Belgradın 1807 Sırp İşgaline Uğramasında 2 Hain Boşnak Vardı !! ( Tarihimizden ) » Boşnak HaberBoşnak Haber

20 Nisan 2024 - 02:24

Belgradın 1807 Sırp İşgaline Uğramasında 2 Hain Boşnak Vardı !! ( Tarihimizden )

Belgradın 1807 Sırp İşgaline Uğramasında 2 Hain Boşnak Vardı !! ( Tarihimizden )
Son Güncelleme :

06 Mart 2023 - 16:08

1807 BELGRAT BOŞNAK SOYKIRIMINDA SIRP İSYANCILARA YARDIMCI OLAN BOŞNAK HAİNLERİN KORKUNÇ SONU !
Bir bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar, açık hava ve şunu diyen bir yazı '1807 Belgrat Boşnak Soykırımı' görseli olabilir
“Hainlere ödül verdiler, sonra öldürdüler
Birinci Sırp İsyanı lideri ve 1807’de Belgrat’ta, 1809’da da Sjenica’da, Boşnaklara soykırım yapan Kara Yorgi (Karađorđe Petrović) ile işbirliği içinde olan iki hainin başına gelenler.
Birinci Sırp İsyanı (1804 – 1813)
 
İŞBİRLİKÇİLERE ÖNCE ÖDÜL VERDİLER SONRA ONLARI KORKUNÇ BİR ŞEKİLDE ÖLDÜRÜP, VERDİKLERİ ÖDÜLLERİ DE SON KURUŞUNA KADAR GERİ ALDILAR !
Sancak’tan Tarihçi Esad Rahiç’in 1806 yılındaki Sırp isyanı ile ilgili “Belgrat’ta Kanlı Bayram” adlı yazısında, Belgrat’ın Karacorce (Karađorđe veya Kara Yorgi Petroviç) komutasındaki Sırp isyancıların eline geçmesi ve başta Boşnaklar olmak üzere müslüman ahaliye bir bayram günü ve sonrasında yapılan korkunç soykırımın sebebinin iki ihanet olduğunu söylüyor.
Birinci ihanet: İbrahim adında bir Boşnak tarafından isyancıların lideri Karacorce’yi Osmanlı askerleri isyan başlamadan önce Topola’de etrafını çevirmişlerdi. İbrahim, Karacorce’nin ona büyük vaatlerde bulunması üzerine Osmanlı askerlerine yanlış bilgiler verip Karacorce’nin sıkıştırıldığı yerden kaçıp canını kurtarmıştı. Sırp isyanı başlayıp Karacorce de lider olunca onu da büyük paralar ile ödüllendirmişti. Ancak Karacorce’nin Belgrat’ı ele geçirdikten sonra İbrahim’e 2. bir ödülü daha olacaktı.
İkinci ihanet: Bir Osmanlı subayı ve Belgrat şehri girişinin en stratejik kapısını koruyan Osmanlı birliğinin komutanı olan Seymen Binbaşısı Uzeyir Beg Arnautina tarafından yapılmıştır. Karacorce komutasındaki Sırp ve Karadağlı isyancılar 1806 yılında Belgrat önlerine gelmişlerdi. Osmanlı askerlerinin içinde bulunduğu Belgrat Kalesini ele geçirmeden önce Belgrat girişindeki bir kaç giriş kapısını ele geçirmeleri ve ardından kalenin etrafındaki mahallelerde direnen çoğunluğunu Boşnakların oluşturduğu müslümanları yenmeleri gerekiyordu.
En önemli engel Binbaşı Uzeyir Beg Arnautina’nın kontrol altında tuttuğu Belgrat şehri girişindeki Varoş kapısı idi. Karacorce Uzeyir Beg ile temasa geçerek ona kapıyı askerleri ile terk etmesi karşılığında kendisine hemen 50 bin altın verileceğini ve askerleri ile birlikte Belgrat’tan güvenlik içinde Osmanlıların kontrolü altındaki Niş şehri sınırına kadar uğurlanacağını ve orada 2. defa yüklü miktarda bir paranın ödeneceği söylenmişti.
Bunu kabul eden Uzeyir Beg, kendisine söz verilen parayı hemen almış ve anlaştıkları gibi Kurban Bayramı arefesinde tam gece yarısı, Sırp isyanı lideri Karacorce ile anlaştığı gibi isyancıları Varoş kapısından içeri almış ve onların görülmeyecekleri yerlere yerleştirmişti. Sabahın erken saatlerinde Boşnaklar ve diğer Müslümanlar Bayram namazını kılmak için camilere giderken, Karacorce Vidin kapısına büyük bir saldırı başlatır. Bunu duyan müslümanlar yardım için Vidin kapısına doğru yönelmişti. Üzeyir Bey Arnautin’in gizlediği Sırp isyancılar, savunmasız ve mevzileri boşalmış önemli olan Varoş kapısı ve civarındaki evlere o bayram sabahı saldırıya geçmişlerdi.
İsyancılar yolda ve evlerin içinde önlerine çıkan herkesi öldürmeye başladılar. Büyük bir panik oluşmuş ve müslümanlar neler olup bittiğini anlamakta çok geç kalmışlardı. Hayatlarını kurtarmış olanlar, kendi mahallelerinde topluca ev ve camilere sığınarak yeni savunma mevzileri oluşturmuşlardı.
