1945 Sonrası Sancak Sorunu : Sosyalist Yugoslavya, Sırbistan, Karadağ ve Boşnaklar » Boşnak HaberBoşnak Haber

25 Nisan 2024 - 06:26

1945 Sonrası Sancak Sorunu : Sosyalist Yugoslavya, Sırbistan, Karadağ ve Boşnaklar

1945 Sonrası Sancak Sorunu : Sosyalist Yugoslavya, Sırbistan, Karadağ ve Boşnaklar
Son Güncelleme :

25 Ekim 2021 - 22:53

Yazan: Caner SANCAKTAR
Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi

 

1. Giriş
     Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmeden önce Sancak bölgesinin adı “Raška (Raşka)” idi. Burası 1. yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğu’nun elindeydi. Roma İmparatorluğu 395’te ikiye bölündükten sonra Raška bölgesi Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nun elinde kaldı.
      Slavlar 6. yüzyılın başından itibaren Karpatlar’ın kuzeyinden güneye inip Balkan topraklarına yerleştiler. Yüzyılın sonuna gelindiğinde Slav kabileleri bölgenin önemli bir gücü haline gelmiş bulunuyorlardı. Slav Sırp kabileleri, Balkan coğrafyasına vardıklarında ilk yerleştikleri yer Raška bölgesi oldu. Bu nedenle yüzyıllar boyunca Sırplar, “Raşkalılar” adıyla anıldılar.
     Ortaçağ Sırp Krallığı, bugünkü Karadağ ve Raška bölgelerinde Sırp Beyi Vojislav’ın oğlu Michael tarafından kuruldu (1077) ve Michael’in oğlu Bodin döneminde (1081-1101) genişledi. Kral Bodin’in ölümünden sonra taht savaşları başladı. Taht savaşları sırasında askeri ve siyasi güç Karadağ bölgesinden Raška’ya kaydı. 1160’larda Stefan Nemanja liderliğinde Raška’da yeni bir Sırp hanedanlığı ortaya çıktı. Stefan Nemanja, 1168’da Ortodoks Hıristiyanlığı bugünkü Novi Pazar (Yenipazar) şehrinde bulunan Sv. Petar Kilisesi’nde resmen kabul etti. Ertesi yıl Raška Veliki Župan (Raşka Büyük Beyi) unvanını aldı. Bu tarihten itibaren Sırbistan Krallığı’nı iki asır boyunca
Nemanja Hanedanlığı yönetti.

    Stefan Nemanja 1196’ya kadar tahtta kaldı. Bu süre zarfında Raška’da manastır ve kiliseler inşa etti. Böylece bölge, Sırp Krallığı, Sırp Ortodoks Kilisesi ve Sırp kültürünün merkezi haline geldi. Tüm bu nedenlerden dolayı Yenipazar ve bir bütün olarak Raška (bugünkü Sancak) bölgesi, Sırp ulusu ve ulusal kimliği için büyük önem taşır. (Bkz. Ćirković, 2004, s.29-33, 82-87; Judah, 1997, s. 7-9, 17-19; Darby,1968, s. 87-93). 1389’da Kosova Savaşı kazanıldıktan sonra Osmanlı Devleti Sırbistan topraklarını ele geçirmeye başladı.
      Osmanlılar ilk defa 1396’da Raška bölgesine girerek buradaki bazı kaleleri ele geçirdiler. Kalelere Osmanlı askerleri hâkim idi. Ama kalelerin dışındaki topraklara Sırp Beyleri hükmediyorlardı. Dolayısıyla bölgenin tam olarak Osmanlı hâkimiyetine girmesi ancak 1455-1465 döneminde gerçekleşti. 1463 ve 1483 yıllarında ise Bosna ve Hersek bölgeleri fethedildi. Raška toprakları, Bosna ve Hersek sancaklarına bağlandı. Fethedilen topraklar genişleyince 1580’de Bosna Eyaleti oluşturuldu. Raška bölgesi, Osmanlı Devleti tarafından “Yenipazar (Novi Pazar) Sancağı”na dönüştürülüp Bosna Eyaleti’ne bağlandı (İslam Ansiklopedisi, Cilt 36, 2009, s. 100).
      Yani Sırplar tarafından “Raška” olarak adlandırıla bu bölge, 1580’den itibaren Osmanlı Devleti tarafından “Yenipazar Sancağı” olarak adlandırıldı. Bu bölge, adını, merkez şehir olan Novi Pazar (Yenipazar)’dan aldı. Bölge, 1878’de Osmanlı hâkimiyetinden çıktıktan sonra kısaca “Sancak” olarak adlandırıldı. Bu adlandırma Boşnaklar
arasında günümüzde de devam etmektedir. Fakat Sırplar bölgeye “Raška” demeyi tercih etmektedirler.
     Bosna, Hersek ve Sancak bölgelerinde 15. yüzyıldan itibaren Osmanlı etkisiyle İslamlaşma süreci yaşandı. Bugünkü Bosna-Hersek ve Sancak bölgelerinde yaşayan Hıristiyan Slavların (Bogomiller, Katolik Hırvatlar, Ortodoks Sırplar ve Karadağlılar) önemli bir bölümü Osmanlı hâkimiyeti altında çeşitli nedenlerden dolayı İslamiyet dinine geçtiler.

