hanım da, başka bir Galatasaray Sultani talebesi olan Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’in küçük oğlu Mehmed Abid ile evlendi. Böylece her ikisi de tarihe karışmış olan Arnavut Krallığı ve Osmanlı hanedanlığı akraba oldular.

İTTİHAT TERAKKİ’NİN 1 NUMARALI KURUCUSU : İBRAHİM TEMO

İttihat ve Terakki Cemiyeti 1889 yılında kurulmuş yaklaşık 20 yıl gizli bir siyasi örgüt olarak faaliyet gösterdikten sonra 1908’de bir devrimle iktidara yürüdü. II. Abdülhamid’e muhalif olan ve Jön Türkler olarak adlandırılan kuşağın bu gençlik örgütlenmesi bir süre sonra efsane haline gelmişti. II. Abdülhamid’i baskıcı/müstebid bir padişah ve Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasından sorumlu kişi olarak suçluyordu.

Osmanlı’nın siyasi kurtuluşunu, II. Abdülhamid’in askıya aldığı anayasanın yeniden yürürlüğe girmesinde ve kapatılmış olan meclisin açılmasında görüyordu. İttihat ve Terakki, 23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte iktidara gelmemekle birlikte iktidarı ciddi bir şekilde etkilemeye başladı, 1908’den başlayarak 10 yıl boyunca, ama özellikle 1913-1918 yılları arasında imparatorluğun kaderine hükmetti. Osmanlı’nın son 30 yılına damgasını vuran İttihat ve Terakki 3 Haziran 1889’da kurulduğunda 1/1 numaralı, yani 1’inci hücrenin 1 numaralı kurucu üyesi Strugalı bir Arnavut olan İbrahim Temo’ydu…

Günümüzde Makedonya’da bulunan ve şiir festivaliyle meşhur şairler şehri Struga’da Temo’nun heykeli var; bir okula da ismi verilmiştir.

“ARNAVUTUM AMA ALLAHIMA YEMİN EDERİM Kİ TÜRKÜM!”

Makedonya’da çarşıda bir Arnavutla sohbet ederken dinlemiştim. Arnavutlar şöyle derlermiş “Un yam Şiptar, ama per Zotin un yam Turçeli” “Ben Arnavutum, ama Allahıma yemin ederim ki Türküm.”

Bu ifadeyi yadırgamamak gerekir. Balkanlar’da “Türk” olmak, “Türk” demek dini inanç, yani Müslüman olmak demektir. Bunu batılılar da kullanır. Müslümanlara “Türk” derler. Türk derken etnik bir kavmi veya milliyeti değil, aslında Müslüman olmayı kastederler.

ARNAVUTLARDA BEKTAŞİLİK

Bilindiği gibi Müslüman Arnavutların bir kısmı Bektaşi’dir. Bektaşilik Arnavutlar kadar başka hiçbir Balkan milletinde bu kadar önemli olmamıştır. Tirana’daki tekkede Dedebaba Mondi’nin bulunduğu yerdeki arşivde ve müzede hemen hepsi Osmanlıca yazma ve basma eserleri gördüğümde şaşırmamıştım.

Makedonya Tetova’da Alaca Cami gibi özgün bir yapının yanı sıra Türkçeyi çok iyi konuşan bir Arnavut dervişin, Abdülmuttalip’in hizmet ettiği Harabati Baba Tekkesi Osmanlı açısından da Arnavutların tarihi açısından da önemlidir. Dolayısıyla Anadolu’yu Aleviliği bilmeden, Balkanlar’ı da Bektaşiliği bilmeden anlamak çok zordur. Balkan Bektaşiliğinde de Arnavutlar önde gelir.

Tirana’nın kuzeyindeki Akçahisar (Krujë-Kruya) yalnızca Arnavut Bektaşiliği açısından değil, Osmanlı Bektaşiliği açısından da çok önemli bir merkez olmuştur. Bilindiği gibi Sarı Saltık’ın makamlarından biri Akçahisar (Krujë-Kruya) yakınlarındadır.

ARNAVUTSUZ ARNAVUTKÖY OLMAZ…
ARNAVUTKÖY’SÜZ DE İSTANBUL…

Türkiye’de çok sayıda Arnavut kökenli yaşadığı gibi, TRT’den Arnavutça yayın yapılır, daha ilginci İstanbul’da iki, Giresun’da bir tane “Arnavutköy” vardır. İstanbul’da Arnavutluk’tan gelen Arnavutların yerleştiği köylerden birinin tarihi çok eskiye, diğerininki ise 20. yüzyılın ilk çeyreğindeki göçe bağlı olarak nispeten yeni bir tarihe dayanır. Rize’de Arnavutluk’tan gelenlerin yerleştirildiğine dair bilgiler olduğu gibi Çerkeslerle Arnavutların aynı kökten geldiğini düşünen veya inananlar da vardır…

Türkiye’de Arnavut ciğeri meşhurdur, ama ben Arnavutluk’ta ve Kosova’da İstanbul’daki Arnavut ciğerini yiyemedim, zira yok…

Güzel taşlarla döşenmiş kaldırım ve caddelere“Arnavut kaldırımı” deriz. İnatçılara da “sende Arnavud inadı” var diye takılırız. Arnavutçada buna “inadi şiptarit” diyorlar.

Osmanlı döneminde kullanılan Kosova artık bağımsız bir devletin adı. Elbette Kosova adı Osmanlı döneminde de kullanılırdı, ama işaret ettiği coğrafya günümüzdekinden biraz daha farklıydı. Örneğin Osmanlı döneminde bölgeyi kapsayan Kosova, Prizren, İşkodra… Salnameleri vardır.Arnavutçaya Türkçeden geçmiş birçok kelime var.

Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan
Tarih Vakfı Başkanı
İstanbul Üniversitesi Siyasi Tarih Anabilimdalı Başkanı /
Siyasal Bilgiler Fakültesi / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü

Beyazıt Yerleşkesi- Fatih İSTANBUL
E-posta: [email protected]

 

Kaynak: http://www.arnavut.com/osmanlinin-arnavutlari-ali-samiyen-arnavuttu/

YORUM YAP