Müslüman halk büyük bir cesaretle yaşadıkları Belgrat’ın dış mahallelerini savundular ve kendilerine çok güvendiklerinden hiçbirinin aklına geri çekilip Belgrat Kalesine sığınmak gelmemişti. Ancak isyancıların büyük sayısı karşısında zora düştüklerinde, kendilerine yardim edilmesi için kaledekilerden yardim talebinde bulundular. Kaledeki Osmanlı subayları, bir yanlış anlama ve komplo kaynaklı, daha önce Vezir Hacı Mustafa Paşa suikastinden Boşnakları sorumlu görüldükleri için ki bu kesinlikle doğru olmadığı sonra anlaşıldı, kaledekiler onların yardım çağrılarına cevap vermemişlerdi.
Gerçekte Hacı Mustafa’nın ölümünden yeniçerililer ve Yenipazarlı Mula Yusuf sorumlu idi. Belgratlı müslümanlar, Vezir Hacı Mustafa’yı kendisine yapılacak suikast ile ilgili haberdar etmişlerdi. Ancak Paşa bu uyarıları ciddiye almamıştı.
Karacorce dış güçlerden aldığı yardımlar sonucu, Belgrat’ı 25 bin kadar Sırp ve Karadağlı isyancılar ve onlara ait 40 top ile kuşatmıştı.
Sırp isyancılar dış mahalledeki direnişi kırıp, önemli yerlere güçlerini yerleştirmişler, cadde ve sokaklarda tam hakimiyet kurduktan sonra 18 gün sürecek korkunç bir katliam başlatmışlardı.
Leskovaçlı Knez (Prens) Momir Stoyanoviç 17 Turçin’i (Boşnağı) kendi elleri ile boğazladığını yazmıştı.
Müslümanların yaşadığı mahallerden büyük bir kısım tamamen yok edildi. Sadece küçük bir kısımdan Turçinlerin çıkıp gitmelerine izin verildi.
Bazı belgelere göre sadece bir mahallede 400 kişi öldürüldü. En güzel müslüman kadınlar kaçırılarak hristiyan yapıldı.
1807 yılının ilk ayında Belgrat kalesi de düştü. Başlarında Süleyman Paşa olmak üzere 300 kişi Belgrat’tan uzakta Ekmeklik denilen yerde öldürüldü.
Ortodoks komşularının evlerine sığınan 150 kadar müslüman, yapılan aramadan sonra tek, tek bulunarak öldürüldüler. Soygun ve talanlar günlerce sürdü.
Belgrat’ta bulınan Pari Mac hatıralarında şöyle yazmıştı: “Kalenin duvarlarını deldiler, her yönden kale içindeki Türk ve Müslümanlara saldırdılar. Kale içindekiler öyle bir saldırıyı beklemeyip gafil avlanmışlardı. Çok sayıda insan ya öldürüldü ya da yaralandı. Kale içindeki 40 Türkün sığındığı bir ev yakıldı ve içindekiler cayır, cayır yandı.
Karacorce’nin resmi biyografi yazarı Konstantin N. Nenadoviç şöyle yazmıştı: “Kendini kaybeden Sırplar ve Karadağlılar Belgrat katliamından sonra da çocuk, kadın, yaralı bakmaksızın Türkleri buldukları her yerde boğazladılar Bir evde sığınmış onlarca Turçin’i yakarak öldürdüler. Sadece Hristiyan dinine geçenleri affettiler.” (K. N. Nenadović, Život i dela velikog Đorda Petrovića Karađorda, Beograd, 1971., str. 166).
İhanet eden Uzeyir Beg Arnautin’in başına ne gelmişti? Kendi adamları ile Hasan Paşanın Semedere kalesi yakınındaki Deve Bağırtan Hanı’na gelmişti. 3.000 kadar Sırp isyancı oradaki tüm hanların etrafını çevirmişti. İsyancılar Uzeyir Beg ve adamlarına şunu söylediler:
“Sultana karşı gelenlerin ileride Sırp halkına da karşı gelirler”.
Ve onlardan silahlarını teslim etmelerini, silahsız olarak kontrolleri altındaki bölgelerden geçip gitmelerini istediler. Çaresiz kalan askerler silahlarını teslim ettiler. Sadece Uzeyir Beg direndi ve isyancılardan sözlerinde durmalarını istedi. İsyancılar tam tersini yaptılar. Askerlerin hepsini soyup onları suda boğdular. Uzeyir Beg’i de diri, diri yaktılar.
Elbette ona verdikleri tüm para ve hediyeleri de geri aldılar.
Aynı şekilde Karacorce’yi Osmanlı askerlerinden kurtaran hain İbrahim’i de yaktılar ki o sözde Karacorce’nin kan kardeşi idi.
Karacorce her iki haine öldürülmrlerinden önce şunları söylemişti:
“Siz ikiniz bana çok büyük iyilik yaptınız. Ben de sizi en büyük ödül ile ödüllendireceğim. Siz müslümanlar için en büyük ödül şehit olmaktır. Böylece doğrudan Cennete gidiyorsunuz. Ben de sizi öldürüp şehit olmanızı sağlayacağım. Böylece siz ikinizi Cennet ile ödüllendireceğim.”
Kişisel çıkarları için ne yaptıklarını bilmeyenler sadece kendilerinden olanlara değil aslında en büyük zararı kendilerine verdiklerini bilmeleri gerek.
Dikkat ! Tarih tekerrürden ibarettir.
 
 
NUSRET SANCAKLI

YORUM YAP