     Osmanlı Devleti, Bosna, Hersek ve Sancak bölgelerinde Müslümanlaşan Slavlara “Boşnak” adını verdi. Müslüman Boşnaklar, komşuları ve soydaşları olan Sırplar, Karadağlılar ve Hırvatlara karşı Osmanlı Devleti ile ittifak kurdular ve bölgenin İstanbul tarafından kontrol edilip yönetilmesinde büyük roller üstlendiler. Bununla birlikte, Boşnak seçkinleri (çiftlik beyleri, kapetanlar, ayanlar, lonca liderleri, ulema) II. Mahmut’un merkeziyetçilik siyasetine karşı çıkarak Bosna Eyaleti (bugünküBosna, Hersek ve Sancak bölgeleri) için geniş siyasi
özerklik talep ettiler. Bu talep İstanbul tarafından karşılanmayınca Boşnaklar ile Osmanlı Devleti arasında anlaşmazlıklar ve çatışmalar yaşandı. Tüm bu gelişmeler neticesinde Bosna, Hersek ve Sancak bölgelerinde Ortodoks Sırplar, Karadağlılar, Katolik Hırvatlar ve Müslüman Osmanlılar-Türklerden ayrı bir “Müslüman Slav Boşnak” kimliği ve ulusu ortaya çıkıp tarihsel süreçte gelişti (Bkz. Imamović, 1998; Babuna, 2000; Sancaktar, 2015, s. 23-44).
       Osmanlı Devleti 1830’da Sırbistan’a Özerk Prenslik statüsü verince Sırp Prensi Miloš Obrenović, Sırbistan Prensliği’ne bırakılan topraklarda yaşayan Boşnakları kovmaya başladı. Kovulan Boşnakların büyük bölümü, Bosna Eyaleti’ne bağlı Yenipazar Sancağı’na (bugünkü Sancak bölgesine) göç etti. Böylece Sancak bölgesindeki Müslüman Boşnak nüfusu ve nüfuzu, Ortodoks Sırp ve Karadağlıların aleyhine daha da arttı (Popovic, ty., s. 191). Bu
durum, bölgedeki Ortodoks Sırplar ve Karadağlılar ile Müslüman Boşnaklar arasındaki rekabeti ve gerginliği arttırdı. Sancak bölgesi, 1878 Berlin Kongresi/Antlaşması sonucunda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun kontrolüne geçti. Böylece Sancak Boşnakları için zorlu tarihsel süreç başlamış oldu. Balkan Savaşları sonucunda Sancak bölgesi,Sırbistan ile Karadağ krallıkları arasında ikiye bölündü. Bu tarihten itibaren Sancak Boşnakları üzerinde baskılar giderek arttı ve göç ettirme politikası başlatıldı. Çünkü milliyetçi Sırp ve Karadağ krallıkları, bölgedeki Müslüman Boşnak varlığını zayıflatmak ve böylece Sancak’a mutlak hâkim olmak istiyorlardı. Buna karşılık Sancaklı Boşnaklar, Sırbistan ve Karadağ içinde siyasi özerklik talep ettiler. Fakat bu talep Sırp ve Karadağ yönetimleri tarafından kabul edilmedi. Böylece Balkan Savaşları’ndan itibaren Sırbistan, Karadağ ve Boşnaklar arasında “Sancak Sorunu” oluştu ve günümüze kadar ulaştı.
      Bu bölge, sadece Sırplar ve Karadağlılar için değil, aynı zamanda Boşnaklar için de son derece önemlidir. Çünkü Boşnakların anavatanı, bugünkü Bosna-Hersek ve Sancak topraklarıdır. Sırpların adlandırmasıyla “Raška”, Boşnakların adlandırmasıyla “Sancak” bölgesi, Osmanlı hâkimiyeti altında 1580’den 1877’ye kadar Bosna Eyaleti’nin bir sancağı (Yenipazar Sancağı) idi. 1878 Berlin Kongresi’ne kadar Osmanlı hâkimiyeti altında kalmış olan Bosna Eyaleti (bugünkü Bosna-Hersek ve Sancak bölgeleri), Müslüman Boşnak ulusu ve kimliğinin doğup geliştiği bölgedir. Bu nedenle Bosna-Hersek ve Sancak bölgeleri, tarih boyunca Boşnaklar ve Müslüman Boşnak kimliği için büyük önem arz etmiş ve bir “Boşnak Anavatanı” olmuştur.
          Sancak bölgesinde Boşnaklar, Sırplar, Karadağlılar, Arnavutlar ve az sayıda Roman azınlık yaşamaktadır. Nüfusun çoğunluğunu Boşnaklar oluşturmaktadır. Fakat Sancak Boşnakları, 1878’den itibaren çeşitli baskılara, saldırılara ve asimilasyon politikalarına maruz kaldılar. Bu nedenle bölgedeki Boşnak nüfus özellikle 1878’den itibaren azalmıştır. Buna rağmen Sancak Boşnakları, günümüze kadar bölgedeki varlıklarını güçlü biçimde muhafaza etmeyi başardılar. Dolayısıyla Sancak tarihi, özellikle 1878 Berlin Antlaşması’ndan itibaren Boşnak ulusal
mücadele tarihi olarak şekillenmiştir.
       Sancak bölgesi ve bir bütün olarak Yugoslavya İkinci Dünya Savaşı yıllarında Alman ve İtalyan orduları tarafından işgal edildi. Savaş sonrasında Sosyalist Yugoslavya kuruldu. Sosyalist Yugoslavya içinde Sırbistan ile Karadağ’a federe cumhuriyet statüsü verildi. Fakat Sancak bölgesine federe cumhuriyet veya özerk eyalet statüsü verilmeyip, Sırbistan ile Karadağ federe cumhuriyetlerine bırakıldı. Sosyalist Yugoslavya 1991’de parçalanma sürecine girince Sancak üzerindeki Sırbistan – Karadağ hâkimiyeti güçlendi ve Boşnaklar üzerindeki baskılar arttı. Buna karşılık olarak Sancaklı Boşnaklar, Sırbistan ile Karadağ’a karşı günümüze kadar devam edecek olan siyasal özerklik mücadelesi başlattılar.
         Bu makale, 1945 sonrasında Sosyalist Yugoslavya içinde ve parçalanma sonrasında Sırbistan, Karadağ ve Boşnaklar arasında yaşanılan Sancak sorununu ve Sancaklı Boşnakların ulusal mücadelesini inceleyip analiz etmektedir. Bu amaçla, sırasıyla Sosyalist Yugoslavya döneminde, Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde ve parçalanma sonrasında Sancak sorunu incelenip açıklanmıştır. 

2. Sosyalist Yugoslavya Dönemi

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Yugoslavya Komünist Partisi (YKP) öncülüğünde Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti kuruldu. Devletin adı 1963 Anayasası’nda Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti (YSFC) olarak değiştirildi. YSFC, altı federe cumhuriyetten oluşuyordu: Sırbistan, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Slovenya, Makedonya, Karadağ. Ayrıca Sırbistan içinde Voyvodina ve Kosova özerk eyaletleri yer alıyordu. Boşnakların ana yurdu olan Bosna-Hersek, tarihinde ilk defa YSFC içinde kendi yasama-yürütme-yargı organlarına sahip olan federe cumhuriyet statüsü (Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti) elde etti.
     1961 nüfus sayımında Boşnaklar, ayrı bir etnik topluluk (etnik olarak Müslüman) şeklinde, daha sonraki nüfus sayımlarında ise ayrı bir ulus (ulus olarak Müslüman) şeklinde kaydedildiler. 1963 Anayasası, Boşnakları, YSFC’nin “altı kurucu ulusundan birisi” olarak kabul etti. Beş yıl sonra Bosna-Hersek Komünistler Birliği Merkez Komitesi, Boşnakları ayrı bir ulus olarak tanıdı. (Bkz. Höpken,1994, s. 214, 219, 231-232,238; Ramet, 1994, s. 114;
Lytle, 1998, s. 315; Babuna, 1996, s. 75; Brunner,1994, s. 191-192).

    Yani Boşnakların resmi düzeyde bir ulus kabul edilmesi tarihte ilk defa YSFC bünyesinde gerçekleşti. Daha önce hiçbir devlet, Boşnakları ayrı bir ulus olarak kabul etmemişti. YSFC içinde BosnaHersek’e federe cumhuriyet statüsü ve Boşnaklara kurucu ulus statüsü tanınması, Boşnakların ulusal ve siyasal gelişimine hiç kuşkusuz büyük katkı sağladı.Fakat Sancak bölgesine YSFC içinde ayrı bir “federe cumhuriyet” veya “özerk eyalet” statüsü tanınmadı.
    1913 Belgrat Antlaşması temel alınarak Sancak bölgesi, YSFC içinde Sırbistan ve Karadağ cumhuriyetleri arasında ikiye bölündü. Bu durum Boşnaklar tarafından tepkiyle karşılandı. Çünkü Boşnaklar, Sancak bölgesine özerk statü verilmesini veya Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti’ne dahil edilmesini istiyorlardı. Fakat bu istek Sırbistan ile Karadağ’ın muhalefetiyle karşılaşınca, savaş sonunda Sancak bu iki federe cumhuriyet arasında
bölündü.
     İkinci Dünya Savaşı yıllarında Alman-İtalyan işgaline ve Sırp Çetnik ordusuna karşı direnişi örgütlemek amacıyla Sancak bölgesinde bir bölgesel Sancak Meclisi kurulmuştu. Sancak Meclisi’nde çoğunluğu Boşnaklar oluştursa da Sırplar ve Karadağlılar da yer alıyordu. Sancak Meclisi’ni domine eden Boşnaklar,Sancak bölgesine özerk eyalet statüsü veya federe cumhuriyet statüsü verilmesini istiyorlardı. Fakat buna Sırp ve Karadağlılar karşı çıkıyorlardı. Bölgesel Sancak Meclisi’ni ve Boşnakları ikna etmek için bölgeye YKP’nin önde gelen yöneticilerinden Moše Piyade başkanlığında özel bir komisyon gönderildi.“İkna edilen” Sancak Meclisi, bölgenin, Sırbistan ile
Karadağ cumhuriyetleri arasında ikiye bölünmesini Mart 1946’da resmen kabul etti (Shoup,1968, s. 118).
Her ne kadar İkinci Dünya Savaşı yıllarında faşist Sırp Çetnik ile faşist Hırvat Ustaşa orduları/örgütleri, komünist Partizanlar tarafından yenilgiye uğratılmış olsa da, Sırp ve Hırvat milliyetçileri YSFC içinde varlıklarını devam ettirmeyi başardılar. Sırp ve Hırvat milliyetçileri, Bosna-Hersek’e YSFC içinde “federe cumhuriyet” ve Boşnaklara “kurucu ulus” statüsünün tanınmasını bir türlü kabullenemediler. Çünkü Sırp milliyetçiliğine göre Boşnaklar, “Müslüman Sırp”, Hırvat milliyetçilerine göre ise “Müslüman Hırvat” idi. Ayrıca her iki milliyetçi hareket Bosna-Hersek’i kendi toprakları olarak görüyordu. Bu nedenle Sırp ve Hırvat milliyetçililerinin Boşnaklara yönelik baskıları, geçmiş dönemlere göre çok daha az olsa da, YSFC içinde de devam etti. Özellikle milliyetçi Sırp siyasetçi Aleksandar Ranković’in devlet ve parti içinde etkili olduğu dönemde (1945-1966) Boşnaklara, Müslüman
Arnavutlara ve Türklere yönelik çeşitli baskılar yaşandı. Ranković (1909-1983), 1927’den itibaren YKP içinde son derece etkili oldu ve önemli görevlerde bulundu.

    1937’de Tito’nun YKP Genel Sekreteri olmasıyla birlikte Ranković, Tito tarafından YKP Merkez Komitesi’ne alındı ve 1966’ya kadar parti içinde son derece etkili oldu. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Ranković, YKP Merkez Komite Organizasyon Sekreteri ve Güvenlik Sorumlusu olarak görev yaptı. Savaş sonrasında kurulan Sosyalist Yugoslavya’da 1945-1963 döneminde İçişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı, 1963- 1966 yıllarında ise Devlet Başkan Yardımcılığı gibi son derece etkili görevler üstlendi. Bu yıllarda Ranković, Sırpların ve Sırp milliyetçiliğinin lideri konumundaydı (Klemenčič ve Žagar, 2004, s. 191).
    Ranković’in etkili olduğu yıllarda Boşnaklara yönelik asimilasyon baskısı en fazla Sancak bölgesinde gerçekleşti (Höpken, 1994, s. 230). Bu baskılardan dolayı Sancak, Makedonya ve Kosova bölgelerinden Türkiye’ye Boşnak, Türk ve Müslüman Arnavut göçleri yaşandı (Ağanoğlu, 2001, s. 326). Milliyetçi Sırp siyasetçi ve devlet adamı Ranković’in amacı, Boşnakları, Türkleri ve Arnavutları göçe zorlayarak Sancak, Makedonya ve Kosova bölgelerini
“Sırplaştırmak” yani nüfus içinde Sırpların oranını arttırmak idi. YSFC Başkanı Josip Broz Tito ile dönemin etkili
siyasetçisi Sloven Edvard Kardelj, Ranković’in milliyetçi-merkeziyetçi politikalarına ve amaçlarına karşı çıktı. Bunun sonucunda Ranković, Sırp milliyetçiliği yapmak, görevini kötüye kullanmak ve şahsi menfaat sağlamak suçlarından dolayı Temmuz 1966’da YKP’den ve devlet içindeki görevlerinden ihraç edildi (Barnett, 2006, s. 116-121). Ranković’in ihraç edilmesinden sonra devlet ve parti içindeki Ranković taraftarları (Ranković Grubu) da büyük ölçüde tasfiye edildi. Bu ihraç ve tasfiye operasyonu bizzat Tito-Kardelj ikilisi tarafından yönetildi.
   Ranković ve yandaşlarının tasfiyesi sonrasında Sancak Boşnakları üzerinde Sırp milliyetçiliğinin baskısı büyük ölçüde sona erdi. Dolayısıyla, YSFC döneminde Sancak’tan Türkiye’ye göçler, özellikle 1968’e kadarki dönemde (yani milliyetçi Sırp Ranković Grubu’nun devlet ve parti içinde etkili olduğu yıllarda) gerçekleşti. 1968’den sonra (yani Ranković Grubu’nun tasfiye edilmesinden sonra) ise Sancak’tan göçler çok azaldı. 1953’te Türkiye ile YSFC arasında göçü kolaylaştıran Centilmenlik Antlaşması imzalandı (İslam Ansiklopedisi, Cilt 36, 2009, s. 101). Bu antlaşmayı takiben 30 bin Boşnak aile Sancak’tan Türkiye’ye göç etti. Ayrıca çok sayıda Sancaklı Boşnak aile, iş
imkanlarının ve yaşam standardının daha iyi olduğu Bosna-Hersek şehirlerine (Saraybosna başta olmak üzere) göç etti. 1950-1964 döneminde 150 bin civarında Sancaklı Boşnak Saraybosna ve çevresine yerleşti. Aynı dönemde Bosna-Hersek geneline göç edenlerin sayısı 250 bini buldu (Catic, 2009, s. 425; Judah, 1997, s. 7, 154). Yaşanılan bu göçler, kaçınılmaz olarak Sancak’taki Boşnak nüfusunu ve Boşnakların siyasal gücünü azalttı.

3. Parçalanma Sürecinde Sancak Sorunu

1980’li yıllar Yugoslavya için ekonomik kriz, kapitalizme geçiş ve milliyetçiliğin yükselişi dönemi oldu. 1990’da düzenlenen ilk çok partili seçimleri milliyetçi ve liberal partiler kazandı. YSFC, 25 Haziran 1991’de Slovenya ile Hırvatistan’ın bağımsızlık ilanlarıyla birlikte parçalanma ve savaş sürecine girdi. Bu iki cumhuriyetin ayrılışını, 8 Eylül 1991’de Makedonya ve 3 Mart 1992’de Bosna Hersek cumhuriyetleri takip etti. Geriye kalan iki federe cumhuriyet Sırbistan ile Karadağ, yeni bir anayasa üzerinde anlaşarak 27 Nisan 1992’de YSFC’nin adını Yugoslavya Federal Cumhuriyeti (YFC) olarak değiştirdi. Böylece Sancak bölgesi yeni oluşturulan YFC içinde kaldı. Mart 2003’te kabul edilen yeni anayasa YFC’nin ismini “Sırbistan ve Karadağ Federal Cumhuriyeti” olarak değiştirdi. 3 Haziran 2006 günü Karadağ Parlamentosu bağımsızlık ilan etti ve böylece Sırbistan-Karadağ Federasyonu da sona ermiş oldu. Ve nihayet son olarak Kosova, 17 Şubat 2008 tarihinde tek taraflı parlamento kararıyla Sırbistan’dan ayrıldığını ilan etti.Yugoslavya genelinde (hatta tüm Balkanlar’da) olduğu gibi Sancak’ta da milliyetçilik 1980’li yıllarda yükselişe geçti. Milliyetçi Boşnak entelektüeller, siyasetçiler ve din adamlarının Sancak Boşnak toplumu üzerindeki etkisi bu on yılda iyice arttı.Sancak’taki milliyetçi Boşnak entelektüeller,siyasetçiler ve din adamları, 1980’lerin başından itibaren Bosna-Hersek’te güçlenmeye başlayan milliyetçi Boşnak entelektüeller, siyasetçiler ve din adamları ile sıkı bağlar kurdular ve işbirliği yaptılar. Sancaklı Boşnak milliyetçi entelektüeller,
siyasetçiler ve din adamları, 1990’ların başından itibaren ulusal ve dini kurumlar, dernekler ve partiler kurmaya başladılar.

    Bosna-Hersek’te1990’da Alija Izetbegović (Aliya İzzetbegoviç) başkanlığında kurulan Demokratik Eylem Partisi’nin Sancak’ta da bir kolu açıldı: Sancak Demokratik Eylem Partisi. Bu partinin girişimiyle 11 Mayıs 1991’de “Sancak Müslüman Ulusal Konseyi” kuruldu. Konseyin amacı Sancak’a özerklik statüsü kazandırmak idi. Konsey’in bu amacı ve çalışmaları, Bosna-Hersek’teki Demokratik Eylem Partisi ve Boşnak lider Izetbegović tarafından tam destek gördü (İzzetbegoviç, 2005, s. 79; İzzetbegoviç, 2003, s. 560-561).Aynı dönemde Boşnaklar arasında din, basın-yayın ve sivil toplum alanlarında milliyetçi ve muhafazakar örgütlenme hız kazandı: Bosna Hersek İslam Birliği Riyaseti’ne bağlı Sancak İslam Birliği Meşihatı kuruldu. Preporod (Rönesans) ve Merhamet gibi Boşnak kültür ve yardımlaşma dernekleri faaliyete geçti (Catic, 2009, s. 425; Bougarel, 1996, s. 101).
Tüm bu ulusal ve dini oluşumların amaçları;

(1)Bosna-Hersek ve Sancak’ta Boşnak varlığını korumak

(2) Boşnak ulusal kimliğini ve bilincini güçlendirmek

(3) Boşnaklar arasında İslam kimliği ve bilincini koruyup geliştirmek

(4) ilk etapta Sancak’a özerk eyalet statüsü kazandırmak

(5) bağımsız Bosna-Hersek devletini kurmak 

(6) Sancak bölgesini Bosna-Hersek devletine

bağlamak idi. 

    Yugoslavya’da parçalanma süreci başlayınca Sancak Boşnakları 25-27 Ekim 1991’de özerklik referandumu düzenlediler. Referanduma katılanların %98,9’u Sancak bölgesinin özerk eyalete dönüştürülmesi yönünde oy kullandı (İslam Ansiklopedisi, Cilt 36, 2009, s. 101). Ama bu talep, Sırbistan ve Karadağ hükümetleri tarafından kabul edilmedi. Sancak bölgesi, 27 Nisan 1992’da ilan edilen YFC (yani Sırbistan-Karadağ Federasyonu) içinde kaldı. Bunun üzerine Sancaklı Boşnaklar, 12 Mayıs’ta kendi bölgesel meclislerini kurdular. Sancak Meclisi, sadece Sancak Boşnaklarını değil, Sırbistan ve Karadağ içinde yaşayan tüm Müslümanları (Müslüman Arnavutlar ve Müslüman Romanlar dahil) temsil etme iddiasıyla ortaya çıktı. Ama Sırbistan ve Karadağ devletleri, beklenildiği gibi, Sancak Meclisi’ni tanımadı ve “bölücülük” yapmakla suçladı (Klemenčič ve Žagar, 2004, s. 354, 370).

    YSFC’nin parçalanma süreci son derece kanlı ve şiddetli gerçekleşti. En şiddetli savaş Nisan 1992 – Aralık 1995 döneminde Bosna-Hersek’te Boşnak, Sırp ve Hırvat orduları ve milisleri arasında yaşandı. Franjo Tudzman liderliğindeki Hırvat milliyetçiliği “Büyük Hırvatistan”ı kurmak isterken, Slobodan Milošević liderliğindeki Sırp milliyetçiliği de “Büyük Sırbistan”ı kurmak istiyordu. Bu amaçla her iki milliyetçi-militarist devlet 1990’larda Boşnaklara karşı taarruza geçti. Her ikisinin hedefi, Bosna Hersek’i ele geçirmek ve bölgeyi kendi uluslarının lehine “homojenleştirmek” idi. Bu nedenle 1992- 1995 yıllarında yaşanılan Bosna-Hersek Savaşı süresince Sırp ve Hırvat orduları, buradaki Boşnaklara yönelik (ve aynı zamanda birbirlerine karşı) etnik temizlik ve soykırım uyguladılar (Bkz. Cekić, 2005; Naimark, 2002).Bosna-Hersek’te şiddetli savaşın yaşandığı yıllarda Sancak’ta her hangi bir savaş yaşanmadı. Ama bölgedeki Boşnaklara yönelik baskı, taciz, tutuklamalar ve fiziki saldırılar arttı. Buna karşılık çok sayıda Sancaklı Boşnak, ellerine silahlarını alıp Bosna-Hersek’e gönüllü olarak savaşmaya koştu.
Böyle bir gergin ve çatışmacı ortamda, Bosna Hersek’teki savaşın Sancak, Kosova ve Makedonya topraklarına sıçramasından büyük endişe duyuluyordu o yıllarda (Owen, 1995, s. 11, 86). Slobodan Milošević hükümeti, Sancak’taki milliyetçi-ayrılıkçı Boşnakların harekete geçmelerini engellemek amacıyla Mart 1991’den itibaren
Sancak’a polis gücü takviye etmeye başladı. Polis takviyesi Bosna-Hersek Savaşı başladıktan sonra giderek arttı. Böylece bölgede tam anlamıyla bir polis sıkı yönetimi oluşturuldu (Bennett, 1995, s.  146, 214). Bosna-Hersek’te savaşın yaşandığıyıllarda Sırbistan hükümeti, Bosna-Hersek sınırına yakın 45 Boşnak köyünü boşalttı, yerlerine Bosna Hersek ve Hırvatistan’dan göçen Sırplar yerleştirildi.
     1992-1993 yıllarında Sancak’ta 15 bin Boşnak polis sorgusundan geçti ve 44 Boşnak siyasetçi suikasta uğradı. 181 Boşnak siyasi tutukludan bir daha haber alınamadı (Karatay, 1997, s. 38). Pljevlja ve Priboj şehirlerine bağlı 10 köy yakıldı. Strpica’da bir trenden 20 Boşnak kaçırılıp öldürüldü (Catic, 2009,s. 425). 1992’de Sancak’a 25 bin Sırp asker ve milis yığıldı. Böylece 1992 boyunca Sancak’ta Boşnaklara yönelik saldırı ve baskılar arttı: 16 Mart’ta Sjenica’da Sırp ve Karadağlı askerler bir grup Boşnak öğrenciyi tartakladı. 3 Mayıs’ta Boşnak milletvekili Alija Mahmutović’in evi, kimliği belirlenemeyen (daha doğrusu Sırp polisi tarafından gizlenen/korunan)
kişilerce bombalandı. 9 Ağustos’ta Pljevlja’da olağanüstü hal ilan edildi. Aynı gün Boşnaklara ait 29 ev ve dükkan kundaklandı. Eylül-Ekim aylarında 20 Boşnak öldürüldü, 4 Boşnak evi ve dükkanı bombalandı. Düzenlenen askeri operasyonlar sırasında çok sayıda Boşnak evi basıldı ve “toplu dayak” gerçekleştirildi. Sancak’ın en büyük ve en
önemli şehri olan Novi Pazar (Yenipazar) üzerinde Sırp savaş uçakları alçak uçuş yaptı ve kenti çevreleyen tepelere tanklar konuşlandırıldı.
     Bu gibi çeşitli baskı ve saldırıları kınamak ve ayrıca özerklik talebini geliştirmek amacıyla Sancak Demokratik Eylem Partisi, Aralık 1992’de Sırbistan’da yapılan seçimleri boykot etti. Sancak Boşnakları, yaşanılan baskı ve saldırıları protesto etmek ve Batı kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla AGİK gözetimi altında Haziran 1993’te
geniş katılımlı bir miting düzenlediler (Bora, 1994, s.205-206).
    Sancak Boşnaklarının en önemli siyasi temsilcisi konumunda olan Sancak Demokratik Eylem Partisi, Kasım 1996’da düzenlenen YFC Parlamento seçimlerine katıldı. Ama çok sayıda Sancaklı Boşnak, seçim günü sandık başına gittiklerinde seçim listelerinde adlarını bulamadılar. Böylece dönemin Milošević iktidarı, çok sayıda Boşnak seçmenin Kasım 1996 seçimlerinde oy kullanmasını engelledi (Klemenčič ve Žagar, 2004, s. 355).
     Ayrıca 1990’lar boyunca milliyetçi Sırp gruplar, Sancak’taki Osmanlı eserlerine saldırarak büyük tahribata neden oldular. Bundaki amaç, Sancak bölgesindeki tarihsel Osmanlı-İslam mirasını yok etmek idi. Bu başarıldığı takdirde, Sancak’taki Boşnak kimliği zayıflatılmış olacaktı. Çünkü Boşnak ulusal kimliğinin önemli bir parçasını, Osmanlı hakimiyeti döneminde gelişmiş olan İslam kimliği (Muslimanstvo) oluşturur. Dolayısıyla, Sancak’taki
tarihi Osmanlı-İslam eserlerinin yok edilmesi, aynı zamanda bölgedeki Müslüman Boşnak kimliğinin zayıflatılması anlamına gelecekti. Bu nedenle, devlet destekli milliyetçi Sırp gruplar, bölgedeki Osmanlı döneminde kalma tarihi dini yapıları sistematik biçimde hedef aldılar. 

 

Makalenin gerisi için : http://www.ibaness.org/bnejss/2020_06_01/02_Sancaktar.pdf sitesini ziyaret ediniz..

Düzenleme: Boşnak Medya

YORUM YAP